Proteinler

Eksozom HSP70 hem hücrenin içinde hem de dışında bulunabilir. Hücrenin içinde, Hsp70 proteinleri, protein katlanması ve kalite kontrol süreçlerinde yer alır.

Protein kinaz, diğer proteinlere fosfat grupları ekleyerek (fosforilasyon) onları değiştiren bir enzimdir. Protein kinazın başlıca görevleri: - Hücre içi enerji dengesini düzenlemek: Yenilenme süreçlerini hızlandırır. - Kasların çalışmasını desteklemek: Hücre içindeki fosfokreatini kullanarak ATP üretimini artırır. - Zorlayıcı egzersizler sonrası kas hasarının onarılmasını desteklemek: Travmalar sonrası iyileşmeyi hızlandırır. - Sinyal iletiminde düzenleyici rol oynamak: Hücreler arasında sinyallerin iletilmesini ve hedef proteinlerin aktivasyonunu sağlar.

Troponin ve troponin T arasındaki fark şu şekildedir: - Troponin, kalp kası hücrelerinde bulunan ve kalp hasarı durumunda kana karışan bir proteindir. - Troponin T (TnT), kalp kasında ve diğer kaslarda bulunan bir troponin türüdür. Dolayısıyla, troponin T ve troponin I kalp hasarının teşhisinde önemli rol oynarken, troponin genel olarak kalp kasının kasılmasını sağlayan bir protein kompleksi olarak tanımlanır.

Evet, aktif taşımada taşıyıcı protein kullanılır. Aktif taşıma, küçük moleküllerin (porlardan geçebilen moleküller), az yoğun ortamdan çok yoğun ortama ATP harcanarak geçişidir.

Fosfotirozine bağlanan proteinler, fosfotirozin bağlama alanlarına (PTB) sahip olanlardır. Bu tür proteinler arasında şunlar bulunur: Tensin. İnsülin reseptör substrat-1 (IRS-1). Ayrıca, kromoproteinler de fosfotirozine bağlanabilir, çünkü bu tür proteinler metal-porfirin kompleks sistemleri ile oluşur.

Peptid ve peptis terimleri farklı anlamlara sahiptir: - Peptid: Tanımlanmış bir düzende, α-amino asitlerin birbirine bağlanmasıyla oluşan kısa polimerlerdir. - Peptis: Yunanca "peptein" kökünden gelen ve "pişirmek" veya "hazırlamak" anlamına gelen bir kelimedir, genellikle proteinlerin sindirimi ile ilgili bilimsel terminolojide kullanılır. Dolayısıyla, peptid ve peptis aynı terim değildir.

9. sınıf biyoloji dersinde proteinler, yapılarına ve işlevlerine göre şu şekilde ayrılabilir: Yapısal olarak: Fibröz proteinler: Kollajen, elastin, keratin gibi yapısal proteinleri içerir. Globüler proteinler: Miyoglobin, kazein gibi taşıma veya enzim görevi yapan proteinleri içerir. İşlevsel olarak: Enzimler: Metabolik reaksiyonları katalizler. Hormonlar: Düzenleyici görev yapar. Antikorlar: Bağışıklığı sağlar. Taşıyıcılar: Moleküllerin taşınmasında görev alır. Ayrıca, proteinler erime özelliğine ve ısıdaki değişikliklere göre de sınıflandırılabilir. Proteinlerin sınıflandırılması, daha detaylı ve karmaşık olabilir; ancak 9. sınıf düzeyinde bu ayrımlar genellikle yeterlidir.

S100 pozitif ifadesi, S100 proteininin belirli dokularda veya hücrelerde varlığını ifade eder. Bu durum, genellikle aşağıdaki anlamlara gelebilir: - Malignite belirtileri. - Nörolojik hastalıklar. - İnflamasyon ve yaralanma. S100 pozitifliği, tek başına kesin bir tanı koymak için yeterli değildir ve genellikle diğer bulgularla birlikte değerlendirilmesi gerekir.

β-arrestin proteinleri, çeşitli biyolojik işlevlere sahiptir: 1. G protein sinyallemesini desensitize etme: β-arrestinler, GPCR'lerin (G protein-bağlı reseptörler) fosforilasyonunu sağlayarak G proteinleriyle olan etkileşimini engeller ve sinyallemeyi azaltır. 2. Reseptör içselleştirilmesi: β-arrestinler, GPCR'leri clathrin ve AP-2 ile ilişkilendirerek içselleştirmelerini teşvik eder, bu da reseptörlerin hücre yüzeyinden uzaklaştırılmasına yol açar. 3. Sinyalleme komplekslerini scaffolding etme: β-arrestinler, Raf-MEK-ERK gibi sinyalleme komplekslerini bir araya getirerek hücre içi sinyal yollarını düzenler. 4. Diğer sinyalleme yolları: β-arrestinler, ERK, JNK, p38 MAPK gibi diğer MAP kinazlarını ve AKT yolunu aktive ederek çeşitli hücresel yanıtları düzenler. 5. Nükleer işlevler: β-arrestin1, çekirdeğe girerek transkripsiyon faktörleriyle etkileşime girer ve gen ifadesini etkiler.

CD34 pozitif ifadesi, belirli hücrelerin yüzeyinde CD34 proteininin bulunduğunu ifade eder. Bu durum, aşağıdaki hücre ve doku türlerinde gözlemlenebilir: - Normal hücreler: Kemik iliğindeki kök hücreler, kan damarı hücreleri (endotelyal hücreler) ve cilt ile yumuşak dokulardaki bazı hücreler. - Tümörler: Hemanjiom ve anjiyosarkom gibi kan damarı tümörleri, gastrointestinal stromal tümör (GIST), dermatofibrosarkom protuberans (DFSP), bazı lösemiler ve soliter fibröz tümör. CD34 pozitifliği, patologların tümör ve kanla ilgili durumları teşhis etmesine yardımcı olur.

UNC-104 mutasyonu, kinesin-3 ailesi üyesi olan UNC-104/KIF1A proteininde meydana gelen genetik değişikliklerdir. Bu mutasyonlar, genellikle motor domain veya inhibitör CC1 domain bölgelerinde bulunur ve otoinhibisyonu bozarak proteinin aşırı aktif hale gelmesine neden olur. Sonuç olarak, UNC-104'ün işlevi değişir ve bu durum, sinaptik veziküllerin anormal birikimine, sinaps yoğunluğunun azalmasına ve sinapsların daha küçük olmasına yol açabilir.

BP3 tıpta iki farklı bağlamda kullanılabilir: 1. IGF-BP3: İnsülin benzeri büyüme faktörü bağlayıcı protein 3 anlamına gelir ve büyüme, gelişme ve hücresel süreçlerde düzenleyici bir rol oynayan bir proteindir. 2. Bipolar Bozukluk Tip 3: Ruh hali ve enerji seviyelerinde dalgalanmalar ile karakterize bir psikiyatrik durumdur.

Kolajen ve glikoprotein farklı maddelerdir. Kolajen, bağ dokunun en önemli bileşenlerinden biri olan, vücutta en fazla bulunan bir proteindir. Glikoprotein ise, şeker ve aminoasitlerden oluşmuş organik bir moleküldür.

Hepatosit growth faktör (HGF), tek zincir yapısındaki prekürsör olarak 728 aminoasitten oluşur.

LC-MS/MS yöntemi ile aşağıdaki moleküller analiz edilebilir: Küçük farmasötik bileşikler; Büyük proteinler; Polar, iyonik, termal kararsız ve uçucu olmayan bileşikler; Bitkilerdeki sekonder metabolitler (fenolik bileşenler, triterpenler vb.); Suda ve yağda çözünen vitaminler, aminler, bitkisel hormonlar, toksinler, kirleticiler; Gıda numunelerindeki pestisitler ve metabolitleri; Hormon analizleri.

Moleküler şaperonlar, proteinlerin doğru biçimde katlanarak üç boyutlu hâle gelmesi sürecinde görev alan yardımcı protein ailesidir. Moleküler şaperonların yaptığı işler şunlardır: - Ribozomda üretilen proteinlerin doğru yer ve zamanda katlanmalarına yardım etmek. - Yanlış katlanmış proteinlere bağlanarak onları stabilize etmek. - Proteinlerin diğer organellere (endoplazmik retikulum, kloroplast, mitokondri) girmeden önce katlanmalarını engellemek. - Organel içine alınan katlanmamış proteinleri katlamak.

Albumin ve globulin, kan plazmasında bulunan proteinlerdir. Albumin. Kandaki pek çok küçük molekülün iletimini sağlar. Damardaki sıvının, damar dışına kaçması durumunu engeller. Karaciğer hepatositleri tarafından sentezlenir. Sağlıklı insanlarda kan plazmasındaki proteinlerin neredeyse yarısı albüminden oluşur. Globulin. Enzimler, antikorlar ve 500’den fazla çeşitte protein içerir. γ globulin antikorları taşır. α ve β globulinler yağları ve yağda çözünen vitaminleri taşır. Albumin ve globulin oranına; total protein ve albuminin direkt ölçümü ile ulaşılır.

Kadaverin, ölüm molekülü olarak adlandırılabilir çünkü cesetlerdeki proteinlerin ayrışması sırasında oluşan toksik bir maddedir. Adli tıpta, kadaverin konsantrasyonunun belirlenmesi, ölüm süresinin tespitinde kullanılır.

İntegral zar proteini, hücre zarı boyunca uzanan ve madde geçişi için kanalları oluşturan transmembran proteindir. Bu proteinler, membran proteinlerinin %70'ini oluşturur.

Enzimler, proteinlerin sindirimi sürecinde amino asitlere parçalanır.