• Buradasın

    SosyalTeori

    Yazeka

    Arama sonuçlarına göre oluşturuldu

    Hegemonya ve rıza nedir?

    Hegemonya ve rıza kavramları, İtalyan düşünür Antonio Gramsci'nin teorisinde önemli yer tutar. Hegemonya, bir sınıfın diğer sınıflar üzerinde kurduğu kültürel, ideolojik ve ahlaki liderlik olarak tanımlanır. Rıza, hegemonik düzenin sürdürülebilirliği için vazgeçilmezdir; egemenliğin yalnızca polis gibi zor aygıtlarıyla değil, aynı zamanda okul, kilise, aile ve medya gibi sivil toplum unsurlarıyla da sağlanması gerektiğini ifade eder.

    Jeremy Rifkins ne iş yapar?

    Jeremy Rifkin, Amerikalı bir ekonomik ve sosyal teorist, yazar, kamu konuşmacısı, siyasi danışman ve aktivist olarak çalışmaktadır. Bazı görevleri ve faaliyetleri: - Dünyanın önde gelen yenilenebilir enerji şirketleri ve diğer alanlarda faaliyet gösteren firmalarla birlikte TIR Consulting Group adlı danışmanlık şirketinin başkanlığını yürütmektedir. - Avrupa Birliği'ne ekonomi, iklim değişikliği ve enerji güvenliği konularında danışmanlık yapmaktadır. - Pensilvanya Üniversitesi Wharton School'da yönetici eğitim programında kürsü sahibidir. - The Foundation on Economic Trends adlı vakfın kurucusudur ve burada küresel ekonomiye dahil olan yeni teknolojilerin etkilerini incelemektedir.

    Gramscinin temel eserleri nelerdir?

    Antonio Gramsci'nin temel eserleri şunlardır: 1. "Hapishane Defterleri" (Quaderni dal Carcere). 2. "Il Grido del Popolo" (Halkın Çığlığı). 3. "La Città Futura" (Geleceğin Şehri). 4. "İtalyan Komünist Partisi'nin Programı" (1925). 5. "Modern Prens" (1926). 6. "Faşizm ve Kültür" (1929). 7. "Aydınlar ve Toplum" (1930). 8. "Felsefe ve Politika Sorunları" (1932). 9. "Hapishane Öncesi Yazılar" (1935).

    Cemil Meriç'e göre sağcı ve solcu yoktur neden?

    Cemil Meriç'e göre sağcı ve solcu yoktur çünkü bu kavramlar Batı kaynaklı olup Türkiye'de gerçek karşılığını bulamamıştır. Bunun yerine Meriç, namuslu ve namussuzlar ayrımının daha doğru ve anlamlı olduğunu savunmuştur.

    Yeni otoriterlik ve yeni despotizm arasındaki fark nedir?

    Yeni otoriterlik ve yeni despotizm arasındaki temel fark, ikna ve rıza üretimi üzerine kuruludur. - Yeni despotizm, kitleleri korkutup yıldırmak yerine, onları ayartma, şaşırtma ve ikna yoluyla kendi iktidarını sürdürür. - Yeni otoriterlik, genellikle tek bir diktatörün veya grubun baskıcı yönetimini ifade eder ve vatandaşlara sınırlı bir özgürlük alanı tanır.

    Rawls ve Nozick adalet anlayışı nedir?

    Rawls ve Nozick'in adalet anlayışları birbirinden oldukça farklıdır: 1. John Rawls: "Adalet Teorisi" adlı eserinde, iki temel adalet ilkesine dayanır: - Eşit temel özgürlükler ilkesi: Her bireyin aynı haklara sahip olması ve bu hakların korunması. - Fark ilkesi: Toplumsal ve ekonomik eşitsizliklerin, en dezavantajlı bireylerin yararına olduğu sürece kabul edilebilir olması. Rawls, devletin kaynakların yeniden dağıtılmasında aktif rol oynaması gerektiğini ve vergilendirme yoluyla sosyal programlar ve refah devleti politikalarının desteklenmesi gerektiğini savunur. 2. Robert Nozick: "Anarşi, Devlet ve Ütopya" adlı eserinde, minimal devleti ve bireysel hakları vurgular: - Yetki teorisi: Bireylerin mülkiyet haklarının dokunulmaz olduğunu ve bu hakların adil bir şekilde kazanılması durumunda, devletin bu haklara müdahale etmemesi gerektiğini savunur. - Nozick, vergilendirme ve yeniden dağıtımın bireysel hakları ihlal ettiğini ve adaletsizlik yarattığını düşünür. Ona göre, adalet, bireylerin gönüllü etkileşimleri ve mülkiyet haklarının korunmasıyla sağlanmalıdır.

    Kate Millet cinsel politika ne anlatıyor?

    Kate Millett'in "Cinsel Politika" kitabı, patriarkal yapılar ve heteronormativite eleştirisi yaparak, cinsiyetler arasındaki güç dengesizliğini ve bu dengesizliğin toplumsal etkilerini ele alır. Millett'in ana argümanları şunlardır: - Erkek egemenliği: Erkekler, kadınlar üzerinde sosyal yapılar ve kültürel normlar aracılığıyla egemenlik kurmuştur. - Edebiyat ve sanat: Batı edebiyatı ve sanatı, patriarkal görüşleri yansıtır ve bu nedenle cinsiyetçidir. - Cinsel devrim: 1960'lardaki cinsel devrim, kadınlara daha fazla cinsel özgürlük getirmiş olsa da, geleneksel cinsiyet rollerini tam olarak değiştirememiştir. Millett, kadınların toplumsal ve cinsel eşitliğini sağlamak için, kadınların birbirlerini desteklemeleri ve güçlendirmeleri gerektiğini savunur.

    Kapitalizmde insan nasıl görülür?

    Kapitalizmde insan, üretim araçlarının özel mülkiyetine sahip olan ve kâr elde etme güdüsüyle hareket eden bir birey olarak görülür. Bu sistemde insan, rekabetin itici gücü olarak kabul edilir ve kendi çıkarlarını maksimize etmeye teşvik edilir. Ayrıca, kapitalizmde insanın bencil bir varlık olduğu ve bu sistemin insanı daha da bencilleştirdiği düşünülür.

    Kökler Ve Dallar ne anlatıyor?

    "Kökler ve Dallar" ifadesi iki farklı bağlamda kullanılabilir: 1. Kökler ve Dallar (Kökler ve Kanatlar): Ece Karaağaç'ın romanı, mülteciliği ve yurtsuzluğu, aileyi ve anneliği anlatır. 2. Kökler ve Dallar (Sosyal Teori): Peter Kivisto'nun kitabı, sosyal teorinin köklerini ve dallarını, yani klasik ve çağdaş sosyal teoriyi ele alır.

    Rawls'ın adalet teorisi hangi ilkeye dayanır?

    Rawls'ın adalet teorisi, iki temel ilkeye dayanır: 1. Herkese eşit özgürlük: Bu ilke, herkesin eşit temel özgürlüklere sahip olmasını öngörür. 2. Toplumsal ve ekonomik eşitsizliklerin düzenlenmesi: Bu ilke, ekonomik ve sosyal eşitsizliklerin toplumda en az avantajlı durumda olan kişinin yararına olacak şekilde düzenlenmesini ve görev ve mevkilerin fırsat eşitliğine göre herkese açık olmasını gerektirir.

    Elitizm akımı nedir kısaca?

    Elitizm akımı, bir elitin veya bir azınlığın yönetmesi gerektiği fikrini savunan bir akımdır.

    Harvey'e göre postmodernliğin durumu nedir?

    Harvey'e göre postmodernliğin durumu, kapitalizmin krizine yönelik geçici ve karmaşık çözümlerle belirlenen bir durumdur. Harvey, postmodernizmi kültürel alanda ve politik-ekonomik alanda iki farklı bağlamda ele alır: 1. Kültürel Alanda: Postmodernizmi, büyük anlatılara duyulan güvensizlik ve dil oyunlarında çoğulculuğun kabulü olarak tanımlar. 2. Politik-Ekonomik Alanda: Harvey, postmodernliği, esnek birikim modeli çerçevesinde, kapitalizmin 1973 sonrası yaşadığı ekonomik krizlere bir tepki olarak görür.

    Hauntoloji ne anlatıyor?

    Hauntoloji, sosyal veya kültürel geçmişteki unsurların hayalet gibi geri dönüşüne veya kalıcılığına atıfta bulunan bir kavramdır. Bu kavram, ilk kez Fransız filozof Jacques Derrida tarafından 1993 tarihli "Marx'ın Hayaletleri" kitabında ortaya atılmıştır. Hauntolojinin anlattığı konular arasında: - Zamansal ve ontolojik uyumsuzluk. - Geçmiş ideolojilerin etkisi. - Hayalet hikayeleri ve etnografik analizler.

    Anthony Giddens neyi savunur?

    Anthony Giddens, çeşitli konularda farklı görüşler öne sürmüştür: 1. Küreselleşme: Giddens, küreselleşmenin sadece ekonomik değil, siyasal, teknolojik ve kültürel boyutlarda da bir olgu olduğunu savunur. 2. Risk Toplumu: Giddens, riski, gelecekteki olasılıklar düşünülerek etkin biçimde değerlendirilen tehlikeler olarak kavramsallaştırır ve küresel endüstriyel gelişmenin yeni risk durumları yarattığını öne sürer. 3. Yapılaşma Kuramı: Giddens'in bu kuramı, yapının eylemlerin gelişmesinde bir aracı ve ürünü olduğunu ve toplumsal aktörlerin üretim sınırlılıkları hakkında derin bilgi sahibi olduklarını savunur. 4. Üçüncü Yol: Giddens, sosyal demokrasinin modernizasyonu olarak tanımladığı Üçüncü Yol politikasını geliştirmiştir.

    Türe Devlet kitabı ne anlatıyor?

    Platon'un "Devlet" kitabı, ideal bir devletin nasıl olması gerektiğini anlatır. Eserde üç ana sınıflandırma üzerinden bir toplum modeli önerilmektedir: 1. Çalışanlar: İşçiler, çiftçiler ve zanaatkarlar. 2. Bekçiler: Askerler. 3. Yöneticiler: Devleti yönetirler. Ayrıca, bu toplumda her sınıfın bir erdemi olduğu ve kadın-erkek eşitliğinin mevcut olduğu belirtilir.

    Marsist ne demek?

    Marksist, Karl Marx'ın düşüncelerini benimseyen ve Marksizm adı verilen felsefi, iktisadi, siyasal ve toplumsal yaklaşımı destekleyen kişiye denir. Marksizm, toplumsal ve ekonomik yapıları değerlendiren bir yöntem olarak ortaya çıkmıştır ve şu temel ilkelere dayanır: - Sınıf mücadelesi: Toplumsal sınıf ilişkileri ve sosyal çatışmalar üzerine odaklanır. - Diyalektik materyalizm: Tarihsel gelişmelerin ekonomik ve sosyal temeller üzerinden açıklanması. - Kapitalizm eleştirisi: Özel mülkiyete dayalı ekonomik sistemi eleştirir ve alternatif arar. - Komünizm hedefi: Sınıfsız bir toplumun kurulmasını hedefler.

    Seçkinlerin yükselişi ve düşüşü ne anlatıyor?

    "Seçkinlerin Yükselişi ve Düşüşü" kitabı, Vilfredo Pareto tarafından yazılmış olup, insanlık tarihinin seçkinlerin sürekli yer değiştirmesi üzerine kuruludur. Kitapta anlatılan ana konular: - Seçkinlerin tanımı: Pareto, seçkinleri en güçlü, en enerjik ve hem iyiye hem de kötüye yeteneği olan kişiler olarak tanımlar. - Tarihsel süreç: İnsanlık, bir seçkin yükselirken diğerinin düştüğü bir döngü içinde olmuştur. - Davranış kalıpları: Tüm seçkinler benzer davranış kalıplarını sergilerler ve iktidara gelene kadar benzer yöntemler kullanırlar. - Devrimler: Zafere ulaşan seçkin gruplar, zamanla kendi çıkarlarını ön plana çıkarır ve yoksulların yanında yer alma şanslarını kaybederler.

    Lukács ve Gramsci neyi savunur?

    Lukács ve Gramsci farklı açılardan yaklaşsalar da her ikisi de Marksist teoriyi yeniden yorumlamış ve kapitalizme eleştirel bir bakış açısı sunmuşlardır. Lukács, "reifikasyon" kavramını kullanarak, kapitalizmin sosyal ilişkileri doğal ve değişmez gibi göstererek insanları nesneleştirdiğini savunur. Gramsci ise "hegemonya" kavramını geliştirerek, egemen sınıfın ideolojisini ve değerlerini yayarak diğer sınıfların kabul etmesini sağladığını öne sürer.

    Plato'ya göre erdemli vatandaş kimdir?

    Platon'a göre erdemli vatandaş, ruhu doğru bir şekilde düzenlenmiş olan kişidir. Platon'un ideal devletinde, her sınıfın kendine özgü erdemleri vardır: - Yöneticiler için erdem bilgeliktir. - Koruyucular (askerler) için erdem cesarettir. - Üreticiler (çiftçiler, zanaatkarlar) için erdem ölçülülüktür. Dolayısıyla, genel anlamda Platon'un gözünde erdemli vatandaş, bu üç erdemi bünyesinde barındıran ve toplumun uyumlu işleyişine katkıda bulunan kişidir.

    Sosyal öğrenme teorisi nedir?

    Sosyal Öğrenme Teorisi, bireylerin davranışlarını çevrelerindeki diğer insanların gözlemleri ve etkileşimleri yoluyla öğrendiklerini öne süren bir teoridir. Bu teorinin temel kavramları şunlardır: 1. Gözlem Yoluyla Öğrenme (Modelleme): Bireyler, başkalarının davranışlarını gözlemleyerek öğrenirler. 2. Taklit (İmitasyon): Bireyler, gözlemledikleri davranışları taklit ederek öğrenirler. 3. Vikari Öğrenme (Dolaylı Öğrenme): Bireyler, başkalarının deneyimlerinden ve bu deneyimlerin sonuçlarından öğrenirler. Sosyal Öğrenme Teorisi, psikolog Albert Bandura tarafından geliştirilmiş ve geniş ölçüde kabul görmüştür.