Uygarlık

Zindankale, Anadolu Selçuklu Medeniyetine aittir.

Çin uygarlığı, dünya üzerinde en uzun süre var olan uygarlık olarak kabul edilmektedir. Mezopotamya uygarlıkları arasında ise Sümer uygarlığı önemli bir yer tutar ve yaklaşık 6000 yıl boyunca varlığını sürdürmüştür.

Antik bilim, prehistorya ve antik tarihten geç antik çağa kadar olan en eski bilim tarihini kapsar. Modern uygarlık, dikkatini bilim ve teknoloji üzerinde yoğunlaştırmıştır. Bu konularda daha fazla bilgi için George Sarton'un "Antik Bilim ve Modern Uygarlık" kitabı incelenebilir.

Kaplumbağa işareti, çeşitli uygarlıklara aittir ve farklı kültürlerde farklı anlamlar taşır: Çin ve Hint mitolojisinde kaplumbağa, kutsal bir hayvan olarak kabul edilir ve kozmik düzeni temsil eder. Kızılderili mitolojisinde kaplumbağa, yeryüzünün oluşumunda rol oynayan bir figürdür. Afrika mitolojisinde tanrı önce kaplumbağaları, sonra insanları ve kayaları yarattığına inanılır. Antik dönemlerde Mısır, Mezopotamya ve Yunan medeniyetlerinde de kaplumbağa figürü kullanılmıştır ve burada bereket ve koruma gibi kavramları simgelerdi. Ayrıca, kaplumbağa işareti definecilikte de önemli bir sembol olarak kabul edilir ve antik çağ mezarlarına işaret ettiği düşünülür.

Renklerin ortaya çıkışı, antik uygarlıklar döneminde gerçekleşmiştir. - Mısır uygarlığı, renkleri hem adlandıran hem de kullanan ilk uygarlık olarak bilinir. - Antik Yunan ve Roma dönemlerinde de renkler, mimari, mozaikler, heykeller ve vazolar gibi sanat eserlerinde sıkça kullanılmıştır. - Çatalhöyük gibi Neolitik dönem yerleşimlerinde, duvar resimlerinin yapımında çeşitli renkler kullanılmıştır.

Hint tarihi, MÖ 4000'li yıllarda İndus Nehri boyunca ortaya çıkan ilk uygarlık ile başlamıştır.

Ahlat mezar taşları, Orta Çağ dönemine ait Türk-İslam mezarlığı olarak kabul edilir ve ağırlıklı olarak Selçuklu dönemine aittir. Ancak, mezarlıkta tarih boyunca bölgede hüküm sürmüş farklı milletler ve cemaatlere ait cenazeler de bulunmaktadır; bunlar arasında Ermeniler, Rojekîler, Dilmaçoğulları, Saltuklular, Ahlatşahlar, Mervânîler, Bedlîs Beyliği, Eyyubîler ve Osmanlılar yer alır.

"Batıya Doğru Akan Nehir" belgeselinin 1. bölümü, uygarlığın doğum yeri olan Mezopotamya'yı tüm yönleriyle ele almaktadır.

Codex Mendoza'nın 2. ve 4. ciltleri, Aztek uygarlığına dair kapsamlı bir kaynak olup, aşağıdaki konuları ele almaktadır: 1. 2. Cilt: Bu cilt, Aztek hükümdarlarının fetihlerini ve conquered bölgelerin ödediği tribüleri içeren pictografik hesapları içermektedir. 2. 4. Cilt: Aztek günlük yaşamının çeşitli yönlerini, yani doğum, eğitim, ölüm gibi konuları resimli olarak anlatmaktadır.

Uygarlığın aşamaları, genel olarak şu şekilde sıralanabilir: 1. Tarım Devrimi: İnsanların yerleşik hayata geçmesi ve tarıma başlamasıyla gerçekleşir. 2. Yazının İcadı: Bilginin kaydedilmesi ve iletişimin gelişmesi için önemli bir adımdır. 3. Şehirleşme: Kentlerin oluşumu ve sosyal organizasyonların gelişimi. 4. Ticaretin Yaygınlaşması: Ekonomik faaliyetlerin çeşitlenmesi ve etkileşimlerin artması. 5. Hukuk ve Bilim Gelişimi: Toplumların hukuk sistemleri ve bilimsel bilgileri geliştirmesi. 6. Sosyal Sınıfların Oluşumu: İnsanların sosyal ve ekonomik sınıflara bölünmesi. Bu aşamalar, uygarlıkların karmaşık yapılarını ve gelişim süreçlerini yansıtır.

Fethiye'deki kaya mezarları, Likya uygarlığının ölü gömme geleneklerinin bir parçası olarak yapılmıştır. Ayrıca, kaya mezarları kişinin toplumsal statüsüne göre farklı boyut ve süslemelerle inşa edilerek, dönemin dini, sosyal ve kültürel anlayışını yansıtmaktaydı.

En eski uygarlık resimlerinin bulunduğu yerler arasında şunlar öne çıkmaktadır: 1. Altamira Mağarası, İspanya: 19. yüzyılın sonlarında keşfedilen resimler, 14.000-18.500 yıl öncesine tarihlenmektedir. 2. Lascaux Mağarası, Fransa: Mağaranın duvarlarındaki resimlerin 17.000 yıldan daha eski olduğu tahmin edilmektedir. 3. Chauvet Mağarası, Fransa: 1994 yılında keşfedilen resimler, yaklaşık 32.000 yıl öncesine dayanmaktadır. 4. Cueva de las Manos, Arjantin: Resimlerin 3.000-9.000 yıl öncesine tarihlendiği düşünülmektedir. 5. Serra da Capivara, Brezilya: Milli Park'ta bulunan resimlerin en eskisinin 25.000 yaşında olduğu söylenmektedir.

"Milattan Önce 10.000" (10,000 BC) filmi, D’Leh adındaki bir genç mamut avcısının kabilesini koruma mücadelesini anlatıyor. Filmde olaylar şöyle gelişiyor: D’Leh’in sevdiği kadın Evolet, gizemli savaşçılar tarafından kaçırılır ve köyü yağmalanır. Filmde, D’Leh ve halkının güçlü bir tanrıyla karşı karşıya gelmesi de konu ediliyor.

Prof. Dr. Fahri Işık'ın "Uygarlık Anadolu'da Doğdu" adlı eseri, uygarlığın temel taşlarının Anadolu'da, mağaralarda yaşayan insanlarla ve onların göç etmesiyle başladığını anlatmaktadır. Kitapta, günümüz uygarlığının temellerinin Neolitik dönemde Anadolu'da atıldığı ve bu değerlerin tüm dünyaya buradan yayıldığı vurgulanmaktadır.

Güneş yılı takvimini ilk bulan uygarlık Mısırlılar'dır.

Rousseau'ya göre uygarlık, insan üzerinde hem olumlu hem de olumsuz etkiler yaratır. Olumsuz etkiler: Rousseau, uygarlığın ve bilim-sanat gelişiminin insanın doğasını bozduğunu düşünür. Olumlu etkiler: Bununla birlikte, Rousseau uygarlığın toplumsallaşma ve insanların içgüdüleri yerine ödev bilinci, hak duygusu gibi değerlerle hareket etme gibi yararları olduğunu kabul eder.

Mezopotamya uygarlıklarının en eskisi Sümerler olarak kabul edilir.

Kılıç, ilk olarak Mezopotamya ve Mısır uygarlıklarında kullanılmıştır.

Elias'ın Uygarlık Süreci Teorisi, Alman sosyolog Norbert Elias tarafından ortaya konan, Avrupa tarihini yaklaşık olarak MS 800'den 1900'e kadar kapsayan ilk açık uygarlık analizi ve teorisidir. Teoriye göre, uygarlık süreci, insan davranışında derin bir değişiklikle sonuçlanır ve bu değişim şu şekilde gerçekleşir: 1. Devletin Sosyogenezi: Devletin sosyal gelişimi iki yöne sahiptir: zihinsel ve politik. 2. Modern Devletin İnşası: Orta Çağ savaşçısından, 19. yüzyılın sonundaki sivil adama geçiş. 3. Sosyal Normların Evrimi: Şiddet, cinsel davranış, bedensel fonksiyonlar, sofra adabı ve konuşma biçimleri gibi alanlarda artan utanç ve tiksinti eşikleri. Elias, bu sürecin, bireylerin duygusal ve davranışsal kontrollerinin artmasıyla da ilişkili olduğunu vurgular.

Kenger Uygarlığı'nın dilinin Türkçe olduğuna dair doğrudan bir bilgi bulunmamaktadır. Ancak, "Dünya Uygarlıklarında Türk Dili ve Kenger Uygarlığı" adlı kitapta, Kenger Uygarlığı'nın tarih boyunca uygarlığa katkı sağlayan bir toplum olduğu ve bu uygarlığın dilinin Türk dili ile ilişkili olabileceği belirtilmektedir.