• Buradasın

    DivanEdebiyatı

    Yazeka

    Arama sonuçlarına göre oluşturuldu

    Gül ile bülbül hikayesi divan edebiyatında hangi şair?

    Divan edebiyatında gül ile bülbül hikayesini işleyen bazı şairler: Feridüddin Attar: İlk bülbülname örneğini Husrev-nâme (Gül ü Hüsrev/Gül ü Hürmüz) ile vermiştir. Kara Fazlî: Gül ü Bülbül adlı mesnevisi, gül ve bülbül konulu en tanınmış eserlerden biridir. Şeyh Galib: Gül-bülbül aşkı konulu bir mesnevisi vardır. Vâhidî: Gül ü Bülbül adlı 15 varaklık bir risale yazmıştır. Münîrî: Gülşen-i Ebrâr ve Ma’den-i Esrâr mesnevilerini kaleme almıştır. Bakâî: Gül ü Bülbül mesnevisi bulunmaktadır. Gâzi Giray Kırîmî: Gül ü Bülbül adlı bir eser yazmıştır. Fuâdî: Attar'ın Bülbül-nâme'sinden çevirdiği Bülbüliyye adlı eseri vardır. Es’ad Efendi: Bir Bülbül-nâme yazmıştır. Abdurrahîm Utızîmenî: Gül ü Bülbül adlı Tatar Türkçesi dil özelliklerini yansıtan bir mesnevi yazmıştır.

    Müstezât hangi nazım biçimidir?

    Müstezat, beyitlerle kurulan bir Divan edebiyatı nazım biçimidir. Müstezat, her dizesine bir küçük dize eklenmiş gazelden türemiş bir nazım türüdür. Müstezat nazım biçimi ayrıca şu şekilde sınıflandırılabilir: Serbest müstezat. Mütekerrir müstezat. Müdevver müstezat.

    Nâr-ı dilden zâhir etsem bir şerer âlem yanar Dursa bir dem sîne-i sûzânım içre gam yanar ne demek?

    "Nâr-ı dilden zâhir etsem bir şerer âlem yanar Dursa bir dem sîne-i sûzânım içre gam yanar" dizeleri, Hayali adlı divan şairine ait bir gazelden bir bölümdür. Dizelerin günümüz Türkçesiyle anlamı şu şekildedir: > "Gönlümün ateşinden bir kıvılcım çıkarsam bütün dünya yanar. Bir an yanan bağrımın içinde kalsa gönlümdeki gam yanar tutuşur." Bu dizelerde, aşkın ateşi ve bu ateşin dünyayı nasıl yakabileceği anlatılmaktadır.

    Şeyyad hamza neden önemli?

    Şeyyad Hamza'nın önemli olmasının bazı nedenleri: Dini-tasavvufi Türk edebiyatı: Özellikle bu sahada önemli bir yere sahiptir. İlk mesneviler: "Yusuf u Züleyha" ve "Dastan-ı Sultan Mahmud" eserleri, Anadolu sahasında yazılmış ilk mesneviler arasındadır. Dil ve kültür: Eserlerinde Eski Anadolu Türkçesinin kuruluş dönemi özellikleri ve arkaik kelimeler bulunur. Sade dil: "Yusuf u Züleyha" ve diğer eserleri, halk için anlaşılır bir dille yazılmıştır. Tarihsel önem: 1348 yılında yaşanan veba salgınında kızını kaybetmesi üzerine yazdığı 50 beyitlik kaside, dönemin tarihini aydınlatır.

    Tardiye ve tahmis nedir?

    Tardiye ve tahmis, Divan Edebiyatı'nda kullanılan nazım biçimleridir. Tahmis. Tardiye. Ayrıca, "tardiye" bazen "tard u rekib" olarak da adlandırılmaktadır.

    Divan edebiyatında muamma nasıl çözülür?

    Divan edebiyatında muamma çözmek için Arapça, Farsça, ebced hesabı, İslam kültürü, dil bilgisi ve klasik edebiyat gibi çeşitli alanlarda bilgi sahibi olmak gerekir. Muamma çözmek için bazı yöntemler: İpuçları: Muammada genellikle başlıkta veya kenarda ipucu niteliğinde bir isim verilir. Kelime oyunları: Bir kelimenin harflerini kullanarak veya düşürerek farklı kelimeler elde edilir. Ta’miye: Ebced hesabıyla düşürülen bir tarihin, hesabı doldurulmak için çıkartılacak veya eklenecek sayıları işaret etme yöntemidir. Örnek bir muamma çözümü: "Sefinenin başı girse limana, / Ol memduhun adı çıkar meydana". "Sefine" sözcüğünün başındaki "Sın" harfi, "liman" sözcüğünün başına getirildiğinde, eski yazıda "Süleyman" kelimesi okunur. Divan edebiyatı araştırmacısı Ali Nihad Tarlan, çözülmeyen muammalar için "halledilmeyen muamma edebi muamma değil, ebedi muammadır" der.

    Divan edebiyatında anlamdan çok söyleyiş güzelliğine önem verilmesi hangi özelliktir?

    Divan edebiyatında anlamdan çok söyleyiş güzelliğine önem verilmesi, edebi sanatlara sıkça başvurulması ve söyleyiş derinliğine verilen önem ile ilişkilidir. Bu edebiyatta: Söz ve anlam sanatlarına sıkça yer verilir. Mecazlar ve yabancı sözcükler yoğun olarak kullanılır. Cümleler uzun ve bağlaçlarla doludur. Paragraf düzeni yoktur. Redif ve kafiye önemli bir yer tutar; "göz için kafiye" anlayışı esas alınmıştır. Tüm bu özellikler, Divan edebiyatında söyleyiş güzelliğini ön plana çıkarır.

    Beyânî Divanı hangi dönem?

    Beyânî Divanı, 16. yüzyıl dönemine aittir. Beyânî, asıl adı Mustafa olan ve "Carullâhzâde" lakabıyla tanınan bir divan şairi ve tezkire yazarıdır.

    Divan'ın özellikleri nelerdir?

    Divan'ın özellikleri şunlardır: Nazım birimi: Beyit kullanılır. Ölçü: Aruz ölçüsü tercih edilir. Kafiye: Tam ve zengin kafiye kullanılır. Dil: Arapça, Farsça kelime ve tamlamalarla dolu, süslü ve ağır bir dil kullanılır. Konu: Aşk, ayrılık, hasret, ölüm, doğa sevgisi gibi kişisel konular işlenir. Sanat anlayışı: Sanat için sanat anlayışı benimsenir. Edebî sanatlar: Kelime oyunları ve edebî sanatlara önem verilir. Edebî türler: Gazel, kaside, mesnevi, rubai gibi nazım türleri kullanılır. Düzen: Kaside, tarih, musammat, gazel ve kıt'alar belirli bir düzene göre sıralanır. Kullanım: Divan, bir şairin klasik edebiyat kurallarına uygun olarak yazdığı şiirlerin belli bir düzen içinde derlendiği kitap anlamına gelir.

    Osmanlı'nın en büyük şairi kimdir?

    Osmanlı'nın en büyük şairi konusunda farklı görüşler bulunmaktadır. Bazı kaynaklara göre Osmanlı'nın en büyük şairleri arasında yer alan isimler şunlardır: Bâkî. Fuzûlî. Ahmed Paşa. Ayrıca, Prof. Dr. Mehmed Fuad Köprülü, T.İ. Ansiklopedisi'nde Bâkî'yi, Osmanlı Divan şairleri arasında en üstat şair olarak tanımlamıştır. Osmanlı'nın en büyük şairi konusunda kesin bir yargıya varmak zordur.

    Süzme ruhunu payidarın müjgan müjgan üstüne ne demek?

    "Süzme ruhunu payidarın müjgan müjgan üstüne", Rasih'e ait bir şiirden bir dizedir. Dizenin anlamı: > "Gözlerini süzme, kirpik kirpik üstüne gelmesin, gönlümde açtığın yaraya ok üstüne ok atma". Müjgan, kirpik anlamına gelir.

    Halk edebiyatı mı önce divan edebiyatı mı?

    Halk edebiyatı, divan edebiyatından önce ortaya çıkmıştır. Halk edebiyatı, İslamiyet öncesi sözlü Türk edebiyatının devamı niteliğinde olup, Anadolu’da 13. yüzyılda başlamış ve günümüze kadar sürmüştür. Divan edebiyatı ise 13. yüzyılda başlamış ve 19. yüzyıl sonuna kadar devam etmiştir.

    Rubai nazım birimi nedir?

    Rubai, aruz ölçüsüyle yazılan ve dört dizeden (mısradan) oluşan bir Divan Edebiyatı nazım biçimidir. Rubainin özellikleri: Kafiye düzeni: Genellikle aaxa şeklindedir, ancak aaaa şeklinde kafiyelenmiş rubailer de vardır. Konu: Aşk, şarap, hayatın anlamı, tasavvuf ve ölüm gibi konular işlenir. Vezin: 24 farklı kalıpla yazılabilir; bu kalıplar ahreb ve ahrem olarak iki gruba ayrılır. Mahlas: Genellikle mahlassız şiirlerdir. Yapı: İlk iki dize fikri hazırlar, asıl düşünce 3. veya 4. dizede ortaya çıkar.

    Atebetü'l-Hakayık ile Kutadgu Bilig arasındaki farklar nelerdir?

    Atebetü'l-Hakayık ve Kutadgu Bilig arasındaki bazı farklar şunlardır: Yazılış Tarihi ve Dönemi: Kutadgu Bilig, 11. yüzyılda, İslamiyetin kabulünden sonra; Atabetü'l-Hakayık ise 12. yüzyılda yazılmıştır. Yazar ve Kime Sunulduğu: Kutadgu Bilig, Yusuf Has Hacip tarafından Doğu Karahanlı hükümdarı Tabgaç Buğra Han'a sunulmuştur. Dil ve Üslup: Atabetü'l-Hakayık'ın dili daha sade, Kutadgu Bilig'in dili ise daha şairanedir. Konu ve Amaç: Atabetü'l-Hakayık, din ve ahlak konularını işler ve didaktik (öğretici) bir eserdir. Nazım Birimi: Her iki eser de beyitlerle yazılmıştır, ancak Kutadgu Bilig mesnevi tarzında, Atabetü'l-Hakayık ise aruz ölçüsüyle yazılmıştır.

    Sebki Hindî ve Türkî basit akımı nedir?

    Sebk-i Hindi Akımı, "Hint tarzı" veya "Hint yolu" anlamına gelir ve İran'da ortaya çıkmış, ancak Safeviler dönemindeki dini baskılar nedeniyle İranlı şairlerin Hindistan'a gitmesiyle burada gelişmiştir. Sebk-i Hindi Akımı'nın bazı özellikleri: Anlatım ikinci plana düşmüş, anlam güzelliği önem kazanmıştır. Mübalağa, tasavvuf ve ağır bir dil kullanılmıştır. Musiki ve ahenk önemlidir. Temsilcileri: Şevket-i Buharî, Sâib-i Tebrizî, Tâlib-i Âmûti, Urfi-i Şirâzi, Kelîmi-Kâşânî, Naili Kadim, Nabi, Fehim-i Kadim, İsmetî, Şehrî, Şeyh Galip. Türkî-i Basit Akımı, yalnızca Türkçe kelimelerden oluşan veya ağırlıklı olarak Türkçe kelimelerden meydana gelen şiirlere sahiptir. Türkî-i Basit Akımı'nın bazı özellikleri: XV. ve XVI. yüzyılda görülmüştür. Fars ve Arap şiiri etkisinde gelişen divan şiirine tepki olarak ortaya çıkmıştır. Arapça, Farsça sözcük ve tamlamalardan kaçınılmıştır. Halk şiirindeki mecazlar ve deyimler kullanılmıştır. Temsilcileri: Tatavlalı Mahremi, Aydınlı Visâlî ve Edirneli Nazmî.

    Lugaz ve muamma nedir?

    Lugaz ve muamma, Arap, Fars ve Türk edebiyatlarında kullanılan iki tür bilmecedir. Lugaz, bir nesnenin özelliklerinin belirtilerek adının bulunması istenen manzum bir bilmecedir. Muamma ise, özel isimlerin gizlendiği beyit veya kıtaları ifade eden bir söz sanatıdır. Bazı lugaz ve muamma örnekleri: Lugaz: "Ol nedir bir fedayı taze cevan / Halk ile ülfet etmede her an" (İlahizade Mehmet Emin). Muamma: "Bende yok sabr u sükûn sende vefadan zerre / İki yokdan ne çıkar fikr idelim bir kere" (Nâbî).

    Divan edebiyatı ve klasik Türk edebiyatı aynı mı?

    Divan edebiyatı ve klasik Türk edebiyatı aynı anlama gelir. Divan edebiyatı, Türklerin İslam kültüründen etkilenmeleri sonucu oluşturdukları, "Klasik Türk Edebiyatı" olarak da tanımlanan edebiyattır. Bu edebiyat, bazı kaynaklarda “Havas Edebiyatı”, “Yüksek Zümre Edebiyatı”, “Saray Edebiyatı”, “Eski Türk Edebiyatı” gibi adlarla da anılmaktadır.

    Taştir hangi nazım biçimidir?

    Taştir, divan edebiyatında kullanılan bir nazım biçimidir. Özellikleri: Genellikle bir gazelin beyitlerinde, mısralar arasına üç dize getirilerek oluşturulur. Hem kafiyeyle hem de redifle yazılabilir. Tasvir edilen konular arasında ilahi aşk, bezm-i alem, fenafillah, bekabillah ve vahdet-i vücut gibi tasavvufi konular yer alır. İlk kez 16. yüzyılda yazılmış, 18. yüzyıldan sonra daha çok kullanılan bir nazım biçimi olmuştur. Çağdaş edebiyatta en güzel örneklerini Yahya Kemal ve Muallim Naci vermiştir. Taştir türleri: Araya iki mısra girerse "terb-i mutarraf". Araya üç mısra girerse "tahmis-i mutarraf" olarak adlandırılır.

    Beyitler neden bu kadar seviliyor?

    Beyitler, iki mısradan oluşan ve kendi içinde anlam bütünlüğü sağlayan yapıları nedeniyle sevilmektedir. Bu özellikler, beyitlerin: Duyguları ve düşünceleri etkili bir şekilde ifade etmesini sağlar. Şiirin yapı taşı olarak kullanılmasını mümkün kılar. Kısa ve yoğun bir anlatım sunması, beyitleri daha etkileyici kılar. Ayrıca, beyitler kültürel birikimimize katkı sağlayan ve estetik haz veren şiirsel yapılar olarak da kabul edilir.

    Divan edebiyatı çıkmış sorular nelerdir?

    Divan edebiyatı ile ilgili çıkmış bazı sorular: 2013 yılı sorusu: Aşağıdakilerden hangisi bir bilgi yanlışlığı içerir? A) Türk edebiyatındaki ilk şairler tezkiresi, Ali Şir Nevai’nin XV. yüzyılın sonlarına doğru Çağatay Türkçesiyle yazdığı Mecalisü’n Nefais’tir. B) Garibname adlı büyük mesnevisiyle tanınan Âşık Paşa, devrinin önemli düşünürlerinden biridir. C) Divan sahibi olan Ahmedî’nin en iyi bilinen eserlerinden biri de İskendername’dir. D) Şeyhî’nin başlıca edebî eserleri; Hüsrev ü Şirin, Divan ve Harname’dir. E) Gülşehrî’nin Çengname adlı eseri, hem dil hem de üslup yönünden devrinin önemli eserlerinden biridir. 1974 yılı sorusu: Aşağıdaki iki parça arasındaki ortak yön, aşağıdakilerden hangisidir? A) Kullanılan vezin. B) Nazım birimi. C) Halk edebiyatı ürünü oluşları. D) İşlenilen tema. E) Anlatım biçimi. 1981 yılı sorusu: Bu beyitte, divan edebiyatının ortak konularından hangisi işlenmiştir? A) Aşk acısından duyulan mutluluk. B) Sevgiliye duyulan özlem. C) Aşk ıstırabının insanı olgunlaştıracağı inancı. D) Sevgilinin cefasının sürüp gitmesi için Tanrı’ya yakarış. E) Aşk derdine derman bulunamayışı. Divan edebiyatı ile ilgili çıkmış sorulara şu sitelerden de ulaşılabilir: yksedebiyat.org; turkedebiyati.org; edeblinotlar.blogspot.com.