Tasavvuf

Sufizm ile ilgili radyo kanalları arasında Radyo 7 Tasavvuf bulunmaktadır. Radyo 7 Tasavvuf, internet radyosu olarak yayın yapmaktadır ve karasal bir MHz bandına sahip değildir. Radyo 7 Tasavvuf'un resmi web sitesi radyo7.com'dur. Sufizm ile ilgili diğer radyo kanalları hakkında bilgi bulunamadı.

Kaplan gözü tesbihin altın püsküllü olmasının ne işe yaradığına dair bilgi bulunamadı. Ancak, kaplan gözü tesbihin bazı faydaları şunlardır: Ruhsal ve enerji dengesi: Negatif enerjiyi uzaklaştırarak huzur ve güven sağlar, stresi azaltır. Güç ve cesaret: Cesaret, dayanıklılık ve özgüven verir. Koruma: Nazar ve kötü enerjilere karşı koruyucu olduğuna inanılır. Sindirim ve bağışıklık: Sindirim sistemini düzenleyici etkileri olduğu ve bağışıklık sistemini güçlendirdiği düşünülür. Baş ağrıları: Stres kaynaklı baş ağrılarını hafiflettiği söylenir. Doğal taşların faydaları bilimsel olarak kanıtlanmamıştır.

Şathiye, tasavvuf edebiyatında, sûfînin cezbe (kendinden geçme) hâlindeyken söylediği, ilk bakışta şeriata aykırı ve anlamsız gibi görünen, aslında derin tasavvufi konuları işleyen felsefi şiirlerdir. Şathiye kelimesi, Arapça "şath" kelimesinden türetilmiş olup, konuşurken ölçüyü kaçırmak ve abartılı davranmak anlamına gelir.

Hakikat ve marifet aynı şey değildir, ancak aralarında yakın bir ilişki vardır. Marifet, Allah'ı tanıma, Rabbânî tecellîleri bilip kavrama ve ilâhî hakikatlere vâkıf olma anlamına gelir. Tasavvuf erbâbınca, şeriat ve hakikat birbirinin iç ve dış yüzü olarak kabul edilir; şeriat dış yüz, hakikat ise iç yüzdür. Özetle, marifet hakikatin bir yönüdür, ancak aynı şey değildir.

Horasan erenleri, Anadolu'nun Türkleşmesi ve İslamlaşmasına büyük katkı sağlayan evliya zümresindendir. Horasan erenlerinin bazı özellikleri: Köken: Horasan bölgesinde yetişmiş veya bu yöreye başka yerden gelmiş şeyh ve dervişleri ifade eder. Menşei: Genellikle Harezm, Horasan ve Azerbaycan üzerinden Anadolu'ya göç eden mutasavvıf, âlim ve sanatkârlardan oluşur. Kimlik: Farklı kimlikleri aynı anda üzerinde taşır; irşad faaliyetleri sürdüren bir veli, hastalıkları tedavi eden otacı veya vatan savunmasında görev alan bir alperen olarak görülebilir. Horasan erenlerinden bazıları: Seyyit Cemal Sultan; Güreşken Baba; Taşkesenli Şeyh Muhammed Sıddık Efendi; Resul Baba; Gaip Dede; Kemal Sultan. Horasan, İran, Afganistan, Türkmenistan devletlerince paylaşılan geniş bir coğrafyanın adıdır.

Nun ve mim harflerinin kullanım amaçlarından bazıları şunlardır: Kur'an ayetlerinin sonunda ses güzelliği oluşturmak. Ayetlerin içeriğini özetlemek. Şiirsel ritim oluşturmak. İdğam kuralları uygulamak. Nun ve mim harflerinin kullanım amaçları, bağlamına göre değişiklik gösterebilir.

Sebk-i Hindi, edebiyatta (özellikle Divan edebiyatında) Hint tarzı veya Hint üslubu demektir. Sebk-i Hindi'nin bazı özellikleri: Bilmeceyi andıran karmaşık manzum ve anlatımlar; Hayal oyunları; Güçlükle anlaşılan, beklenmedik ve alışılmamış benzetmeler; Sentetik bir şiir dili. Sebk-i Hindi'nin bazı temsilcileri: XVII. yüzyıl: Nef'i, Naili, Neşati; XVIII. yüzyıl: Şeyh Galib. Hikemi üslup, şiirde düşünceyi, hikmeti önceleyen bir tarzdır. Hikemi üslubun bazı özellikleri: Somut anlamlarla ilgilenme; Atasözlerinden, deyimlerden ve veciz ifadelerden yararlanma; Dünyanın geçiciliği inancına dayanan bir lirizm. Hikemi üslubun bazı temsilcileri: Nabi; Şevket-i Buharî ve Bidil.

Birgivî, Hanefî mezhebine mensuptur. Ayrıca, Birgivî'nin Selefî akımlara ilham kaynağı olduğu düşünülse de, bu akımlara ne derece ilham verdiği bilinmemektedir. Birgivî, aynı zamanda Sünni tasavvufa bağlı olup, Bayramiyye tarikatına mensuptur.

Zülcenaheyn, "iki kanatlı" anlamına gelir. Bu tabir, farklı bağlamlarda çeşitli anlamlar taşıyabilir: Sahabe için: Hz. Cafer için kullanılan bir lakap olup, hem Habeşistan'a hem de Medine'ye hicret ettiği için "iki kere hicret eden" anlamında kullanılmıştır. Tasavvufta: Mürşit-i kamiller için kullanılır; hem zahiri ilimlerde hem de tasavvufta yüksek dereceye ulaşmış kişiler için iki cihette de ilim sahibi oldukları için kullanılan bir lakaptır. Said Nursi'nin düşüncesinde: Peygamberler, İmam Rabbani, Mevlânâ Halid Ziyaeddin ve Risâle-i Nur müderrisleri için kullanılan bir niteliktir.

"Kurt Seyru Suluk" ifadesi, Türkçe'de bilinen bir terim değildir ve belgelerde bu isimle ilgili herhangi bir bilgi bulunmamaktadır. Seyr-u sülûk, tasavvufta bir terbiye disiplinini ifade eder ve manevi yolculuk anlamına gelir. Eğer bu ifade başka bir bağlamda kullanılıyorsa, daha fazla bilgi veya farklı bir kaynak sağlanması gerekebilir.

"Aşka Doğru", Canan Al'ın 2021 yılında Kora Yayınları tarafından yayımlanan polisiye ve aşk temalı romanıdır. Romanın konusu: Psikiyatrist Yaz: Geçmişindeki olayların peşini bırakmayan genç bir terapist. Turan: Küçük yaşta kardeşini trafik kazasında kaybetmiş, içinde sürekli kendini gösteren bir öfkeyle başa çıkmaya çalışan bir hasta. David: Yaz'ın eski sevgilisi. Yaz ve Turan'ın yolları, Turan'ın terapisti olarak kesişir ve aralarında bir yakınlaşma başlar. Roman, aşk ve polisiye unsurlarını bir araya getirirken, karakterlerin iç dünyalarını ve karmaşık ilişkilerini de ele alır.

Letaifi çalıştırmak, tasavvuf yolunda, zikir ve rabıta gibi yöntemlerle manevi enerjiyi (feyz) kalp ve letaif noktalarına ulaştırarak bu bölgelerin harekete geçmesini sağlamak anlamına gelir. Letaif, insanın ruh ve nefs gibi manevi varlığını ifade eden cevherlerdir. Letaif zikrine, mürşitsiz başlanması tavsiye edilmez; çünkü bu durumda kişi, şeytanların musallatlarına maruz kalabilir.

"Bu aşk bir bahri ummandır" ifadesi, tasavvufi bir bakış açısıyla Allah'a olan aşkın sonsuzluğunu ve sınır tanımazlığını ifade eder. Bahri umman, "umman denizi" veya "büyük okyanus" anlamına gelir. İlahinin tamamında, aşkın üç mertebede yanarak yaşandığı ve Allah'ın kendisi olduğu teması işlenir.

Prof. Dr. Safi Arpaguş, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Tasavvuf Anabilim Dalı'nda öğretim üyesi olarak görev yapmaktadır. Ayrıca, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu'nun 38. maddesi ve 15 Ekim 2021 tarihli Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile İstanbul İl Müftülüğü görevine atanmıştır.

"Seher Vakti Çaldım Yârin Kapısını" türküsü veya şiiri, tarikatlerdeki seyr-ü sülûk erkânını anlatan tasavvufi bir metindir. Hikaye şu şekilde özetlenebilir: Seher vaktinde, şair sevgilisinin kapısını çalar, ancak kapı sürgülüdür; bu, namazdan feyiz alınamadığını ve huşûya ulaşılamadığını simgeler. "Bir gözleri sürmeli" (mürşid-i kâmil) çıkagelir ve şairin kapıyı açtırıp içeri girmesini sağlar. Şair, sevgilisinde gerçek gevheri bulduğunu söyler, ancak mürşid-i kâmil bunun bir mihenge, yani sınava tabi tutulması gerektiğini belirtir. Türkü, Şarkışlalı Âşık Âgâhî'ye aittir ve tipik bir koşma olarak Neşet Ertaş tarafından derlenmiştir.

Rind ile Zahid, Fuzûlî'nin Farsça yazdığı mensur eserlerinden biridir. Eserde ele alınan bazı konular: Kuran-ı Kerim, Hadis, Fıkıh, Tefsir ve Tasavvufa dair bilgiler. Semboller. Baba-oğul çatışması. Mescid ve meyhane tartışması. Eser, zıt kavramların tartışılması yoluyla ideal bir insan tipi oluşturmayı amaçlar.

Kasımiye Medresesi, önemli bir tarihi ve kültürel yapıdır çünkü: Eğitim Tarihi: 400 yıl boyunca aralıksız eğitim vermiş önemli bir eğitim merkezi olmuştur. Mimari ve Sanatsal Değer: Artuklu ve Akkoyunlu dönemlerine ait mimari özellikleri ve taş işçiliği ile dikkat çeker. Tarihi Hikayeler: Medrese duvarlarındaki kan izleri, Akkoyunlu hükümdarı Cihangir'in oğlu Sultan Kasım'ın medresede öldürülmesi ile ilgili bir rivayeti simgeler. Kültürel Miras: Mardin'in zengin kültürel mirasının önemli bir parçasıdır ve bölgenin geçmişini yansıtan bir anıt olarak günümüze ulaşmıştır.

Bâkî'nin aşk anlayışı şu şekilde özetlenebilir: Aşk ve Eğlence: Bâkî, gazellerinde hayatın zevklerini ve eğlence meclislerindeki zevkleri terennüm etmiştir. Beşerî Aşk: Bazı araştırmacılar, Bâkî'nin şiirlerindeki aşkın beşerî aşk olduğunu iddia etmiştir. Tasavvufi Boyut: Bâkî'nin şiirlerinde aşk, sadece beşerî bir duygu olarak değil, aynı zamanda aşkın ve transandantal bir boyutla ele alınmıştır. Sevgili Tipi: Bâkî'nin şiirlerinde sevgili, daha çok erkek ve savaşçı unsurlarıyla kendini gösterir. Bâkî'nin aşk anlayışı hakkında farklı görüşler bulunmaktadır.

Muhibbi ve muhip arasındaki fark şu şekildedir: - Muhibbi, Arapça kökenli bir sözcük olup, "muhabbet" ve "sevgili" anlamlarına gelir. Ayrıca, Kanuni Sultan Süleyman'ın şiirlerinde kullandığı mahlas olarak da bilinir. - Muhip ise, tasavvuf ve divan şiirinde "seven, dost" anlamına gelir. Bir tarikata yeni girmiş veya tarikata mensup olan, tarikat ehlini ve şeyhini seven kişiler için kullanılır. Özetle, muhibbi daha çok kişisel bir isim veya mahlas olarak kullanılırken, muhip tasavvufi ve tarikat bağlamında bir terimdir.

Mesnevi ve divan şiiri örneklerinden bazıları şunlardır: Mesnevi örnekleri: Ahmedi – İskendername; Şeyhi – Harname, Hüsrev ü Şirin; Şeyh Galip – Hüsn ü Aşk; Aşık Paşa – Garipname; Nabi – Hayrabat; Süleyman Çelebi – Mevlid; Fuzuli – Leyla ile Mecnun, Beng ü Bade. Divan şiiri örnekleri: Nedim; Baki; Kadı Burhaneddin; Ahmet Paşa; Hayali Bey; Bağdatlı Ruhi; Haşmet; Fıtnat Hanım; Levni. Mesnevi ve divan şiiri hakkında bazı bilgiler: Mesnevi, iki beyit biçiminde yazılan ve her beytin kendi arasında kafiyeli olduğu bir nazım biçimidir. Divan şiiri, mesnevi de dahil olmak üzere çeşitli nazım biçimlerini içeren bir edebiyat türüdür. Türk edebiyatındaki ilk mesnevi, 11. yüzyılda Yusuf Has Hacip tarafından yazılan "Kutadgu Bilig" adlı eserdir. Hamse, aynı şair tarafından yazılmış beş mesneviden oluşan eserler bütünüdür. Mesnevi ve divan şiiri, Arap edebiyatından İran edebiyatına, oradan da Türk edebiyatına geçmiştir.