Lakap

Attila'ya "Tanrı'nın Kırbacı" denmesinin nedeni, dönemin Hristiyan tarihçilerinin onu günahlarından dolayı Tanrı'nın kendilerini cezalandırmak için gönderdiğine inanmalarıdır. Attila, hükümdarlığı sırasında Batı ve Doğu Roma İmparatorluklarına sayısız sefer düzenlemiş ve bu imparatorlukların topraklarının büyük bir kısmını fethetmiştir. Hun, Germen ve Fransız tarih kaynaklarında Attila Tanrı'nın bir cezası olarak adlandırılmaktadır. Buna karşın Cermen (Alman) efsanelerinde Attila, çok büyük ve iyiliksever bir hükümdardır. Bazı tarihçiler, Attila'nın sarayında çok sayıda Germen hükümdarının yaşamış olmasının, bu farklı algıları şekillendirmiş olabileceğini düşünmektedir.

Fenerbahçe'nin "sarı kanarya" lakabı, kulübün efsanevi kalecisi Cihat Arman'dan gelmektedir. Cihat Arman, maçlarda genellikle sarı renkli formasıyla sahaya çıktığı için zamanla bu renk kimliğiyle bütünleşmiştir. Arman'ın liderliğindeki genç ve yetenekli futbolculardan oluşan Fenerbahçe takımı, arka arkaya şampiyonluklar elde etmiş ve bu başarılar, basında "Sarı Kanaryalar" olarak anılmaya başlanmasına yol açmıştır.

Queen grubunun lakabının "kraliçe" olmasının nedeni, grup isminin İngilizce'de "kraliçe" anlamına gelen "queen" kelimesinden gelmesidir.

Evet, "Diva" Bülent Ersoy'un lakabıdır. Bülent Ersoy, asıl adı Bülent Erkoç olan bir Türk Sanat Müziği sanatçısıdır.

Hanımağa lakabı, iki farklı kişiye aittir: 1. Güniz Akkuş. - Eski polis olan Güniz Akkuş, polislikten atıldıktan sonra İstanbul'da 20 kişilik bir haraç çetesi kurmuştur. - 2020 yılında, sosyal medyada paylaştığı bir video ile Sedat Peker'i tehdit ettiği için gündeme gelmiştir. - 2025 yılının Şubat ayında, hakkında kesinleşmiş 4 yıl hapis cezası nedeniyle Konya'da yakalanmıştır. 2. Neslim Güngen. - Sosyal medya fenomeni olan Neslim Güngen, cezaevine girdikten sonra koğuş arkadaşlarına maddi destek sağlayarak saygı kazanmıştır. - "Hanımağa" lakabını, cezaevinde kaldığı dönemde kazanmıştır.

Tiryaki Hasan Paşa'ya "Tiryaki" denmesinin sebebi, kahveye çok düşkün olmasıdır.

Galatasaray'ın lakabı "Cimbom"un kökeni, 1924 yılında Galatasaray'a dönen Sabit Cinol'un, Servette takımının "Jim bom bom" tezahüratından esinlenerek yazdığı marşla ilişkilidir. Cinol, İsviçre'de oynadığı dönemde, Servette takımının İngiliz futbolcusu Jim için hazırlanan "Jim bom bom" tezahüratını duymuş ve bu fonetik yapı hoşuna gitmiştir. "Re re re, ra ra ra, Galatasaray, Galatasaray, Cim Bom Bom" sözleriyle başlayan bu marş, zamanla Galatasaray'ın simgesi haline gelmiştir. "Cimbom" lakabının bir diğer teorisi ise, Galatasaray taraftarlarının tutumlu ve takımlarını desteklemek için her şeyi yapmaya hazır olmaları nedeniyle bu ismi almaya başladıkları yönündedir. Ayrıca, "Cimbom"un, Galatasaray Lisesi'nin okul marşı olan "Cim Bom Bom"dan veya kulübün kurucuları arasında yer alan İsviçreli öğretmen Alphonse "Cim" Neukom'dan geldiği iddiaları da bulunmaktadır. Ancak, bu teoriler kesin olarak doğrulanmamıştır.

Göksel Arsoy'a "Altın Çocuk" denmesinin sebebi, Halit Refiğ'in ona bu lakabı takmasıdır. "Samanyolu" filminden sonra çok satan aşk romanlarının başrolü olan Arsoy, bu filmlerde canlandırdığı karakterlerle "kadınlara aşkı öğreten adam" olarak anılmaya başlanmış ve bu lakap zamanla "Altın Çocuk"a dönüşmüştür.

Sarı Selim, II. Selim'in lakabıdır ve saçlarının sarı olması nedeniyle bu ismi almıştır.

Aka, Kubilay Aka adlı ünlü oyuncuya ait bir lakaptır. Kubilay Aka'ya, gözlerinden dolayı Japonlara benzetildiği için arkadaşları tarafından "Japon Balığı" lakabı takılmıştır.

İbrahim Tatlıses'e "İmparator" lakabı verilmesinin birkaç nedeni vardır: Sanatsal başarıları ve sektördeki etkisi. Çok yönlü kişiliği. Medya ve halk tarafından kullanımı.

Tayyar Rahmiye'ye "Tayyar" (uçan) lakabı, süvari olarak çarpışmalara katılırken zaman zaman piyade olarak da savaşması ve çok hareketli, canı tez olmasından dolayı verilmiştir. Ayrıca, 1920 yılında 89. Tümen ile Fransız Kuvvetleri'ne yaptığı taarruzda iki askerin şehit düşmesi ve iki askerin ateş altında kalması üzerine, şehitlerini kurtarmak için kahramanca ileri atıldığı için de bu lakabı aldığı düşünülmektedir. Miralay Mehmet Arif Bey, anılarında bu olayı şu şekilde anlatır: "İki askerin öldüğünü, ikisinin ateş altında kaldığını ve şehitlerini kurtarmak için kahramanca ileri atılmasından ötürü Rahime Hatun'a 'Tayyar' (uçan) lakabı verilmiştir".

"Yiğido" lakabı, Sivas halkının cesaret, mertlik, dürüstlük ve vatanseverlik gibi özelliklerini simgelediği için ortaya çıkmıştır. Bu lakap, "yiğit" kelimesinin zamanla değişmiş bir biçimi olarak kabul edilir. Ayrıca, Sivas'ın tarih boyunca farklı medeniyetlere ev sahipliği yapması ve önemli bir ticaret merkezi olması da bu lakabın oluşumunda etkili olmuş olabilir. "Yiğido" kelimesi, Kürtçe bir söyleyiş olarak da değerlendirilmektedir.

Fenerbahçe'nin "Sarı Kanarya" lakabı, efsane kaleci Cihat Arman'dan gelmektedir. Cihat Arman, genellikle sarı renkli formasıyla sahaya çıktığı için bu lakabı almıştır. Zamanla, "Sarı Kanaryalar" ifadesi hem taraftarlar hem de kamuoyu tarafından benimsenmiş ve Fenerbahçe'nin sembolik isimlerinden biri haline gelmiştir.

Timur'un "Sahipkıran" lakabını almasının nedeni, uğurlu bir Jüpiter-Mars kavuşumu esnasında doğmuş olmasıdır. "Sahipkıran" terimi, Türk-İslam devletlerinde cihangir hükümdarlar için kullanılan bir sıfattır ve "sahip" ile "kıran" kelimelerinin birleşiminden oluşur. Timur'un 8 veya 9 Nisan 1336’da böyle bir esnada doğduğu bilinmektedir.

Tozkoparan İskender, "Tozkoparan" lakabını, okçuluk talimi yaparken yayın "toz" olarak adlandırılan kısmını koparması nedeniyle almıştır. Bir başka rivayete göre ise, İskender'in olağanüstü kuvveti nedeniyle, Şeyh Hamdullah onu Sultan II. Bayezid'e götürdüğünde, pehlivan yayı çekerek tozunu koparmış ve padişah "Bu adam toz koparan ancak!" demiştir.

Deli Bahtiyar lakabı, Bahtiyar Yorulmaz'a, futbol sahalarındaki hırçın ve agresif tavırları nedeniyle verilmiştir. Yorulmaz, sinirlendiği zaman gözü dönen, rakip oyuncularla sık sık tartışan ve hatta onlara fiziksel şiddet uygulayan bir futbolcuydu.

"Bodrum Cimbom Cimbom" ifadesinin ne zaman kurulduğuna dair bilgi bulunamadı. Ancak, "Cimbom" ifadesinin Galatasaray ile özdeşleşmesi, 1924 yılında Galatasaray'a transfer olan Sabit Cinol'un "Re Re Re Ra Ra Ra Galatasaray, Galatasaray Cim Bom Bom" marşını yazmasıyla başlamıştır. Galatasaray Spor Kulübü ise 1905 yılında kurulmuştur.

Habibullah, "Allah'ın sevgili kulu" anlamına gelir ve bu unvan genellikle Hz. Muhammed için kullanılır. Ayrıca, bazı rivayetlerde ve ziyaretnamelerde İmam Ali, İmam Hasan, İmam Hüseyin gibi kişilere de Habibullah denmiştir.

Osmanlı döneminde kişiye özel lakap takmak yasak değildi. Ancak, 26 Kasım 1934 tarihinde kabul edilen Efendi, Bey, Paşa gibi Lakap ve Unvanların Kaldırılmasına Dair Kanun ile bazı unvan ve lakapların resmi belgelerde kullanımı yasaklanmıştır. Günlük dilde hitap şekli olarak kullanılan "bey", "hanım" gibi unvanlar ise yasak kapsamında değildir.