Din

Zühd, Arapça kökenli bir kelime olup, "dünyaya karşı ilgisizlik", "maddi zevklerden ve dünya nimetlerinden el çekme", "dünyayı terk etme" anlamlarına gelir. Zühd kavramı, İslam'da kişinin manevi bir arayış içinde olup, dünyevi arzulardan, servet ve dünyevi başarılardan vazgeçmesi ve sadece Allah'a yönelmesi anlamına gelir. Zühd, aynı zamanda bir tür içsel temizlik ve ruhsal sadelik olarak da tanımlanabilir. Zühd, terk edilen şeye göre farklı derecelere ayrılır: İlk derece: Dinin yasakladığı haramları terk etmek. İkinci derece: Şüpheli şeylerden uzak durmak (verâ). Üçüncü derece: Yapılıp yapılmamasına izin verilen hususları (mubah) terk etmek. Azimet ehlinin zühdü, Hz. Peygamber’in yaptığı gibi yemede, konuşmada, uyumada vs. her tür çokluktan kaçınıp azla yetinmektir.

Nebukadnezar'ın laneti olarak genellikle, İncil'deki Daniel kitabında geçen ve Nebukadnezar'ın gördüğü bir rüya sonrası yaşadığı akıl sağlığı sorunları anlatılır. Bu rüyanın yorumunda, Daniel isimli bir kahin, Nebukadnezar'ın kurduğu devletin yok olacağını söyler. Ancak, bu anlatıların dışarıdan başka kaynaklarla örtüştürülemediği ve bu tür hikayelerin, kendilerini bu kral tarafından zulme uğratılmış olarak görenlerin anlatılarında yer aldığı için, doğru kabul edilemeyeceği de belirtilmektedir.

Karma, Sanskrit dilinde "yapmak, eylemek, harekete geçmek" anlamlarına gelen "kri" sözcüğünden türetilmiştir. Karma kelimesinin bazı anlamları: Genel anlamda: Fiziksel ve zihinsel her türlü eylemin sonuçlarının kaçınılmaz olduğunu ifade eder; düşünülen veya yapılan her eylemin sonucunun, bu yaşamda ya da sonraki yaşamda etki edeceğini söyleyen bir kuraldır. Özel anlamlarda: Bedensel hareketler (söz, davranış) veya zihinsel hareketler (niyet, düşünce, imaj oluşturma). Bu hareketlerin sonucu. Bireyin şimdiki ve geçmiş yaşamdaki hareketlerinin sonuçlarının toplamı. Manevi âlemdeki nedensellik kuralı (yasa). Karma, Hinduizm, Budizm, Jainizm, Taoizm, Sihizm ve teozofide kullanılan bir terimdir.

İslam inancına göre, şeytanın en güçlü olduğu yer insanların kalpleridir. Diğer inançlara göre şeytanın en güçlü olduğu yerlerle ilgili bazı bilgiler şu şekildedir: Yahudilik. Hristiyanlık. İnançlar bilimsel temellere dayanmamaktadır.

Miladi takvimin milat kabul edilmesinin nedeni, Hz. İsa'nın doğum yılını başlangıç noktası olarak almasıdır. Miladi takvim, Papa XIII. Gregorius tarafından yaptırılan ve Roma İmparatoru Jül Sezar tarafından kabul edilen Jülyen takviminin yerine geçen bir takvim türüdür.

Er-Riaye, 786-857 yılları arasında yaşamış olan alim Haris el-Muhasibi tarafından yazılmış bir eserdir. Eserde ele alınan bazı konular: Allah’ın hakkına riayet; Takva ve mahiyeti; Nefsi tanıma; Riya ve çeşitleri; Kibir; Arkadaşları tanıma; Aldanma; Ucub, hased, vera, takva, müridlerin tedibi. Er-Riaye, tasavvuf ve ahlak felsefesi üzerine kurulu, yoğun ve değerli bir eser olarak kabul edilir.

Ahit Sandığı'nın önemli olmasının bazı nedenleri: On Emir'in muhafazası. Tanrı'nın fiziksel varlığı. Kefaret Günü'ndeki rolü. Kutsal eşyalar. Hristiyanlığa göre, Hz. İsa'nın fedakarlığı ile yeni bir anlaşma yapıldığından Ahit Sandığı görevini tamamlamış ve cennete alınmıştır.

Sahih-i Buhari'yi okumak, İslam ilim ve hadis tarihinde önemli bir yere sahip olsa da, tek başına yeterli değildir. Sahih-i Buhari, sadece sahih hadislerden oluşan ilk hadis kitabıdır ve hadisçilere hadisleri anlama ve delil getirme hususunda destek olmuştur. Hadislerin doğru bir şekilde değerlendirilmesi için diğer hadis kaynakları ve ilim adamlarının görüşleri de dikkate alınmalıdır.

Aslah ilkesi, "kullar hakkında en uygun, en faydalı, en iyi olan şeyi yapmak" anlamına gelir. Aslah ilkesiyle ilgili farklı görüşler bulunmaktadır: Bağdat Mu'tezilesi: Dünyada ve ahirette insanlar için aslahı işlemenin Allah'a vacip olduğunu savunur. Basra Mu'tezilesi: Allah'ın aslahı ahirette işleyebileceğini, ancak dini konularda mükellefe lütufta bulunması gerektiğini belirtir. Ehl-i Sünnet'e göre ise insanlar için salâh ve aslaha riayet, Yüce Allah'a vacip değildir; çünkü ilâhlık vücûbla bağdaşmaz ve Allah dilediğini yapar.

Sezai Karakoç'un "Samanyolunda Ziyafet" kitabı, yazarın ömür boyu, daha çok ramazanlarda yazdığı oruç hakkındaki yazılardan oluşur. Kitapta ele alınan bazı konular: Orucun anlamı ve etkisi: Oruç, yazar tarafından bir ruh şöleni ve gök sofrası olarak tanımlanır. Ramazan ayının önemi: Ramazan'ın, hem bireysel hem de toplumsal dirilişe katkısı vurgulanır. Çocukluk dönemi ramazanları: Yazar, kendi çocukluk dönemindeki ramazanları ve bu ayların insanlar üzerindeki etkisini anlatır. Manevi arınma: Oruç, bedensel bir ibadet olmanın ötesinde, insanı manevi olarak arındıran bir süreç olarak ele alınır. Orucun sanatsal etkisi: Orucun, şairlerin sanatına kattığı edebi faydalar tartışılır.

Thiago Alcântara, Roma Katolik dinine mensuptur.

Hz. Yusuf'un hayatının dizi yapılmasının birkaç nedeni vardır: Dini ve tarihi bir hikaye olması. Evrensel temalar içermesi. Görsel ve dramatik bir anlatım sunması. Bu unsurlar, Hz. Yusuf'un hayatının dizi olarak uyarlanmasını ve geniş kitleler tarafından izlenmesini sağlamıştır.

Ölüler Kitabı, Antik Mısır'da ölen kişinin ruhu için hazırlanmış bir rehber metin olduğu için genellikle ölen kişi tarafından okunur. Ancak, yaşayan insanlar da bu metinlerden faydalanabilir; bazı büyüler dünyevi yaşamda ruhsal deneyimler ve dönüşüm için kullanılabilir.

Asmodeus, efsaneye göre bir ifrit olup, Hristiyanlıkta cehennemin yedi prensinden biridir ve şehvet günahını temsil eder. Bazı özellikleri: Fiziksel görünüm: İnsanoid bir yapıya sahiptir, ancak kanatları bat, kuyruğu ise yılan şeklindedir. Yetenekler: Matematik, mimari ve astronomi gibi alanlarda bilgilidir. İlişkiler: Lilith ile evlidir ve onunla birlikte şeytani çocuklar veya cinler yarattığına inanılır. Rolü: Gambling evlerini yönetir ve intikam ile kin duygularını körükler. Asmodeus, ilk olarak apokrif Tobit Kitabı'nda kötü niyetli bir varlık olarak, aşk ve evlilik bağlarına zarar veren biri olarak tasvir edilmiştir. Asmodeus, İslam ve Yahudilikte de yer alır; İslam'da Sakhr olarak bilinir ve Kral Süleyman'ın düşmanıdır.

Eyüp Sultan'ın önemli olmasının bazı sebepleri şunlardır: Hz. Muhammed'i misafir etmesi. Savaşlara katılması. İstanbul'un fethi. Türbesinin bulunması. Osmanlı siyasetindeki önemi. Ziyaretgâh olması. Tekkelerin merkezi olması.

Îsâr, sözlükte "bir şeyi ya da bir kimseyi diğerine üstün tutma, tercih etme" anlamına gelir. Ahlak terimi olarak ise "bir kimsenin kendisi ihtiyaç içinde olsa bile sahip olduğu imkânları başkalarının ihtiyacını karşılamak için kullanması, başkasının yararı için fedakârlıkta bulunması" anlamındadır. Îsâr, cömertliğin bir üst derecesi olarak kabul edilir.

Ayna, farklı kültürlerde ve inanç sistemlerinde çeşitli nedenlerle kutsal kabul edilmiştir: Mitolojik ve dinsel sembol: Ayna, birçok mitolojide tanrı veya tanrıçalarla özdeşleştirilmiş ve onların simgeleri olarak kullanılmıştır. Koruma ve uğur getirme: Aynaların, yansıtma özelliğiyle kötü enerjileri geri yansıtarak evleri koruduğuna inanılır. İlahi bağlantı: Aynaların manevi bir rehber olduğu ve ilahi varlıklarla iletişime geçmeyi sağladığı düşünülür. Gerçeği gösterme: Aynaların insanların iç dünyalarını ve gerçek doğalarını yansıttığına inanılır. Ebediyet ve güzellik: Antik Mısır'da ayna, ebediyeti, ölümsüzlüğü, güzelliği ve ilahi olanla bağlantıyı temsil ederdi. Ayrıca, İslam kültüründe de ayna kullanılması tavsiye edilen bir eşyadır ve tasavvufta önemli bir sembol olarak yer alır.

İzaca, Kur'an-ı Kerim'in 110. suresi olan Nasr Suresi'nin ilk ayetinde geçen ve "yardım" anlamına gelen "nasr" kelimesinden türetilmiştir. Bu sure, Allah'ın Hz. Peygamber'e nasip ettiği zaferleri ve fetihleri, ayrıca insanların İslam'a akın akın girmelerini konu alır.

"Her can ölümü tadacaktır" ifadesi, Kur'an-ı Kerim'de yer alan Âl-i İmrân Suresi'nin 185. ayetinde geçmektedir. Ayrıca, bu ifade Enbiyâ Suresi'nin 35. ayetinde ve Ankebût Suresi'nin 57. ayetinde de yer almaktadır.

Feraset sahibi olmak için şunlar yapılabilir: Güçlü bir imana sahip olmak. Günah işlememek ve tevbe etmek. İlim elde etmek. Dua etmek. Tecrübe kazanmak. Feraset, doğuştan gelen bir yetenek olmasının yanı sıra, tecrübe ve bilgi ile de artan bir özelliktir.