• Buradasın

    Modernleşme

    Yazeka

    Arama sonuçlarına göre oluşturuldu

    Erken Cumhuriyet döneminde işçi konutları nasıldı?

    Erken Cumhuriyet döneminde işçi konutları, genellikle sanayi tesislerinin çevresinde hızlı bir şekilde gelişen gecekondulaşma veya planlı olmayan yapılar şeklindeydi. Planlı işçi konutu uygulamalarına örnek olarak şunlar verilebilir: Zonguldak Kozlu M.K.İ. İşçi Evleri Sitesi. Bursa İşçi Evleri. Ayrıca, Sümerbank'ın hazırladığı "Vazife Evleri Yönetmeliği" ile endüstriyel yerleşkelerde üretim, barınma kültürü ve mekânsal disiplin süreci düzenlenmiştir.

    Taksim Cumhuriyet Anıtı neden yapıldı?

    Taksim Cumhuriyet Anıtı, Cumhuriyet'in ilanının ardından şehirde düzenlenecek törenler için uygun bir alan oluşturulması amacıyla yapılmıştır. Anıtın yapılma sürecinde izlenen adımlar şu şekildedir: Karar alma. Komisyon kurulması. Heykeltıraş seçimi. İnşa süreci. Açılış.

    Osmanlı neden Avrupa'yı örnek aldı?

    Osmanlı Devleti'nin Avrupa'yı örnek almasının bazı nedenleri: Modernleşme ihtiyacı. Dış baskılar. Siyasi ve yönetim biçimleri. Kültürel etkileşimler. Askeri teknoloji.

    Matmazel Noraliya'nın Koltuğu ne anlatmak istiyor?

    Peyami Safa'nın "Matmazel Noraliya'nın Koltuğu" romanı, karşılaştığı olayları materyalist ve pozitivist bir dünya görüşü ile açıklamaya çalışan bir gencin bunu başaramayıp içine düştüğü şüphe ve bohem durumu anlatır. Romanın ana temasında, madde ve mana karşısında, toplumla kendi ruh dünyası arasında çatışma içinde bulunan aydının bir senteze ulaşarak olgunlaşması konusu işlenir. Ayrıca, modernleşmeyi yanlış algılayan bireylerin yaşadıkları psikolojik sorunlar da işlenmiştir. Romanın iki ana bölümden oluşan olay örgüsünde ele alınan bazı konular şunlardır: Ferit’in soruları ve sorunları; Ferit’in arınmış ve aydınlanmış bir ruhun yardımıyla değişmesi ve içinde bulunduğu boşluktan kurtulması. Romanda öne çıkan mekânlar ise şunlardır: Yüksekkaldırım'daki pansiyon; Büyükada'da bulunan Matmazel Noraliya'nın evi.

    Mustafa Kemal, Batıdaki bilimsel ve teknolojik gelişmelere neden önem vermiştir?

    Mustafa Kemal Atatürk, Batıdaki bilimsel ve teknolojik gelişmelere önem vermiştir çünkü bu gelişmelerin çağdaşlaşma ve ilerleme için gerekli olduğunu düşünmüştür. Atatürk'ün bu konudaki bazı görüşleri: "Dünyada her şey için, maddiyat için, maneviyat için, hayat için, muvaffakiyet için en hakiki mürşit ilimdir, fendir". "Milletimizin siyasi, sosyal hayatında, milletimizin fikri terbiyesinde rehberimiz ilim ve fen olacaktır". "İlim ve fen nerede ise oradan olacağız ve her millet ferdinin kafasına koyacağız. İlim ve fen için kayıt ve şart yoktur". Atatürk, Türkiye'nin medeniyet dünyasında hak ettiği yeri alabilmesi için bilim ve teknolojiyi takip etmenin yanı sıra, bu alanlarda ilerleme kaydetmeyi de hedeflemiştir.

    II Mahmut neden geleneksel olarak giyilen sarık ve kalpak yerine fesin yaygınlaşmasını sağlamıştır?

    II. Mahmut, yeniçeriliği kaldırdıktan sonra onlardan hiçbir iz kalmaması amacıyla sarık ve kalpak yerine fesin yaygınlaşmasını sağlamıştır. 1826 yılında çıkardığı ferman ile devlet memurlarına fes, pantolon ve ceket giyme zorunluluğu getirmiştir. Fesin namaza uygun olması da bu kararın benimsenmesini kolaylaştırmıştır.

    İbrahim kalin akıl ve erdem kitabı ne anlatıyor?

    İbrahim Kalın'ın "Akıl ve Erdem" kitabı, Türkiye'nin modernleşme sürecinde karşılaştığı ikilemleri ve bu ikilemlerden kurtulmanın yollarını ele alır. Kitabın temel konuları: Modernleşme ve kimlik: Bir yandan dünyayla entegre olup kendi varlığına sırtını dönmek, diğer yandan her şeyi ötekileştirmek ve küçük milliyetçiliklere hapsolmak. Toplumsal muhayyile: Yerel ile küresel, tarih ile bugün, gelenek ile modernlik ve birey ile cemaati bir arada tutabilecek bir bakış açısı. Kavramların yeniden yapılandırılması: Özgürlük, barış, çoğulculuk gibi kavramların Anglo-sakson yorumlarının mutlaklaştırılması ve diğer yorumların marjinalize edilmesi. Erdemli toplum: Erdeme, ben'i geride bırakma ve kendini olgunlaştırma bağlamında bakma. Kitap, bu konuları İslam ve Batı düşünce gelenekleri çerçevesinde inceler.

    Osmanlıda süreklilik ve değişim ne zaman başladı?

    Osmanlı Devleti'nde süreklilik ve değişim süreci, 1770 yılından itibaren başlamıştır. Bu süreç, yaklaşık bir asırlık dönemi kapsayan ve "ıslahat" olarak adlandırılan düzeltmeleri ve reformları içeren bir modernleşme hareketiyle şekillenmiştir. Değişimin bazı önemli dönüm noktaları şunlardır: III. Selim Dönemi: Askeri alanda Batı düzenine göre ıslah çalışmaları ve Avrupa tababeti ile modern astronominin Osmanlı'ya girmesi. II. Mahmut Dönemi: Merkezi bürokratik elit ile paylaşarak Batı tarzında yeni bir bürokrasi ve idare oluşturulması. Tanzimat Dönemi: Modern anlamda kanunlaştırma hareketlerinin başlaması ve yasama, yürütme ve yargıda farklılaşmaların gözlemlenmesi. 1876: Meşrutiyet'in ilanı ile "meşruti-monarşi" tarzı bir idareye geçiş. Cumhuriyet'in kuruluşu ise modernleşmede bütünsel bir değişimi ifade etmiştir.

    Cumhuriyet'in ilk yıllarında toplum nasıldı?

    Cumhuriyet'in ilk yıllarında toplum, köklü değişimlerin ve bütünleştirme çabalarının etkisi altındaydı. Sosyal Hayat: Osmanlı'nın son yıllarında parçalanmış olan sosyal hayat, halkçılık ilkesi doğrultusunda bütünleştirilmeye çalışıldı. Ekonomik Durum: Sanayi ve ticarette gelişmeler kaydedildi. Toplumsal Değişimler: Modernleşme eğilimleri, özellikle erkek-kadın ortak yaşamında halk tabakasına inmeye başladı. Siyasi Durum: Tek partili cumhuriyet yerleşmiş, önemli siyasi olaylar mizah dünyasında iktidarın bakış açısına yakın bir tutumla karşılanmıştı. Bu dönemde, Türk toplumunu "muasır medeniyetler seviyesine" çıkaracak kolektif bir ideal yaratılmak istenmiştir.

    Çağdaş düşünce tarihi hangi dönem?

    Çağdaş düşünce tarihi, Batı felsefesinin 19. yüzyılın sonundan bugüne dek olan dönemini kapsar. Türkiye'de çağdaş düşünce tarihi ise Tanzimat sonrası dönemi içerir.

    Atatürk'ün yaptığı devrimlerin amacı nedir?

    Atatürk'ün yaptığı devrimlerin amacı, Türkiye Cumhuriyeti'ni modern, çağdaş ve laik bir yapıya kavuşturmaktı. Atatürk, bu amaç doğrultusunda şu hedefleri gerçekleştirmeyi hedeflemiştir: Siyasi alanda: Saltanatın kaldırılması, Cumhuriyetin ilanı ve halifeliğin kaldırılması gibi değişikliklerle geleneksel yönetim anlayışını sona erdirmek ve demokratik bir yapı oluşturmak. Toplumsal alanda: Kıyafet devrimi ve tekke, zaviye ve türbelerin kapatılması gibi düzenlemelerle toplumsal yaşamı çağdaşlaştırmak. Hukuksal alanda: Laik bir hukuk sistemi kurmak ve şeriat hukukunu kaldırmak. Kültürel alanda: Arap alfabesinin yerine Latin alfabesini kabul etmek ve dil devrimi yaparak Türkçeyi yabancı etkilerden arındırmak. Ekonomik alanda: Sanayi ve tarım reformlarıyla Türkiye'nin ekonomik bağımsızlığını sağlamak. Atatürk, bu devrimlerle Türkiye'yi Batı standartlarına uygun bir devlet haline getirmeyi ve halkın yaşam kalitesini artırmayı amaçlamıştır.

    Atatürk'ün inkılapçılık ilkesi ile ilgili sözleri nelerdir?

    Atatürk'ün inkılapçılık ilkesi ile ilgili bazı sözleri: "Yaptığımız ve yapmakta olduğumuz inkılâpların amacı, Türkiye Cumhuriyeti halkını tamamen modern ve bütün anlamı ve biçimiyle uygar bir toplumsal heyet durumuna getirmektir". "İnkılâp, bir toplumun önemli kurumlarını kısa bir süre içinde değiştirip kendini yenileştirmesi atılımıdır". "İnkılapçılık (devrimcilik), Türk ulusunun çağdaşlaşması yolunda yapılan Atatürk devrimleri'nin benimsenmesi, geliştirilmesi ve her türlü tehlikelere karşı korunmasıdır". "Değişmeyen tek şey, değişimin kendisidir". "Türk inkılabı kurucudur, yüksek bir insani ülkü ile birleşmiş vatan severlik eseridir. Çocuklarına bütün güzellikleri ve bütün büyüklükleri görmek ve aynı zamanda büyük sefaletlere acımak sanatını öğretmektedir".

    Nizâm-ı cedîd ordusu neden kuruldu?

    Nizâm-ı Cedîd Ordusu, Osmanlı Devleti'nde III. Selim tarafından, Yeniçeri Ocağı'nın ıslah edilmesinin zor olması nedeniyle kurulmuştur. Bu ordunun kurulma amaçları arasında: Batı tarzında modern bir ordu oluşturma; Osmanlı'nın siyasi otoritesini ve gücünü artırma; İstanbul ve taşrada düzeni sağlama; Ulemânın gerici zihniyetine karşı koyma yer almaktadır.

    Eski hukuk ve modern hukuk arasındaki farklar nelerdir?

    Eski hukuk ve modern hukuk arasındaki bazı farklar: Kaynaklar: Eski hukuk, din, gelenekler, kralların emirleri veya toplum yaşayışından kaynaklanan örf ve adetlere dayanırken, modern hukuk anayasalar, demokratik kurumlar ve insan haklarına dayanır. Adalet anlayışı: Eski hukukta adalet, hiyerarşik ve sınıfa dayalı farklılıklara göre şekillenirken, modern hukuk eşitlikçi ve evrensel insan haklarına dayanır. Yazılılık: Eski hukuk çoğunlukla yazısız geleneklere dayanırken, modern hukuk yazılı kanunlara sahiptir. Toplumsal yapı: Eski hukuk, toplumların kültürel, dini ve toplumsal yapısına göre şekillenirken, modern hukuk daha evrensel ve genel geçer kurallara sahiptir. Esneklik: Modern hukuk, toplumsal değişimlere daha esnek ve uyum sağlayabilirken, eski hukuk sistemleri genellikle daha sabit ve değiştirilemez hükümlere sahiptir.

    Türk eğitim tarihinde eğitimi şekillendiren etkenler nelerdir?

    Türk eğitim tarihinde eğitimi şekillendiren bazı etkenler: İslamiyet öncesi dönem: Göçebelik ve liderlik gibi yaşama biçimleri. Mesleki eğitim ve bilim sevgisi. İslamiyet sonrası dönem: Medrese gibi örgün eğitim kurumlarının kurulması. Farabi ve İbni Sina gibi düşünürlerin etkisi. İslam dininin eğitime etkisi. Cumhuriyet dönemi: Laik eğitim anlayışının benimsenmesi. Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile eğitimin Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlanması. Kadınların eğitimine önem verilmesi. Karma eğitime geçilmesi. Ayrıca, ekonomik ve bilimsel gelişmeler ile nüfus artışı gibi faktörler de zorunlu eğitim süresinin değişmesine yol açmıştır.

    XIX. yüzyılda Osmanlı'da eğitim alanındaki gelişmeler nelerdir?

    XIX. yüzyılda Osmanlı'da eğitim alanındaki bazı gelişmeler şunlardır: Medreselerin dışında yeni okulların açılması. Eğitimin halka yayılması. Yabancı dil ve fen bilimlerinin müfredata girmesi. Öğretmen yetiştiren okulların açılması. Yükseköğretim kurumlarının kurulması. Kapsamlı eğitim planlarının oluşturulması.

    Tutunamayanlarda şehirler neden değişir?

    Tutunamayanlar romanında şehirler, özellikle kent ve doğa karşıtlığı üzerinden ele alınır. Şehirlerin değişimine dair doğrudan bir bilgi bulunmamakla birlikte, romanda bürokrasi eleştirisi ve toplumsal yabancılaşma temaları işlenir. Bu bağlamda, şehrin yapısı ve dinamikleri, insanların yaşam koşullarını ve ilişkilerini etkileyerek dolaylı olarak bir değişim algısı yaratabilir. Ancak, romanın temel odak noktası, bireysel tutunamama ve toplumsal uyum sağlayamama durumlarıdır. Şehirler, bu temaların arka planı olarak kullanılır.

    Yokuşa Akan Sular kitabı ne anlatıyor?

    Yokuşa Akan Sular kitabı, tarım toplumundan sanayi toplumuna geçiş sürecinde yaşanan maddi ve manevi toplumsal sorunları anlatır. Kitapta ele alınan bazı konular şunlardır: Köyden kente göç. İşçi sorunları. Siyasi hareketler. Manevi değerlerin yitirilmesi. Kitap, Mustafa Kutlu tarafından yazılmış olup 87 sayfadan oluşmaktadır.

    Beyaz Zambak kitabı neden önemli?

    "Beyaz Zambaklar Ülkesinde" kitabının önemli olmasının bazı nedenleri: Eğitimin Rolü: Kitap, eğitimin toplumun dönüşümündeki kritik önemini vurgular. Toplumsal Dayanışma: Finlandiya'nın aydınları, halkı ülke, eğitim, tarım gibi konularda bilinçlendirerek ülkeyi kalkındırmıştır. Kültürel ve Sosyal Etkiler: Eser, kültürel reformlara ilham kaynağı olmuş ve Türkiye'de Atatürk tarafından önem verilerek Türkçeye çevrilmiş ve müfredata konmuştur. Evrensel Mesaj: Kitap, bir toplumun gelişiminde toplumsal bilinçlenme, güçlü eğitim sistemi ve ortak kararların önemini anlatır.

    Tanzimat'tan sonra medreselerin yerine ne geldi?

    Tanzimat'tan sonra medreselerin yerine modern eğitim kurumları gelmeye başlamıştır. Bu dönemde medreselerin yanı sıra şu yeni eğitim kurumları açılmıştır: Rüşdiye Mektepleri: II. Meşrutiyet döneminde yaygınlaştırılmıştır. Sultânî Mektepleri: 1867 yılından itibaren açılmaya başlanmıştır. Dârü’l-Hilâfeti’l-Aliyye Medresesi: 1914 yılında Islah-ı Medaris Nizamnamesi ile İstanbul medreseleri bu çatı altında toplanmıştır. Medresetü’l-Kuzât, Medresetü’l-Mütehassısîn, Medresetü’l-Vâizîn, Medresetü’l-İrşâd ve Medresetü’l-Eimme ve’l-Hutebâ: Farklı amaçlarla açılan medreseler. Ayrıca, 1924 yılında çıkarılan Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile medreseler Millî Eğitim Bakanlığı'na bağlanmış ve zamanla kapatılmıştır.