Mezopotamya

Anunnakilerin neden yok olduğuna dair farklı teoriler bulunmaktadır: Dünya'yı terk etme: Bir teoriye göre, Anunnakiler zamanla insanlarla etkileşimlerinin azaldığını ve sonunda Dünya'yı terk ettiklerini savunur. Mitolojik varlıklar: Başka bir teori ise Anunnakilerin aslında var olmadığını, sadece mitolojik bir yaratık olduğunu iddia eder. Nibiru'nun atmosferinin bozulması: Zecharia Sitchin'in teorisine göre, Anunnakilerin Güneş Sistemi'ne ait ama yörüngesini 3600 yılda tamamlayan Nibiru (Marduk) gezegeninin atmosferinin bozulması nedeniyle yaşamları sona ermiştir. Bu konuda kesin bir bilgi bulunmamaktadır ve konu hakkında farklı görüşler ve teoriler mevcuttur.

Mezopotamya uygarlığı, Sümerler ile başlamıştır.

İlk aşk mektubunu, Mezopotamya'da hüküm sürmüş Sümer uygarlığındaki Kral Su-Sin'in eşi olan rahibe yazmıştır.

Eski Çağ medeniyetleri Anadolu ve Mezopotamya hafızası, bu bölgelerin tarih boyunca insanlığa yaptığı önemli katkıları ifade eder. Anadolu hafızası, şu medeniyetlerin bıraktığı izlerle şekillenmiştir: - Hititler: Kadeş Antlaşması gibi ilk yazılı anlaşmaları yapmış, anal adı verilen yıllıklar tutmuşlardır. - Frigler: Fibula adı verilen çengelli iğneyi icat etmiş, Kibele gibi tanrılara tapmışlardır. - Urartular: Sağlam kaleler ve sulama kanalları inşa etmiş, ölülerini eşyalarıyla birlikte kaya mezarlarına gömmüşlerdir. - Lidyalılar: Tarihte ilk parayı icat etmiş, Kral Yolu'nu inşa ederek ticareti geliştirmişlerdir. Mezopotamya hafızası ise şu medeniyetlerin katkılarıyla zengindir: - Sümerler: Çivi yazısını icat etmiş, ziggurat adı verilen tapınaklar inşa etmiş ve dört işlemi kullanmışlardır. - Babiller: Hammurabi Kanunları ile hukukun temellerini atmış, Babil Asma Bahçeleri'ni yapmışlardır. - Asurlular: Ninova Kütüphanesi'ni kurmuş, su ihtiyaçlarını karşılamak için uzun kanallar yapmışlardır. Bu medeniyetler, bilim, sanat, mimari ve hukuk alanlarında insanlık tarihine büyük etkiler bırakmışlardır.

İlk harita, M.Ö. 6. yüzyılda Mezopotamya'da bulunan Babil uygarlığına aittir.

En büyük ziggurat örneği, Babil'deki Etemenanki olarak bilinir.

Tiamat ve Tiamut aynı tanrıçadır. Tiamat, Sümer ve Mezopotamya mitolojisinde kaos ve tuzlu denizle ilişkilendirilen tanrıça olarak bilinir ve adı tiatum kelimesinden, yani "deniz" anlamına gelen kelimeden türetilmiştir.

Tarihte bilinen ilk şehir, Uruk olarak kabul edilir ve M.Ö. 4. binyılda Mezopotamya'da kurulmuştur.

Keldani kabilesi, milattan önce II. binin sonunda Güney Mezopotamya'ya gelen ve zamanla Yeni Babilonya İmparatorluğu'nun hâkim sınıfını teşkil eden bir kavimdir. Bazı özellikleri: - Dil: Akkadca ve Aramice konuşmuşlardır. - Din: İlk dönemlerde astroloji ve kâhinlikte ileri gitmişler, daha sonra Hıristiyanlığı kabul etmişlerdir. - Tarih: Babil'in yönetim dönemindeki Kaldi Hanedanı'ndan isimlerini almışlardır. Günümüzde Keldani terimi, Katolikliği benimseyen Doğu Kilisesi Hristiyanlarını ifade etmek için kullanılmaktadır.

Babil ve Mezopotamya aynı yer değildir, ancak Babil Mezopotamya'da yer almaktadır. Mezopotamya, Fırat ve Dicle nehirleri arasında kalan bölgeye verilen isimdir. Babil ise Mezopotamya'da, MÖ 1894 civarında kurulmuş bir şehir devletidir.

Gök bilimi, ilk olarak Mezopotamya'da Sümer ve Babil uygarlıklarında başlamıştır.

Mezopotamya uygarlıklarına ait eserlerin günümüze kadar ulaşmasında etkili olan faktörler şunlardır: 1. Çivi Yazısı: Sümerler tarafından icat edilen çivi yazısı, yazılı belgelerin korunmasını sağlamış ve bu belgelerin zamanla kitap, makbuz ve kanun metinleri hâline gelmesine olanak tanımıştır. 2. Zigguratlar: Tapınak olarak kullanılan zigguratlar, aynı zamanda arşiv ve kütüphane işlevi görmüş, kültürel varlığı yansıtan en değerli metinlerin saklandığı yerler olmuştur. 3. Ticaret ve Kültürel Etkileşim: Mezopotamya'nın coğrafi konumu, farklı kültürlerin buluşma noktası olmasını sağlamış, bu da eserlerin yayılmasını ve korunmasını hızlandırmıştır. 4. Kazı ve Koruma Çalışmaları: Arkeolojik kazılar ve UNESCO gibi kuruluşların eserleri koruma altına alması, Mezopotamya uygarlıklarına ait eserlerin günümüze ulaşmasını sağlamıştır.

Irak Arapçası ve Mezopotamya Arapçası aynı dili ifade eder. Mezopotamya Arapçası, Irak'ın yanı sıra Suriye, güneydoğu Türkiye, İran ve Irak diasporası toplulukları tarafından konuşulan bir Arapça çeşididir.

Mezopotamya'da meşruiyet kaynakları şunlardır: 1. Din ve Tanrılar: Mezopotamya'da krallar, büyük tanrıların yeryüzündeki temsilcileri olarak kabul edilirdi ve güçlerini tanrılardan aldıklarına inanılırdı. 2. Uygarlık Sanatları ve Kurumları: Erken Mezopotamya uygarlığında, devletin meşruiyetinin ikinci kaynağı, kentin doğumunu mümkün kılan uygarlık sanatları ve kurallarıydı. 3. Halkın Rızası: Krallar, sosyal adaleti yerine getirmek ve toplumun refahını sağlamak için çabaladıklarını iddia ederek halkın rızasını kazanmaya çalışırlardı.

Fırat ve Dicle havzası, tarih boyunca birçok uygarlığa ev sahipliği yapmıştır. Bunlar arasında en önemlileri şunlardır: 1. Sümerler: Mezopotamya'nın ilk uygarlığını kurmuşlardır. 2. Akadlar: M.Ö. 2500 yılında Mezopotamya'da Asur uygarlığını oluşturmuşlardır. 3. Babilliler: M.Ö. 1800 yılında Dicle nehri kıyısında önemli bir uygarlık kurmuşlardır. 4. Asurlular: M.Ö. 612 yılına kadar bölgede hüküm sürmüşlerdir. 5. Persler: M.Ö. 550 yılında Mezopotamya'da bir uygarlık kurmuşlardır. Ayrıca, Roma uygarlığı da bu havzada etkili olmuştur.

Nergal'ın eşi, Ereşkigal'dir.

Şemsiyelerin atası, Mezopotamya'da bulunan ve güneşten korunmak amacıyla kullanılan ilk şemsiyelerdir.

Pers uygarlığı, günümüz İran topraklarını ve çevresinde yer alan geniş bir coğrafi alanı işgal etmiştir. Bu topraklar, Hindistan'dan Avrupa'ya kadar uzanmaktaydı ve Mezopotamya, Mısır, Suriye, Lübnan, İsrail gibi bölgeleri kapsıyordu.

Cezire terimi, farklı bağlamlarda farklı yerleri ifade edebilir: 1. Coğrafi Bölge: Fırat ve Dicle Irmakları arasındaki, güney sınırı Irak'ın Tikrit şehri olan coğrafi bölgeye Kuzey Mezopotamya veya Cezire denir. 2. İlçe: Türkiye'nin Şırnak iline bağlı Cizre ilçesi de Cezire olarak adlandırılır. 3. Tarihi Eyalet: Raşidun, Emevi ve Abbasi halifeliklerinin bir eyaleti olan Cezire ayrıca, Yakındoğu'da, Irak'a bağlı bir bölge olarak da bilinir.

Cam sanatı, ilk olarak Mezopotamya ve Mısır'da ortaya çıkmıştır.