Deyim

"Bekliyor" kelimesi bir şeyin ya da bir olayın olmasını önceden tahmin eden ya da uman bir durumu ifade eder. Ayrıca, "bekliyor" kelimesinin bazı kullanım örnekleri: Bir araba ayarladım, aşağıda bekliyor, seni laboratuvara götür. Herkes yukarıdan haber bekliyor. Gönderim bekliyor, henüz müşteriye gönderilmemiş siparişler anlamına gelir. Çağrı bekliyor, arayanın aradığı kişinin telefonuna cevap vermesini beklediği anlamına gelir.

Evi kirletmek, genellikle temizlik ve düzen kurallarına uyulmaması sonucu evde biriken toz, kir ve diğer kirleticileri ifade eder. Evin kirlenmesine neden olan bazı faktörler şunlardır: Havalandırmanın az yapılması. Kişisel bakım ürünlerinin kullanımı. Evcil hayvanlar. Yemek yaparken temizlik kurallarına dikkat edilmemesi. Halı, perde ve havlu gibi eşyaların hijyenine dikkat edilmemesi. Düzenli temizlik yapılmaması.

Umacı kelimesi, Türkçede "korkuluk", "öcü", "yaratık", "cin" ve "peri" anlamlarına gelir. Özellikle çocukları korkutmak için kullanılan bir sözcüktür.

Allasen, "Allah'ını seversen" ifadesinin halk ağzında ve günlük konuşmadaki bir şeklidir. Bu söz, genellikle ısrar veya onay beklentisi içeren bir ifade olarak kullanılır, ancak bazen "hadi ordan" anlamında da kullanılabilir.

"Özrü kabahatinden büyük" deyimi, bir kabahat için özür dilerken daha büyük bir kabahat işlemek anlamına gelir. Örneğin, "Bilgisayar oyunu oynanması yasaklanmış on iki yaşında bir çocuk, eve geç kalır ve özür dilerken 'Saatin geçtiğini fark etmedim' der. Bu durumda babanın söyleyeceği en uygun söz 'Özrün kabahatinden büyük' sözüdür". Bir başka örnek de padişah ve dalkavuk hikayesidir.

"Dağ fare doğurdu" bir deyimdir. Kendisinden büyük şeyler beklenen bir kişinin küçük bir ürünle ortaya çıkması durumunu ifade eder.

Kıpkırmızı kelimesi, TDK'ye göre iki farklı anlama gelir: 1. Her yanı kırmızı. 2. Çok parlak kırmızı. Ayrıca, "kıpkırmızı" kelimesi, İngilizce'de "crimson" olarak bilinir ve mor eğilimi olan güçlü bir kırmızı rengini ifade eder.

Boşgezen ve Kalfası, çalışmanın bir erdem olmadığını, insanı özünden ve özgürlüğünden uzaklaştıran bir eylem olduğunu anlatıyor. Dizide, hayatın verili kısmından vazgeçmiş olan avarelerin, kaotik kamusal alanın müsrif üretkenliğini, temel ihtiyaçlarını (yeme, içme, barınma gibi) gidermek için kullandıkları bir distopya anlatılıyor. Ayrıca, dizide konfüçyus'den söz edilmesi, çalışmanın bir erdem olmadığı temasının yanı sıra, hiçbir işe yaramayan insanları betimleyen "boş gezenin boş kalfası" deyimine de gönderme yapıldığı düşünülebilir. Boşgezen ve Kalfası, 1995 yılında yayımlanan, Ferhan Şensoy'un yönettiği ve senaryosunu yazdığı bir komedi türündeki Türk televizyon dizisidir.

"Gara goyun goyunların beyidir" ifadesi, Kütahya yöresine ait bir türkünün sözlerindendir. Türküdeki bu dize, "kara koyun koyunların beyidir" anlamına gelir. Türkü, bir çoban ile yörük beyinin kızı arasındaki aşkı ve kara koyunun itaatsizliği nedeniyle yaşanan bir trajediyi anlatır.

Abe Heyran, Kürtçe bir ifadedir ve "hayran, aşık" anlamına gelir. "Abe" sözcüğü, "adalet, sevgi" gibi anlamları taşır. "Heyran" ise "hayran, aşık, destekleyen" anlamına gelir. Bu hitap, Kürt kültüründe sevgiyi ve hayranlığı en yoğun haliyle ifade etmek için kullanılır.

"Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır" bir atasözüdür. Atasözleri, halkın ortak malı olarak kabul edilen ve yerine başka bir kelime veya kelime grubu konulamayan kalıplaşmış sözlerdir.

"Püsküllüdür Püsküllü" türküsünün hikayesi hakkında kesin bir bilgi bulunmamaktadır. Ancak, türkünün Orta Anadolu'nun çeşitli bölgelerine, özellikle Aksaray, Nevşehir ve Konya çevresine ait olduğu düşünülmektedir. Türkü, bir kadının tanımlanmasıyla başlar ve "püsküllü" kelimesi, kadının geleneksel giyim tarzını ve zarafetini simgeler. Türkü, nostaljik bir değere sahip olup, yerel kültürün yaşatılmasında önemli bir rol oynar.

Evet, "Zavallı Çocuk" Türkçe bir eserdir. "Zavallı Çocuk", 1873 yılında Namık Kemal tarafından yazılmış, 64 sayfalık üç perdelik bir tiyatro piyesidir.

"Söz var gelir geçer, söz var deler geçer" bir atasözüdür. Atasözleri, genellikle tam bir cümle şeklinde olan, öğüt veren ve ders çıkarma amacı taşıyan kalıplaşmış sözlerdir.

"Bu aşk bir bahri ummandır" ifadesi, tasavvufi bir bakış açısıyla Allah'a olan aşkın sonsuzluğunu ve sınır tanımazlığını ifade eder. Bahri umman, "umman denizi" veya "büyük okyanus" anlamına gelir. İlahinin tamamında, aşkın üç mertebede yanarak yaşandığı ve Allah'ın kendisi olduğu teması işlenir.

Deyim ve mecaz aktarması arasındaki fark şu şekilde açıklanabilir: Deyim Aktarması: Bir kelimenin, asıl anlamından farklı bir anlamda, genellikle bir benzetme yaparak kullanılmasıdır. Deyim aktarması, dört ana kategoriye ayrılır: Duyu aktarımı: Bir duyuyla algılanan kavramın, başka bir duyuyla algılanabilecek biçimde kullanılmasıdır. İnsandan doğaya aktarım (kişileştirme): Dağın eteği, ağaçların fısıldaşması gibi ifadelerle yapılır. Doğadan insana aktarım: Pişkin insan, içimdeki fırtına gibi ifadelerle yapılır. Doğadan doğaya aktarım: Uçuşan kar, uluyan rüzgâr gibi ifadelerle yapılır. Mecaz Anlam: Bir kelimenin gerçek anlamıyla doğrudan bir ilişkisi olmadan, bir benzetme veya soyutlama yoluyla oluşturulan anlamdır. Özetle, deyim aktarması belirli deyimlerin, anlam veya biçim benzerliği nedeniyle başka kavramlarla ilişkilendirilmesini içerirken; mecaz anlam, bir kelimenin gerçek anlamından saparak benzerlik veya ilişki yoluyla başka bir anlam kazanmasıdır.

"Âlemler nura gark oldu" ifadesi, Hz. Muhammed'in doğduğu gece yaşanan olayları anlatan bir deyişin parçasıdır. Bu deyişte geçen bazı olaylar şunlardır: Gökten beyaz bir bulut inmesi ve Hz. Muhammed'i kaplaması. Yıldızların dökülmesi. Kisra sarayının burçlarının çatırdaması. Putların ve Mecusilerin ateşlerinin sönmesi. Save (Taberiyye) gölünün kuruması. Şark ve garbı aydınlatan bir nur görülmesi. Bu olaylar, Hz. Muhammed'in doğumunun kâinattaki büyük bir hadiseye işaret ettiğini ve dünyaya nur getirdiğini ifade eder.

Türk Dil Kurumu (TDK) sözlüklerinde binlerce deyim bulunmaktadır.

"Ölümüne kazmak" ifadesi, genellikle bir kişinin kendi sonunu hazırlaması veya kötü bir duruma düşmesi anlamında kullanılan bir deyimdir. Ayrıca, rüyada mezar kazmak, ölüm, geçmişle hesaplaşma veya kaybedilen bir şeyi geri getirme isteği gibi anlamlara gelebilir. Bu deyim ve sembollerin anlamları, kişisel yaşam deneyimleri, inançlar ve duygularla da ilişkilidir. "Ölümüne kazmak" ifadesinin tam olarak ne anlattığını belirlemek için bağlam gereklidir.

"Yörüngede olmak" ifadesi, Türkçede iki farklı anlamda kullanılabilir: 1. Deyim olarak: "Yörüngesine oturmak" deyiminin bir parçası olarak, yapma uydunun uzayda istenilen yörüngede hareket etmesi anlamına gelir. 2. Teknik terim olarak: "Be in orbit" şeklinde ifade edilir ve bir gök cisminin yörüngede olması, yani belirli bir yolda hareket etmesi anlamına gelir.