• Buradasın

    Sebepsiz zenginleşme ve muris muvazaası aynı mı?

    Yazeka

    Arama sonuçlarına göre oluşturuldu

    Sebepsiz zenginleşme ve muris muvazaası farklı kavramlardır.
    Sebepsiz zenginleşme, bir kimsenin malvarlığında haklı bir nedene dayanmaksızın, başkasının zararına meydana gelen zenginleşmedir 12. Bu durum, Türk Borçlar Kanunu'nun 77.-87. maddeleri arasında düzenlenmiştir 1.
    Muris muvazaası ise, miras bırakanın mirasçılarını aldatarak onlardan mal kaçırma amacı taşıyan bir durumu ifade eder 3. Miras bırakan, gerçekte bağışlamak istediği taşınmazı, satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi gibi göstererek muvazaalı bir işlem yapar 3.
    Dolayısıyla, sebepsiz zenginleşme ve muris muvazaası farklı hukuki olguları temsil eder.
    5 kaynaktan alınan bilgiyle göre:

    Konuyla ilgili materyaller

    Haksız zenginleşmeye örnek nedir?

    Haksız zenginleşmeye bazı örnekler: Geçersiz sözleşmeler: Geçersiz bir sözleşme çerçevesinde yapılan ödemeler veya sağlanan menfaatler. Yanlış ödemeler: Bir kişinin, yanlışlıkla başka bir kişiye fazla ödeme yapması. Hatalı teslimatlar: Bir malın yanlışlıkla bir kişiye teslim edilmesi. Nişan sürecinde hediyeler: Nişanın bozulması durumunda, özellikle yüksek değerli mücevherler ve taşınır malların iadesi. Soybağı ilişkisinde ödemeler: Soybağının reddi davası sonucunda, daha önce çocuk için yapılan ödemelerin iadesi. Arazi üzerinde haksız yapı: Kişinin, komşusunun arazisi üzerine inşaat yapması ve bu durumdan kaynaklanan zenginleşme. Sebepsiz zenginleşme, bir kişinin malvarlığında haklı bir nedene dayanmaksızın, başkasının zararına meydana gelen zenginleşmedir.

    Muris muvazaası ile genel muvazaa arasındaki fark nedir?

    Muris muvazaası ve genel muvazaa arasındaki temel farklar şunlardır: 1. Amaç: - Muris muvazaası, miras bırakanın mirasçılarını mirastan yoksun bırakmak amacıyla yaptığı karşılıksız kazandırmaları satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi gibi göstermesidir. - Genel muvazaa, tarafların gerçek amaçları ile yaptıkları işlemler arasında bilerek ve isteyerek yapılan bir uyumsuzluk ve üçüncü kişileri aldatma amacı taşır, ancak bu durumda aldatılmak istenen kişi mirasçı olmak zorunda değildir. 2. Unsurlar: - Muris muvazaası, görünüşteki işlem, muvazaa anlaşması, üçüncü kişileri aldatma amacı ve gizli işlem unsurlarını içerir. - Genel muvazaa için de aynı unsurlar geçerlidir, ancak muris muvazaasında aldatılmak istenen kişiler genellikle mirasçılardır. 3. Hukuki Nitelik: - Muris muvazaası, TBK'de düzenlenen nispi (mevsuf-vasıflı) muvazaanın özel bir türüdür. - Genel muvazaa, mutlak veya nispi olarak sınıflandırılabilir. Özetle, muris muvazaası, miras hukukuna özgü olup, mirasçıları aldatarak mal kaçırma amacını taşır ve bu nedenle daha spesifik unsurlara sahiptir. Genel muvazaa ise daha geniş bir hukuki kavramdır ve üçüncü kişileri aldatma amacı taşıyan her türlü muvazaayı kapsar.

    Muris muvazaası davası nedir?

    Muris muvazaası davası, miras bırakanın, diğer mirasçılarını miras hakkından yoksun bırakmak amacıyla yaptığı karşılıksız kazandırmaları satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi gibi göstererek gerçekleştirdiği hileli işlemin geçersizliğinin tespiti ve buna dayanılarak oluşturulan işlemlerin iptali talebiyle açılan davadır. Muris muvazaası davasının unsurları: Miras bırakanın gerçek iradesinin, mirasçılarını miras hakkından yoksun bırakmak olması. Miras bırakanın bu iradesini, üçüncü kişi ile yaptığı anlaşma ile gizlemesi. Muris muvazaası davasını, saklı pay sahibi olsun veya olmasın tüm mirasçılar açabilir.

    Muris muvazaası iyi niyetli 3 kişiye devir halinde tenkis istenebilir mi?

    Muris muvazaası (mirastan mal kaçırma) durumunda, iyi niyetli üçüncü kişiye devir halinde tenkis istenebilir. Muris muvazaası, miras bırakanın, mirasçılarını miras hakkından yoksun bırakmak amacıyla, taşınmazını muvazaalı bir şekilde devretmesidir. Ayrıca, mirasçılar, muris muvazaası davasında tenkis talebinde de bulunabilir.

    Muris muvazaası ve inançlı işlem aynı şey mi?

    Muris muvazaası ve inançlı işlem aynı şey değildir. Muris muvazaası, mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla yapılan, gerçekte bağış olan bir işlemin tapuda satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi olarak gösterilmesidir. İnançlı işlem ise, bir malvarlığı değerinin teminat veya idare amacıyla, belirli bir süre sonra geri alınmak şartıyla devredilmesidir. Bu iki kavram arasındaki temel farklar şunlardır: Üçüncü kişileri aldatma: İnançlı işlemlerde böyle bir amaç yoktur, oysa muvazaada üçüncü kişileri aldatma amacı vardır. Hukuki geçerlilik: İnançlı işlemler hukuken geçerli kabul edilirken, muvazaalı işlemler geçersizdir. Zamanaşımı: Muvazaada tespit ve hükümsüzlük için süreye tabi olmama kuralı varken, inançlı işlemlere dayalı hak talepleri 10 yıllık genel zamanaşımına tabidir.

    Muvazaa hukuki sonuçları nelerdir?

    Muvazaa hukuki sonuçları itibarıyla işlemin tamamen geçersiz sayılmasına neden olur. Muvazaanın diğer hukuki sonuçları şunlardır: Üçüncü kişilerin korunması. İşlemin yok sayılması. Gizli işlemin geçerliliği. Tazminat hakkı.

    Muris muvazaasında zamanaşımı ve sebepsiz zenginleşme yargıtay kararı nedir?

    Muris muvazaasında zamanaşımı ve sebepsiz zenginleşme ile ilgili bazı Yargıtay kararları: Zamanaşımı: Muris muvazaası davası, herhangi bir zamanaşımı veya hak düşürücü süreye tabi değildir. Sebepsiz Zenginleşme: Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 30.09.2021 tarihli, E. 2017/1-2339, K. 2021/1138 sayılı kararına göre, muvazaa varlığı kanıtlandığında, taraflar aldıkları şeyleri sebepsiz zenginleşme kurallarına göre geri vermekle yükümlüdürler. İlgili bazı diğer kararlar: T.C. Yargıtay 14. Hukuk Dairesi'nin 2000/5019 E., 2000/6291 K. sayılı kararı. T.C. Yargıtay 8. Hukuk Dairesi'nin 2012/8624 E., 2012/10338 K. sayılı kararı. T.C. Yargıtay 3. Hukuk Dairesi'nin 2014/4914 E., 2014/11813 K. sayılı kararı.