İmmünSistem

Histamin, vücutta çeşitli önemli işlevler üstlenen bir kimyasal maddedir: 1. Alerjik Reaksiyonlar: Vücut bir alerjenle karşılaştığında, mast hücreleri histamin salgılar. 2. İnflamasyon: Histamin, vücudun enfeksiyonlara ve yaralanmalara karşı savunma mekanizması olan inflamasyon sürecinde rol oynar. 3. Sindirim Sistemi: Histamin, mide asidi salgılanmasını uyarır ve sindirim sürecine katkıda bulunur. 4. Merkezi Sinir Sistemi: Uyku-uyanıklık döngüsü, iştah, öğrenme ve hafıza gibi beyin fonksiyonlarında rol oynar. 5. Dolaşım Sistemi: Histamin, kan damarlarının genişlemesine ve kan basıncının düzenlenmesine yardımcı olur.

Purpura, iki farklı hastalığın belirtisi olabilir: 1. İdiyopatik Trombositopenik Purpura (İTP): Bu hastalık, trombosit sayısında azalma ile karakterizedir ve ciltte küçük kırmızı noktaların oluşumu, diş eti kanamaları, uzun süreli âdet kanamaları veya burun kanaması gibi belirtilerle kendini gösterir. 2. Henoch-Schönlein Purpurası (HSP): Bu hastalık, küçük kan damarlarının iltihaplanmasıyla karakterizedir ve deri, bağırsak ve böbreklerdeki kan damarlarını etkiler.

Hassal korpusküler, timus bezinin medullasında bulunan yapılardır ve şu işlevleri yerine getirirler: 1. Sitokin Üretimi: Hassal korpusküler, TSLP (timik stromal lenfopoietin) gibi sitokinler üretir, bu da dendritik hücrelerin olgunlaşmasını ve naif timositlerin Foxp3+ düzenleyici T hücre soyuna dönüşümünü sağlar. 2. Epitel Hücreleri: Keratohyalin ve sitoplazmik lifler içeren epitel hücrelerinden oluşurlar. 3. Yaşla Büyüme: Yaşlandıkça boyutları artar. Hassal korpuskülerlerin tam işlevi hala belirsizliğini korumaktadır.

Akyuvarlar (lökositler), vücudu çeşitli mikroplardan koruyan beyaz kan hücreleridir. Başlıca görevleri şunlardır: 1. Mikroplarla savaşma: Bakteri, virüs ve mantarları yok ederek enfeksiyonlara karşı savunma sağlarlar. 2. Fagositoz: Uzantıları içine alarak mikropları yutarlar. 3. Antitoksin salgılama: Kana panzehir gibi maddeler salgılayarak zararlı maddelere karşı koyarlar. 4. Yabancı maddeleri tanıma: Vücuda giren yabancı maddeleri tanıyıp bunlara karşı savunma mekanizması geliştirirler.

MLIF tıpta "monosit lokomosyon inhibitör faktörü" olarak bilinir.

İmmunoalerjik hastalıklar, bağışıklık sisteminin aşırı tepki vermesi veya yabancı maddelere karşı savunma mekanizmasının bozulması sonucu ortaya çıkan rahatsızlıklardır. Başlıca immunoalerjik hastalıklar şunlardır: Alerjik astım: Solunum yollarında iltihaplanma ve daralma ile karakterize kronik bir hastalıktır. Alerjik rinit (saman nezlesi): Hapşırma, burun kaşıntısı, burun tıkanıklığı ve burun akıntısı gibi belirtilerle kendini gösteren bir hastalıktır. Ürtiker (kurdeşen): Ciltte kaşıntılı ve şiş döküntülerle karakterize bir rahatsızlıktır. Egzama (atopik dermatit): Genetik yatkınlık veya stres gibi nedenlerle ciltte kızarıklık, kaşıntı ve pul pul dökülme ile ortaya çıkan bir hastalıktır. Böcek alerjileri: Belirli böceklerin zehrine karşı vücutta aşırı reaksiyon oluşmasıdır. Anaflaksi (alerjik şok): En güçlü alerjik reaksiyon olup, hayati tehlike oluşturabilecek tıbbi bir acil durumdur. Bu hastalıkların teşhisi ve tedavisi için bir alerji ve immünoloji uzmanına başvurulması önerilir.

İmuneks ürünlerinde bulunan vitaminler şunlardır: 1. Imuneks Micro-Glucan Plus kapsülünde C vitamini, D vitamini ve çinko bulunmaktadır. 2. Imuneks Plus kapsülünde ise acerola ekstresi ve kuşburnu ekstresi gibi doğal C vitamini kaynakları yer almaktadır.

Solid organ nakli alıcılarında görülen enfeksiyonlar şunlardır: 1. Bakteriyel Enfeksiyonlar: Streptococcus pneumoniae, Haemophilus influenzae, MRSA gibi etkenlerle ilişkili enfeksiyonlar. 2. Viral Enfeksiyonlar: CMV, EBV, HSV, VZV, HIV gibi virüslerin neden olduğu enfeksiyonlar. 3. Fungal Enfeksiyonlar: Aspergillus, Candida, Cryptococcus gibi mantarların yol açtığı enfeksiyonlar. 4. Paraziter Enfeksiyonlar: Strongyloides, Toxoplasma gondii gibi parazitlerin neden olduğu enfeksiyonlar. Bu enfeksiyonlar, nakil öncesi ve sonrası dönemde immünsupresif tedavi alan hastalarda daha sık görülür ve genellikle ilk bir yıl içinde ortaya çıkar.

Makrofajlar, bağışıklık sisteminin önemli bir parçası olan hücrelerdir ve çeşitli işlevlere sahiptirler: 1. Patojen Yok Etme: Makrofajlar, bakteri, virüs ve mantar gibi patojenleri fagositoz yoluyla yutup sindirerek vücuttan uzaklaştırırlar. 2. Antijen Sunumu: Sindirdikleri patojenlerden elde ettikleri antijenleri yardımcı T hücrelerine sunarak bağışıklık tepkisini başlatırlar. 3. Ölü ve Atık Maddelerin Temizliği: Vücuttaki ölü hücreleri, tümör hücrelerini ve yabancı maddeleri temizleyerek dokuların yenilenmesine yardımcı olurlar. 4. İnflamasyon Kontrolü: İnflamasyon sürecinde rol alarak, zarar gören bölgedeki yabancı maddeleri ve ölü hücreleri temizleyip iyileşme sürecini desteklerler.

Aşı, insan ve hayvanlarda hastalık yapma yeteneğine sahip mikropların hastalık yapma özelliklerinden arındırılarak geliştirilen biyolojik bir üründür. Nasıl çalışır: 1. Aşı, vücuda enjekte edildiğinde bağışıklık sistemi tarafından "yabancı" olarak algılanan antijenleri serbest bırakır. 2. Bağışıklık sistemi, bu antijenleri tanımak ve yok etmek için T ve B hücrelerini harekete geçirir. 3. B hücreleri, antijene karşı özgül antikorlar üretir ve bu antikorlar, gerçek mikropla karşılaşıldığında onu etkisiz hale getirir. 4. Aşının ardından bazı T ve B hücreleri "hafıza hücresi" haline gelir ve antijenle tekrar karşılaşıldığında hızlı bir bağışıklık tepkisi başlatır. Bu sayede aşı, kişiyi hastalığa yakalanmaktan korur veya hastalık çok hafif atlatılır.

Makrofajlar, kanser hücrelerini fagositoz adı verilen bir süreçle yok ederler. Bu süreçte makrofajlar, yüzeyinde sağlıklı protein hücresi bulunmayan bütün hücreleri tanır ve onları içine alarak sindirir. Ayrıca, makrofajlar yuttukları kanser hücrelerinin antijenlerini hücre zarlarındaki reseptörler aracılığıyla dış yüzeyde tutar ve yardımcı T hücrelerinin bu antijenleri tanımasını sağlar.

HL hastalığı, hemofagositik lenfohistiositoz (HLH) olarak da bilinir ve bağışıklık sisteminin aşırı aktivasyonu sonucu ortaya çıkan ciddi bir durumdur. HLH'nin bazı nedenleri: enfeksiyonlar, otoimmün hastalıklar veya kanser gibi tetikleyicilerdir. HLH hastalığının belirtileri: - Yüksek ateş; - Karın ağrısı; - Lenf bezlerinde şişme; - Dalak büyümesi; - Kanama ve morarmalar; - Yorgunluk ve halsizlik; - Deride döküntüler; - Solunum sıkıntısı. Teşhis, klinik belirtiler ve çeşitli laboratuvar testleri ile konur. Tedavi, genellikle altta yatan nedenin tedavisi ile başlar ve bağışıklık sistemini baskılamak için kortikosteroidler, kemoterapi ve immünosupresif ilaçlar gibi yöntemleri içerir.

Sz hastalığı olarak belirtilen iki farklı rahatsızlık bulunmaktadır: 1. Sjögren Sendromu (SS): Göz ve ağız kuruluğu gibi semptomlarla ortaya çıkan otoimmün bir bağışıklık sistemi bozukluğudur. 2. Subakut Sklerozan Panensefalit (SSPE): Kızamık virüsünün neden olduğu, merkezi sinir sisteminin ilerleyici bir hastalığıdır.

İmmünglobulin E (IgE) seviyesi aşağıdaki hastalıklarda yükselebilir: 1. Alerjik hastalıklar: Atopik dermatit, astım, alerjik bronkopulmoner aspergillozis gibi. 2. Paraziter enfeksiyonlar: Özellikle helmint ve protozoa enfeksiyonları. 3. Primer immün yetmezlikler: Otozomal dominant hiperimmünoglobulin E sendromu (Job sendromu) gibi. 4. Viral enfeksiyonlar: Epstein-Barr virüsü ve sitomegalovirüs gibi. 5. İnflamatuar hastalıklar: Poliangiitis (Churg-Strauss) gibi. 6. Maligniteler: Hodgkin ve non-Hodgkin lenfoma, kutanöz T hücre lenfoması / Sézary sendromu. IgE seviyesinin yükselmesi, sadece bu hastalıklarla sınırlı değildir ve diğer durumlarda da görülebilir. Kesin tanı ve tedavi için bir doktora başvurulması önerilir.

Immuno terimi iki farklı bağlamda kullanılabilir: 1. Immuno Formula: Bağışıklık sistemini güçlendirmeye yardımcı olan bir besin takviyesidir. Faydaları arasında: - Bağışıklık sisteminin enfeksiyonlarla daha etkili savaşmasını sağlamak; - Enerji seviyesini artırmak; - Antioksidan desteği sunmak yer alır. 2. Immuno-Gianluca Mech Tablet: İçeriğinde reişi, shiitake, cordyceps mantarları, acerola, goji berry ve çinko bulunan, bağışıklık sistemi dengeleyici ve arttırıcı bir üründür. Kullanım alanları: - Bağışıklık sistemi zayıf olanlar ve kronik hastalıkları olanlar için destek; - Sık sık grip, üst solunum yolu hastalıkları, astım, alerji gibi durumlarda önerilir.

HBe-Ag seviyesi, kronik hepatit B enfeksiyonunun immün temizlenme evresinde yükselir.

Lenf düğümleri anatomisi iki ana gruba ayrılır: 1. Primer lenfoid organlar. 2. Sekonder lenfoid organlar.

Bruton'un agammaglobulinemi (XLA), immünglobulinlerin (antikorların) kan dolaşımında önemli ölçüde azalması veya yokluğu ile karakterize edilen nadir bir genetik bozukluktur. Nedenleri: Bu duruma, B-hücre gelişiminde rol oynayan BTK (Bruton'un tirozin kinaz) genindeki bir mutasyon yol açar. Belirtileri: Genellikle yaşamın ilk yılında ortaya çıkar ve tekrarlayan bakteriyel enfeksiyonları içerir. Teşhis: Klinik değerlendirme, aile öyküsü analizi ve laboratuvar testleri ile konur. Tedavi: Tedavinin temeli, bağışıklık sistemini desteklemek ve enfeksiyonları önlemek için düzenli immünglobulin replasman tedavisidir.

T hücreleri, virüs kaynaklı veya bakteriyel olarak enfekte olmuş hücreleri ve kanserleşmiş hücreleri yok etme yeteneğine sahiptir. Bu bağlamda, T hücrelerinin yok edebileceği kanser türleri arasında akciğer, deri, kan, kolon, meme, ilik, prostat ve böbrek kanserleri bulunmaktadır.

CD4 düşüklüğü genellikle bağışıklık sistemi ile ilgili sorunlardan kaynaklanır. İşte bazı nedenler: 1. HIV Enfeksiyonu: HIV, bağışıklık sistemi hücrelerini hedef alarak CD4 hücrelerini azaltır. 2. Bazı İlaçlar: Kanser tedavileri, kemoterapi, kortikosteroidler gibi ilaçlar CD4 hücrelerinin düşmesine neden olabilir. 3. İmmün Yetmezlik Hastalıkları: Otoimmün hastalıklar veya genetik bağışıklık bozuklukları CD4 hücrelerinin azalmasına yol açabilir. 4. Organ Nakli: Organ nakli sonrasında bağışıklık sistemi baskılanır ve CD4 hücrelerinde azalma meydana gelebilir. 5. Malnütrisyon: Aşırı beslenme eksikliği veya yetersiz beslenme durumunda bağışıklık sistemi zayıflayabilir. CD4 düşüklüğü, enfeksiyonlara karşı savunmasız kalmaya ve sağlık sorunlarına yol açabilir. Bu nedenle, altta yatan nedenin belirlenmesi ve uygun tedavinin başlanması önemlidir.