Bu video, bir konuşmacının Kur'an-ı Kerim ve Türk dili hakkında düşüncelerini paylaştığı bir sohbet formatındadır.. Konuşmacı, Kur'an-ı Kerim'in "Kur'an-ı Kerim oku" emriyle başlamasının nedenlerini sorgulayarak başlıyor ve bilmenin önemi üzerine düşüncelerini paylaşıyor. Ardından Türk dilinin 29 farklı alfabe ile konuşan tek millet olduğunu belirterek, Batı dünyasının Türk milletini Anadolu ve Türkistan'da hakim bir şekilde görmek istemediğini ve dil bakımından darmadağın hale getirmek istediğini iddia ediyor.
AB'de çok dillilik prensibi geçerlidir ve tüm mevzuat tüm dillerde asıl kabul edilir. Türkçe, AB'nin resmi dillerinden biri olacak ve mevzuat Türkçe yayımlanacak. Sözlük 2.600 civarında temel AB terimi içermektedir
Bu video, bir televizyon programında sunucu ile Mersin'de bulunan Ersan Şen arasında geçen bir röportajdır. Ersan Şen, Mersin Barosu'nun bir toplantısına katılmış ve yarın duruşmaya gireceğini belirtmektedir.. Röportajda Ali Babacan'ın anayasadan 66. maddenin çıkartılması hakkındaki açıklaması ve "Türkiyelilik" kavramı tartışılmaktadır. Ersan Şen, Türkiye Cumhuriyeti'nin devletinin dili Türkçe olduğunu, anadilde eğitim öğreniminin olmaması gerektiğini ve üniter yapıda herkesin birbirini anlayacağı dilde anlaşması gerektiğini vurgulamaktadır. Ayrıca, "Türkiyelilik" kavramının ve "Türk edebiyatı" gibi kavramların Türkiye'nin kurucu felsefesine aykırı olduğunu, çağdaş toplumlarda egemen çoğunluğun ana dilini konuştuğunu ve kültürel zenginlikleri bölgelere sıkıştırmamak gerektiğini belirtmektedir.
Bu video, bir dizi veya film sahnesini göstermektedir. Sahne, bir karakterin kızına sorduğu sorular ve bölgedeki dil politikaları hakkında bir tartışma içermektedir.. Videoda, bir karakterin kızına sorduğu sorular, bölgedeki resmi dilin yanına ikinci bir dil koyma çabasının zararları ve Poyraz adlı bir karakterin tapınakçılara kabul edilmesi için Büyük Üstad'ın gelmesi beklenmesi gibi olaylar yer almaktadır. Ayrıca, bir karakterin sevdiği kadının hayatını kurtarması veya ölüyü geri alması gerektiği konusunda bir tehdit de bulunmaktadır.
Bu video, bir röportaj formatında olup, sunucu Profesör Oktay Sinanoğlu ile yabancı dil eğitimi konusunu tartışmaktadır. Profesör Sinanoğlu, dil meselesinin özellikle yabancı dille eğitim konusunda hassas olduğunu belirtmektedir.. Röportajda, yabancı dil eğitiminin tarihsel boyutu ele alınmaktadır. Profesör Sinanoğlu, Osmanlı İmparatorluğu'nun son döneminde Amerika'nın misyoner okullarının Türkiye'de açtığı ve bu okulların Osmanlı'nın parçalanmasında rol oynadığı görüşünü paylaşmaktadır. Ayrıca, sömürgecilik ve sömürgeleşme kavramlarını açıklamakta, özellikle beyinlerin sömürgeleştirilmesinin en korkunç sömürgecilik olduğunu vurgulamaktadır. Profesör, yabancı dil eğitiminin sadece mesleğine göre öğrenilmesi gerektiğini, ancak bir ülkenin kendi dilini kaldırıp yabancı dil yerine koymasının "toplu intihar" olduğunu belirtmektedir.
Dil politikası, toplumlarda dil değişikliğini amaçlayan kural ve düzenlemelerdir. Spolsky'ye göre dil politikası üç bileşenden oluşur: uygulamalar, inançlar ve müdahaleler. Dil politikası eskiden dil planlaması olarak biliniyordu
"Ramazan Sohbetleri" programının son bölümüdür ve sunucu ile konuşmacı Usta Kadir Mısıroğlu yer almaktadır.. Video, Türk dilinin durumu ve İslam kültürünün tahribi üzerine odaklanmaktadır. Konuşmacı, "Lisan İnkılabı" olarak adlandırdığı süreçte İslam menşeli kelimelerin tahrip edildiğini ve Kemalizm ile komünizm tarafından Türkçeye girmeye çalışılan yabancı kelimeleri eleştirmektedir. Ayrıca, Türkçe kelime kökleri, kelime aileleri ve doğru Türkçe kullanımı hakkında bilgiler verilmektedir.. Videoda Mustafa Kemal'in nutuklarındaki kelimeler örnek olarak kullanılarak, Türkçenin zenginliğinin nasıl kaybedildiği anlatılmaktadır. Konuşmacı, "return" kelimesinin Türkçe karşılığı olan "dönmek" kelimesini örnek olarak kullanarak kelimelerin birer aileden geldiğini vurgulamakta ve derin felsefe kitaplarını anlayamayanların Türkçe dilini de doğru kullanamayacağını belirtmektedir.
Bu video, Karabağ'daki Rus merkezi hakkında bilgi veren bir sunum formatındadır. Konuşmacı, Rus merkezinin gerçek amacını ve etkinliğini eleştirel bir bakış açısıyla anlatmaktadır.. Video, Karabağ'daki Rus merkezinin Rus dili ve medeniyetinin öğretilmesiyle meşhur olacağını iddia ettiğini ancak bunun gerçek bir amacı olmadığını açıklıyor. Konuşmacı, Rusya'nın Karabağ'da icmal yaratma çabasının siyasi bir meslek olduğunu, Rusya'nın nüfusunun azaldığını ve Karabağ'da Rusların yaşamadığını belirtiyor. Ayrıca Rusya'daki Rus dili mekteplerinin durumu ve Karabağ'daki Rus merkezi ile ilgili gerçekler hakkında bilgiler sunuluyor.
Bu video, bir konuşmacının Sovyetler Birliği'nde yerel konuşma biçimlerinin resmi dillere dönüşümü hakkında bilgi verdiği bir eğitim içeriğidir.. Konuşmacı, Sovyetler Birliği'nde Ekim Devrimi sonrası yerel konuşma biçimlerinin resmi dillere dönüştürüldüğünü anlatıyor. Sovyetler'in standart dilleri seçerken birbirine uzak olanları seçtiğini ve alfabede aynı ses için farklı işaretler kullanarak anlaşılırlığı zorlaştırdığını belirtiyor. Ayrıca, bu durumun Türkleri parçaladığı iddiasının yanlış olduğunu ve doğal dillerin doğal olarak karşılıklı anlaşılırlık zorlaşması gerektiğini örneklerle açıklıyor.
Dil, milliyetin belirgin ve değerli esaslarından biridir. Türk dili dünyada en güzel, zengin ve kolay kullanılabilen dildir. Dil, Türk milletinin kalbi ve zihnidir. Dil, milletin ahlakını, geleneklerini ve çıkarlarını korumuştur
Bu video, bir stüdyo ortamında gerçekleşen bir röportajdır. Konuk, Gazi Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü öğretim üyesi ve Türkiye Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Profesör Dr. Hülya Kasabal Çengel'dir.. Röportajda 2017 yılının Türk Dili Yılı olarak ilan edilmesi ve bununla ilgili Başbakanlık Genelgesi ele alınmaktadır. Profesör, Türk Dil Kurumu, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu ve bağlı kuruluşların bu yıl için düzenlediği toplantıları, toplumsal bilinci uyandırmak amacıyla Türkçenin doğru ve güzel kullanılmasına katkıda bulunmayı amaçladıklarını anlatmaktadır. Ayrıca, dilin bir milletin kimliğini oluşturan önemli bir unsuru olduğu vurgulanmaktadır.
Farsça, İran'ın resmi dili ve ulusun lingua franca'sıdır. Anayasa, Arapçayı İslam'ın resmi dili olarak tanır. Azınlık dillerinin resmi statüsü yoktur
Dil, varlık kanıtı ve evrensel bir iletişim aracıdır. Anadiller bileşkesi ülkeyi kucaklar ve bağımsızlık sorunudur. Dilin zenginliğini farklı iletişim araçları gösterir
Bu video, bir konuşmacı ve Hayati Bey adlı bir avukatın yer aldığı, Türkçenin önemi ve dil kullanımı hakkında yapılan bir sohbet formatındadır. Konuşmacı, 1955 yılında hukuk fakültesinde yüksek tahsiline başladığını belirtmektedir.. Sohbet, Türkçenin önemi, dil politikaları ve Türk dilinin durumu üzerine odaklanmaktadır. Konuşmacılar, Namık Kemal'in yazısından yola çıkarak kelimelerin düşünce sürecindeki önemini, Türk dünyasının 29 farklı alfabe ile konuşan tek millet olduğunu ve Osmanlı ile Cumhuriyet dönemlerindeki dil kullanımından günümüze kadar olan değişimleri tartışmaktadır.. Videoda ayrıca, yabancı kelimelerin Türkçe'ye girmesinin olumsuz etkileri, "damping düşürüm", "aksakal" gibi komik örnekler ve "miraç asansörleri", "cihat köfte" gibi dini kavramları saygısız yerlerde kullanmanın olumsuz etkileri ele alınmaktadır. Konuşmacılar, Türkçenin inceliklerini koruma ve dini kavramları saygılı kullanma konusunda uyarılar içermektedir.
Bu video, bir konuşmacının Türkçe için Latin alfabesi önerisi ve bu konudaki tarihsel gelişmeleri anlattığı bir sunum formatındadır. Konuşmacı, Ali Paşa, Fuat Paşa, Mustafa Reşit Paşa ve Cevdet Paşa gibi dönemin önemli şahsiyetlerinden bahseder.. Video, Katia Mezza'nın Türkçe için Latin alfabesi önerisini ve bu önerinin Encümen-i Danis'e sunulmasını anlatır. Konuşmacı, dönemin yüksek rütbeli şahsiyetlerinin bu projeyi ilginç bulduğunu, II. Abdülhamid'in bile Latin harflerini makul gördüğü ancak kaos yaratacağını düşünerek geri kaldığını belirtir. Ayrıca, 19. yüzyılda Türkçenin Latin harfleriyle lugatlarda ve gramer kitaplarında kullanıldığı bilgisi paylaşılır.
Bu video, bir televizyon programı formatında gerçekleşen bir sohbet ve tartışma programıdır. Konuşmacılar arasında Sinan Bayraktaroğlu, Cevizoğlu, Dr. Ahmet Esat Çeçoğlu, Hulki Bey, Prof. Dr. Ahmet Saltuk ve İstanbul Teknik Üniversitesi'nden bir doçent gibi akademisyenler bulunmaktadır.. Program, bilimin dil ile ilişkisi, özellikle Türkiye'de İngilizce'nin bilim dilinin olması ve bunun Türkçenin bilim üretimi üzerindeki etkileri üzerine odaklanmaktadır. Konuşmacılar, bilim üretiminin kendi dilimizde yapılması gerektiğini ancak uluslararası alandaki bilim faaliyetlerini takip etmek için yabancı dil bilgisinin de önemini vurgulamaktadır. Ayrıca, üniversitelerde İngilizce eğitim uygulamalarının olumsuz etkileri, Türkçenin bilgisayar diline en yakın olduğu iddiası ve bilim kültürünün toplumda yayılması gerektiği görüşleri paylaşılmaktadır.. Programda, Rusya'nın ulusal dil akademisi ve Türk Dil Kurumu'nun işlevleri, Çin'in eğitim politikaları ve Türkiye'deki "müsamere kültürü" yerine "bilim kültürü"nün olması gerektiği gibi konular da ele alınmaktadır. Konuşmacılar, Türkiye'de bilim üretiminin ve dil politikalarının siyasi kararlarla çözülebileceğini savunmaktadır.
"Çok oturgaçlı götürgeç" gibi kelimelerin TDK tarafından üretildiği iddiası şehir efsanesidir. Bu sözler 1950'lerin sonundan beri toplumda yer almaktadır. Hilmi Yavuz ve Attilâ İlhan bu sözlerin TDK ile dalga geçmek için üretildiğini öne sürmüştür