BorçlarKanunu

Evet, işverenin ölümü halinde kıdem tazminatı ödenir. 6098 sayılı Borçlar Kanunu'na göre, işçinin ölümü ile hizmet sözleşmesi sona erdiğinde, işveren işçinin geride kalan yakınlarına belirli bir miktarda ölüm tazminatı ödemek zorundadır. Bu tazminatın miktarı, işçinin hizmet süresine göre değişir: - 5 yıldan fazla çalışmışsa iki aylık ücret tutarında; - 5 yıldan az çalışmışsa bir aylık ücret tutarında.

Borçlu kısmen yaptığı ödemeyi ana borçtan düşme hakkına sahiptir ifadesi, Türk Borçlar Kanunu'nun 100. maddesi kapsamında yer almaktadır. Bu maddeye göre, borçlu, faiz veya giderleri ödemede gecikmemişse, kısmen yaptığı ödemeyi ana borçtan düşebilir.

Teslim edilmeyen araç durumunda "aynı anda ifa" kavramı, satıcı ile alıcı arasındaki borçların eş zamanlı olarak yerine getirilmesi ilkesini ifade eder. 6098 sayılı Borçlar Kanunu'nun 207/2. maddesine göre, sözleşme aksini öngörmedikçe satıcı, aracı teslim ettiğinde bedelini de aynı anda almış sayılır ve bu durumu ispatlamakla yükümlüdür.

Kredili araç satışında "aynı anda ifa", Türk Borçlar Kanunu'nun 207/2. maddesine göre, satıcı ve alıcının borçlarını aynı anda yerine getirmesi anlamına gelir. Bu durumda, malın alıcıya teslimi ile birlikte bedelinin peşin olarak satıcıya ödendiği kabul edilir.

Atıd 319 ifadesi iki farklı bağlamda kullanılabilir: 1. Hukuk Muhakemeleri Kanunu Madde 319: Bu madde, iddianın veya savunmanın genişletilmesi veya değiştirilmesi yasağını düzenler. İddianın genişletilmesi dava açılmasıyla, savunmanın genişletilmesi ise cevap dilekçesinin mahkemeye verilmesiyle başlar. 2. Türk Borçlar Kanunu Madde 319: Bu madde, kiracının ayıpların giderilmesine ve kiralananın gösterilmesine katlanma borcunu ele alır. Kiracı, kiralananın bakımı ve sonraki kiralama için zorunlu olan gezilere izin vermekle yükümlüdür.

Avukat aleyhine açılan davada zamanaşımı süresi, iki farklı düzenlemeye tabidir: 1. 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 126/4. maddesi gereğince, vekâlet sözleşmesinden doğan davalar için beş yıllık zamanaşımı süresi geçerlidir. 2. 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 40. maddesinde ise, "iş sahibi tarafından sözleşmeye dayanılarak avukata karşı ileri sürülen tazminat istekleri" için bir yıl ve her halde zararı doğuran olaydan itibaren beş yıl geçmekle zamanaşımının dolacağı belirtilmiştir.

Sebepsiz zenginleşme ve muris muvazaası farklı kavramlardır. Sebepsiz zenginleşme, bir kimsenin malvarlığında haklı bir nedene dayanmaksızın, başkasının zararına meydana gelen zenginleşmedir. Muris muvazaası ise, miras bırakanın mirasçılarını aldatarak onlardan mal kaçırma amacı taşıyan bir durumu ifade eder. Dolayısıyla, sebepsiz zenginleşme ve muris muvazaası farklı hukuki olguları temsil eder.

Borçlar Kanunu, İsviçre'den alınmıştır.

30 günlük ödeme süresi dolmadan dava açılması durumunda, davanın süre yönünden reddedilmesi söz konusu olabilir. Türk Borçlar Kanunu'na göre, kiracının temerrüdü nedeniyle tahliye davası açılabilmesi için ödeme süresinin bitiminden itibaren 6 aylık bir süre geçmesi gerekmektedir.

İbra sözleşmesinde şart olması durumunda, Yargıtay'a göre bu sözleşme geçersiz sayılabilir. Türk Borçlar Kanunu'nun 420. maddesine göre, ibra sözleşmesinin geçerli olabilmesi için belirli şartlar gerekmektedir: - Yazılı olması. Sözlü ibra işlemi geçerli değildir. - İş sözleşmesinin feshinden en az bir ay sonra imzalanması. İş akdi sona ermeden önce düzenlenen ibranameler geçersizdir. - Alacağın türünün ve miktarının açıkça belirtilmesi. - Ödemenin eksiksiz ve banka aracılığıyla yapılması. Bu şartlardan biri eksikse, ibraname kesin olarak hükümsüz sayılır.

Evet, kapora cayma parası olarak verilebilir. Bu durum, Türk Borçlar Kanunu'nun 178. maddesinde düzenlenmiştir. Eğer kapora cayma parası olarak kararlaştırılmışsa, parayı veren taraf sözleşmeden cayarsa verdiği miktarı geri alamaz; parayı alan taraf cayarsa, aldığının iki katını geri vermek zorunda kalır.

TBK 49 (Türk Borçlar Kanunu madde 49), kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren kişinin bu zararı gidermekle yükümlü olduğunu düzenler. Bu maddeye göre: - Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren kişi de aynı sorumluluğu taşır; - Zararın ve kusurun ispatı, zarar görene aittir; zarar miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa, hâkim olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak hakkaniyete uygun bir şekilde zararı belirler.

Evet, satıştan vazgeçen satıcı tazminat ödemekle yükümlüdür. Türk Borçlar Kanunu'nun 213. maddesine göre, borcunu ifa etmeyen satıcı, alıcının bu yüzden uğradığı zararı gidermekle sorumludur.

Islak imzasız sözleşmeler, belirli koşullar altında geçerli olabilir. Türk Borçlar Kanunu ve diğer yasal düzenlemeler, sözleşmelerin ıslak imza ile imzalanmasının zorunlu olmadığını, elektronik imzanın da aynı sonuçları doğurduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Ancak, imzasız sözleşmelerin geçerliliği, tarafların irade beyanlarının kanıtlanabilirliğine bağlıdır. Eğer bir sözleşme önemli hukuki sonuçlar doğuracaksa, bir avukatla danışarak sözleşme yapılması tavsiye edilir.

Evet, kiracının fazla ödediği kira bedeli sebepsiz zenginleşme olarak değerlendirilebilir. Türk Borçlar Kanunu'na göre, yasal artış oranının üzerinde belirlenen kira ödemeleri geçersizdir ve bu durumda kiracı, fazla ödediği bedelleri sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayanarak talep edebilir.

Evet, müteselsil kefillikte rücu hakkı vardır. Müteselsil kefil, borcun tamamını ödedikten sonra, diğer kefillerden ödediği miktarın kendi paylarına düşen kısmını talep edebilir. Bu hakka ilişkin yasal düzenleme, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 587. maddesinde yer almaktadır.

Evet, temlik sözleşmesinde şekil şartı vardır. Türk Borçlar Kanunu'nun 184. maddesine göre, alacağın temliki sözleşmesi yazılı şekilde yapılmalıdır.

Harici satış sözleşmesi, yani satış vaadi sözleşmesi, Borçlar Kanunu'na göre 10 yıllık zamanaşımı süresine tabidir.

TBK 64. maddesi, Türk Borçlar Kanunu'nun "Hukuka Aykırılığı Kaldıran Hâller" başlıklı bölümünde yer alır ve şu şekildedir: "2. Sorumluluk Haklı savunmada bulunan, saldıranın şahsına veya mallarına verdiği zarardan sorumlu tutulamaz. Kendisini veya başkasını açık ya da yakın bir zarar tehlikesinden korumak için diğer bir kişinin mallarına zarar verenin, bu zararı giderim yükümlülüğünü hâkim hakkaniyete göre belirler. Hakkını kendi gücüyle koruma durumunda kalan kişi, durum ve koşullara göre o sırada kolluk gücünün yardımını zamanında sağlayamayacak ise ve hakkının kayba uğramasını ya da kullanılmasının önemli ölçüde zorlaşmasını önleyecek başka bir yol da yoksa, verdiği zarardan sorumlu tutulamaz".

Evet, kefil sonradan takip dosyasına dahil edilebilir. Türk Borçlar Kanunu'nun 586. maddesine göre, kefil, müteselsil kefil sıfatıyla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girmeyi kabul etmişse, alacaklı, borçluyu takip etmeden veya taşınmaz rehnini paraya çevirmeden doğrudan doğruya kefile başvurabilir.