Bizans

Karamanlı kelimesinin kökeni iki farklı şekilde değerlendirilmektedir: 1. Dilsel Köken: Karamanlı, Türkçe konuşan Ortodoks Hristiyanlar için kullanılan bir terimdir ve bu topluluğun kökeni, Bizans İmparatorluğu döneminde Türkleştirilmiş Rum nüfusu veya Türk fetihlerinden sonra bölgeye yerleşen Hristiyan Türk askerleri olarak kabul edilir. 2. Coğrafi Köken: Karamanlı, Karaman ve çevresinde yaşayan Türkmen topluluğu için de kullanılır ve bu topluluğun kökeni, Oğuz boylarına dayanır.

6. yüzyılda dünyanın en güçlü devleti olarak Bizans İmparatorluğu gösterilmektedir. Bizans İmparatorluğu'nun güçlü yönleri: diplomasi; savunma mimarisi; ticaret yolları. 6. yüzyılda Bizans'ın toprak alanı 3,5 milyon km² idi.

Trabzon'un eski hali, tarih boyunca çeşitli medeniyetlerin etkisi altında kalmış ve önemli değişimler göstermiştir. Antik Çağ ve Roma Dönemi: Trabzon, MÖ 756 yılına kadar uzanan bir geçmişe sahiptir ve Roma döneminde önemli bir liman kenti olarak bilinirdi. Bizans Dönemi: Bizans döneminde Trabzon, stratejik önemini korudu ve 1204 yılında Latinler tarafından işgal edildikten sonra Trabzon İmparatorluğu'nun başkenti oldu. Osmanlı Dönemi: 1461 yılında Fatih Sultan Mehmet tarafından Osmanlı İmparatorluğu'na katılan Trabzon, Osmanlı döneminde de önemli bir liman kenti olarak hem ticaret hem de askeri üs olarak kullanıldı. Cumhuriyet Dönemi: Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulmasıyla birlikte Trabzon, modernleşme sürecine girdi ve çeşitli altyapı projeleriyle gelişti.

Tiran Kalesi, Bizans uygarlığına aittir.

Yunanistan'ın yazılı kaynakları, antik dönemden günümüze kadar uzanan çeşitli belgeleri içerir: Antik Dönem: 1. Homeros Destanları (İlyada ve Odysseia): MÖ 8. yüzyıla tarihlenen destanlar, Troya Savaşı ve Odysseus'un yolculuğunu anlatır. 2. Herodot'un Tarihi: Pers Savaşları'nı kapsamlı bir şekilde anlatan eser, tarih yazımının ilk örneklerinden biridir. 3. Tukidides'in Peloponez Savaşı Tarihi: MÖ 5. yüzyılda Atina ile Sparta arasındaki savaşı detaylı bir şekilde analiz eder. 4. Atinalıların Yasaları: Solon, Kleisthenes ve Perikles gibi devlet adamlarının reformları ve yasaları hakkında bilgi verir. 5. Felsefi Metinler: Platon, Aristoteles ve Sokrates'in eserleri, Batı felsefesinin temelini oluşturur. 6. Tıbbi Metinler: Hipokrat gibi hekimlerin yazdığı tıbbi metinler, antik çağın tıbbi bilgisini yansıtır. Bizans Dönemi: 1. Bizans Tarihçilerinin Eserleri: Prokopios ve Anna Komnene gibi tarihçilerin yazdığı eserler, Bizans İmparatorluğu'nun tarihini anlatır. 2. Dinsel Metinler: İncil'in Yunanca çevirisi olan Septuaginta ve Bizans kilise babalarının teolojik eserleri. 3. Hukuk Metinleri: Justinianus Kanunları gibi hukuk metinleri, Bizans hukuk sisteminin gelişimini gösterir. Osmanlı Dönemi: 1. Seyahatnameler: Evliya Çelebi gibi seyyahların yazdığı seyahatnameler, Osmanlı dönemindeki sosyal ve kültürel yapıyı anlatır. 2. Tarihi Belgeler: Tapu kayıtları, vergi defterleri ve vakfiyeler, idari yapı ve günlük hayat hakkında bilgi sağlar. Modern Dönem: 1. Bağımsızlık Savaşları Dönemi Gazete ve Dergileri: Yunan bağımsızlık mücadelesini anlatan yayınlar, milli bilincin oluşumunu gösterir. 2. Yunan Tarihçilerinin Eserleri: 19. yüzyıldan günümüze kadar olan tarihi inceleyen eserler. 3. Arkeolojik Kazı Raporları: Antik Yunan şehirlerinin ortaya çıkarılmasıyla ilgili raporlar, Yunan tarihine dair önemli bilgiler sağlar.

"Bizans Definesi" adlı hikayenin bazı özellikleri şunlardır: 1. Konu: Hikayede, Bizans dönemine ait olduğu düşünülen bir defineyi bulma umuduyla yapılan çabalar anlatılır. 2. Ana Mesaj: Kolay yoldan zengin olma arzusunun insanları nasıl yanıltabileceği ve gerçek başarının ancak emek, bilgi, sabır ve mantıkla mümkün olduğu vurgulanır. 3. Fantastik Öğeler: Hikayede lanetli hazineler, efsanevi figürler gibi fantastik ögeler de yer alabilir. 4. Gerçek Hayatla Bağlantı: Hikayede, tarihi olaylar ve mekanlar gerçek hayatla ilişkilendirilerek işlenir. 5. Dil ve Üslup: Hikayenin dili sade ve abartısızdır, bu da eserin günümüz okuyucuları tarafından kolayca anlaşılmasını sağlar.

Bizans İstanbul'u, mimari açıdan kubbeler, mozaikler ve karmaşık süslemelerle karakterize edilen bir görünüme sahipti. Öne çıkan yapılar arasında: - Ayasofya: 6. yüzyılda inşa edilen, dikey ve yatay çizgilerin uyumlu bir karışımını sergileyen anıtsal bir yapı. - Nea Ekklesia: İmparator L Basileus döneminde inşa edilen, birçok manastır kilisesine örnek olan bir kilise. - Peripleptos Kilisesi: İmparator III. Romanos tarafından yaptırılan, yuvarlak planlı ve zengin bezemeli bir kilise. - Chora Manastırı Kilisesi: Sur dışında yer alan, mozaik ve freskolarıyla ünlü bir yapı. Ticaret ve yerleşim açısından ise şehir, yabancıların denetimi altındaydi ve özellikle Venedikliler ve Cenevizliler önemli bir rol oynuyordu.

Bukoleon Sarayı ve Küçük Ayasofya farklı yapılardır. Bukoleon Sarayı, İstanbul'un Fatih ilçesinde, Küçük Ayasofya Mahallesi'nde, Çatladıkapı Mevkii'nde, Kennedy Caddesi üzerinde yer alan bir Bizans sahilsarayıdır. Küçük Ayasofya ise, aynı bölgede, Arasta Çarşısı'nın arkasında, Marmara Denizi'ne uzanan Küçük Ayasofya Caddesi'nin sonunda yer alan bir VI. yüzyıl kilisesidir.

Kuruluş Osman dizisinde Osman Bey'in Moğollarla savaşmasının nedeni, Bizans-Moğol ittifakına karşı uç bölgesini ve Türk boylarını koruma çabasıdır.

Follis sikkeler, tarihsel ve kültürel değerleri nedeniyle değerlidir. Bu sikkeler, Bizans para sisteminde önemli bir yer tutmuş ve İmparator I. Anastasios'un reformuyla kullanılmaya başlanmıştır. Değerlerinin artmasının nedenleri: 1. Nadirlik: Bazı follis sikkeleri, özellikle iyi korunmuş ve az sayıda üretilmiş olanlar, koleksiyoncular tarafından aranır. 2. Estetik ve Tasarım: Detaylı tasarımlar ve üzerindeki yazılar, sikkeleri daha çekici hale getirir. 3. Tarihî Önem: Sikkeler, üretildiği dönemin ekonomik, sosyal ve siyasi koşullarını yansıtır. 4. Malzeme: Altın ve gümüş içeriği, sikkelerin değerini doğrudan etkiler; bu metaller doğada sınırlı ve değerli kaynaklardır.

Paul Stephenson'un "Yeni Roma" kitabı, MS 395-700 yılları arasındaki Bizans dünyasını ele almaktadır. Kitapta, Roma İmparatorluğu'nun doğuya göç eden parçaları ve onlara ne olduğu, modern bilimsel yöntemler ve geleneksel tarih birleştirilerek anlatılmaktadır. Konu başlıkları arasında: - İklim değişikliği, salgın hastalıklar ve istilacı kabilelerin antik şehirlerin çöküşüne etkisi; - Konstantinopolis ve diğer önemli şehirlerin (İstanbul, Antakya, İzmir, İskenderiye, Roma) günlük hayatı, halkın yaşadığı zorluklar ve değişimler; - Saray mensupları, kilise görevlileri, doğal afetler ve dünyevi-dinî hayat arasında sıkışan insanların hikayeleri yer almaktadır.

Avasım hattı, Abbasiler döneminde, Bizans İmparatorluğu ile İslam devletleri arasındaki müstahkem sınır bölgelerine verilen addır. Bu hat, Tarsus'tan Toros Dağları boyunca Malatya'ya, oradan da Fırat'a kadar uzanıyordu. Avasım şehirlerine, savaşlardaki cesaretleriyle nam salan Türk komutanlar ve orduları yerleştirilmiştir. Avasım hattı, 10. yüzyıldan itibaren yoğun saldırılara maruz kalmış ve 10. yüzyılın sonunda Bizans'ın eline geçmiştir.

Ostrogotlar, Bizans İmparatorluğu imparatoru I. Justinianus'un orduları tarafından yok edilmiştir. 535 yılında başlayan savaşlar sonucunda, 20 yıl süren çatışmalar İtalya'ya büyük zarar vermiş ve Ostrogot Krallığı'nı ortadan kaldırmıştır.

Sekizgen planlı şehirler, Bizans uygarlığına aittir.

Bizans, Doğu Roma İmparatorluğu veya Roma İmparatorluğu'nun devamı olarak kabul edilen bir uygarlığa aittir.

I. İgnatius'un hayatı kısaca şu şekilde özetlenebilir: Doğum ve Aile Hayatı: 797 yılında Konstantinopolis'te Bizans İmparatoru I. Mihail ile Prokopia'nın oğlu olarak doğdu. Kilise Hayatı: Daha bir çocukken imparatorluk muhafızları arasında yeni birliklerin göstermelik komutanı olarak atandı ve zorla hadım edildi. Patriklik Dönemi: İmparator Theofilos'un ölümünden sonra imparator olan III. Mihail'ın annesi Theodora tarafından, I. Methodios'un 847 yılındaki ölümünden sonra Konstantinopolis Patriği olarak atandı. İlk patriklik döneminde, geçmişte İkonoklazmı desteklemiş kilise mensuplarının görevden alınması ile ilgili sorun yaşadı ve ılımlı grubun başını çeken Gregory Asbestas'ı görevden aldı. 858 yılında, Bardas'ın Aya Sofya'ya girişine izin vermemesi nedeniyle görevden alındı ve yerine Fotios geçti. 863 yılında Roma'da toplanan sinod, Fotios'u görevden alıp İgnatius'u tekrar patrik olarak atadı. Ölüm: 23 Ekim 877'de Konstantinopolis'te öldü.

Fatih Sultan Mehmet, Mora'yı dört ana sebep nedeniyle aldı: 1. Bizans'ın Diriltilme Umutlarını Yok Etmek: Mora Despotları'nın Bizans İmparatoru ile akraba olmaları, Fatih'in Mora'yı alarak Bizans'ın yeniden canlanma ihtimalini ortadan kaldırmak istemesine neden oldu. 2. Osmanlı'nın Rumeli'de Genişleme Siyaseti: Mora'nın alınması, Fatih'in İtalya'ya yapacağı sefer için bir üs sağlama amacını taşıyordu. 3. Mora Halkının Şikayetçi Olması: Mora halkı, despotların yönetiminden memnun değildi ve Osmanlı'ya yardım istedi. 4. Vergi Sorunu: Mora Despotları, ödemeleri gereken vergiyi ödemiyorlardı.

Bizans'ta fildişinden çeşitli sanat eserleri ve süs eşyaları yapılırdı. Bu eserler arasında: Dini eşyalar: Kutsal kalıntıların mahfazaları, üçkanatlılar, madonnalar, mayasız ekmek saklanan kutular. Mobilya: Piskopos kürsüleri gibi mobilyalar. Küçük heykeller ve figürler: Fildişi levhalarla kaplı büyük heykellerin yüzleri. Ayrıca, fildişi kakmacılık ve oymacılık işlerinde de kullanılırdı.

Adana'yı ilk kimin fethettiğine dair kesin bir bilgi bulunmamaktadır. Ancak, Adana'nın tarih boyunca birçok medeniyet tarafından fethedildiği ve el değiştirdiği bilinmektedir. Adana'yı fetheden bazı medeniyetler: Hititler. Emevîler ve Abbasîler. Anadolu Selçuklu Devleti. Ramazanoğulları Beyliği. Osmanlı İmparatorluğu.

Akroinon Savaşı, III. Leon döneminde, 740 yılında gerçekleşmiştir. Bu savaş, Bizans İmparatorluğu'nun Emevi Arap ordusuna karşı kazandığı kesin bir zaferle sonuçlanmıştır.