Teoriler

Zaman döngüsü konusu, hem gerçek hem de kurgusal açılardan ele alınmaktadır. Bilimsel perspektiften bakıldığında, modern bilim genel olarak zamanın doğrusal ve geri döndürülemez olduğunu kabul etmektedir. Ancak, bazı bilimsel teoriler zamanın döngüsel olabileceğini öne sürmektedir. Felsefi ve dini geleneklerde ise evrenin ve zamanın döngüsel doğası temel bir inanç olarak kabul edilir. Sonuç olarak, zaman döngüsünün gerçekliği henüz kesin olarak kanıtlanmamış olup, bu konuda devam eden bilimsel araştırmalar bulunmaktadır.

Yansıma teorisi, dilin doğuşuna ilişkin bir görüş olup, dilin insanların doğadaki sesleri taklit etmesiyle oluştuğunu savunur. Bu teoriye göre, başta kuş olmak üzere hayvanların sesi, gök gürültüsü ve su sesi gibi sesler, kelimelerin doğuşu için bir örnek ve model teşkil etmiştir.

Gözlemlenebilir evrenden daha büyük olanın ne olduğu kesin olarak bilinmemektedir, ancak bazı teoriler ve tahminler mevcuttur: 1. Kozmik Enflasyon Teorisi: Bu teori, evrenin Büyük Patlama'dan sonra çok hızlı bir şekilde genişlediğini ve bu genişlemenin gözlemlenebilir evrenin sınırlarının ötesindeki bölgelere yol açtığını öne sürmektedir. 2. Çoklu Evren Teorisi: Bu teori, bildiğimiz evrenin birçok başka evrenden oluşan bir yapının sadece bir parçası olduğunu savunmaktadır. 3. Evrenin Sınırsız Olması: Modern fizik kuramlarına göre, evrenin herhangi bir sınırının bulunmaması ve dolayısıyla sınırsız bir yapı olabileceği düşünülmektedir. Bu teoriler henüz kanıtlanmamıştır ve evrenin gerçek doğası hala bir gizemdir.

"Freddy'nin Pizza Dükkânı'nda Beş Gece: Freddy Dosyaları" kitabı, Freddy'nin Pizza Dükkânı evrenine dair detaylı bir rehber sunmaktadır. Kitapta anlatılan konular arasında: - Oyunun gizemleri: Animatroniklerin yol haritası, zaman ayarlı unsurların çalışması ve eşsiz durumların tetiklenmesi. - Özel bölümler: "83 ve 87 Isırığı" kurbanlarının kimlikleri, Henry ve William Afton'un geçmişi ve "BENİM" oyunundaki yinelenen halüsinasyonlar gibi hayranların en çok konuştuğu teoriler. - Oyun ve kitap detayları: Tüm kanıtların bir araya getirildiği, serinin hikâyesine ve işleyişine dair kapsamlı bilgiler.

Nedensellik bağı (illiyet bağı), failin eylemi ile suçun sonucu arasındaki objektif ilişkiyi ifade eder. Nedensellik bağının iki temel teorisi şunlardır: 1. Şart Teorisi: Bu teoriye göre, bir neticenin meydana gelmesinde etkili olan hareketlerin tümü, o netice açısından eşit değer taşıyan birer neden olarak kabul edilir. 2. Objektif İsnadiyet Teorisi: Bu teori, şart teorisini esas almakla birlikte, hareket ile netice arasındaki nedensellik bağını hukuki bir değerlendirmeye tabi tutar.

Uzaylıların varlığı konusunda kesin bir kanıt bulunmamaktadır, ancak bazı teoriler ve iddialar mevcuttur: 1. Bilimsel Teoriler: Evrenin büyüklüğü ve yıldızların çevresindeki yaşanabilir gezegenlerin çokluğu, başka zeki yaşam formlarının var olabileceğini düşündürür. 2. Fermi Paradoksu: Bu paradoks, evrenin bu kadar büyük olmasına rağmen neden henüz dünya dışı akıllı yaşamla karşılaşmadığımızı sorgular. 3. Dini ve Kültürel Bakış Açıları: Vatikan gibi bazı dini kurumlar, uzaylı yaşamının olasılığını kabul etmekte ve bu konuyu araştırmaktadır. 4. Komplo Teorileri: Bazı insanlar, uzaylıların varlığını iddia etseler de, bu tür iddiaların çoğu bilimsel olarak doğrulanmamıştır ve genellikle spekülasyonlara dayanmaktadır.

Anaxagoras, aşağıdaki temel ilkeleri savunan bir Pre-Socratic Yunan filozofudur: 1. İlk Neden Olarak Zihin (Nous): Anaxagoras'a göre, evrenin ilk nedeni zihindir ve bu zihin, kozmosa düzen ve hareket getirmiştir. 2. Tohum Teorisi: Her şey, başlangıçta tek bir kütle halinde bulunan ve daha sonra zihin tarafından ayrılan ve düzenlenen "tohumlardan" oluşur. 3. Değişim ve Hareket: Değişim ve hareket, tohumların karışması ve ayrılması yoluyla gerçekleşir. 4. Bilimsel Görüşler: Anaxagoras, güneş ve ay tutulmalarını doğru bir şekilde açıklayan ilk bilim insanıdır ve ayrıca meteorlar, yıldızlar ve evrenin yapısı hakkında da teoriler geliştirmiştir.

Komplo teorisi — diğer açıklamalar daha olası iken, genellikle farklı politik güdülere sahip, kötü niyetli ve güçlü grupların komplolarına başvurarak bir olayın veya durumun açıklanmasıdır. Bu tür teoriler genellikle kanıt eksikliği ile karakterize edilir, resmi açıklamaları reddeder, gizliliği ve aldatmacayı vurgular.

"Düğüm" dizisinde Can'ın katili olarak Vural şüphelenilmektedir.

Toplumsal cinsiyet kavramı, sosyal psikoloji teorilerine aittir.

Mars'taki Phobos ve Deimos uydularının oluşumu hakkında iki ana teori bulunmaktadır: 1. Yakalanan Asteroitler Teorisi: Bu teoriye göre, uydular Mars'ın yerçekimi tarafından yakalanan asteroitlerden oluşmuştur. 2. Dev Çarpışma Teorisi: Bu teoriye göre, uydular, Dünya'nın uydusu gibi, dev bir çarpışma sonucu oluşan enkazdan meydana gelmiştir. 2026 yılında Japonya Uzay Ajansı'nın başlatacağı Mars Moons Exploration (MMX) görevi, bu uydulardan örnekler toplayarak oluşumlarına dair kesin kanıtlar sunmayı hedeflemektedir.

Carl Rogers, insancıl (hümanistik) kuramı savunur.

Klasik ve neoklasik yaklaşımlar, yönetim düşüncesinde farklı dönemleri ve bakış açılarını temsil eder. Klasik yaklaşım, 1930'lara kadar uygulanan tek teori olarak, organizasyonların mekanik unsurlar üzerine kurulu olduğunu ve insan unsurunu ikinci plana attığını varsayar. Neoklasik yaklaşım ise, klasik yaklaşımın eksikliklerini gidermek amacıyla ortaya çıkmıştır.

Rüyaların başka bir evrende yaşanıyor olabileceği fikri, bilimsel olarak kanıtlanmamış bir teoridir. Bazı bilim insanları ve teorisyenler, rüyaların paralel evrenlere kısa bakışlar olabileceğini öne sürmektedir. Ancak, gözlemleyebildiğimiz evrenin ve olası paralel evrenlerin varlığına dair bilimsel bir kanıt yoktur.

İktisadi takas teorisi, Arrow ve Debreu'ya aittir.

Kurumsallaşma teorileri beş ana yaklaşıma dayanmaktadır: 1. Selznick Yaklaşımı. 2. Berger Yaklaşımı. 3. Zucker Yaklaşımı. 4. Meyer ve Rowan Yaklaşımı. 5. DiMaggio ve Powell Yaklaşımı.

Albert Einstein, birçok önemli teori ortaya koymuştur, bunlar arasında en bilinenler şunlardır: 1. Özel Görelilik Teorisi: Hareket halindeki cisimlerin uzunluk, zaman ve kütle gibi özelliklerinin gözlemciye bağlı olarak değiştiğini gösterir. 2. Genel Görelilik Teorisi: Kütleli cisimlerin uzay-zamanı eğdiğini ve bu eğriliğin yer çekimi kuvveti olarak algılandığını açıklar. 3. Kütle-Enerji Eşdeğerliği (E=mc²): Kütle ile enerji arasındaki eşitliği ifade eder. 4. Kuantum Mekaniği: Atom altı parçacıkların davranışlarını tanımlar. 5. Fotoelektrik Etki: Işığın metal yüzeylere çarptığında elektron koparması sonucu elektrik akımı oluşturmasını açıklar. Ayrıca, Einstein'ın Bose-Einstein Yoğunlaşması ve Brown Hareketi üzerine çalışmaları da önemli katkılarıdır.

Şeytan Üçgeni olarak da bilinen Bermuda Şeytan Üçgeni, Atlas Okyanusu'nda Miami (Florida), Porto Riko'daki San Juan ve Bermuda adaları arasında kalan bölgeye verilen isimdir. Bu bölge, iz bırakmadan kaybolan çok sayıda geminin ve uçağın gizemli hikâyeleriyle anılmaktadır. Şeytan Üçgeni'nin anlattıkları arasında öne çıkan bazı teoriler şunlardır: Metan baloncukları: Denizdeki metan baloncuklarının gemilerin batmasına neden olduğu düşünülmektedir. Hava koşulları: Bölgede aniden değişen hava koşulları ve beklenmedik fırtınaların kazalara yol açtığı iddia edilmektedir. Manyetik alan: Dünya'nın manyetik alanındaki düzensizliklerin yön bulma sorunlarına neden olduğu görüşü de mevcuttur. Okyanus akıntıları: Okyanus akıntılarının çok hızlı ve düzensiz olmasının kazaların kalıntılarını hızla ortadan kaldırdığı düşünülmektedir. Ancak, bu bölgede yaşanan gizemli olayların bilimsel olarak kesin bir açıklaması bulunmamaktadır.

Dört ana çoklu evren türü kabul edilmektedir: 1. Sonsuz Evrenler: Evrenin sonsuzluğa kadar uzandığı ve bu süreçte kendini tekrarlamaya başlayacağı teorisi. 2. Baloncuk Evrenler: Evrenin, kozmik şişme sonucu oluşan ve kendi fizik kanunlarına sahip birçok baloncuk evrene ayrıldığı teorisi. 3. Paralel Evrenler: Kuantum mekaniğine dayanan ve her kuantum olayında yeni bir evrenin oluştuğu teorisi. 4. Matematiksel Evrenler: Evrenin ve diğer tüm evrenlerin matematiksel bir kurgudan ibaret olduğu teorisi.

Motivasyon teorileri genel olarak iki ana kategoriye ayrılır: kapsam kuramları (içerik teorileri) ve süreç kuramları. Kapsam kuramları bireysel ihtiyaçlara ve bu ihtiyaçların davranış üzerindeki etkisine odaklanır. Başlıca kapsam kuramları şunlardır: 1. Maslow'un İhtiyaçlar Hiyerarşisi Teorisi: İnsan ihtiyaçlarının hiyerarşik bir yapıda sıralandığını ve alt düzeydeki ihtiyaçlar karşılandıkça bir üst düzeydeki ihtiyaçların motive edici bir güç kazandığını savunur. 2. ERG Teorisi (Alderfer): İhtiyaçları var olma, ilişki ve büyüme olmak üzere üç kategoride ele alır ve üst düzeydeki bir ihtiyacın karşılanmasında engellenme yaşanması durumunda, alt düzeydeki bir ihtiyacın tekrar motive edici bir güç olarak ortaya çıkabileceğini belirtir. 3. Başarma İhtiyacı Teorisi (McClelland): Başarı, güç ve ait olma olmak üzere üç temel öğrenilmiş ihtiyacın bireylerin motivasyonunu önemli ölçüde etkilediğini ileri sürer. 4. Çift Faktör Teorisi (Herzberg): İş tatminine ve motivasyona yol açan faktörler ile iş tatminsizliğine yol açan faktörleri birbirinden ayırır. Süreç kuramları motivasyonun nasıl ortaya çıktığını, yönlendirildiğini, sürdürüldüğünü ve sonlandırıldığını inceler. Başlıca süreç kuramları şunlardır: 1. Eşitlik Teorisi (Adams): Çalışanların işleriyle ilgili girdileri ve çıktıları karşılaştırarak adalet algısı oluşturduklarını ve bu algıya göre motive olduklarını savunur. 2. Beklenti Teorisi (Vroom): Bireylerin belirli bir davranışı sergileme motivasyonunun, bu davranışın sonucunda elde edecekleri ödülün, bu ödüle ulaşma olasılığının ve bu davranışın istenen sonucu sağlayacağına dair inancın bir fonksiyonu olduğunu ileri sürer. 3. Amaç Teorisi (Locke): Açık, belirli ve zorlayıcı amaçların, bireylerin performansını ve motivasyonunu artırdığını savunur. 4. Pekiştirme Teorisi: Davranışların sonuçlarına odaklanır ve ödüllendirilen davranışların tekrar etme olasılığının arttığını, cezalandırılan davranışların ise azalma olasılığının olduğunu belirtir.