• Buradasın

    Lukács ve Gramsci neyi savunur?

    Yazeka

    Arama sonuçlarına göre oluşturuldu

    Lukács ve Gramsci farklı açılardan yaklaşsalar da her ikisi de Marksist teoriyi yeniden yorumlamış ve kapitalizme eleştirel bir bakış açısı sunmuşlardır 35.
    Lukács, "reifikasyon" kavramını kullanarak, kapitalizmin sosyal ilişkileri doğal ve değişmez gibi göstererek insanları nesneleştirdiğini savunur 4. Ona göre, işçi sınıfının tarihsel durumunu inşa edilmiş, koşullu ve dolayısıyla dönüştürülebilir olarak görmesi gerekir 2. Ayrıca, Marksizmi diyalektik bir toplum teorisinden çıkarıp, mekanik bir teori haline getirdiği için Engels'i eleştirmiştir 3.
    Gramsci ise "hegemonya" kavramını geliştirerek, egemen sınıfın ideolojisini ve değerlerini yayarak diğer sınıfların kabul etmesini sağladığını öne sürer 5. Gramsci'ye göre, devrim sadece devletin ele geçirilmesi değil, aynı zamanda kültürel alanın dönüştürülmesi anlamına gelen uzun ve sabırlı bir süreçtir 2.
    5 kaynaktan alınan bilgiyle göre:

    Konuyla ilgili materyaller

    Lukacs ve Gramsci'nin sanat ve ideoloji anlayışı nedir?

    Lukacs ve Gramsci'nin sanat ve ideoloji anlayışları şu şekilde özetlenebilir: Lukacs: - Sanat Anlayışı: Lukacs, gerçekçi sanatı sistematik olarak sunmuştur. - İdeoloji Anlayışı: Lukacs, Marksizmi tamamen proletarya ideolojisine indirger ve bilimi, doğru sınıf bilincinin bir ifadesi olarak görür. Gramsci: - Sanat ve İdeoloji: Gramsci, ideolojiyi insanların üzerinde hareket ettikleri, mücadele verdikleri ve kendi toplumsal koşullarının bilincine vardıkları zemini oluşturan etkin bir güç olarak görür. - Hegemonya Kavramı: Hegemonyayı, egemenliğin zora başvurmadan siyasal meşruluk yoluyla uygulanması, yönetilenlerin rızalarının kazanılması olarak tanımlar. - Devlet ve Sivil Toplum: Devleti, siyasi kurumlar ve yasal anayasal denetim arenası olan "siyasi toplum" ile genellikle "özel" ya da "devlet-dışında" bir alan olarak görülen "sivil toplum" arasında ayırır.

    Marksistler neyi savunur?

    Marksistler, Marksizm adı verilen öğretiye göre çeşitli ilkeleri savunurlar: 1. Sınıfsız Toplum: Marksistler, özel mülkiyetin kaldırılarak üretim araçlarının işçi sınıfına ait olduğu sınıfsız bir toplumu hedeflerler. 2. Diyalektik ve Tarihsel Materyalizm: Toplumsal gelişimi ekonomik faktörlerin belirlediğini ve tarihin sınıf mücadeleleri sonucu ilerlediğini savunurlar. 3. Kapitalizmin Eleştirisi: Kapitalizmi sömürücü bir sistem olarak eleştirirler ve işçi sınıfının sermaye sınıfıyla çatışmasını vurgularlar. 4. Devrimci Dönüşüm: Kapitalizmin devrim yoluyla yıkılmasını ve komünizme geçişi savunurlar. 5. Din ve Devlet: Din ve devlet kurumlarının toplum üzerindeki etkisini reddederler. Bu ilkeler, Marksist teorinin farklı yorumlarında değişiklik gösterebilir ve çeşitli Marksist akımlar (örneğin, Leninizm, Maoizm) farklı stratejiler önerebilirler.

    Marksizm nedir kısaca?

    Marksizm, Karl Marx ve Friedrich Engels'in çalışmalarından çıkarılan, siyasal, ekonomik ve felsefi bir bütünlük içeren bir öğreti olarak tanımlanır. Temel prensipleri: - Tarihsel materyalizm: Toplumun gelişimini ekonomik faktörlerin belirlemesi. - Sınıf savaşı: Kapitalist toplumda işçi sınıfının sermaye sınıfıyla çatışması. - Kapitalizmin eleştirisi: Sömürücü bir sistem olarak görülmesi. - Devrimci dönüşüm: Kapitalizmin devrim yoluyla yıkılması ve komünizmin kurulması.

    Gramscinin temel eserleri nelerdir?

    Antonio Gramsci'nin temel eserleri şunlardır: 1. "Hapishane Defterleri" (Quaderni dal Carcere). 2. "Il Grido del Popolo" (Halkın Çığlığı). 3. "La Città Futura" (Geleceğin Şehri). 4. "İtalyan Komünist Partisi'nin Programı" (1925). 5. "Modern Prens" (1926). 6. "Faşizm ve Kültür" (1929). 7. "Aydınlar ve Toplum" (1930). 8. "Felsefe ve Politika Sorunları" (1932). 9. "Hapishane Öncesi Yazılar" (1935).

    Gramsci hegemonya kavramı nedir?

    Gramsci'nin hegemonya kavramı, bir toplumda egemen sınıfın sadece zor ve baskı yoluyla değil, aynı zamanda ideolojik ve kültürel araçlar kullanarak hakimiyet kurmasını ifade eder. Bu kavramda: - Hegemonya, egemen sınıfın kendi fikirlerini ve değerlerini topluma benimseterek halkın rızasını kazanması anlamına gelir. - Sivil toplum, devletin zorlayıcı organlarının dışında kalan eğitim, din, medya gibi kurumlar aracılığıyla ideolojilerin yayıldığı alanı ifade eder. - Organik aydınlar, egemen sınıfın veya halkın çıkarlarını temsil eden entelektüelleri tanımlar. Gramsci'ye göre, bu süreç sayesinde yönetilenler, yöneticilerin çıkarlarını kendi çıkarları gibi algılarlar ve sistemin sürekliliğini sağlarlar.

    Gramsci'nin devrim yöntemleri nelerdir?

    Gramsci'nin devrim yöntemleri, kapitalist toplumda burjuvazinin işçi sınıfı üzerindeki ideolojik ve kültürel egemenliğini kırmayı amaçlar. Bu yöntemler şunlardır: 1. Hegemonya: Gramsci'ye göre, devrim için işçi sınıfının sivil toplumda alternatif bir hegemonya kurması gereklidir. 2. Eğitim ve Aydınlar: İşçi sınıfı aydınlarının geliştirilmesi ve kitleler içinde zaten var olan düşünsel etkinliğin eleştirisinin yapılması önemlidir. 3. Birleşik Cephe: Sol partilerin birleşik cephesinin oluşturulması, işçi sınıfının diğer bağımlı gruplarla ittifak kurması ve faşizmi yenebilecek bir "ulusal-popüler" cephe kurulması hedeflenir. 4. Durum Savaşı: Gramsci, burjuva egemenliğini altedecek taktiğin, "mevzi savaşı" (sivil toplumda hegemonya kurma) olduğunu belirtir.

    Gramsci'nin eleştirel teorisi nedir?

    Gramsci'nin eleştirel teorisi, hegemonya, devlet ve ideoloji gibi kavramları kullanarak kapitalist sistemi ve onun sürdürülebilirliğini analiz eden bir yaklaşımdır. Temel ilkeleri: - Hegemonya: Gramsci'ye göre hegemonya, egemen sınıfın kendi fikirlerini ve dünya görüşünü topluma kabul ettirmesi sürecidir. - Devlet: Devlet, hem zorlayıcı güç aygıtlarından oluşan siyasal toplum hem de ideolojik süreçlerin işlediği sivil toplumdan oluşur. - Aydınlar: Gramsci, egemen sınıfın organik aydınları aracılığıyla sivil toplumun fikir yapısını ve zihniyetini belirlediğini savunur. Gramsci'nin teorisi, Marksist ideolojiye yeni katkılar sağlamış ve devrimci mücadelenin sadece devlet aygıtını yıkmakla sınırlı kalmaması, aynı zamanda kültürün ve ideolojinin yer aldığı sivil topluma da yayılması gerektiğini öne sürmüştür.