Felsefe

İnsan, doğuştan masum olarak kabul edilir çünkü her çocuk, herhangi bir günah veya suçla dünyaya gelmez; temiz bir ruh ve masum bir karakterle doğar. Ancak, insanlar yaş aldıkça tecrübe kazanır ve olgunlaşır. Masumiyetin kaybedilmesine yol açan bazı faktörler şunlardır: Hırslar ve arzular. Toplumun etkisi. Dolayısıyla, masumiyetin korunması bireyin kendi sorumluluğundadır.

Felsefe grubu öğretmeni, devlet okullarında ve özel eğitim kurumlarında haftada 15 saat zorunlu ders saatini doldurur. Ortaöğretim kurumlarında 10. ve 11. sınıflara haftada 2 ders saati felsefe dersine girer.

Felsefede şüpheciliğin (septisizm) bazı temsilcileri: Protagoras. Pyrrhon (Piron). Karneades. Arkesilaos. Ayrıca, Bertrand Russell da şüpheciliği felsefenin vazgeçilmez bir yöntemi olarak gören filozoflardan biridir.

Vüs'at O. Bener, varoluşçuluk akımının öncülerinden olarak kabul edilir. Ayrıca, Bener'in eserleri, modernist estetiğin etkileri ve bireyin iç dünyasına ağırlık veren bir anlatım tekniği ile karakterizedir.

Kozmopolitizmin kurucusu olarak genellikle Sinoplu Diyojen kabul edilir. Diyojen, belirli bir şehir devletine bağlı olan geleneksel vatandaşlık kavramını reddederek "Ben bir dünya vatandaşıyım" demiştir. Ancak, kozmopolitizm kavramı daha sonra Stoacı filozoflar tarafından geliştirilmiş ve yaygınlaştırılmıştır.

Özgür irade sorununun ortaya çıkmasının temel nedeni, evrenin determinist bir yapıya sahip olup olmadığı ve insan eylemlerinin önceden belirlenip belirlenmediği tartışmasıdır. Bu sorun, özellikle Newton fiziğinin bilim ve felsefenin temel ilkelerine getirdiği yeni yaklaşımlarla önem kazanmıştır. Özgür irade sorununa dair bazı görüşler: Determinizm: Özgür iradeyi reddeder; olaylar önceden belirlenmiştir. İndeterminizm: Determinizmi reddederek, olasılığa ve dolayısıyla özgür iradeye olanak tanır. Bağdaşırcılık: Determinist bir evrende özgür iradenin mümkün olduğunu savunur. Bağdaşmazcılık: Determinizm ve özgür iradenin aynı anda doğru olamayacağını öne sürer.

Felsefenin diğer adı "philosophia" değildir, ancak "philosophia" felsefenin Yunanca adıdır. Felsefe, varlık, bilgi, değerler, gerçek, doğruluk, zihin ve dil gibi konularla ilgili soyut, genel ve temel problemlere ilişkin yapılan sistematik çalışmaları ifade eder.

Felsefe sorularının önemli olmasının bazı nedenleri: Düşünmeyi teşvik eder. Eleştirel düşünmeyi geliştirir. Öğrenmenin başlangıcını oluşturur. Yaratıcılığı teşvik eder. İletişim becerilerini geliştirir. Kendini tanımayı sağlar. Geniş bir perspektif sunar.

Voltaire'in en ünlü sözlerinden biri, "Si Dieu n'existait pas, il faudrait l'inventer" (Tanrı yoksa bile, onu icat etmek gerekir) ifadesidir. Diğer ünlü sözleri arasında şunlar da yer alır: "Özgürlük, adaletten başka bir şey değildir". "İnsan zeka karşısında eğilir ama şefkat karşısında diz çöker". "Her insan, yapmadığı tüm iyiliklerden suçludur".

16. ve 18. yüzyıl felsefelerinin temel özellikleri hakkında bilgi bulunamadı. Ancak, 18. ve 19. yüzyıl felsefelerinin bazı temel özellikleri şunlardır: Akla önem verme. Düşünce özgürlüğü. Aydınlanma. Yeni ekollerin oluşumu. Sanayi İnkılabı ve Fransız İhtilali. Romantizm. Hegel'in diyalektiği. Kant'ın metafizik anlayışı. Pozitivizm.

Kimsenin bilemeyeceği şeyler ifadesi, farklı bağlamlarda çeşitli anlamlar taşıyabilir. Sinan Canan'ın "Kimsenin Bilemeyeceği Şeyler" kitabı, bilimsel ve toplumsal konuları ele alır. Ayrıca, "kimsenin bilemeyeceği şeyler" ifadesi, kaotik olaylar ve karmaşık sistemler ile de ilişkilendirilebilir. Bu nedenle, "kimsenin bilemeyeceği şeyler" tam olarak tanımlanamaz ve farklı yorumlara açıktır.

Özeleştirel düşünce, kişinin kendi davranışları, duygu, inanç, düşünce ve eylemleri üzerine yönelttiği eleştirel yargıdır. Özeleştiri, aynı zamanda kişinin kendini objektif bir şekilde değerlendirmesi, hatalarına karşı dürüst bir tavır takınması ve eksikliklerini gözden geçirerek bunları telafi etmeye çalışması olarak da tanımlanabilir. Özeleştiri, "otokritik" olarak da adlandırılır.

Spinoza Problemi, Irvin D. Yalom'un 2012 yılında yayımlanan ve 2015 yılında Türkçe'ye çevrilen kitabıdır. Bu sorular arasında şunlar yer alır: Irkçı ve baskıcı düşünceler nasıl bir kişilik yapısı içinde serpilip gelişir?. Böyle bir kişiliğin iç dünyası nasıl biçimlenir?. Ne tür düşünsel ve duygusal arka plan, bu düşüncelerin gelişimi için uygun bir zemin sağlar?. Bunların yanı sıra, kitapta özgür ve bağımsız düşüncenin nasıl bir kişilik yapısının ürünü olduğu veya özgür düşüncenin içinde beslenip gelişeceği özel bir düşünce ve duygu bileşiminden söz edilip edilemeyeceği gibi sorular da ele alınır. Kitap, tarihsel olaylara mümkün olduğunca sadık kalarak, ana karakterlerin, Bento Spinoza ve Alfred Rosenberg’in iç dünyasını hayal etmeye çalışır.

Albert Camus'ye göre birey ve toplum arasındaki ilişki, genellikle yabancılaşma ve uyumsuzluk üzerine kuruludur. Camus'ye göre birey, toplumun ahlaki değerleri ve kurallarıyla uyum sağlayamadığı zaman yabancılaşır. Camus'nün "Yabancı" adlı eserinde, Mösyö Meursault adlı karakter, toplumun ahlaki değerlerinden yoksun, kural dışı ve bağımsız bir yaşam sürer. Camus, bireyin toplumla uyum sağlayamamasını, hayatın anlamsızlığı ve absürtlüğü felsefesiyle de ilişkilendirir.

Etik ilkeler, eğitici ve düzenleyici olmak üzere ikiye ayrılır. Eğitici ilkeler: Meslek elemanlarına etik davranış için ilham vermeyi amaçlar. Düzenleyici ilkeler: Belli durumlarda nasıl davranılacağını veya nelerin etik açıdan ihlal sayılacağını belirler. Ayrıca, etik ilkeler farklı bağlamlara göre de sınıflandırılabilir, örneğin: Meslek etiği: Belirli bir meslek grubunun oluşturduğu, meslek üyelerine yol gösteren ilkeler bütünüdür. Kamu etiği: Kamu görevlilerinin uyması gereken tarafsızlık, dürüstlük gibi ahlaki değerler ve ilkeler bütünüdür. Temel etik ilkeler: Yararlılık, kötü davranmama, özerkliğe saygı, adalet gibi ilkelerden oluşur.

İyi ve kötünün karşıtı şu şekilde açıklanabilir: İyi, genellikle yaşam, hayırseverlik, süreklilik, mutluluk, sevgi veya adaletle ilişkilendirilen geniş bir kavramdır. Kötü ise, ahlaki kurallara ve iyiye aykırı görülen, mutluluğa ulaşmayı engelleyen eylemleri ifade eder. İyi ve kötünün zıt anlamlısı ise şu şekildedir: İyi kelimesinin zıt anlamlısı kötüdür. Kötü kelimesinin zıt anlamlısı ise iyidir.

Militan ve anarşist arasındaki temel farklar şunlardır: Militan, genellikle belirli bir siyasi ideoloji veya hareket içinde profesyonel bir devrimciyi ifade eder ve yaşam tarzını bu ideoloji ile özdeşleştirir. Anarşist ise, her türlü otoriteyi, tahakkümü ve hiyerarşiyi reddeden bir felsefeye sahiptir. Anarşizm, farklı akımlara ayrılır; bireyci anarşistler bireysel çözümleri savunurken, toplumsal anarşistler komünal çözümleri tercih eder. Ayrıca, militanlar genellikle silahlı mücadeleyi ve fraksiyonlarının bölgesindeki eylem, eğitim ve ajitasyon çalışmalarını ön planda tutarken, anarşistler daha geniş bir yelpazede sivil ve politik mücadelelere katılabilirler.

Hayır, tayy-i mekan ve tayy-i zaman aynı şey değildir. Tayy-i zaman, kısa olan zamanın uzuna çevrilmesi, bir an içinde çok uzun bir zaman yaşanması anlamına gelir. Tayy-i mekan ise, bir anda uzak bir mesafeye gidilebilmesi, mekân kaydının ortadan kaldırılması demektir. Bu kavramlar, tasavvufta olağanüstü durumlar olarak kabul edilir.

Geleneksel ahlak eğitiminin kurucuları olarak öne çıkan isimler şunlardır: Emile Durkheim: Ahlakın, bireyleri topluma bağlayan seküler bir normlar dizisi olduğunu savunmuş ve sosyal düzenin korunmasında ahlak eğitiminin önemine dikkat çekmiştir. Ziya Gökalp: Ahlakı milli kültürün bir yansıması olarak görmüş ve toplumun ortak kültürüne dayalı ahlaki değerlerin toplumsal dayanışmayı güçlendirdiğini savunmuştur. Ayrıca, Lawrence Kohlberg de geleneksel ahlak eğitimine önemli katkılarda bulunmuş, bilişsel ahlak gelişimi teorisiyle tanınmıştır.

Ölümsüz ve ölümsüz arasındaki fark, genellikle kullanım bağlamına bağlıdır. - Ölümsüz: Hiçbir zaman ölmeyecek olan, ebedî anlamına gelir. - Ölümsüz: Hiç unutulmayacak, daima anılacak olan, ebedî anlamına gelir. Özetle, "ölümsüz" daha çok biyolojik ölümsüzlüğü, "ölümsüz" ise unutulmayacak olmayı ifade eder.