Mezopotamya

Dünya'nın en eski mitolojisi olarak kabul edilebilecek bir mitoloji bulunmamaktadır, çünkü mitolojiler farklı topraklarda ortaya çıkmış ve zamanla gelişmiştir. Bazı bilinen eski mitolojiler: Yunan ve Roma Mitolojisi. Mısır Mitolojisi. İskandinav Mitolojisi. Hint Mitolojisi.

Mezopotamya uygarlığının başlangıcı olarak Sümerler kabul edilir. MÖ 3500 civarında ortaya çıkan Sümerler, tarım, din ve yasalar gibi çeşitli yaşam alanlarını kaydetmek için kullanılan ilk yazı sistemlerinden biri olan çivi yazısını geliştirmişlerdir.

Sümer kelimesinin kökeni, Güney Mezopotamya'nın Semitik olmayan eski sakinleri olan Sümerler tarafından konuşulan dile, onların halefleri olan Doğu Semitik dilli Akadlar tarafından verilen "Šumeru" isminden gelmektedir. Akadca "Šumer" kelimesi, coğrafi bir adı temsil edebilir, ancak bu terime yol açan fonolojik gelişim belirsizdir. Ayrıca, Sümerlerin kökeni hakkında farklı görüşler de bulunmaktadır. Çoğu tarihçi, Sümer'in ilk olarak M.Ö. 5500 - 3300 yılları arasında, Sami ve Hint-Avrupa kökenli olmayan eklemeli izole bir dil olan Sümer dilini konuşan Batı Asyalı bir halk tarafından kalıcı olarak yerleşildiğini öne sürmektedir. Bazı araştırmacılar ise Sümerlerin, Yeşil Sahra'dan Orta Doğu'ya göç eden ve tarımın Orta Doğu'da yayılmasından sorumlu olan Kuzey Afrikalı bir halk olduğunu öne sürmüştür.

Dünya'nın en eski tarihi makalesi olarak kabul edilen eser, Herodotos'un "Tarihler" adlı kitabıdır. Ancak, ilk makalenin kime ait olduğu kesin olarak bilinmemektedir.

Mezopotamya'da yapılan kazılarda birçok uygarlığa ait eserler bulunmuştur. Bunlardan bazıları: Sümerler: Çivi yazısı, zigguratlar, Ur Standardı, Ur Kraliyet Mezarları gibi eserler. Akadlar: Sargon'un Dur Şarrukin'deki rölyefleri. Babilliler: Babil’in Asma Bahçeleri, İştar Kapısı. Asurlular: Asurbanipal'in Ninova'daki sarayında bulunan aslan avı rölyefleri, 3 girişli kapı ve taht salonu. Kassitler: Tarihi metinler. Ayrıca, Mezopotamya'da Elam, Hurriler, Mitanni gibi uygarlıklara ait eserler de bulunmaktadır.

En büyük ziggurat örneği, Babil'den kalma Marduk Zigguratı (Etemenanki) olarak kabul edilir. Bu zigguratın özellikleri: Konumu: Babil, Irak. İnşa dönemi: MÖ 14.-9. yüzyıllar. Kat sayısı: 7. En üst kat uzunluğu: 15 metre. Tapınak: En üst katta büyük bir tapınak bulunurdu. Zigguratın kalıntıları günümüze ulaşmamıştır, ancak arkeolojik araştırmalar ve tarihsel kayıtlar sayesinde yapısı hakkında bilgi edinilmiştir.

Eski Çağ medeniyetleri Anadolu ve Mezopotamya hafızası, bu bölgelerde kurulan medeniyetlerin tarih, kültür ve bilim alanlarındaki katkılarını ifade eder. Anadolu medeniyetleri hafızası şu şekilde özetlenebilir: Hititler: Anadolu'da kurulan ilk medeniyetlerden biridir. Frigler: Tarım ve hayvancılıkta ilerlemiş, dokumacılıkta gelişmiş ve Tapetes adı verilen halılarıyla tanınmışlardır. Lidyalılar: Tarihte ilk parayı kullanarak ticaretin gelişmesini sağlamış ve Kral Yolu'nu inşa etmişlerdir. Urartular: Van Gölü çevresinde güçlü bir devlet kurmuş, kaleler ve su kanalları inşa etmişlerdir. Mezopotamya medeniyetleri hafızası ise şu şekilde özetlenebilir: Sümerler: İlk yazıyı (çivi yazısı) bulmuş ve şehir devletleri kurmuşlardır. Babiller: Hammurabi Kanunları ile hukukun temellerini atmışlardır. Asurlular: Askeri disiplinleri ve ticaret yollarıyla öne çıkmış, çivi yazısını Anadolu'ya öğretmişlerdir. Bu medeniyetler, tarım, yazı, hukuk, şehircilik ve ticaret gibi alanlarda insanlık tarihine büyük katkılar sağlamışlardır.

Tarihte bilinen ilk şehir, Uruk'tur. Bunun yanı sıra, Eriha da dünyanın en eski şehirlerinden biri olarak kabul edilir ve yaklaşık 11.000 yıllık bir tarihe sahiptir.

Tiamat ve Tiamut aynı değildir. Tiamat, Babil mitolojisinde tuzlu deniz ve kaosu temsil eden bir tanrıçadır. Tiamat'ın adı, Akadca "deniz" anlamına gelen "tâmtu" kelimesiyle ilişkilendirilir. Tiamat'ın adı, "Enuma Elish" gibi eserlerde geçerken, Tiamut'tan doğrudan bahsedilmez.

Dünyanın bilinen ilk aşk mektubu, M.Ö. 2300-2500 yılları arasında Mezopotamya'da yaşayan Sümerli rahibe Enlil tarafından yazılmıştır. Enlil, bu mektubu Sümer Kralı Su-Sin'e olan aşkını itiraf etmek için evlendikleri gün yazmıştır.

Harita Genel Müdürlüğü, 2 Mayıs 1925 tarihinde 657 sayılı kanunla Millî Savunma Bakanlığına bağlı "Harita Umum Müdürlüğü" adıyla yeniden teşkilatlandırılmıştır. Ancak, Türk haritacılığının temelleri daha önceki dönemlerde atılmıştır. Örneğin, Türkiye'de modern haritaların yapımı için 1895 yılında Harbiye Nezaretinin Beşinci Şubesine bağlı bir Harita Komisyonu kurulmuş ve 1909 yılında bu komisyon Genelkurmay Başkanlığının Yedinci Şubesine bağlanmıştır.

Gök biliminin ilk olarak nerede başladığına dair kesin bir bilgi bulunmamakla birlikte, astronominin köklerinin tarih öncesine dayandığı düşünülmektedir. İlk medeniyetlerde, özellikle Mezopotamya'da (Sümer ve Babil) gök bilimi başlamıştır. Antik Yunan da gök bilimine önemli katkılarda bulunmuştur. Çin, Mısır, Maya gibi uygarlıklar da gök biliminin gelişiminde rol oynamıştır.

Evet, Irak Arapçası ve Mezopotamya Arapçası aynıdır, çünkü Mezopotamya Arapçası veya Irak Arapçası, Irak'ın Mezopotamya havzasının yanı sıra Suriye, güneydoğu Türkiye, İran ve Irak diasporası toplulukları tarafından konuşulan bir Arapça çeşididir.

Mezopotamya uygarlıklarına ait eserlerin günümüze kadar ulaşmasında etkili olan bazı faktörler şunlardır: İklim koşulları: M.Ö. 4000'li yıllarda Mezopotamya'nın ikliminin değişmesi, nehirlerde taşkınların öngörülemez hale gelmesine ve Aşağı Mezopotamya'daki bataklıkların kurumasına yol açtı. Bürokratik sistemler: Şehirlerdeki gıda maddelerinin yönetimini sağlamak için gelişen bürokratik sistemler, yazı gibi yeni teknolojilerin icat edilmesine zemin hazırladı. Sanat ve yaratıcılık: Mezopotamya sanatı, çoğunlukla şehrin yöneticilerini ve onların ihtişamlı hayatlarını tasvir etti. Koruma ve miras: Bazı eserler, UNESCO tarafından koruma altına alındı ve bu sayede dünya mirası olarak günümüze ulaştı. Ancak, Mezopotamya'daki siyasi karışıklıklar ve tarihi mirasların yağmalanması, birçok eserin kaybolmasına veya zarar görmesine neden oldu.

Evet, Babil, Mezopotamya'da yer alan bir şehirdir. Mezopotamya, Dicle ve Fırat nehirleri arasında kalan, günümüzde Irak, kuzeydoğu Suriye, Güneydoğu Anadolu Bölgesi Türkiye ve güneybatı İran topraklarını kapsayan bölgedir.

Keldani kabilesi, Batı Sami kavimlerinden Aramilerin bir kolu olup, Asurlular ve Süryanilerle aynı kökten gelmektedir. Özellikleri: Tarih: M.Ö. 9. yüzyılda Mezopotamya'ya göç etmişlerdir. Dil: Başlangıçta Aramice'ye benzer bir dil konuşmuş, daha sonra Asur ve Babil'in Akadcasını benimsemişlerdir. İnanç: İlk yüzyıllarda Hıristiyanlığı kabul etmişlerdir. Kültür: Astroloji ve gökyüzü araştırmalarında ileri düzeydedirler. Günümüzdeki Durum: Sayı: Günümüzde sayıları giderek azalmaktadır. Yaşam Alanları: Aktif oldukları dönemde Suriye ve Irak'ın kuzeyinde yaşamışlardır.

Mezopotamya'da meşruiyetin bazı kaynakları: Göksel krallık: Yersel krallıkların göksel krallıktan türediği inancı vardı. Uygarlık sanatları ve kurumları (ME): Kentlerin kurulmasını sağlayan sanat ve kurumların gökten indiği kabul edilirdi. Kralların tanrılaştırılması: Gerçekte tanrılaştırılan, devlet kurumu veya kralın siyasal bedeniydi. Halkın rızası: Devlet, sosyal adaleti sağlamalı ve refahın topluma yayılmasını desteklemeliydi. Ayrıca, Mezopotamya'da çok tanrılı bir din anlayışı vardı ve panteonun büyük tanrıları, yaşamı ve geçimi simgeleyen güçler olarak kabul edilirdi.

Fırat-Dicle havzası, tarih boyunca birçok uygarlığa ev sahipliği yapmıştır. Bu havzada yaşamış bazı uygarlıklar şunlardır: Sümerler. Akadlar. Babil. Asur. Hititler ve Mitanniler. Seleukos İmparatorluğu. Bu uygarlıklar, havzanın sunduğu verimli topraklar ve stratejik konum sayesinde gelişip büyümüşlerdir.

Şemsiyelerin atası olarak Eski Mısır'da kullanılan basit şemsiyeler kabul edilir. Çin'de ise şemsiyeler, yağlı kâğıttan yapılır ve su geçirmez bir bal mumu tabakasıyla kaplanırdı. Şemsiyenin tarihi, binlerce yıl öncesine dayanmasına rağmen, tam olarak kim tarafından ve ne zaman icat edildiği bilinmemektedir.

Nergal'in eşlerinden bazıları şunlardır: Ereşkigal. Las. Mamitu. Ninshubur.