Sümerler

Mezopotamya uygarlığının başlangıcı olarak Sümerler kabul edilir. MÖ 3500 civarında ortaya çıkan Sümerler, tarım, din ve yasalar gibi çeşitli yaşam alanlarını kaydetmek için kullanılan ilk yazı sistemlerinden biri olan çivi yazısını geliştirmişlerdir.

Hititler, dünyanın (veya evrenin) bir öküzün boynuzları üzerinde durduğunu düşünen uygarlıklardan biridir. Bu düşünce, Hitit güneş kursunda sembolize edilmiştir.

Hukuk devleti kavramının ilk kim tarafından bulunduğuyla ilgili kesin bir bilgi bulunmamaktadır. Ancak, bu kavramın tarihsel gelişimi şu şekilde özetlenebilir: Antik Yunan ve Roma: Hukuk devletinin düşünsel ve kuramsal temelleri, bu dönemlerde atılan adımlarla şekillenmiştir. 1864: Prusya Kraliyet Parlamentosu Milletvekili Otto Baehr, "Der Rechtsstaat- eine publizistische Studie" adlı makalesinde hukuk devleti kavramını kullanmıştır. 19. yüzyıl: Kavram, Almanya'da polis devletine karşı bir tepki olarak yaygınlaşmıştır. Hukuk devleti, bireylerin temel hak ve özgürlüklerini güvence altına alan, yasaların üstünlüğünü esas alan bir yönetim anlayışını ifade eder.

Sümerlerin ana dilinin Türkçe olduğuna dair iddialar bulunmakla birlikte, bu iddialar bilim dünyasında kabul görmemiştir. Bazı araştırmacılar, Sümerce ile Türkçe arasında kelime benzerlikleri olduğunu öne sürmüştür. Ancak, bu tür kelime benzerliklerine dayanan akrabalık tezleri yöntem açısından zayıf bulunmuş ve sağlam dilbilimsel yöntemler kullanılmadığı için bilim dünyasında kabul görmemiştir.

İlk alfabeyi, yaklaşık 5000 yıl önce eski Mısır'da III. Amenemhat döneminde Mısırlı yazıcılar ve işçiler bulmuştur. İnsanlar yaklaşık 50.000 yıl önce konuşarak iletişim kurmaya başlamıştır. Amenemhat’ın yönetimi sırasında, Mısırlı yazıcılar ve işçiler, hiyerogliflerin karmaşıklığını azaltarak daha basit bir yazı sistemi oluşturma ihtiyacı hissettiler. Bu fikir, zamanla Fenikeliler tarafından geliştirilerek ilk tam fonetik alfabe haline gelmiştir. Alfabenin bulunmasıyla birlikte yazının keşfi de ortaya çıkmıştır. Alfabenin tek bir kişi tarafından icat edilmediği, toplulukların bir araya gelerek oluşturduğu, kimi zaman birbirlerinden etkilenerek şekillendirdiği ve en eski kaynakları bizlere sunduğu kabul edilir.

Mithat Haddad, İhvan-ı Müslimin Şura Meclisi Üyesi olarak, Mısır'daki 25 Ocak Devrimi ve ardından yaşanan olayları anlatıyor. Başlıca konuları: 25 Ocak Devrimi: Bu devrimin farklı siyasi düşüncelerden her kesimin katılımıyla gerçekleştiğini ve gençlerin ön planda olduğunu belirtiyor. Muhammed Mursi Dönemi: Mursi'nin seçimle iş başına gelen ilk Cumhurbaşkanı olduğunu ve onun hedefinin Mısır'ı ileriye taşımak olduğunu ifade ediyor. Darbe: 3 Temmuz 2013'teki darbeyi, arkasında büyük devletlerin, özellikle ABD ve İsrail'in olduğunu iddia ederek anlatıyor. Sonrası: Darbenin ardından Mısır'ın ekonomik, siyasi ve kültürel alanlarda gerileme yaşadığını, toplumda ahlaki yozlaşma ve aile yapısında çöküş yaşandığını dile getiriyor.

Fırat-Dicle havzası, tarih boyunca birçok uygarlığa ev sahipliği yapmıştır. Bu havzada yaşamış bazı uygarlıklar şunlardır: Sümerler. Akadlar. Babil. Asur. Hititler ve Mitanniler. Seleukos İmparatorluğu. Bu uygarlıklar, havzanın sunduğu verimli topraklar ve stratejik konum sayesinde gelişip büyümüşlerdir.

Mezopotamya'nın en büyük buluşu olarak kabul edilebilecek birkaç önemli icat şunlardır: Çivi Yazısı: Sümerler tarafından geliştirilen ilk yazı biçimi, ticari ve astronomik kayıtların tutulmasını sağlamıştır. Tekerlek: İlk olarak çömlekçi çarkı olarak icat edilmiş, daha sonra savaş arabası ve yelkenli gibi ulaşım araçlarında kullanılmıştır. Tarım ve Sulama: Sulama sistemleri ve saban gibi araçlarla tarım geliştirilmiş, bu da şehirlerin ortaya çıkmasına ve ticaretin gelişmesine katkıda bulunmuştur. 60'lık Sayısal Sistem: Matematikte kullanılan bu sistem, zaman ve açı ölçümlerinde hala uygulanmaktadır. Bu buluşlar, Mezopotamya'nın bilim ve teknoloji alanındaki önemli katkılarını yansıtmaktadır.

İlk yazılı hukuk kurallarını Sümerler oluşturmuştur. M.Ö. 2375 yılında Sümerlerin Lagaş kralı olan Urukagina, tarihin bilinen ilk yazılı kanunlarını hazırlamıştır. M.Ö. 2050 yılı civarında ise Sümer uygarlığı, Ur-Nammu yasaları olarak bilinen bir kanun metni hazırlamıştır.

Taş Devri'nde parayı kimin icat ettiğine dair bir bilgi bulunamamıştır. Ancak, paranın icadı M.Ö. 7. yüzyılda Anadolu'da yaşayan Lidyalılar tarafından gerçekleştirilmiştir. Lidyalılar, altın ve gümüş karışımıyla elde edilen madeni paraları üreterek ticarette yeni bir değişim aracı olarak kullanmışlardır.

Tarihte bilinen ilk kadın kraliçe, Mezopotamya'daki Kish antik kentinde hüküm süren Kubaba'dır. Bunun yanı sıra, MÖ 6. yüzyılda yaşadığı düşünülen ve Saka veya İskitler olarak da bilinen bir göçebe topluluk üzerinde hüküm süren Tomris Hatun da tarihte önemli bir kadın hükümdardır. Ayrıca, Sümer Kral Listesi'nde de kadın hükümdarlar yer almakta, ancak Kubaba kadar öne çıkmamaktadır.

"Dandadadan" ifadesinin çivi yazısıyla ne anlattığına dair bir bilgi bulunamamıştır. Ancak, çivi yazısı, kil tabletler üzerine resimler veya harf görevi gören sembollerle yazılan tarihteki ilk yazı sistemidir.

Çivi yazısı, Sümerler uygarlığına aittir.

Sümerler, rasathanelerini gökyüzünü incelemek ve astronomi alanında çalışmalar yapmak için kullanmışlardır. Rasathanelerin kullanım amaçları: Gök cisimlerinin hareketlerini izleme. Takvim oluşturma. Güneş ve ay tutulmalarını tahmin etme. Sümerler, bu gözlemler sayesinde Merkür, Venüs, Mars, Jüpiter gibi gezegenleri tespit etmişlerdir.

Sümerlerin ilk dili Sümerce'dir. Sümerce, Güney Mezopotamya'da MÖ 4000 yılında konuşulan ve tarihte bilinen ilk yazılı dil olan bir dildir. Sümerce, izole bir dil olarak kabul edilir; yani, bugüne kadar onunla ilişkili hiçbir dil ikna edici bir şekilde tanımlanamamıştır.

Çarşaf kelimesinin kökeni, Farsça "gece örtüsü" anlamına gelen "çâder-şeb" sözcüğüne dayanır. Kullanım kökeni ise antik dönemlere kadar uzanır; Sümerlerde tapınak fahişeleri, diğer kadınlardan ayırt edilebilmek için çarşaf ve peçe takarlardı. Türkiye'de çarşafın yaygınlaşması, Tanzimat döneminde hacca gidip gelenler tarafından Araplar veya İranlılar'dan alınmasıyla olmuştur.

Tarihin ilk savaşı olarak genellikle MÖ 2700 yılları civarında, günümüz Kuveyt bölgesine yakın bir yerde gerçekleşen Sümer-Elam savaşı kabul edilir. Ancak, daha eski çatışmalar da mümkündür; örneğin, bulunan en eski kılıçlar MÖ 3300-3500 yıllarına, ilkel ok veya mızraklar ise MÖ 70.000-60.000 yıllarına kadar uzanmaktadır. Ayrıca, Neandertaller ve modern insanlar arasında da çatışmalar yaşanmış olabileceği düşünülmektedir, ancak bu tür olayların savaş olarak nitelendirilip nitelendirilemeyeceği tartışmalıdır.

Tarihte bilinen ilk yazılı kanunlar, Sümer uygarlığına aittir. M.Ö. 2375 yılında, Sümer Kralı Lagaş Urukagina tarafından ilan edilen bu kanunlar, aynı zamanda tarihteki ilk sosyal reform olarak kabul edilir.

Ay takvimini ilk kullanan uygarlık Sümerler olarak kabul edilir. Sümer-Babil aylarında her yeni ay, yeni ayın gökyüzünde göründüğü gün başlardı. Daha sonra, Yunan astronomlar Ay yılını Güneş yılına uyarlayan düzenlemeler yapmış, Roma Cumhuriyeti takvimi ise muhtemelen Yunan Ay takvimini temel almıştır.

Sümerler'in en güçlü kralı konusunda farklı görüşler bulunmaktadır. Bazı kaynaklara göre Sümerler'in en güçlü kralları arasında şunlar yer almaktadır: Sargon. Naram-Sin. Diğer bir görüşe göre ise Sümerler'in en güçlü kralı, tarihi kayıtlarda adı geçen ilk kral olan Enmebaragesi'dir. Sümerler'in en güçlü kralı konusunda kesin bir görüş bulunmamaktadır.