Tanı

Acil bilgisayarlı tomografi (BT) çekiminde önemli sonuçlar şunlardır: 1. Travmatik Yaralanmalar: Kan pıhtıları, kafatası kırıkları ve omurga yaralanmaları gibi travmatik durumların tespiti. 2. Tümör ve Enfeksiyonlar: Beyin, akciğer, karaciğer ve böbrek gibi organlardaki tümör, enfeksiyon veya kan pıhtısının konumu. 3. İç Kanama ve Organ Hasarı: Karın içi kanama, iç organlardaki yırtıklar ve hasarın belirlenmesi. 4. Kalp Hastalıkları: Kalp hastalıkları ve anormalliklerinin teşhisi. 5. Tedavi Planlaması: Cerrahi, biyopsi ve radyasyon tedavisi gibi tıbbi prosedürlerin yönlendirilmesi. Bu sonuçlar, acil serviste hızlı tanı ve tedavi imkanı sağlar.

Keratokonus tanısı için önemli değerler şunlardır: 1. Görme Keskinliği: Keratokonus ilerledikçe görme azalır. 2. Göz Numarası: Gözde genellikle yüksek miyopi ve düzensiz astigmatizma olur. 3. Pakimetri: Kornea kalınlığı ölçülür ve keratokonusta kornea incedir (normal kalınlık 540 mikrom). 4. Kornea Topografisi: Korneanın haritalanması, sivrileşmeyi "kırmızı" renkli bir yükselti olarak gösterir. 5. Biyomikroskopi: Kornea dokusu biyomikroskop ile incelenir ve öne doğru sivrileşme tespit edilir. Bu testler, göz doktoru tarafından yapılan kapsamlı bir göz muayenesi ile birlikte değerlendirilir.

Sirozu en iyi gösteren görüntüleme yöntemleri şunlardır: 1. Ultrason: Karaciğerin ve çevre dokuların detaylı görüntüsünü sağlar, yağlanma, kistler ve tümörler gibi durumları tespit eder. 2. Bilgisayarlı Tomografi (BT): Anatomik yapıların yüksek çözünürlükle değerlendirilmesini sağlar, kitleler ve travmalar gibi durumlarda etkilidir. 3. Manyetik Rezonans Görüntüleme (MRI): Yumuşak doku yapısını detaylı bir şekilde görüntüler, tümörler ve inflamasyon gibi hastalıkların tanısında kullanılır. 4. Elastografi: Karaciğer dokusunun sertlik derecesini ölçerek fibrozis ve siroz tanısında yardımcı olur. Bu yöntemler, sirozun teşhisinde ve evresinin belirlenmesinde önemli rol oynar.

Karaciğerdeki lekeler, çeşitli hastalıkların belirtisi olabilir. Bu hastalıklar arasında: Alkolik hepatit: Aşırı alkol tüketimi karaciğerde iltihaplanmaya ve leke oluşumuna neden olabilir. Hepatit virüsleri: Hepatit A, B, C gibi virüsler karaciğer iltihabına ve hasarına yol açarak lekelerin oluşmasına sebep olabilir. Yağlı karaciğer hastalığı: Obesite ve kötü beslenme alışkanlıkları sonucu gelişen bu durum, karaciğerin yağla dolmasına ve lekelerin oluşmasına neden olabilir. Karaciğer sirozu: Kronik karaciğer hastalığı, karaciğer dokusunun hasar görmesine ve lekelerin oluşmasına yol açabilir. Karaciğer kanseri: Karaciğerdeki malign tümörler, leke olarak görülebilir. Karaciğer lekelerinin teşhisi ve tedavisi için bir sağlık profesyoneline danışmak önemlidir.

Rosenhan Deneyi'nin amacı, psikiyatrik tanıların objektif verilere dayanıp dayanmadığını incelemektir. Deney, Stanford Üniversitesi'nden psikolog David L. Rosenhan tarafından, akıl hastalarına yanlış teşhis konulabileceğini ortaya koymak için yapılmıştır.

Mozaik patern, çeşitli akciğer hastalıklarında görülebilir. Bu hastalıklar arasında: 1. Küçük hava yolu hastalıkları: Bronşiyolitis obliterans, sarkoidoz, bronşektazi, astım ve vaskülit. 2. Pulmoner vasküler hastalıklar: Pulmoner emboli ve pulmoner hipertansiyon. 3. Enfeksiyonlar ve parankimal hastalıklar. Mozaik patern ayrıca buzlu cam görünümü ile de ilişkili olabilir. Kesin tanı ve tedavi için bir sağlık uzmanına danışılması önerilir.

ProBNP yüksekliği, genellikle kalp yetmezliği gibi kalp hastalıklarının varlığını veya şiddetini gösterir. ProBNP seviyeleri, kandaki beyin natriüretik peptid (BNP) miktarının bir ölçüsüdür ve bu hormon, kalp üzerindeki stres arttığında salgılanır. ProBNP seviyelerinin yüksek olması ayrıca böbrek yetmezliği, akciğer embolisi, siroz gibi durumlarla da ilişkili olabilir. Kesin tanı ve uygun tedavi için bir sağlık uzmanına danışılması önerilir.

Clostridium difficile (C. difficile) tanısı çeşitli laboratuvar testleri ile konulur: 1. Dışkı Kültürü: C. difficile bakterisinin veya toksinlerinin dışkıda tespit edilmesi. 2. Toksin ELISA Testi: Enzime bağlı immünosorbent testi ile toksin A ve B'nin değerlendirilmesi. 3. Polimeraz Zincir Reaksiyonu (PCR): Dışkı örneklerinin gerçek zamanlı PCR ile test edilmesi, hızlı ve doğru bir yöntemdir. 4. Sitotoksisite Testi: Hücre kültüründe bakterinin sitopatik etkisinin gözlemlenmesi. Teşhis için genellikle iki veya üç dışkı örneği incelenmesi önerilir.

Vaskülit tanısı için kullanılan görüntüleme yöntemleri şunlardır: 1. MR (Manyetik Rezonans Görüntüleme): Damarların durumunu değerlendirmek için kullanılır. 2. BT (Bilgisayarlı Tomografi): Kan damarlarının zarar görüp görmediğini teşhis etmek için yapılır. 3. Anjiyografi: Kan damarlarının röntgen görüntüsünü almak için büyük bir artere kateter yerleştirilerek yapılır. 4. PET (Pozitron Emisyon Tomografisi): Tedaviye yanıtın izlenmesinde kullanılır. Bu yöntemler, vaskülitin türüne ve semptomlara göre doktor tarafından belirlenir.

Yüzde kızarıklık ve yanma gibi belirtiler, çeşitli hastalıkların belirtisi olabilir. Bunlardan bazıları şunlardır: 1. Rosacea (Gül Hastalığı): Yüz bölgesinde kızarıklık, yanma ve damarların genişlemesi ile karakterizedir. 2. Alerjik Reaksiyonlar: Belirli bir maddeye karşı vücudun aşırı duyarlılık göstermesi sonucu ortaya çıkar. 3. Seboreik Dermatit: Ciltte kızarıklık, pullanma ve yanma hissi ile kendini gösterir. 4. Lupus: Bağışıklık sisteminin vücudun kendi dokularına saldırdığı otoimmün bir hastalıktır. 5. Enfeksiyonlar: Bakteriyel, viral veya fungal enfeksiyonlar yüzde kızarıklık ve yanma yapabilir. Kesin tanı ve uygun tedavi için bir doktora başvurmak gereklidir.

Boyun BT anjiyo sonuçları, genellikle 1-2 saat içinde hastaya iletilir.

Enfeksiyöz mononükleoz (EM) tanısı için çeşitli yöntemler kullanılır: 1. Fizik Muayene: Boyun lenf bezleri, boğaz, karın muayenesi yapılır ve ateş, boğaz ağrısı, lenf düğümlerinde şişlik gibi belirtiler değerlendirilir. 2. Kan Testleri: - Monospot Testi (Heterofil Antikor Testi): EBV enfeksiyonunu gösterir, hızlı sonuç verir. - Tam Kan Sayımı (CBC): Lökosit (beyaz kan hücreleri) artışı ve atipik lenfositler görülebilir. - Karaciğer Fonksiyon Testleri (AST, ALT): Hafif yükseklikler olabilir. - EBV Antikor Testleri (IgM ve IgG): Enfeksiyonun aktif veya geçirilmiş olduğunu belirler. 3. Ultrason: Karaciğer ve dalakta büyüme olup olmadığı kontrol edilir. Tanı, bu yöntemlerin kombinasyonuna dayanarak konulur ve bazen biyopsi gerekebilir.

Homans bulgusu, derin ven trombozunu (DVT) değerlendirmek için kullanılan bir klinik manevradır. Değerlendirme süreci şu adımları içerir: 1. Hasta pozisyonu: Hasta sırt üstü düz bir şekilde yatar. 2. Manevra: Sağlık görevlisi, hastanın ayağını dizini düz tutarken kaval kemiğine doğru yukarı doğru bükerek dorsifleksiyona getirir. 3. Yorumlama: Eğer ağrı oluşursa, bu durum Homans bulgusunun pozitif olduğunu gösterir ve DVT şüphesini artırır. Ek testler: Ultrason görüntüleme, D-dimer kan testleri ve risk faktörlerinin klinik değerlendirmesi gibi diğer tanı yöntemleri de sıklıkla kullanılır.

Konjenital Adrenal Hiperplazi (KAH) tanısı çeşitli durumlarda konulabilir: 1. Doğum Öncesi: Anne karnında, amniyosentez, koryonik villus örneklemesi veya maternal kan testi gibi yöntemlerle teşhis edilebilir. 2. Bebeklik Dönemi: Yeni doğan bebeklerin ilk birkaç gününde genetik 21-hidroksilaz eksikliği açısından taranması ile klasik KAH formu tanımlanabilir. 3. Çocukluk ve Ergenlik Dönemi: Klasik olmayan KAH, genellikle geç çocukluk veya erken yetişkinlik döneminde rutin kan taramalarında ortaya çıkar. 4. Yetişkinler: KAH belirtileri (örneğin, düzensiz adet dönemleri, yüz ve vücut kıllarında artış) fark edildiğinde, fizik muayene ve kan/idrar testleri ile tanı doğrulanır. Teşhis için bir doktora başvurmak ve gerekli testleri yaptırmak önemlidir.

Uzman erbaş sağlık raporunda "A15.2" tanısıyla "uzman erbaş olamaz" kararı verilmesi durumunda yapılması gerekenler şunlardır: 1. İtiraz Hakkı: Bu karara itiraz etmek için, raporun verildiği il sağlık müdürlüğüne 3 iş günü içinde başvuru yapılmalıdır. 2. Hakem Hastane: İtiraz sonucu da olumsuz olursa, aday hakem hastaneye sevk edilir. 3. İdari Dava: İlk iki aşamada da sonuç alınamazsa, kararın tebliğinden itibaren 60 gün içinde Ankara İdare Mahkemelerinde yürütmeyi durdurma talepli idari iptal davası açılmalıdır. Bu süreçte hukuki danışmanlık almak, hakların korunması açısından faydalı olabilir.

İkter, çoğu karaciğerle ilgili olan bazı hastalıkların belirtisi olarak ortaya çıkar. İkterin görülebileceği hastalıklar arasında şunlar bulunur: - hemolitik anemi; - kan transfüzyonları sonrası reaksiyonlar; - siroz, hepatit, alkole bağlı karaciğer hastalığı gibi karaciğer hastalıkları; - safra yolu tıkanıklıkları, pankreas hastalıkları. İkter teşhisi ve tedavisi için bir doktora başvurulması önerilir.

Kistik higroma, ultrasonografide (USG) şu özelliklerle tanınır: 1. Geniş bilateral translusent oluşumlar: Fetal oksipitoservikal bölgede, posterior orta alanda, septum tarafından ayrılan, iyi sınırlı nukal kistler olarak görülür. 2. Çok sayıda septa: Bilateral kavitelerde hiperplastik jugular lenfatik saklarda olabilir. 3. Homojen içerikli kistik lezyon: Boyun bilgisayarlı tomografisinde (BT) kontrast tutmayan, homojen içerikli hafif kalın duvarlı kistik lezyon olarak izlenir. USG, kistik higromanın antenatal tanısında kolay ve önemli bir yöntemdir.

Z03.9 tanısı, şüpheli hastalık veya durum için gözlem, tanımlanmamış anlamına gelir.

Radikülit ve radikülopati terimleri farklı anlamlara sahiptir: - Radikülit: Omurilikten çıkan sinir köklerinin iltihaplanması durumunu ifade eder. - Radikülopati: Omurilikten çıkan sinir köklerinin sıkışması, tahriş olması veya iltihaplanması sonucu ortaya çıkan bir durumdur. Dolayısıyla, radikülit radikülopatinin bir belirtisi olabilir, ancak radikülopati daha geniş bir terimdir.

Evet, dikkat eksikliği tanısı için psikiyatri muayenesi yeterlidir. Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) tanısı, çocuk ve ergen psikiyatri uzmanı tarafından yapılan ayrıntılı muayene ve aile görüşmesi ile konur.