Felsefe

Oluşçuluk, varlığı sürekli bir oluş, yokoluş ve yeniden varoluş süreci olarak kabul eden bir felsefi yaklaşımdır. Oluşçuluğun temel özellikleri: Değişim: Evrende değişmeyen hiçbir şey yoktur; her şey sürekli bir değişim içindedir. Belli bir mantık: Değişim, belirli bir mantığa bağlı olarak gerçekleşir; bu mantık "logos" olarak adlandırılır. Arkhe: Herakleitos, her şeyi hızla değiştiren ama kendisi hiç değişmeyen "ateş"i ilk-kök varlık (arkhe) olarak kabul etmiştir. Oluşçuluk, varlığın özünü saptamayı imkansız kılar.

İnsanın en büyük vazifesi, iman ve ibadet ederek Allah'a kul olmaktır. Bediüzzaman Said Nursî'ye göre insanın üç büyük vazifesi vardır: 1. Kâinat fabrikasının ustabaşılığı: Yeryüzündeki nimetleri işleyerek, sanat ve ticaretle meşgul olmak. 2. Allah'ın kudret ve sanatını ilan etmek: Yıldızlar, dağlar, ağaçlar ve hayvanlar gibi kâinattaki her şeyin diliyle Yaratan'ın büyüklüğünü ilan etmek. 3. Küllî ubudiyet: Yalnız kendisi adına değil, bütün varlıklar adına ibadet etmek.

Arthur Schopenhauer'a göre hayat, sefalet ve ıstırapla dolu bir yerdir ve olabilecek en kötü dünyadır. Bazı görüşleri: Dünyanın kökeni: Dünya, "irade"nin eseridir ve bu irade, türü koruyup sürdürmek ister. Acı ve istek: Bütün acıların kaynağı, insanın kör isteği ve daha fazlasını isteme arzusudur. Amaçsızlık: Hayatın bir amacının olduğu fikri saçmadır; en büyük bilgelik, andan zevk almayı hayatın amacı kılmaktır. Teselli: Talihsiz durumlara karşı, daha kötü durumda olan insanlara bakılarak teselli bulunabilir. Mutluluk: Mutluluk, zevklerden yoksun bir yaşam sürmekle ve daha az acı çekmeye çalışmakla mümkündür.

Bulmacada hazcılık, "hedonizm" olarak yanıtlanır. Hedonizm, zevki, insan yaşamının tek değer ve amacı sayan, haz veren her şeyin iyi olduğunu kabul eden öğretidir.

İbn-i Haldun'un projesi, tarih ve toplumun kanunlarını inceleyerek, medeniyetleri müstakil bir ilmin konusu haline getirmektir. Bu kapsamda İbn-i Haldun'un amaçları: Sosyal olayları objektif bir şekilde gözlemlemek ve değişimlerin nedenlerini araştırmak. Ahlaki, psikolojik, politik, sosyal, demografik ve tarihsel faktörleri dikkate alarak bir toplumun gelişimini ve düşüşünü açıklamak. Ümran ilmi adını verdiği bilim dalıyla bilimsel tarihçiliğin ve sosyolojinin temellerini atmak. İbn-i Haldun, bu hedeflerini Mukaddime adlı eserinde detaylandırmıştır.

Mahatma Gandhi'nin acil ilkesi hakkında bilgi bulunamadı. Ancak, Gandhi'nin bazı temel ilkeleri şunlardır: Doğruluk (Satya). Pasif direniş (Ahimsa). Et yemezlik (Vejetaryen beslenme). Brahmaçarya. Sadelik. İnanç.

Kahramanlık, doğru kabul edilen bir yolda canını ortaya koyarak, malından, gençliğinden, hayallerinden vazgeçip bir doğruyu yaşatmaya çalışmaktır. Asil duruş ise, fedakârlık ve onur gibi kavramlarla ilişkilendirilebilir. Bu, asil bir duruşun göstergesi olarak kabul edilebilir. Kahramanlık ve asil duruş, kültürel bağlamlara göre farklı şekillerde yorumlanabilir.

Tin kelimesi farklı bağlamlarda farklı anlamlara gelebilir: Felsefe terimi: Tin, evreni açıklamak için her şeyin özü, temeli veya yapıcısı olarak benimsenen madde dışı varlıktır. Vergi kimlik numarası (TIN): Amerika Birleşik Devletleri'nde vergi yükümlülüklerini yerine getirmek için kullanılan bir numaradır. Teneke, kalay: Teknik ve otomotiv alanlarında kullanılan bir terimdir. Ayrıca, "tin" kelimesi ruh anlamına da gelir.

Sorumluluk ve ahlaki sorumluluk arasındaki temel farklar şunlardır: Kapsam: Sorumluluk, genel olarak hukuki, cezai ve disipliner yükümlülükleri içerirken; ahlaki sorumluluk, bireyin toplum değer yargılarına aykırı davranışları sonucu karşılaştığı sosyal ve vicdani sonuçları ifade eder. Hukuki Bağlayıcılık: Sorumluluk türleri hukuki bağlayıcılığa sahipken, ahlaki sorumluluk hukuki bir yükümlülük yaratmaz. Temel İlke: Sorumluluk, genellikle adalet ve tehlike/fedakarlığın denkleştirilmesi ilkelerine dayanırken; ahlaki sorumluluk, bireyin eylemlerinin farkına varması ve bu eylemlerin sonuçlarını yüklenmesi gibi ahlaki görevlere dayanır. Etki: Sorumluluk, bireysel ve toplumsal düzeni koruma amacı taşırken; ahlaki sorumluluk, bireyin vicdanı ve toplumsal itibarı üzerinde etkili olur. Örneğin, bir sürücünün dikkatsizliğiyle bir yayaya çarpması hukuki sorumluluk; ebeveynlerine kötü davranan bir bireyin toplum nezdindeki itibarı ise ahlaki sorumluluk örneğidir.

Felsefe öğretmeni, felsefe grubu öğretmenliği veya felsefe eğitimi bölümlerinden mezun olan eğitimcilerdir. Bu bölümler, öğrencilere felsefe, mantık, etik, sosyoloji ve psikoloji gibi alanlarda eğitim vererek onları ortaöğretim kurumlarında felsefe öğretmeni olarak yetiştirmeyi amaçlar. Ayrıca, sosyoloji bölümü mezunları da pedagojik formasyon alarak felsefe öğretmeni olabilirler.

Beş Çember Kitabı, Miyamoto Musashi tarafından yazılmış olup, strateji ve savaş sanatları ile ilgilidir. Kitabın bazı konuları: Zen, Şinto ve Konfüçyüs düşüncelerinden etkilenen felsefe. Muharebe stratejisi. Beş element kavramı. Musashi'ye göre, zafer bir sonuçtur, aslolan sürecin, yani "Yol"un kendisidir.

İki yüzlülük ve riyakarlık aynı şey değildir, ancak aralarında yakın bir ilişki vardır. Riyakarlık, bir kişinin herhangi bir konuda samimiyetsiz olması, içi, dışı bir olmaması anlamına gelir. İki yüzlülük ise, bir kişinin farklı durumlar ve insanlarla farklı tutumlar sergilemesi, yani gerçek yüzünü gizlemesi anlamına gelir. Buna göre, "her münafıklık aynı zamanda bir çeşit riyakarlıktır, fakat her riyakarlık münafıklık değildir".

Evet, taassup ve bağnazlık aynı anlama gelen iki kelimedir. Taassup, bir düşünceye, bir inanca körü körüne bağlanıp ondan başkasını düşünmeme halidir.

"Mutluluğu bilmeyen mutsuzluğu bilemez" ifadesi, mutsuzluğun ancak mutluluk deneyimlendikten sonra tam anlamıyla anlaşılabileceği anlamına gelebilir. Bu, Byron'un düşüncesine de yansır; Byron, mutsuz olanların kendilerini üstün kavrayışlı görmelerinde az da olsa bir avuntu olduğunu, ancak bu avuntunun küçük zevklerden yoksun kalmaya değecek kadar olmadığını belirtir.

Şüphecilik felsefesi (septisizm), genel geçer doğru bilginin insan için olanaksız olduğunu dile getiren bir görüştür. Bu felsefenin bazı temel özellikleri şunlardır: Kesin bilgiye karşı olma. Sorgulayıcı yaklaşım. Dogmatizme karşı duruş. Ruhun dinginliği. Şüphecilik felsefesinin önemli temsilcileri arasında Protagoras, Pyrrhon, Arkesilaos ve Karneades bulunur.

"Bir kişinin düşüncelerini sözleri değil, yaşamı gösterir" sözü genellikle Mahatma Gandhi'ye atfedilir. Bu söz, insanın gerçek karakterini ve düşüncelerini anlamak için söylediklerinden ziyade yaptıklarına bakılması gerektiğini ifade eder.

Duygu ve mantık aynı şey değildir, ancak birbirleriyle bağlantılı ve birbirine bağımlı yapılardır. Duygu, algılayıp deneyimlediğimiz her duruma karşı verilen tepkidir. İnsan düşünürken duygularından yararlanır ve duygulanırken mantığını kullanır.

Ahmet Arslan'a göre felsefenin temel problemleri şunlardır: Bilgi teorisi ve epistemoloji. Değerler. Felsefi sonuçlar ve yöntem. Varlık ve değişme. Bu konular, felsefenin farklı disiplinleri (bilgi felsefesi, bilim felsefesi, varlık felsefesi, ahlak, siyaset ve din felsefeleri) içinde ele alınır.

Güney Kore bayrağındaki Yin Yang sembolü, evrenin dengesini ve birbirini tamamlayan zıt güçleri temsil eder. Kırmızı renk (Yang) iyiliği, pozitif ve aktif unsurları simgeler. Mavi renk (Yin) ise kötülüğü, negatif ve pasif unsurları temsil eder. Bu sembol, aynı zamanda insanların doğa ile uyumlu yaşamasını ve evrensel barışı simgeler.

Limit Yayınları AYT Felsefe Grubu El Kitabı 280 sayfadır.