Tasavvuf

Şemalar, farklı alanlarda çeşitli amaçlarla kullanılır: Eğitim: Öğrencilerin konuları daha kolay kavraması için derslerde, özellikle akış şemaları, haritalar ve kavram haritaları yaygın olarak kullanılır. İş Dünyası: Proje yönetimi, süreç analizi ve organizasyon şemaları gibi alanlarda iş süreçlerinin ve organizasyon yapılarının daha iyi anlaşılması için şemalar kullanılır. Bilimsel Araştırmalar: Veri analizi ve sunumunda grafikler ve diyagramlar ile verilerin görselleştirilmesi sağlanır. Yazılım Geliştirme: Sistem mimarisini veya veri akışını göstermek için çeşitli şemalar (örneğin, UML diyagramları) kullanılır. Psikoloji: Şema terapi gibi psikolojik yaklaşımlarda, bireyin algılama, değerlendirme ve bellek süreçlerini anlamak için şemalar kullanılır. Şemalar, karmaşık bilgileri daha anlaşılır hale getirir, hafıza yardımında bulunur ve farklı disiplinlerdeki kişiler arasında bilgi paylaşımını kolaylaştırır.

"Yeni Bir Asır" kitabı, İslam tasavvuf öğretisi çerçevesinde, Allah'ın varlığı ve varlık yasaları üzerine bir anlam arayışı sunar. Kitapta, günümüz fizik bilgileriyle çelişen bazı fiziksel bilgiler ve denklemler bulunmaktadır. "Yeni Bir Asır", Bülent Genç ve Ercan Güney tarafından yazılmış olup, 2006 yılında İstanbul'da yayınlanmıştır.

Avarifü'l-Maârif, tasavvufun esasları üzerine yazılmış bir eser olup, Şihabüddin Sühreverdi tarafından kaleme alınmıştır.

Nefes ve nutuk, edebiyatta şu anlamlara gelir: Nefes. Nutuk. Nefes ve nutuk arasındaki bazı farklar şunlardır: Konu. Dil. Amaç.

Teber kelimesi farklı bağlamlarda farklı işlevlere sahip olabilir: Savaş aleti: Teber, genellikle savaş veya av için kullanılan mızrak, kılıç veya benzeri kesici ve delici aletlerin uç kısmını ifade eder. Balta: Gezginci dervişler tarafından taşınan, keski kısmı yarım ay şeklinde, uzun saplı ve hafif bir baltayı tanımlar. Güdüm kiti: ROKETSAN tarafından tasarlanan TEBER güdüm kiti, MK-81 ve MK-82 tipi bombaları akıllı hale getirmek için kullanılır. Ayrıca, "teberdar" askerlikte, ordunun önünden giderek yürüyüşe engel olan şeyleri ortadan kaldıran güçlü kuvvetli erleri ifade eder.

Riyazetin kaç gün yapılması gerektiği konusunda farklı görüşler bulunmaktadır. Tasavvufta riyazet genellikle 40 gün sürer. Tıbbi riyazet ise, tıbbi gerekçelerle alınan bir ilacın kullanımını bırakmayı ifade eder ve bu süre, kişinin sağlık durumuna göre belirlenir. Riyazetin süresi, kişinin hedeflerine ve motivasyonuna göre değişebilir. Ancak, riyazetin etkili olabilmesi için düzenli ve sürekli bir çaba gerektirdiği unutulmamalıdır. Riyazetin, İslam'ın belirlediği kurallar çerçevesinde yapılması ve bid'at ibadetlerden kaçınılması önemlidir.

Üç üst âlem (domain) sistemi, canlıların genetik ve hücresel yapılarına göre gruplandırılmasını sağlayan bir sınıflandırmadır. Bu sistemde organizmalar üç büyük gruba ayrılır: 1. Bakteriler (Bacteria). 2. Arkeler (Archaea). 3. Ökaryotlar (Eukarya).

İbnü'l-Arabî'nin en önemli eserleri arasında şunlar sayılabilir: Fütûhat-ı Mekkiyye. Fusûsu’l-Hikem. İbnü'l-Arabî'nin eserlerinin sayısının 550 civarında olduğu belirtilse de, günümüze ulaşan eser sayısı yaklaşık 245'tir.

Divan edebiyatında şarap, genellikle aşk, muhabbet ve sevda gibi duyguları temsil eder. Şarabın divan şiirinde temsil ettiği diğer unsurlar: Mahmurluk veya sarhoşluk: Zevkin verdiği haz, mahmurluk getirir. İlahi cezbe: Tasavvufi anlamda şarap, ilahi cezbeye ileten bir bade veya mey anlamındadır. Benlikten uzaklaşma: Aşk ile şarap, benlikten uzaklaşma ile bağlantılıdır. Ayrıca, şarap ve şarapla ilgili unsurlar, divan şiirinde meclis, saki, kadeh, meyhane gibi kavramlarla birlikte işlenir.

"Menzil - Bir Tarikatın İki Yüzü" kitabının konusu, Menzil tarikatının iki farklı kolunu ve bu kolların liderlerini, Feyzeddin Erol ve Muhammed Saki Erol'u anlatmaktır. Kitapta, Menzil'in geçmişi, eski şeyh Muhammed Raşit Erol'un 12 Eylül'den sonra zorunlu ikamete tabi tutulması ve 1991'deki suikast girişimi gibi olaylar da yer almaktadır. Feyzeddin Erol, amcası Seyda Abdülbaki Erol'un tasavvuftan uzaklaşıp cemaatleştiğini ve bu nedenle Menzil'den ayrıldığını belirtmiştir. Kitap, Menzil'deki iç kavgalar ve tarikatın mali gücü gibi konuları da ele almaktadır.

Mesnevi'yi okumanın kazandırdıkları arasında şunlar sayılabilir: İç huzuru bulma. Empati yeteneğinin gelişimi. Kendini keşfetme. Yaşamın anlamını derinleştirme. Stresle başa çıkma. Farkındalık. Sabır ve hoşgörü. Kişisel dönüşüm. Mesnevi, yalnızca bir okuma deneyimi olmanın ötesinde, hayatı zenginleştirecek değerli dersler sunar.

İbtidâ-Nâme, Sultan Veled'in Mevlânâ ve onun yakın çevresinin hal tercümelerini anlattığı Farsça mesnevisidir. Eserde, Seyyid Burhaneddin Muhakkik Tirmizi, Şemseddin Tebrizî, Salâhaddin Zerkûbî ve Şeyh Kerimüddin Begtimur gibi önemli kişilerin hayatları anlatılmaktadır. İbtidâ-Nâme, sade ve anlaşılır bir dille yazılmış olup, mensur ve manzum kısımlar içermektedir.

İlim, Allah Teâlâ’nın varlıklara ve hadiselere koyduğu kanunların keşfinden ibarettir. Yunus Emre, "İlim ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir" dizeleriyle bu iki kavramı bir araya getirir. Ayrıca, ilim ve kendini bilmek, imanla yakından ilişkilidir.

Köçek, Osmanlı döneminde kadın kılığına girerek dans eden erkek oyuncuları temsil eder. Köçekler, farklı şekillerde yorumlanabilir: Dans ve erkeklik ilişkisi: Köçek performansı, bu kategorilere meydan okuyarak kendine has bir alan yaratır. Kültürel gösterge: Anadolu'da köçeklik, erotik dans hareketlerinden uzaklaşıp kültürel bir göstergeye dönüşmüştür. Köçekler, aynı zamanda eşcinsellik ve cinsel kimlik tartışmalarının da bir parçası olmuştur.

Kırşehir Abdalları, genellikle Abdal geleneğine mensup olan ve Kırşehir'de yaşayan müzisyen topluluktur. Bazı tanınmış Kırşehir Abdalları: Muharrem Ertaş. Çekiç Ali. Neşet Ertaş. Kabadayı lakaplı Hüseyin Garip. Kırşehir Abdalları, saz çalma ve türkü söyleme yeteneklerinin yanı sıra, genellikle davul-zurna çalma, köçeklik, elekçilik ve sepetçilik gibi zanaatları da icra ederler.

"Aynayı Tuttum Yüzüme, Ali Göründü Gözüme", Muzaffer Ozak'ın saba makamında seslendirdiği bir nefestir. Nefesdeki "aynayı tuttum yüzüme" ifadesi iki farklı şekilde yorumlanabilir: 1. Sâlik, seyr u sülûkün belli bir mertebesinde, mürşidinde fenâ bulur, onda yok olur. 2. Aşkda bir makâm vardır, veleh makâmı derler ona, o makâma erişen âşık, her neye baksa maşûkunu görür. Ayrıca, insan yüzünde "ayın, lam ve ye" harflerinden oluşan ve "Aliyy" diye okunan bir yazı olduğu, bu yazının Allah'ın isimlerinden biri olan "yüce" anlamına gelen Aliyy'i temsil ettiği de söylenir.

"Aşkın Olmasa" şiirinin ne anlattığına dair farklı yorumlar bulunmaktadır. Gökhan Kırdar'ın "Aşkın Olmasa" şarkısı, "Kurtlar Vadisi Pusu" dizisinde Polat ve Leyla'nın olduğu sahnelerde çalmıştır. Azaptar'ın "Aşkın Olmasa" şiiri, aşkın yokluğunda çekilen acıları ve yaşanan zorlukları anlatır. Özgen Turan'ın "Aşkın Olmasa" şiiri, aşkın yokluğunda hayatın çekilmez hale geldiğini ve her şeyin anlamını yitirdiğini ifade eder. Şiirin tam olarak ne anlattığını belirlemek için bağlamı ve şairin niyetini dikkate almak gereklidir.

Hayır, Hikem-i Ataiyye ve İkazül Himem aynı değildir. Hikem-i Ataiyye, İbn Ataullah el-İskenderi'nin tasavvufi hikmetlerden oluşan eseridir. İkazül Himem, İbn Acîbe'nin Hikem-i Ataiyye üzerine yazdığı şerhtir.

Hüdhüd kuşundan ibretlik hikâyeler, Ferîdüddîn-i Attâr'ın "Mantıku't-Tayr" adlı eserinde yer almaktadır. Bu eser, aynı zamanda "Kuşların Şarkısı" olarak da bilinir ve hüdhüd kuşunun rehberliğinde Kaf Dağı'nı aşarak Simurg'a ulaşmaya çalışan 30 kuşun zorlu serüvenini anlatır.

Divan şiirinde aşk, genellikle tek taraflı, yoğun, sonsuz ve tutkulu bir duygu olarak anlatılır. Divan şiirinde aşkın bazı özellikleri: Merkezde sevgili vardır. Aşk, hem ilahî hem de beşeri boyutlarda işlenir. Aşk, estetize edilmiş bir duygu olarak, Türk Müslümanlığının edep ölçülerine göre şekillenmiştir. Aşk, dile getirilemeyecek kadar derin bir duygu olarak kabul edilir. Sevgiliyi ifade etmek için kullanılan bazı benzetmeler: ay, güneş, gül, peri, saki, şah, servi, canan. Divan şiirinde aşk, genellikle gazel nazım şeklinde kaleme alınan şiirlerde işlenir.