Psikoloji

Mutluluk hormonunu en çok yükselten şeylerden bazıları şunlardır: Egzersiz ve fiziksel aktivite. Güneş ışığı. Dengeli beslenme. Sosyal ilişkiler. Müzik dinlemek. Gülümsemek ve kahkaha atmak. Herkesin mutluluk hormonlarını yükseltme yöntemleri farklı olabilir, bu yüzden hangi yöntemlerin sizin için daha etkili olduğunu bulmak önemlidir.

Şefkat göstermek, bireysel ve toplumsal düzeyde birçok fayda sağlar: Gelişmiş ruh sağlığı: Şefkatli davranışlar, mutluluk hormonlarının salgılanmasını teşvik ederek genel ruh halini iyileştirir ve stres seviyelerini düşürür. Daha güçlü ilişkiler: Empati ve anlayışla hareket etmek, bireyler arasındaki bağları güçlendirir. Sosyal uyumun artması: Şefkatli toplumlar, daha dayanışmacı ve destekleyici yapılar oluşturur; bu da sosyal çatışmaların azalmasına katkıda bulunur. Kişisel gelişim: Kendi ihtiyaçlarına karşı duyarlı olmak, duygusal zekayı geliştirir ve başkalarına yardım etme kapasitesini artırır. Motivasyon ve özgüven artışı: Kendine şefkat göstermek, özgüvenin artmasına ve motivasyonun yükselmesine yardımcı olur. Şefkat, küçük nezaket eylemleri ve samimi dinleme gibi günlük alışkanlıklarla geliştirilebilir.

"Çay Koy Yeniden Başlıyoruz" kitabı, hayal kırıklığı, güven kaybı ve yalnızlık gibi duygularla başa çıkmanın yollarını anlatıyor. Kitapta, her şeye baştan başlamanın ve yeni bir hikaye yazmanın zamanı geldiği vurgulanıyor. İslam inancından esinlenerek, dua ve sabır gibi kavramlar öne çıkarılıyor. Ayrıca, yalnızlığın korkulacak bir şey olmadığı, aksine kişinin kendisini yeniden keşfetmesi için bir fırsat olduğu vurgulanıyor. Kitap, 82 sayfadan oluşuyor ve kısa, yoğun bir içeriğe sahip.

Pop müzik dinlemenin doğrudan zararlı olduğuna dair bir bilgi bulunmamaktadır. Ancak, yüksek sesle müzik dinlemek genel olarak zararlı olabilir. Yüksek sesle müzik dinlemenin zararları: Kulak sağlığı: Şiddeti 85 desibelin üzerindeki sesler kulağa zarar verebilir ve kokleadaki tüy hücrelerinin hasar görmesine neden olarak geçici ya da kalıcı duyma kaybına yol açabilir. Psikolojik etkiler: Farklı türdeki müzikleri sık dinlemek, mod karmaşasına neden olabilir. Dünya Sağlık Örgütü, günde bir saatten fazla yüksek sesle müzik dinlemenin zararlı olabileceği konusunda uyarıda bulunmaktadır.

Rüyada tanıdık iş arkadaşı görmek, genellikle planların gerçekleşeceğine, huzurlu bir yaşam süreceğine ve kısmetli bir dönem geçirileceğine işaret eder. Bayan iş arkadaşı: Hayırlı bir işe, mülk sahibi olmaya veya kimseye muhtaç olmadan kendi ayakları üzerinde durmaya işaret edebilir. Eski iş arkadaşı: Uzun süredir iletişim kurulmayan bir tanıdığa yeniden bağlanmayı, müjdeli haberleri ve yeni iş fırsatlarını simgeler. Tartışma: Dostluğun ilerleyeceğine, kin ve düşmanlığın ortadan kalkacağına, sağlık sorunlarının biteceğine ve bereketli bir döneme girileceğine işaret edebilir. Rüya tabirleri bilimsel temellere dayanmaz.

Ergenlik döneminde normal kabul edilebilecek bazı davranışlar: Fiziksel değişiklikler: Vücutta tüylenme, genital bölgede renk koyulaşması, penis boyunda büyüme, adet kanamasının başlaması gibi değişiklikler. Bağımsızlık isteği: Aileden bağımsız olma arzusu ve ebeveynlerle çatışmalar. Sosyal ilişkiler: Arkadaşlarla daha fazla zaman geçirme ve akran baskısının artması. Bilişsel gelişim: Daha derin ahlaki düşünceler, romantizme ve cinselliğe ilgi. Duygusal durum: Ruh halinde değişiklikler, zaman algısında bozukluklar, sabırsızlanma. Risk alma: Sigara, alkol veya uyuşturucu kullanımı gibi riskli davranışlara eğilim. Bu davranışların normal olup olmadığını değerlendirmek için bir uzmana danışılması önerilir.

Uzman Psikolog Sena Sivri'nin yeni yıl için önerileri: 2024 yılını değerlendirmek: Başarıları ve öğrenilenleri not ederek yılın bir muhasebesini yapmak. Gerçekçi hedefler belirlemek: Ulaşılabilir ve ölçülebilir hedefler oluşturmak, büyük hedefleri küçük adımlara bölmek. Küçük alışkanlıklarla başlamak: Sürdürülebilir küçük alışkanlıklar edinmek, örneğin günlük meditasyon veya sabah su içmek gibi. Kendinize zaman ayırmak: Haftada birkaç saat hobilerle veya düşüncelerle ilgilenmek. Pozitif ve gerçekçi düşünmek: Negatif düşünceleri olumlu bir perspektifle değiştirmek. Sevdiklerinizle bağları güçlendirmek: Aile ve arkadaşlarla kaliteli zaman geçirmek. Sağlığa özen göstermek: Sağlıklı beslenme, düzenli uyku ve egzersiz yapmak. Yeni bir beceri veya hobi edinmek: Motivasyonu artırmak ve yeni bir enerjiyle yıla başlamak. Minnettarlığı alışkanlık haline getirmek: Sahip olunan şeyler için şükretmek. Değişimlere uyum sağlamak: Planların her zaman istenildiği gibi gitmeyeceğini kabul etmek.

Türk Psikologlar Derneği (TPD) devlet kurumu değildir, kamu yararına çalışan bir dernektir. 1976 yılında kurulan dernek, 1997 yılında Bakanlar Kurulu kararıyla "kamu yararına çalışan dernek statüsü" kazanmış ve unvanı "Türk Psikologlar Derneği" olarak güncellenmiştir.

İnsan davranışını en iyi açıklayan unsur, içsel ve dışsal faktörlerin karmaşık etkileşimidir. İnsan davranışını etkileyen bazı unsurlar: İçsel faktörler: Genetik yapı, biyolojik özellikler, zeka, yetenekler, duygusal durum ve kişilik özellikleri. Dışsal faktörler: Sosyal çevre, kültür, aile, arkadaş çevresi, eğitim ve sosyal normlar. Davranış, genetik faktörler, sinir sistemi, hormonlar ve çevresel etkileşimlerin kompleks etkileşimleri sonucunda ortaya çıkar. Ayrıca, din, vicdan, merhamet, adalet ve ahlak gibi kavramlar da insan davranışlarını açıklamada önemli rol oynar.

Karar alma sürecini etkileyen bazı psikolojik faktörler: Duygular ve duygusal durum. Algı ve dikkat. Öğrenme ve deneyim. Sosyal etkileşim. Bilinçli ve bilinçdışı süreçler. Risk ve belirsizlik. Zaman baskısı ve stres.

Obsesif-kompulsif bozukluk (OKB) belirtileri şu şekilde sıralanabilir: Obsesyon (takıntılı düşünceler): Kirlenme korkusu ve mikroplardan kaçınma; Düzen ve simetri takıntısı; Kendisinin ya da sevdiklerinin zarar göreceğine dair korkular; Başkalarının dokunduğu nesnelere dokunamama; Kapı veya ocak gibi güvenlik unsurlarını sürekli kontrol etme ihtiyacı; Bir duayı, kelimeyi veya ifadeyi içten tekrarlama. Kompulsiyon (zorlayıcı davranışlar): Sürekli el yıkama veya aşırı temizlik yapma; Kapıların kilitli olduğunu tekrar tekrar kontrol etme; Bir nesneyi belirli bir sayıda yapma veya bir düzen içinde yerleştirme; Sayma takıntısı; Sürekli duş alma isteği. OKB belirtileri, günlük yaşamı etkileyecek, günlük aktiviteleri kısıtlayacak düzeye geldiğinde bir uzmana başvurulması önerilir.

Kendini sevmenin ve tanımanın önemli olmasının bazı nedenleri: İçsel huzur ve mutluluk: Kendini sevmek, içsel dengeyi sağlar ve stres, kaygı gibi olumsuz duyguları azaltır. Özgüven artışı: Kendi değerini bilmek, potansiyelin farkına varmayı ve yeteneklere güvenmeyi sağlar. Sağlıklı ilişkiler: Kendine saygı duyan bireyler, başkalarına karşı da sağlıklı sınırlar koyar ve daha dengeli ilişkiler kurar. Kişisel gelişim: Kendini sevmek, kişisel gelişimi destekler ve yeni deneyimlerle büyümeyi teşvik eder. Başarı ve motivasyon: Kendine güvenen bireyler, hedeflerine daha kolay ulaşır ve daha motive olur. Kendini kabullenme: Kusurlarını kabul etmek, kendini mükemmel olmayan bir insan olarak sevmeyi sağlar ve iç huzura yardımcı olur.

Bir insanın kompleks yapmasının bazı nedenleri: Çocukluk döneminde yaşanan travmalar ve deneyimler. Aile içi eleştiriler ve aşağılanma. Toplumsal beklentiler. Kompleksler, genellikle bilinçdışı seviyede çalışır ve bireyin bilinçli farkındalığından uzak olabilir.

Gestalt psikolojisinin temel ilkeleri şunlardır: Şekil-zemin ilişkisi. Yakınlık. Benzerlik. Süreklilik. Tamamlama (kapatma). Ortak bölge. İyi gestalt (prägnanz) ilkesi. Geçmiş deneyim.

Bilinçaltı, bireyin farkında olmadığı düşünce, duygu ve hatıraların depolandığı zihinsel bir alandır. Bilinçaltının çalışma şekli: Otomatik işleme. Duygusal işleme. İnanç ve tutumların oluşumu. Yaratıcılık ve hayal gücü. Bilinçaltı, sinir sistemiyle hızlı bir şekilde çalışır ve istem dışı olarak işlev görür.

Atalet, çeşitli nedenlerle ortaya çıkabilir: Hedef yokluğu ve iç disiplin eksikliği. Kısa vadeli düşünme. Motivasyon yetersizliği. Başarısızlık korkusu. Psikolojik ve bilişsel önyargılar (örneğin, doğrulama ve statüko yanlılığı). Konfor alanına bağlılık. Alışkanlıkların değiştirilememesi. Zaman, enerji ve dikkat gibi sınırlı kaynakların iyi yönetilememesi. Örgütlerde geleneklere aşırı bağlılık ve değişime direnç. Atalet, hem bireysel hem de örgütsel düzeyde görülebilir.

Psikolojik testlerden bazıları şunlardır: Zeka testleri. Kişilik testleri. Duygusal zeka (EQ) testleri. Depresyon ve anksiyete testleri. Öğrenme ve bellek testleri. İşe alım ve yetenek testleri. Çocuk ve ergen değerlendirme testleri. Projektif testler. Psikolojik testlerin uygulanması ve yorumlanması genellikle eğitimli bir uzman veya psikolog tarafından yapılmalıdır, çünkü yanlış yorumlar veya hatalı değerlendirmeler ciddi sonuçlara yol açabilir.

Sessiz kalmak farklı anlamlara gelebilir: Tepkisiz kalmak, o an ki durumu umursamamak. Bir fikri, bir kararı veya bir kişiyi onaylama veya destekleme. Mevcut bir duruma, bir karara veya bir sisteme karşı protesto veya eleştiri. Manipülasyon, bilgi saklama veya iletişim kurmaktan kaçınma. Derin düşünce, içsel huzur veya saygı. Ayrıca, sessiz kalmak, bireyin kendi aleyhine tanıklık etmemesine olanak veren bir sessiz kalma hakkı olarak da bilinir. Sessiz kalmanın anlamı, bağlama, kişinin niyetine ve algıya göre değişebilir.

Egoist, kendi çıkarlarını her şeyin üstünde gören ve buna göre hareket eden kişidir. Egoist kişiler: Bencildir. Kibirlidir. Kindardır. Ukaladır. Merhametten yoksundur. Egoistlik, bir kişilik ve karakter bozukluğu olarak kabul edilir.

Milgram deneyi, insanların otorite sahibi bir kişi veya kurumun isteklerine, kendi vicdani değerleriyle çelişmesine rağmen itaat etmeye ne ölçüde istekli olduklarını ölçmek amacıyla yapılan bir deneyler dizisinin genel adıdır. Deneyi, Yale Üniversitesi psikologlarından Stanley Milgram gerçekleştirmiştir. Deneyin amacı: Özellikle II. Dünya Savaşı’nda Alman askerlerinin güçlü bir otoriteden gelen emirlere itaat etmesi sebebiyle milyonlarca insanın ölmesi, bu deneyin çıkış noktalarından biri olmuştur. İnsanların otorite olarak gördüğü kişiye itaat etmesi ve bu sebeple başkalarına zarar verebilecek aksiyonlar dahi alabilmesi gözlemlenmiştir. Deneyde üç rol bulunmaktadır: 1. Denek. 2. Aktör. 3. Araştırmacı. Deneyin sonuçları: Deneklerin neredeyse birçoğu rahatsızlık duysa da, %65’inin otorite karşısında emirleri uygulayarak 450 voltluk şoku öğrencilere uygulamayı sürdürdüğü gözlemlenmiştir. Milgram, bu deneyden yola çıkarak “törecilik teorisi”ni geliştirmiştir.