Din

Kütüb-i Sitte, altı hadis kitabından oluşur: 1. Sahih-i Buhari (صحيح البخاري). 2. Sahih-i Müslim (صحيح مسلم). 3. Sünen-i Nesai (سُنن النسائي). 4. Sünen-i Tirmizi (سُـنَن الترمذي). 5. Sünen-i Ebu Davud (سُنن أبو داوود). 6. Sünen-i İbn Mace (سُنن ابن ماجة).

"Selam Fermande", Hz. Mehdi'ye hitaben bestelenmiş bir marştır. Ayrıca, "Selam Fermande" ifadesinin "Selam Ey Mevla" veya "Selam Komutan" olarak da kullanıldığı bilinmektedir.

Nisa Suresi 25. ayet, maddi gücü olmayan mümin erkeklerin, sahiplerinin izniyle mümin cariyelerle evlenmelerine izin verir. Ayetin bazı diğer anlamları: İman ve eşitlik: Allah, her bireyin imanını ve iman derecesini bilir; herkes aynı kökten gelen insanlardır ve aynı dinin mensuplarıdır. Cariye ile evlilik şartları: Cariyelerin iffetli olmaları, zina ve gizli dostluktan kaçınmaları gerekir. Ceza: Evlendikten sonra zina yaparlarsa, hür kadınlara verilen cezanın yarısı kadar ceza alırlar. Tavsiye: Bu izin, günaha düşmekten korkanlar içindir; sabretmenin daha hayırlı olduğu belirtilir.

Manevi kültür örnekleri şunlardır: Din: İnanç sistemleri, ibadetler, kutsal metinler, dini liderler ve ritüeller. Dil: Bir toplumun ortak iletişim aracı olan dil, kültürel kimliğin en önemli göstergelerinden biridir. Ahlak: İyi ve kötü kavramları, değer yargıları, etik kurallar ve sosyal sorumluluk gibi konular. Gelenek ve görenekler: Nesilden nesile aktarılan, toplumun birliğini sağlayan ve kimliğini koruyan davranış kalıpları. Sanat ve edebiyat: Müzik, resim, heykel, şiir, roman gibi sanat eserleri ve edebi yapıtlar. Tarihi bilinç: Geçmişe duyulan saygı, ataların mirasına sahip çıkma bilinci ve geleceğe yönelik umutlar. Bayramlar: Dini (Kurban Bayramı, Ramazan Bayramı) ve milli bayramlar (30 Ağustos Zafer Bayramı, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı). El sanatları: Kilim dokuma, ahşap oyma, seramik gibi el sanatları. Mutfak kültürü: Yemekler, içecekler ve yemek yeme alışkanlıkları. Masallar ve efsaneler: Nesilden nesile aktarılan masallar ve efsaneler.

Levh-i Mahfuz'un okunması, İslam inancına göre, geçmiş ve gelecek tüm olayların yazılı olduğu bu kitaptan bilgi edinmeyi sağlamaz. Levh-i Mahfuz, insanların başlarına gelecek şeyleri de ihtiva ettiği için "Kader Kitabı" olarak da adlandırılır, ancak bu, kaderin değiştirilmesi anlamına gelmez. Levh-i Mahfuz, Allah'ın sonsuz ilminin kaydedildiği bir yer olarak kabul edilir ve kainatta meydana gelecek tüm varlık ve olayların bu kitapta yazılı olduğu düşünülür. Levh-i Mahfuz'un küçük bir örneği, insanın hafızasında bulunur; bu, başından geçen olayların ve edinilen bilgilerin kaydedildiği bir tür "kayıt defteri"dir.

Ric'at inancına göre, insanların ölümden sonra dünyaya geri dönmesinin bazı nedenleri şunlardır: Tekâmül: Dünya, varlıkların yeteneklerini geliştirip ahirete ulaşmaları için yaratılmıştır. Dine yardım: Mazlumların kendi haklarını zalimlerden alması ve dünyada adalet sağlanması. İntikam: Öldürülen kişilerin, kendi elleriyle katillerinden intikam alması. Ric'at, İmamiyye Şiası'na göre, Hz. Mehdi'nin zuhurundan sonra, onun şahadetinden önce ve kıyamet kopmadan gerçekleşecektir. Bu inanç, Kuran'daki bazı ayetler ve rivayetlere dayanmaktadır.

Kalbin manevi temizliği için bazı öneriler: Helal gıda tüketmek. İstiğfar ve dua etmek. Kur'an okumak ve hükümlerine uymak. İbadetlere huşuyla devam etmek. İnfakta bulunmak. Geceleri ihya etmek. Zikir ve murakabe yapmak. Resûlullah'a muhabbet beslemek ve salevât-ı şerîfeye devam etmek. Tefekkür-i mevt ile meşgul olmak. Salih ve sadık kişilerle beraber olmak. Güzel ahlak sahibi olmak. İslam'a göre, kalbin temizlenmesi için bu amelleri ihlasla yapmak gereklidir.

Mendup, Arapça kökenli bir sözcük olup "teşvik edilen hal ve hareket" anlamına gelir. Dini bir terim olarak mendup, kesin olmayan bir tarzla yapılması istenen davranışları ifade eder. Bu davranışlar üç kategoriye ayrılır: Sünnet-i Müekkede: Dini vecibelerin tamamlayıcısı olan ve Hz. Peygamber'in bazen terk ettiği davranışlar. Sünnet-i Gayr-i Müekkede: Hz. Peygamber'in bazen yaptığı ibadet nevinden davranışlar. Sünnet-i Zevâid: Hz. Peygamber'in insan olarak yaptığı davranışlar. Mendubu işleyen sevap ve mükafata hak kazanır, terk eden ise kınanmaz.

Gassal, kelime anlamı olarak ölüleri yıkayan kişi anlamına gelir. Gassallar, ölen bir Müslüman'ın cenaze işlemlerini gerçekleştirir ve bu süreçte şu görevleri üstlenir: cesedi yıkamak; kefenlemek; cenaze namazının düzenlenmesine yardımcı olmak; defin işlemini gerçekleştirmek. Gassal olabilmek için ortaöğretim kurumlarının İmam Hatip bölümünden mezun olmak veya en az ortaöğretim kurumlarından mezun olup MEB onaylı Cenaze Hizmetleri Eğitimi Tamamlama Belgesine sahip olmak gerekir.

Çileci hayat tarzı, dünya zevklerinden yoksun, genellikle manevi hedefleri takip eden bir yaşam biçimidir. Çileciler, uygulamaları için dünyadan çekilebilir veya toplumlarının bir parçası olarak kalabilirler. Çilecilik, farklı inanç sistemlerinde farklı anlamlar taşıyabilir: Tasavvufta çile, zühd olarak adlandırılır ve belirli bir süre ya da süresiz olarak uygulanabilir. Hristiyanlıkta, özellikle ilk dönemlerde çileci keşişler, çöllerde yalnız yaşamayı tercih etmişlerdir. İslam gizemciliğinde, birçok tarikatın temel öğesidir ve bilgiye ulaşmanın ilk adımı çile çekmek olarak görülür. Çilecilik, aynı zamanda bir felsefe olan Stoacılıkla karıştırılabilir, ancak Stoacılık bir yaşam tarzı oluşturmak için temeller inşa etse de uygulamalı bir ilke veya rehber değildir.

Cristiano Ronaldo, aslen Portekizli olup, Hristiyanlık dinine mensuptur ve Katolik mezhebinden gelmektedir. Ronaldo'nun İslam'a saygı gösterdiği bazı davranışlar sergilemesi, özellikle Müslüman takım arkadaşlarıyla olan ilişkileri ve bazı maçlarda ellerini dua eder gibi açması, "Müslüman mı oldu?" spekülasyonlarına yol açmıştır.

Sala müzik, "sala" ve "müzik" kelimelerinin birleşiminden oluşmuş bir terim değildir. Sala, Arapça kökenli bir kelime olup, "dua" ve "namaz" anlamlarına gelir. Sala müzik ifadesi, "Sala Fest" adlı bir online enstrüman festivalini ifade edebilir.

Safa ile Merve arasında koşar adım gidilmesinin nedeni, Hz. Hacer'in oğlu İsmail için su ararken bu iki tepe arasında koşuşturmasına dayanır. Bu olay, hac ibadetinin bir parçası olan "sa'y" olarak adlandırılır ve Allah'ın rahmetinin tecellisi ile anne şefkatinin simgesi olarak kabul edilir. Ayrıca, sa'y sırasında Safâ ile Merve arasındaki vadinin en derin kısmında daha canlı ve hızlı yürümeye "hervele" denir ve bu, beşerî olandan ilahî rahmete koşuyu simgeler.

Tecessüs, "merak, ilgi duyma ve başkalarının gizli yönlerini öğrenmeye çalışma" anlamına gelir. Arapça kökenli bir kelime olan tecessüs, "cesâs" kelimesinden türetilmiştir ve "gizli izleme, gözetleme" anlamına gelir. Tecessüs, genellikle olumlu bir anlam taşımaz; zira başkalarının kişisel sınırlarını ihlal etme eğilimi ya da gizli bilgileri öğrenmeye çalışma gibi anlamlarla bağlantılıdır. Kur'an'da yasaklanan üç davranıştan biri olan tecessüs, kötü zan ve gıybeti de beraberinde getirebilir.

Evet, îsâr ve fedakârlık aynı anlama gelir, çünkü îsâr, kişinin kendisi ihtiyaç içinde olsa bile sahip olduğu imkânları başkalarının ihtiyacını karşılamak için kullanması, başkasının yararı için fedakârlıkta bulunmasıdır. Fedakârlık ise insanın sahip olduğu şeylerden bir başkası için vazgeçmesi, bir görev veya zorunluluk değil, gönüllülük esasına dayanan bir eylemdir.

Hamsa, farklı kültürlerde ve inanç sistemlerinde çeşitli anlamlar taşır: İslam'da: "Fatıma'nın Eli" olarak bilinir ve Hz. Fatıma ile ilişkilendirilir. Yahudilik'te: Tanrı'nın elini simgeler ve nazardan koruma sağlar. Hinduizm'de: Bereket, şans getirir ve vücuttaki yedi çakrayı temsil eder. Hristiyanlık'ta: Hz. Meryem ile ilişkilendirilir ve kutsal bir enerji kaynağı olarak görülür. Hamsa, genellikle koruyucu, şans getiren ve kötü enerjilere karşı kalkan görevi gören bir sembol olarak kabul edilir.

Kader ve kazaya yanlış bakış açılarından bazıları şunlardır: Çalışmadan tevekkül etmek. Sorumluluktan kaçmak. Kader kurbanı olmak. Değişimin imkansız olduğunu düşünmek. Kaza ve kaderi aynı anlamak.

Piskopos, bazı Hristiyan kiliselerinde, birkaç cemaatten oluşan bir bölgenin başpapazı olan, fetva verme yetkisine sahip üst kademeden din adamıdır. Piskopos kelimesi, Antik Yunanca "ἐπίσκοπος" (episkopos) sözcüğünden gelir ve "yukarıdan izleyen, gözeten" anlamına gelir.

Necip Fazıl Kısakürek, Çöle İnen Nur adlı eseri, Hz. Muhammed'in hayatını coşku ve saygı dolu bir dille anlatmak amacıyla kaleme almıştır. Kısakürek, bu eserin bir ilim kitabı değil, sanatsal bir deneme olduğunu ve iman sahiplerine hitap ettiğini belirtmiştir.

İblis'in gerçek yüzü, İbrahimî dinlere göre, Tanrı'ya isyan eden ve kötülüğün sembolü olan ruhani bir yaratıktır. İblis'in bazı özellikleri: Yaratılışı: Cinlerin ve şeytanların atası olup, ateşten yaratılmıştır. Kibir ve Büyüklenme: Âdem'e secde etmeyi reddederek kibir ve büyüklenme göstermiştir. Düşmanlık: Ademoğulları ve insanlara karşı düşmanca bir tutum sergiler. Saptırma: İnsanları doğru yoldan saptırmak ve onlara vesvese vermek için çalışır. İblis, Kur'an'da "İblis" ve "Şeytan" olarak iki farklı isimle anılır; "İblis" özel isim, "Şeytan" ise genel bir terimdir.