Felsefe

Doğal hukuk ve hukuki pozitivizm arasındaki temel farklar şunlardır: 1. Kaynak ve Geçerlilik: - Doğal hukuk, geçerliliğini ahlaki düzen ve akıldan alır, evrensel, değişmez ve zamansız olarak kabul edilir. - Hukuki pozitivizm, hukukun kaynağının, sosyal olarak tanınan bir yasal otorite tarafından çıkarılan yasalar olduğunu savunur ve hukuk ile ahlak arasında bir bağlantı olmadığını öne sürer. 2. Hukukun Amacı: - Doğal hukuk anlayışında, hukukun amacı adaletin sağlanmasıdır. - Hukuki pozitivizm ise hukukun amacının, toplumun düzenine ve istikrarına katkıda bulunmak olduğunu belirtir. 3. Hukukun Yükümlülüğü: - Doğal hukukçular, pozitif hukukun doğal hukuka uygun olması gerektiğini ve bu nedenle pozitif hukuka uyulmasının zorunlu olduğunu savunur. - Hukuki pozitivistler için ise hukuka uymak, sadece yasal bir zorunluluktur ve ahlaki bir yükümlülük değildir.

Nilgün Marmara, varoluşçuluk akımına mensuptur.

Gargantua, François Rabelais'in beş kitaptan oluşan Gargantua ve Pantagruel adlı eserinin ana karakterini ve hikayesini anlatır. Kitapta anlatılan ana konular: - Gargantua'nın Doğumu ve Eğitimi: Gargantua, annesinin kulağından doğan, dev bir giant olarak dünyaya gelir. - Savaşlar ve Zaferler: Gargantua, Picrochole'un ordularına karşı savaşlara katılır ve devasa boyu sayesinde düşmanlarını yener. - Felsefi Tartışmalar: Eserin üçüncü kitabı, Pantagruel ve Panurge arasında evlilik, aşk ve borç gibi konularda yapılan felsefi tartışmaları içerir. Genel olarak, eser, Rönesans döneminde toplumun ve kilisenin eleştirisi ile birlikte, komedi ve satirik bir dil kullanır.

Assos Antik Kenti, birçok tarihi ve kültürel öneme sahip olması nedeniyle önemlidir: 1. Felsefe ve Bilim Merkezi: Filozof Aristoteles'in bir süre yaşayıp felsefe okulu kurduğu yer olması, kenti felsefe ve bilimin önemli merkezlerinden biri haline getirmiştir. 2. Tarihi Yapılar: Athena Tapınağı, antik tiyatro, nekropol alanları ve sur duvarları gibi iyi korunmuş antik yapılar, kentin tarihi değerini artırır. 3. Stratejik Konum: Ege Denizi'ne hâkim bir tepenin üzerinde yer alması ve antik çağda tek büyük limana sahip olması, Assos'un ticaret ve savunma açısından stratejik bir konumda olmasını sağlamıştır. 4. Mitolojik Önem: Mitolojik öykülerde geçen tanrıların ve kahramanların uğrak yeri olarak anılması, kentin mitolojik açıdan da ilgi çekici olmasını sağlar. 5. UNESCO Mirası: 2017 yılından beri UNESCO Dünya Miras Geçici Listesi'nde yer alması, Assos'un uluslararası alanda tanınmasını ve korunmasını sağlamıştır.

Tümeller problemi, Orta Çağ felsefesine hakim olan ve nesnelerin sahip oldukları özgülüklerin (tümellerin) gerçek varlıklar mı yoksa zihinsel soyutlamalar mı olduğu sorusunu ele alan bir tartışmadır. Bu tartışma kapsamında üç ana görüş ortaya çıkmıştır: 1. Gerçekçilik (Realizm): Tümellerin, nesnelerden bağımsız olarak var olduğunu ve onların dışında veya üstünde bulunduğunu savunur. 2. Kavramcılık (Konseptualizm): Tümellerin var olduğunu, ancak nesnelerin içinde ve onlara bağımlı olduğunu öne sürer. 3. Adcılık (Nominalizm): Sadece nesnelerin var olduğunu, tümellerin ise benzer nesnelere verilen adlardan ibaret olduğunu savunur.

Tümeller problemi, Orta Çağ felsefesine hakim olan ve nesnelerin sahip oldukları özgülüklerin (tümellerin) gerçek varlıklar mı yoksa zihinsel soyutlamalar mı olduğu sorusunu ele alan bir tartışmadır. Bu tartışma kapsamında üç ana görüş ortaya çıkmıştır: 1. Gerçekçilik (Realizm): Tümellerin, nesnelerden bağımsız olarak var olduğunu ve onların dışında veya üstünde bulunduğunu savunur. 2. Kavramcılık (Konseptualizm): Tümellerin var olduğunu, ancak nesnelerin içinde ve onlara bağımlı olduğunu öne sürer. 3. Adcılık (Nominalizm): Sadece nesnelerin var olduğunu, tümellerin ise benzer nesnelere verilen adlardan ibaret olduğunu savunur.

Gösteri toplumu, Fransız filozof Guy Debord tarafından 1967'de ortaya atılan bir kavramdır. Debord'a göre gösteri toplumu, bireyin kendi yaşamını ve ilişkilerini büyük ölçüde görüntülerle algıladığı bir yapıdır. Günümüzde gösteri toplumu kavramı, sosyal medya ve reality show'lar gibi olgularla daha da güncel hale gelmiştir.

Spiritüalist ve mistik kavramlar benzer olsa da tam olarak aynı şeyi ifade etmezler. Spiritüalizm, ruhun varlığına inanan ve ruhlarla iletişim kurma yeteneğini içeren bir inanç sistemi veya felsefedir. Mistisizm ise, daha geniş anlamda, bilinmeyen, gizemli ve açıklanamaz olanla bağlantı kurma ve onu anlama çabasını içerir. Dolayısıyla, spiritüalizm daha spesifik bir kavramken, mistisizm daha genel bir manevi arayışı ifade eder.

"Dağları ve nehirleri yeniden şekillendirmeye cesaret etmek" sözü, Qingyuan Weixin adlı 9. yüzyıl Zen yolu ermişine aittir.

"Homo Ludens" kitabı, Hollandalı filozof ve tarihçi Johan Huizinga tarafından yazılmış olup, kültür ve toplum açısından oyunun önemini inceler. Kitapta anlatılan ana konular: - Oyunun tanımı: Oyun, kurgusal, gönüllü ve özgür bir eylem olarak tanımlanır. - Oyunun tarihçesi: Oyunun, ibadet, şiir, müzik, dans, bilgelik, bilim, hukuk ve savaş gibi kolektif hayatın önemli biçimlerinin ortaya çıkmasında etkin bir rol oynadığı vurgulanır. - Modern çağda oyun: Modern çağlarla birlikte oyunun, hayatı zenginleştiren bir unsur olmaktan çıkıp dar bir anlama sıkıştığı ve bunun toplumları nasıl olumsuz etkilediği ele alınır. Huizinga'ya göre, oyun toplumların gelişmesini sağlayan merkezi bir etkinliktir.

Etiğe ihtiyaç duyulmasının bazı nedenleri: 1. Toplumsal düzenin sağlanması: Etik, farklı değerlere sahip bireylerin bir arada yaşamasını mümkün kılan ortak paydaları belirler. 2. Doğru karar alma: Etik ilkeler, doğru ve yanlış arasındaki ayrımı yaparak bireylerin doğru seçimler yapmasına yardımcı olur. 3. Sorumluluğun kabulü: Etik, bireylerin eylemlerinin sorumluluğunu almasını ve kurallara uygun şekilde davranmasını kolaylaştırır. 4. İş dünyasında güven: İş hayatında etik, kurumların itibarını artırır, çalışanların motivasyonunu yükseltir ve müşteri güvenini sağlar. 5. Ahlaki değerlerin korunması: Etik, insanların iyi ve kötü kabul edilen davranışları belirlemesine ve ahlaki değerleri korumasına yardımcı olur.

Kıbrıslı Zenon, Stoa Okulu'nun kurucusu olarak, aşağıdaki görüşleri savunmuştur: 1. Mutluluk: İnsanın temel amacı mutluluktur ve kişi mutluluğa ulaşmak için doğaya uygun yaşamalıdır. 2. Dünya Vatandaşlığı: Dünya yurttaşlığını savunmuş ve insanların eşit olduğunu öne sürmüştür. 3. Akıl ve Erdem: İradeye ve akla sahip olan insanların diğer insanlara oranla üstün olduğunu, bilgelik, yiğitlik, ölçülülük gibi erdemlerin önemini vurgulamıştır. 4. Tanrı Anlayışı: Tanrının ve ruhun somut varlıklar olduğunu, evrenin kutsal bir otorite tarafından yönetildiğini iddia etmiştir. 5. Ölüm Anlayışı: Ölümü kurtuluş olarak görmüş ve ölümden kaçmak yerine yüzleşilmesi gerektiğini savunmuştur.

Materyalist ve idealist felsefe, gerçekliğin temel doğasını farklı şekillerde açıklayan iki felsefi akımdır. Materyalist felsefee göre, tüm varlık ve gerçeklik maddidir. İdealist felsefe ise, gerçekliğin kaynağının maddenin aksine zihin olduğunu savunur. Bu iki felsefi görüş arasındaki temel fark, maddi ve zihinsel olgulardaki önceliktir.

Bilim ve teori arasındaki farklar şunlardır: 1. Bilim: Evrendeki olguların ve olayların bir bölümünü ele alıp, gözlem ve deneylerle gerçeğe dayanarak yasalar ve bilgiler üreten düzenli ve tutarlı bir bilgi yoludur. 2. Teori: Geniş bir gözlem ve deneyim setini açıklayan, kapsamlı ve tutarlı bir açıklama çerçevesidir. Özetle, bilim genel prensipleri ve yasaları ifade ederken, teori bu prensiplerin ve yasaların belirli bir fenomen için nasıl işlediğini açıklayan daha spesifik bir çerçevedir.

Mimesisin amacı, doğanın ve insan davranışlarının sanat ve edebiyatta taklit edilmesi olarak özetlenebilir. Bu kavramın farklı amaçları da vardır: - Aristoteles'e göre mimesis, sanatın insanları eğiterek onlara estetik bir zevk sunması ve duygularını derinleştirmesidir. - Modern sanat anlayışında ise mimesis, sadece gerçekliğin birebir kopyalanmasını değil, aynı zamanda sanatçının yorumunu da içerir. - Tiyatro ve sinemada mimesis, karakterlerin ve olayların inandırıcı bir şekilde sunulmasını sağlayarak izleyicinin gerçek dünyayla bağ kurmasını amaçlar.

Aristoteles'e göre ereksel neden, bir maddenin biçim kazanmasında son olarak bulunan amaçtır. Bu bağlamda, taş ustasının mermeri bir mezar taşı haline getirme isteği, ereksel neden olarak değerlendirilir.

Bhagavad Gita, Hindu geleneğinde derin bir öneme sahip olan ve "Tanrı'nın Şarkısı" anlamına gelen kutsal bir metindir. Gita'nın anlatmak istedikleri arasında şunlar öne çıkar: 1. Dharma (Görev ve Sorumluluk Bilinci): Hayatta karşılaştığımız zorluklardan kaçmak yerine, sorumluluklarımızı bilinçli şekilde yerine getirmemiz gerektiğini vurgular. 2. Karma Yoga (Eylem Yoluyla Aydınlanma): Beklentisiz hareket etmek, sadece içsel doğrulukla hareket etmek ve başkalarına yardım etmek önemlidir. 3. Bhakti Yoga (Sevgi ve Adanmışlık Yolu): Kalpten sevgi ve inançla ilerleyen kişi huzura ulaşır. 4. Jnana Yoga (Bilgelik ve Farkındalık Yolu): Gerçek bilgi, sadece kitaplardan değil, deneyimlerden gelir. 5. Ruhun Ölümsüzlüğü: İnsan bedeninin geçici, ancak ruhun ölümsüz olduğunu anlatır. Ayrıca, Gita, yaşamın anlamı, insanın içsel yolculuğu ve ruhsal aydınlanma hakkında da derin bilgiler içerir.

Juana Inés de la Cruz, eserlerinde genellikle kadın hakları ve eğitimi konularını işlemiştir. Anlattıkları arasında: - Erkeklerin ikiyüzlülüğünü ve kadın düşmanlığını eleştirmesi yer alır. - Felsefe, doğal bilim ve müzik gibi çeşitli alanlara olan ilgisini yansıtan yazılar yazmıştır. - "Respuesta a Sor Filotea" adlı mektubu, feminist bir manifesto olarak kabul edilir ve kadınların eğitim hakkını savunur. Ayrıca, şiir, oyun ve villancico gibi farklı edebi türlerde eserler üretmiştir.

Ruhun üç temel özelliği şunlardır: 1. Vücut Sahibi Olması: Ruh, beden gibi bir vücuda sahiptir ve bu vücuda "vücud-u harici" denir. 2. Hayat Sahibi Olması: Ruh, Allah tarafından verilen hayatla canlıdır. 3. Şuur Sahibi Olması: Ruh, bilinç ve farkındalık yeteneğine sahiptir.

Eflatun (Platon), felsefesinde soyut ve ideal kavramları savunur. Temel görüşleri şunlardır: 1. İdealar Dünyası: Gerçekliğin, duyular dünyasının ötesinde, değişmeyen ve mükemmel idealarda var olduğunu düşünür. 2. Akıl ve Bilgi: İnsan zihninin, gerçek bilgiye akıl yoluyla ulaşabileceğini savunur. 3. Devlet Yönetimi: İdeal devletin, en bilge ve erdemli kişiler tarafından yönetilmesi gerektiğini öne sürer. 4. Tenâsüh İnancı: Eflatun, insan öldükten sonra ruhunun başka bir insana geçtiğine inanırdı.