Sıfat

Pek çok ifadesi sıfat olarak değil, zarf olarak kullanılır. Türk Dil Kurumu'na göre, "pek çok" ifadesi ayrı yazılmalıdır.

Muhtemel ve muhtemelen arasındaki fark şu şekildedir: Muhtemel: Sıfat olarak kullanılır ve gerçekleşmesi ihtimaller dahilinde olan anlamına gelir. Muhtemelen: Zarf olarak kullanılır ve kısa ya da uzun vadede gerçekleşmesi beklenen veya umulan anlamında kullanılır. Örnek cümleler: Muhtemel: Bu olaydan sonra işten ayrılması muhtemel. Muhtemelen: Bu yaz tatil için muhtemelen Aydın'a gideceğiz.

İsim (ad) türleri iki ana gruba ayrılır: 1. Varlıklara verilişlerine göre isimler: Cins isim: Aynı türden varlıklara verilen isimlerdir. Özel isim: Tek bir varlığı karşılayan isimlerdir. 2. Varlıkların oluşlarına/niteliklerine göre isimler: Somut isim: Duyu organlarıyla algılanabilen kavramların isimleridir. Soyut isim: Duyu organlarıyla algılanamayan kavramların isimleridir. Topluluk ismi: Görünüşte tekil olduğu halde, birden fazla varlığı ifade eden isimlerdir. Sıfat (ön ad) türleri ise şu şekilde sınıflandırılır: 1. Niteleme sıfatları: Varlıkların renk, biçim, durum gibi kalıcı özelliklerini bildirir. 2. Belirtme sıfatları: Varlıkları işaret, belgisizlik, soru ve sayı yoluyla belirtir. İşaret sıfatları: "Bu, şu, o" gibi kelimelerdir. Sayı sıfatları: "Asıl sayı, sıra sayı, kesir sayı, üleştirme sayı" olarak dörde ayrılır. Belgisiz sıfatlar: "Bazı, her" gibi kelimelerdir. Soru sıfatları: "Kaç, hangi" gibi kelimelerdir.

Sıfat, isimlerin ya da diğer sıfatların önüne gelerek onları miktar, sıra, konum, renk, biçim gibi çeşitli yönlerden tanımlayan, tarif eden kelime türüdür. Sıfat örnekleri: Niteleme sıfatları: kırık bardak; sayın başkan; uzun köprü; yeşil araba; yuvarlak masa. Belirtme sıfatları: bu kalem; şu ağaç; o ev; üç elma; birinci sınav. Soru sıfatları: hangi kitap; kaç yaşında; ne kadar para. Adlaşmış sıfatlar: renklileri şu sepete, beyazları bu sepete ayır.

Adlaşmış sıfatlara bazı örnekler: Ek almayan adlaşmış sıfatlar: "Bana dürüstlük dersi veren de yalancının önde gideni". "Bu arabayı kaldırım ortasına park eden kim?". "Kılık kıyafetini gören de onu saygıdeğer biri zanneder". "Beni soran olursa burada yok dersin". Çekim eki alan adlaşmış sıfatlar: "Saldırıyı gerçekleştirenlerin robot resmi çizildi". "Allah'a iman edenin kalbi her zaman ferahtır". "Şu kaldırımda dikilip duranı tanıyor musun?". "Suç çocukta değil, çocuğu başıboş bırakanda". Çoğul eki alan adlaşmış sıfatlar: "Tanıdıkları görmeden buradan ayrılmak istemedim". "Sevenler bir gün elbet yeniden kavuşur". "Arkamızdan gülenlere gereken cevabı çok yakında vereceğiz". "Biçareler ne yapacaklarını şaşırmış durumdaydılar". Diğer örnekler: "Yaralı, doktora durmadan bağırıyordu". "İhtiyar, adama bir şeyler söylüyordu". "Kurnaz, adamı kandırmaya çalışıyordu". "Gençler daha çabuk anlar". "Çalışkanları herkes sever".

Adlaşmış sıfatlara bazı örnekler: Ek almayan adlaşmış sıfatlar: "Bana dürüstlük dersi veren de yalancının önde gideni". "Bu arabayı kaldırım ortasına park eden kim?". "Kılık kıyafetini gören de onu saygıdeğer biri zanneder". "Beni soran olursa burada yok dersin". Çekim eki alan adlaşmış sıfatlar: "Saldırıyı gerçekleştirenlerin robot resmi çizildi". "Allah'a iman edenin kalbi her zaman ferahtır". "Şu kaldırımda dikilip duranı tanıyor musun?". "Suç çocukta değil, çocuğu başıboş bırakanda". Çoğul eki alan adlaşmış sıfatlar: "Tanıdıkları görmeden buradan ayrılmak istemedim". "Sevenler bir gün elbet yeniden kavuşur". "Arkamızdan gülenlere gereken cevabı çok yakında vereceğiz". "Biçareler ne yapacaklarını şaşırmış durumdaydılar". Diğer örnekler: "Yaralı, doktora durmadan bağırıyordu". "İhtiyar, adama bir şeyler söylüyordu". "Kurnaz, adamı kandırmaya çalışıyordu". "Gençler daha çabuk anlar". "Çalışkanları herkes sever".

"Sıra dışı" kelimesi sıfat olarak kullanılır. Sıfatlar, isimlerin niteliklerini, durumlarını veya miktarlarını belirtirken; zarflar, fiillerin, fiilimsilerin veya sıfatların nasıl, ne zaman, neden gibi çeşitli yönlerini belirtir.

Aziz kelimesi, Arapça kökenli olup "güçlü, saygın, değerli, ermiş" gibi anlamlara gelir. Günlük kullanımda ise sevilen ve sayılan kimseleri tanımlamakta kullanılır. Ayrıca, Kur'an'da geçen Allah'ın 99 adından biridir ve "izzetli, onurlu, mağlup edilemeyen" anlamlarını taşır.

Sıfatlar ve zarflar (belirteçler) arasındaki temel fark, niteledikleri kelimelerdir: Sıfatlar, isimleri niteler veya belirtir. Zarflar ise fiilleri, sıfatları veya diğer zarfları niteler. Ayrıca, zarflar tek başlarına kullanıldıklarında isim hâline gelir (adlaşır), sıfatlar ise isim olarak kullanıldıklarında sıfat görevini sürdürür.

Çıtır kelimesi, argo bir ifade olarak kullanıldığında şu anlamlara gelebilir: Genç ve taze. Gevrek. Ayrıca, "çok çıtırsın" ifadesi, karşıdaki kişi için kullanılan ve iyi niyetli olmayan bir iltifat olarak da değerlendirilebilir.

Edilgen kelimesi, yapılan işten etkilenen, etken karşıtı ve pasif anlamlarına gelir. Ayrıca, sözde özneyle kullanılan veya öznesi dolaylı yolla belirtilen fiil olarak da tanımlanabilir. Edilgen cümle örnekleri: "Köprü, on yıl önce inşa edildi." "Kitap, yazar tarafından yazılmıştır." "Ev, temizlikçi tarafından temizlendi." "Proje, ekibimiz tarafından başarıyla tamamlandı."

"Çok" ve "çok fazla" arasındaki temel fark, anlam ve kullanım şekilleridir: Çok: Bir nesnenin veya durumun yoğunluğunu, genellikle miktar, hacim veya derece anlamında ifade eder. Çok fazla: Bir şeyin normalden veya gerekenden daha fazla olduğunu, aşırı bir durumu belirtir. Ayrıca, "çok" kelimesi sıfat veya zarftan önce kullanılırken, "çok fazla" genellikle gerçek bir miktarla birlikte kullanılır.

Tabii kelimesi Arapça kökenli olup, doğal, alışılmış, her zamanki gibi olan, olağan, sağduyuya ve mantığa uygun anlamlarına gelir. Ayrıca, "elbette, doğal olarak, doğallıkla, işin gereği olarak" anlamlarında da kullanılır. Örnek cümleler: "Sıcaklar arttıkça serin yerler aramak, âdeta tabii bir ihtiyaç hâline geliyor". "Hayat tabii bir oyundu. Bu oyunun kuralları da açıktı: Gece oluyor, sabah oluyordu". Tabi kelimesi ise "bağımlı" anlamına gelir.

Alb kısaltması farklı anlamlara gelebilir: Albümin. Albuterol. Albacore orkinos. Albany, Kaliforniya veya NY, Amerika Birleşik Devletleri'ndeki Albany İlçesi Havaalanı. Alien Base kripto para birimi. Ayrıca, ALB dosya biçimi, web uygulamaları geliştirmek için kullanılan Alpha Five IDE uygulaması tarafından oluşturulan bir kütüphane dosyası olarak da bilinir.

Belgisiz zamir ve belgisiz sıfat arasındaki temel fark, onların cümle içindeki işlevleridir: Belgisiz sıfat, isimlerin özelliklerini belli belirsiz belirtir. Belgisiz zamir ise isimlerin yerini belli belirsiz tutar. Özetle: - Belgisiz sıfat: İsmi niteler veya belirtir. - Belgisiz zamir: İsmin yerini tutar.

Zamir ve sıfat arasındaki temel fark, sıfatların daima isimden önce gelip isimleri nitelemesi veya belirtmesi, zamirlerin ise ismin yerini tutması ve isim görevi üstlenmesidir. Bazı ayırt edici özellikler: İsimle kullanım: Sıfatlar isimle birlikte kullanılırken, zamirlerin olduğu yerde isim kullanılmaz. Çoğul ve hâl ekleri: Sıfatların çoğulları yoktur ve hâl ekleri almazlar, zamirler ise hâl ekleri alabilir ve çoğul olabilir. Örnekler: "Yeşil bahçeyi gördüğümde büyülendim" cümlesinde "yeşil" sıfat, "onu" ise zamirdir. "O elbise çok güzelmiş" cümlesinde "o" kelimesi elbise isminin yerine kullanıldığı için zamir, "çok güzel" ise sıfattır.

Nispet eki, sıfat yapmak üzere isimlere getirilen -î ekidir. Bazı kullanım örnekleri: askerî okul; dinî bilgiler; ilmî tartışmalar; resmî kuruluşlar. Günümüzde bu ek yerine genellikle Türkçe kökenli -sel ve -sal ekleri kullanılmaktadır. Nispet eki alan kelimelere Türkçe ekler getirildiğinde düzeltme işareti olduğu gibi kalır. Örneğin: millîleştirmek; resmîleştirmek.

"Sulu" kelimesi farklı bağlamlarda çeşitli anlamlar taşıyabilir: Suyu olan, içinde su bulunan, koyu karşıtı. Suyu çok olan. İçine su katılmış, sulandırılmış olan. Yersiz şakalar yapan, söz ve davranışları ile çevresini tedirgin eden veya kadınlara hoş olmayan iltifatlarda bulunan kimse. Sarhoş. Geliştirilmiş veya güçlendirilmiş. Taze veya yüksek kaliteli. Gayri resmi veya gündelik.

İtaatkar kelimesi, söz dinler ve itaat eder anlamlarına gelir. İtaatkar kelimesi ayrıca şu anlamlara da gelebilir: Koşulsuz ve şartsız olarak itaat eden kişi. Mecazi olarak cansız varlıklar ve eşyalar. İtaatkar kelimesi, sadece insanlar için değil, aynı zamanda hayvanlar için de kullanılır.

Alim kelimesi, Arapça "bilmek" anlamına gelen "A-lime" kökünden türetilmiştir. Alim kelimesinin anlamları: ilim sahibi, bilen, bilgin, bilgili; çok okumuş; konusunda uzmanlaşmış kişi. Ayrıca, İslam'da alim; Kur'an-ı Kerim, hadisler ve diğer İslami ilimlerden ileri seviyede haberdar olan kimse olarak tanımlanır.