BorçlarKanunu

Evet, yurtdışında yaşayan bir ev sahibi, ihtiyaç nedeniyle tahliye davası açabilir. Türk Borçlar Kanunu'nun 350. maddesine göre, kiraya veren; kendisi, eşi, altsoyu, üstsoyu veya kanun gereği bakmakla yükümlü olduğu diğer kişilerin konut veya işyeri ihtiyacı nedeniyle kira sözleşmesini sona erdirebilir. Bu tür bir davada, ihtiyacın samimi, zorunlu, gerçek ve sürekli olduğunun kanıtlanması gerekmektedir.

Kiralanan kamu malı, sahibinin izni olmadan başkasına kiralanamaz. Türk Borçlar Kanunu'nun 322. maddesine göre, kiracı konut ve çatılı işyeri kiralarında, kiraya verenin yazılı rızası olmadıkça, kiralananı başkasına kiralayamayacağı gibi, kullanım hakkını da devredemez.

TBK 301 ve 319 maddeleri Türk Borçlar Kanunu'nda yer alan kira sözleşmesiyle ilgili önemli hükümlerdir: 1. TBK 301 Maddesi: Kiraya verenin teslim borcunu düzenler. 2. TBK 319 Maddesi: Kiracının ayıpların giderilmesine ve kiralananın gösterilmesine katlanma borcunu düzenler.

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 1 Temmuz 2012 tarihinde yürürlüğe girmiştir.

Üçüncü kişi yararına sözleşme, hukukta taraflar arasında yapılan bir anlaşma ile üçüncü bir kişiye doğrudan hak tanınması anlamına gelir. Bu tür sözleşmelerde: - Borçlu, sözleşme gereği edimi yerine getirecek olan taraftır. - Alacaklı (lehtar), üçüncü kişi lehine edimin ifasını talep eden sözleşme tarafıdır. - Üçüncü kişi, sözleşmede taraf olmayan ancak edimden doğrudan yararlanan kişidir. Türk Borçlar Kanunu'nun 129. maddesi ile düzenlenen bu tür sözleşmeler, özellikle sigorta, taşımacılık ve ticari sözleşmelerde sıkça uygulanır.

Kusursuz sorumluluk, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 65. ve 71. maddeleri arasında düzenlenmiştir.

Evet, konut ihtiyaç nedeniyle tahliye davası kiraya veren tarafından açılabilmektedir. Bu dava, Türk Borçlar Kanunu'nun 350 ila 351. maddelerinde düzenlenmiştir.

TBK 353 maddesi, Türk Borçlar Kanunu'nun Konut ve Çatılı İşyeri Kiraları bölümünde yer alan "Dava Yoluyla Sözleşmenin Sona Ermesi - Dava Süresinin Uzaması" başlıklı bir maddedir. Bu maddeye göre, kiraya veren, en geç davanın açılması için öngörülen sürede dava açacağını kiracıya yazılı olarak bildirirse, dava açma süresi bir kira yılı için uzamış sayılır.

Kat karşılığı inşaat sözleşmesinde inşaatın ne zaman bitirileceği belirtilmemişse, arsa sahibi inşaatın makul bir sürede bitirileceği tespit edilerek ek süre ile birlikte temerrüt ihtarı yapma hakkına sahiptir. Ayrıca, Türk Borçlar Kanunu'nun 90. maddesine göre, ifa zamanı taraflarca kararlaştırılmadıkça her borç doğumu anında muaccel olur.

Borçlar Kanunu'na göre temerrüd tarihi, borcun muaccel olduğu, yani ödenmesi gereken günün geldiği tarihtir.

Temerrütten doğan seçimlik haklar, Türk Borçlar Kanunu'na göre alacaklıya tanınan üç ana haktır: 1. Aynen ifa ve gecikme tazminatı talep etmek: Alacaklı, borcun aynen ifasını ve gecikme nedeniyle uğradığı zararın tazminini isteyebilir. 2. Müspet (olumlu) zararı talep etmek: Alacaklı, aynen ifadan vazgeçip sadece olumlu zararının karşılanmasını talep edebilir. 3. Sözleşmeden dönmek ve menfi (olumsuz) zararı tazmin etmek: Alacaklı, sözleşmeyi feshederek menfi zararlarının tazminini isteyebilir.

TBK 112 ve 117 maddeleri, Türk Borçlar Kanunu'nda borçların ifa edilmemesi durumuyla ilgili farklı konuları düzenler. TBK 112 maddesi, borcun hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi halinde borçlunun, alacaklının zararını gidermekle yükümlü olduğunu belirtir. TBK 117 maddesi ise, muaccel bir borcun borçlusunun, alacaklının ihtarıyla temerrüde düştüğünü düzenler.

Karz akdi, tüketim ödüncü sözleşmesi olarak da bilinir ve Türk Borçlar Kanunu'nda yer alan kullandırma amacı güden sözleşmeler kategorisinden biridir. Bu sözleşme ile ödünç veren, bir miktar para veya tüketilebilir eşyayı ödünç alana devir etmeyi, ödünç alan ise aynı nitelik ve miktarda şeyi kararlaştırılan sürenin sonunda geri vermeyi üstlenir. Karz akdinin en çok karşılaşılan türü para ödünçleri olup, bu yönüyle pek çok kredi ilişkisinin temelini oluşturur.

Kira bedelinin üçüncü kişi tarafından ödenmesi, kira sözleşmesinde belirtilenin aksine, kiracının kira bedelini doğrudan kiraya veren yerine başka bir kişiye yatırması anlamına gelir. Hukuki sonuçları: - Geçerlilik: Üçüncü kişiye yapılan ödeme, kiracıyı kira borcundan kurtarmaz. - Yasal dayanak: Türk Borçlar Kanunu ve ilgili Yargıtay kararlarına göre, kira bedeli ancak kiraya verene veya onun yetkilendirdiği bir kişiye ödendiğinde borç sona erer.

Eski bir borç, Türk Borçlar Kanunu’na göre 10 yıl sonra icraya verilebilir.

Kira artış ihtarı çekmeden dava açılması durumunda, dava usulden reddedilebilir çünkü ihtar, kira tespit davası için bir ön şarttır. Türk Borçlar Kanunu'nun 345. maddesine göre, kira bedelinin tespitine ilişkin dava, yeni kira döneminin başlangıcından en az otuz gün önce kiracıya yazılı olarak bildirimde bulunulması veya bu süre içinde dava açılması koşuluyla açılabilir.

Kiranın 1 gün gecikmesi, temerrüt olarak kabul edilebilir. Türk Borçlar Kanunu'nun 315. maddesine göre, kiracının kira bedelini veya yan gideri ödeme borcunu ifa etmemesi durumunda temerrüde düştüğü ve kiraya verenin kiracıya yazılı olarak bir süre verip, bu sürede de ifa etmeme durumunda sözleşmeyi feshedebileceğini bildirebileceği belirtilmiştir.

TBK 36, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun "Aldatma" başlıklı maddesidir ve iki ana durumu düzenler: 1. Taraflardan birinin aldatması sonucu yapılan sözleşmeler: Bu durumda, yanılma esaslı olmasa bile, aldatılan taraf sözleşmeyle bağlı değildir. 2. Üçüncü bir kişinin aldatması: Eğer bir taraf, sözleşmenin yapıldığı sırada karşı tarafın aldatmayı bilmesi veya bilecek durumda olması hâlinde, yine sözleşmeyle bağlı değildir.

İhtiyaç nedeniyle tahliyede 3 yıl kuralı kalkmamıştır. Türk Borçlar Kanunu'nun 355. maddesine göre, ihtiyaç nedeniyle tahliye edilen taşınmaz, haklı bir sebep olmadıkça 3 yıl boyunca başkasına kiralanamaz.

Borçlar Kanunu madde 100, kısmen ödemede mahsup ile ilgilidir ve şu şekildedir: "Borçlu, faiz veya giderleri ödemede gecikmemiş ise, kısmen yaptığı ödemeyi ana borçtan düşme hakkına sahiptir. Aksine anlaşma yapılamaz".