DiniKavramlar

Huşû ve takva aynı şey değildir, ancak aralarında bir ilişki vardır. Takva, Allah'tan korkma, O'nun rızasını ve muhabbetini kaybetme korkusuyla dinin yasaklarından titizlikle kaçınıp emirlerini yerine getirme anlamına gelir. Takva, huşûun da içinde bulunduğu ihlas, ihsan ve huşû gibi erdemleri içerir. Dolayısıyla, takva duygusu güçlü olan bir kişide huşû da bulunabilir, ancak her takva sahibi kişinin huşû içinde olması gerekmez.

"Temizler" kelimesi ile ilgili bir bilgi bulunamadı. Ancak, temizlik ile ilgili bazı bilgiler şu şekildedir: Temizlik, insan sağlığına zarar verebilecek pislik ve kirlerden arınma anlamına gelir. Kişisel temizlik, insanın kendi bedenine ve giyimine karşı gösterdiği temizliktir. Maddi temizlik, abdest ve gusül ile başlar, namaz, Kur’ân-ı Kerîm tilâveti ve tavâf gibi ibadetlerle manevi alana geçer. Temizlik ile ilgili bazı atasözleri: "Aslan yattığı yerden belli olur". "Temizlik imandan gelir". "Temiz avlu evin süsüdür". "Temiz iş altı ayda çıkar". "Devamlı akan su yatağını ve kendini temiz tutar".

Müceddid ve müçtehit arasındaki temel fark, görev ve işlevleridir: Müceddid, Müslümanlar arasında ortaya çıkan din hususlarındaki gevşekliğe karşı onları ikaz eden, dini canlandırmak için mücadele eden ve başaran âlimdir. Müçtehit ise, âyet ve hadislerde imâ, remz, işaret şeklinde beyan edilen hakikatlerden hareketle hüküm çıkaran derin âlimdir. Müceddidler, yeni bir mesele ilâve etmez veya yeni bir hüküm koymazlar; Kur'an ve Sünnet'e tabidirler.

Seküler, Latince "saeculum" kelimesinden türemiş olup, dünya, çağ veya zaman anlamlarına gelir. Sekülerizm, dini inançlardan ve kurumlardan bağımsız bir hayat tarzını veya bakış açısını benimsemek anlamına gelir. Seküler bir yaşam tarzını benimseyen kişiler, genellikle dini inançlarını özel hayatlarına ait tutarlar ve bu inançları kamu hayatında veya siyasi karar alma süreçlerinde etkili olmak için kullanmazlar. Seküler, aynı zamanda dini değerlere önem vermeyen, onlara ilgili duymayan kişi anlamında da kullanılır.

Görülen ve görülmeyen varlıklar, "varlıklar alemi" olarak ikiye ayrılır. Görülen varlıklar. Görülmeyen varlıklar.

Guru Dakshina, Hinduizm'de öğretmen-öğrenci ilişkisini ve bu ilişkideki saygı, minnettarlık ve bilgi aktarımının önemini anlatır. Guru Dakshina'nın anlattığı bazı unsurlar: Öğrencinin bağlılığı ve çabası. Bilginin değeri. Öğrencinin dönüşümü. Toplumsal ve manevi sorumluluklar. Ayrıca, Guru Dakshina kavramı, modern eğitim felsefelerinde de ilham kaynağı olmaya devam eder.

Af kelimesi, bağışlama, cezadan muaf tutma veya hukuki sonuçların ortadan kaldırılması anlamlarına gelir. Ayrıca, af kavramı, bireysel ilişkiler, dini ve manevi bağlamlarda da kullanılır. AF kısaltması ise, "as f" ifadesinin kısaltması olarak, gayri resmi iletişimde yoğunlaştırıcı bir şekilde kullanılır.

Bağy haddi, İslam hukukunda devlete isyan suçu (bağy) için öngörülen cezayı ifade eder. Bağy suçunun cezası: İsyan öncesi ve savaşmadan yakalanmaları halinde ta‘zir amaçlı hapis. İsyan etmeleri halinde: Savaşa hazırlık içinde iseler katl (Hanefi mezhebine göre). Savaşa başladıklarında katl (Şafiî mezhebine göre). Bağy suçunun unsurları: İsyanın meşru devlet başkanına veya devlet düzenine karşı yapılmış olması. İsyanda kuvvet kullanılması. İsyanda devlet başkanının değiştirilmesi veya meşru emirlerinin uygulanmaması kasdının bulunması ve isyancıların bu hususta kendilerince haklı bir sebebe (te’vil) dayanmaları.

Aşağıdaki örnekleri uygun kavramlar ile tamamlamak için kullanılabilecek bazı kavramlar şunlardır: Mitolojik veya hayali varlıklar: Tek boynuzlu at, ejderha, peri, simurg. Genel kavramlar: İnsan, ağaç, kuş, ev, araba, şehir, gezegen, yıldız. Belirli örnekler: Çınar ağacı (bahçedeki), serçe (penceredeki), Ayşe'nin evi (sokaktaki), kırmızı araba (park yerindeki), İstanbul, dünya, güneş. Fosiller: Farklı jeolojik dönemlerde yaşamış canlılara ait fosiller. Kayaçların fiziksel ve kimyasal özellikleri: Kayaçların içindeki minerallerin türü, büyüklüğü ve dizilişi. Epirojenik hareketleri oluşturan etmenler: İzostazi, manto akımları, levha hareketleri. Sayılar: Birden fazla kelimeden oluşan sayılar ayrı yazılır. Daha fazla örnek ve uygun kavramlarla tamamlama için ilgili kaynaklardaki boşluk doldurma veya cümle tamamlama etkinliklerine başvurulabilir.

Hakikat ve marifet aynı şey değildir, ancak aralarında yakın bir ilişki vardır. Marifet, Allah'ı tanıma, Rabbânî tecellîleri bilip kavrama ve ilâhî hakikatlere vâkıf olma anlamına gelir. Tasavvuf erbâbınca, şeriat ve hakikat birbirinin iç ve dış yüzü olarak kabul edilir; şeriat dış yüz, hakikat ise iç yüzdür. Özetle, marifet hakikatin bir yönüdür, ancak aynı şey değildir.

Silsile-i Aliyye, Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed'den başlayarak manevi terbiyeyi birbirine aktaran alim ve evliyalardan oluşan bir zincirdir ve genellikle 35 halkadan oluştuğu rivayet edilir. Bazı kaynaklarda ise Silsile-i Aliyye'nin 33 kişiden oluştuğu belirtilmektedir. Her cemaatte ve kaynakta farklılık gösterebileceği için kesin sayı vermek zordur.

Ermiş kelimesi, dinî inançlara göre olağanüstü manevi güçlere sahip olan kişi anlamına gelir. Ermiş kelimesiyle eş veya yakın anlamlı bazı kelimeler şunlardır: eren; evliya; aziz; veli.

"Uzak Zahid" ifadesinin ne anlattığına dair bilgi bulunamadı. Ancak, "zahid" kelimesi tasavvuf literatüründe Allah'a ulaşmak uğruna dünyadan vazgeçen kişiyi ifade eder. Ayrıca, Fuzûlî'nin "Rind ü Zahid" adlı eseri, zahid ve rind kavramlarının çatışmasını konu alan alegorik bir Farsça nesir eseridir.

Aura ve fani kavramları farklı anlamlara sahiptir. Aura, insanın etrafını kaplayan ve enerjisel bir alan olarak tanımlanan bir kavramdır. Fani ise, kalıcı olmayan ve dünya hayatında geçici olan anlamına gelir.

Gafil insanların bazı özellikleri: İlahi nimetler karşısında nankörlük. Cehalet, şehvet, ihtiras, kibir, gurur, cimrilik ve öfke gibi kötü davranışlar sergileme. Ölümü ve hesap gününü unutma. Derin gaflet. Var olma amacını perdeleme. Gafil, Arapça kökenli bir terim olup, dikkatsiz, habersiz, ihmalkar anlamlarına gelir.

İntisap ve beyat kavramları, farklı bağlamlarda farklı anlamlar taşır: İntisap, bir kimse veya gruba mensup olmak, aralarına katılmak ve şeyhe bağlanmak anlamına gelir. Beyat, satmak ve satış işlemi demektir. İntisap ve beyat kavramları, içerik bakımından farklı olsa da, şekil bakımından benzerdir. Ayrıca, siyasi otoriteye (halife, lider) biat etmek, ayet ve hadislerde emredilmiştir.

Dört mertebe, farklı bağlamlarda farklı anlamlar taşıyabilir. İşte bazı örnekler: Tasavvufta dört mertebe: Şeriat, Tarikat, Marifet ve Hakikat. Nefsin mertebeleri: Nefs-i emmâre, nefs-i levvâme, nefs-i mülheme, nefs-i mutmainne, nefs-i râziye, nefs-i marziyye, nefs-i kâmile. Manevi yolculukta dört mertebe: Seyr-i ilallah: Aşağı bilgilerden, yüksek bilgilere ilerleme. Seyr-i anillah: Birlikten çokluğa dönüş yolculuğu. Tevhidin dört mertebesi: Temiz bir dil. Güzel duygularla dolu bir kalp. Helâl lokmalarla beslenen bir mide. Allah için yapılan ameller.

Selim akıl sahibi olmak, doğruyu ve yanlışı çok iyi bilen, tecrübe ve bilgi birikimi sayesinde sağduyulu ve ileriyi görebilen bir insan olmak anlamına gelir. Ayrıca, hataya düşme ihtimali düşük olan ve pişman olacağı davranışlardan kaçınan kişileri tanımlamak için de kullanılır. Bu tabir, evliyalara, alimlere ve hatta peygamberlere de atfedilebilir.

Hilm sahibi bir insan şu şekilde davranır: Yumuşak huyludur. Sabırlı ve tahammül sahibidir. İntikam almaktan kaçınır. Kendi haklarını korur. Bağışlayıcıdır. Herkese iyi davranır. Empati yeteneği gelişmiştir. Hilm, aynı zamanda Allah'ın bir sıfatı olup, kullarına karşı yumuşak davranışlı ve merhametli olmayı ifade eder.

Müttaki ve mütedeyyin kelimeleri arasındaki temel fark, kullanım alanları ve anlamlarıdır: - Müttaki: Allah'tan korkan ve onun emirlerini yerine getiren kişi anlamına gelir. - Mütedeyyin: Dini inançlara bağlı olan, dini görevlerini yerine getiren ve dindar bir yaşam tarzını benimseyen kişi demektir. Özetle, müttaki daha spesifik olarak Allah korkusunu ve takva sahibi olmayı ifade ederken, mütedeyyin daha genel anlamda dini inançlara bağlılığı ve bu bağlılığın yaşam tarzına yansımasını tanımlar.