Biyokimya

1 mol glikozun yanması (oksidasyonu) sonucu net olarak 38 ATP üretilir. Bu miktarın dağılımı şu şekildedir: Glikoliz: 2 ATP. Krebs Döngüsü: 2 ATP. Oksidatif Fosforilasyon (ETS): 34 ATP (her NADH için 3 ATP, her FADH2 için 2 ATP). Beyin ve iskelet kası hücrelerinde ise net ATP kazancı 30'dur.

Glikositler vücutta çeşitli işlevler üstlenir: 1. Enerji Depolaması: Glikojen formunda, karaciğer ve kas hücrelerinde enerji depolanmasını sağlar. 2. Kas Fonksiyonu: Kaslarda depolanan glikojen, kasların enerji ihtiyacını karşılamak için kullanılır ve kas kasılmalarının devam etmesini sağlar. 3. Sıcaklık Düzenlemesi: Vücut soğuk ortama maruz kaldığında, glikojen enerji üretimi için kullanılarak vücut ısısının korunmasına yardımcı olur. 4. Diğer Roller: Glikositler, bitkilerde böceklere, mantarlara, virüslere ve bakterilere karşı koruma, antioksidanlar ve tozlayıcı çekiciler olarak da görev yapar.

Karaciğerde glikojen seviyesinin azalması durumunda aşağıdaki olumsuz etkiler ortaya çıkabilir: 1. Kan şekeri seviyesinde düşüş (hipoglisemi). 2. Vücut yağ yakımının artması. 3. Beyin fonksiyonlarında yavaşlama ve konsantrasyon kaybı. 4. Kaslarda güçsüzlük ve egzersiz sırasında enerji yetersizliği. Glikojen seviyesinin normalin altına düşmesi, vücudun alternatif enerji kaynaklarına yönelmesine neden olur.

Aminobutirik asidin (GABA) kimyasal formülü C4H9NO2'dir.

Katekolaminler, vücutta nörotransmitter ve hormon olarak görev yapan kimyasal bileşiklerdir. Üç ana katekolamin türü şunlardır: 1. Dopamin: Beyin ve merkezî sinir sisteminde bulunan bir nörotransmitterdir. 2. Norepinefrin (Noradrenalin): Hem nörotransmitter hem de hormon olarak işlev görür. 3. Epinefrin (Adrenalin): Özellikle adrenal bezlerden salınan bir hormondur. Katekolaminler, sinir sistemi fonksiyonlarının düzenlenmesinde ve vücudun stresle başa çıkmasında önemli rol oynar.

Aromaterapinin kurucusu olarak kabul edilen kişi, Fransız kimyager René-Maurice Gattefossé'dur. Gattefossé, 1936 yılında bir laboratuvar kazasında elini yakmış ve lavanta yağının iyileştirici etkisini fark etmiştir.

Maltoz ve maltodextrin aynı maddeler değildir. Maltoz, iki glikoz molekülünden oluşan bir şeker türüdür ve nişastanın parçalanmasıyla oluşur. Maltodextrin ise, tahıl nişastalarının (genellikle mısır veya buğday) kısmen hidrolize edilmesiyle üretilen, beyaz, nişastalı bir tozdur.

Jelatinizasyon sıcaklığı, nişastanın sıcaklığın etkisi altında sulu bir ortamda kademeli olarak şiştiği sıcaklık aralığıdır. Örneğin, patateslerden elde edilen nişasta 60–65 °C'de, tahıl nişastaları ise 80–85 °C'de jelleşir.

Oksidasyonun belirtileri genellikle hücresel düzeyde meydana gelir ve çeşitli sağlık sorunlarına yol açabilir. İşte bazı oksidasyon belirtileri: Yorgunluk ve enerji düşüklüğü. Baş ağrısı ve genel halsizlik. Erken yaşlanma belirtileri. Bağışıklık sisteminin zayıflaması. Kas ve eklem ağrıları. Hafıza ve bilişsel fonksiyonlarda azalma. Oksidasyonu azaltmak için sağlıklı yaşam tarzı seçimleri yapmak, antioksidan bakımından zengin besinler tüketmek ve çevresel toksinlere maruz kalmayı en aza indirmek önemlidir.

Oksihemoglobin — oksijenin hemoglobinle birleşmesi sonucu oluşan bileşiktir. Akciğerlerde oksijen yoğunluğu yüksek olduğu zaman meydana gelir. Oksihemoglobin, vücudun yaşamını sürdürmesinde kritik bir rol oynar.

Arcein hakkında bilgi bulunamadı. Ancak, arjinin (L-arginin) bazı faydaları şunlardır: Kan dolaşımı ve kalp sağlığı: Kan damarlarını genişleterek kan akışını artırır, bu da kalp sağlığını destekler. Spor performansı: Kaslara daha fazla oksijen ve besin maddesi taşıyarak performansı iyileştirebilir. Bağışıklık sistemi: Bağışıklık hücrelerinin aktivitesini artırarak enfeksiyonlara karşı direnci destekleyebilir. Hormon salgısı: Büyüme hormonu salgısını artırabilir ve kas gelişimini destekleyebilir. Arjinin takviyeleri kullanmadan önce bir sağlık profesyoneline danışılması önerilir.

Protein yapılı hormonlar şunlardır: 1. Peptit hormonları: Hipofiz hormonları (büyüme hormonu, prolaktin, LH, FSH), tiroid hormonları (T3 ve T4), insülin, glukagon ve paratiroid hormonu (PTH). 2. Glikoprotein hormonları: Hipotalamus, hipofiz ve pankreas hormonları. Bu hormonlar, yapılarında amino asit zincirleri içerir ve genellikle suda çözünür.

Amiglobin, demir glukonat, folat, C vitamini, B12 vitamini içeren bir besin takviyesidir. Amiglobin veya herhangi bir besin takviyesi kullanmadan önce bir sağlık uzmanına danışılması önerilir.

Allosterik inhibisyon ve rekabetçi inhibisyon arasındaki temel farklar şunlardır: 1. Bağlanma Bölgesi: - Rekabetçi inhibisyonda inhibitör, enzimin aktif bölgesine bağlanır ve substrat ile rekabet eder. - Allosterik inhibisyonda inhibitör, enzimin aktif bölgesi dışındaki bir allosterik bölgeye bağlanır. 2. Etki Mekanizması: - Rekabetçi inhibisyonda inhibitör, substratın aktif bölgeye bağlanmasını engeller. - Allosterik inhibisyonda inhibitör, enzimin şeklini değiştirerek aktif bölgenin substrat için afinitesini azaltır. 3. Tersine Çevrilebilirlik: - Rekabetçi inhibisyon genellikle tersine çevrilebilir, yüksek substrat konsantrasyonu ile inhibisyon aşılabilir. - Allosterik inhibisyon daha dinamiktir ve metabolik yolların ince ayarı için önemli bir mekanizma olabilir, ancak bazı durumlarda geri döndürülemez olabilir. 4. Örnekler: - Rekabetçi inhibisyon örneği, disülfiram ile asetaldehit dehidrojenazın inhibisyonudur. - Allosterik inhibisyon örneği, hücre büyümesini düzenleyen enzimlerin inhibisyonudur.

Yavuz Şahin'in "Biyokimya Konu Kitabı" 170 sayfadan oluşmaktadır.

İnterlökinler, bağışıklık sisteminin geniş bir kısmına bağlı olan ve çeşitli vücut hücreleri tarafından üretilen sinyalleme molekülleridir. Başlıca işlevleri şunlardır: Bağışıklık tepkilerini uyarmak: Özellikle iltihaplanma gibi durumlarda bağışıklık hücrelerinin aktivasyonunu ve farklılaşmasını sağlarlar. Hücreler arası iletişimi sağlamak: Hedef hücreler üzerindeki spesifik reseptörlerine bağlanarak hücrelerin sitokine yanıt vermesini sağlarlar. Hematopoezi düzenlemek: Kan hücrelerinin gelişimini ve farklılaşmasını kontrol ederler. Ayrıca, bazı interlökinler kanser tedavisi ve doku nakli gibi alanlarda immünoterapide de kullanılır.

Porfirin metabolizması, vücutta porfirinlerin üretimi, kullanımı ve yıkımıyla ilgili süreçleri ifade eder. Porfirinler, hemoglobin, miyoglobin ve sitokromlar gibi demir-porfirin bileşiklerinin yapısında bulunan, porfirin halka sistemi içeren renkli maddelerdir. Porfirin metabolizmasının ana aşamaları: 1. Sentez: Porfirinlerin sentezi, karaciğer hücrelerinde ve kemik iliğinde gerçekleşir. 2. Kullanım: Mitokondride oluşan hem, globin ile birleşerek hemoglobin oluşturur. 3. Yıkım: Hemoglobin yıkımı ile oluşan porfirin bölümü, esas olarak karaciğer hücrelerinde yıkılır.

TUS biyokimya dersine çalışırken aşağıdaki adımları izlemek faydalı olabilir: 1. Planlı Çalışma: Derslere özel çalışma planları yaparak sistematik bir şekilde ilerlemek önemlidir. 2. Aktif Öğrenme: Sadece okumakla kalmayın, bilgileri özetleyin, şemalar çizin ve mümkünse bilgileri kendi sözcüklerinizle yeniden ifade edin. 3. Soru Çözme: Çalıştığınız konuları pekiştirmek için soru bankalarından ve geçmiş yıl sorularından faydalanın. 4. Grup Çalışması: Diğer adaylarla bilgi alışverişi yaparak farklı bakış açılarından yararlanın ve motivasyonunuzu artırın. 5. Kaynak Seçimi: Güvenilir ve TUS'a uygun biyokimya konu anlatım kitapları ve yardımcı kaynaklar seçin. Ayrıca, biyokimya dersine çalışırken ayrıntılara takılmadan hızlı olmaya özen göstermek ve son yılların sorularına ağırlık vermek de önerilir.

Sakkaroza, şeker pancarı şekeri denir çünkü bu şeker, şeker pancarının içinde doğal olarak bulunan sakarozun saf hale getirilmesiyle üretilir.

Ubikuitin-proteozom sistemi, hücrede proteinlerin yıkımını ve geri dönüşümünü sağlayan bir mekanizmadır. Ubikuitin — bu sistemde kilit rol oynayan bir proteindir. Proteazom ise proteini parçalayarak, onu temel bileşenlerine — amino asitlere — indirger.