Şiir

"Yokluğunu anlatırken zorlanıyor harfler" dizeleri, Seçil Oğuz'a aittir.

Bertolt Brecht'in "Tahterevalli" şiiri, burjuvazi ile işçi sınıfı arasındaki sınıf mücadelesini bir tahterevalliye benzeterek anlatır. Şiirde geçen bazı önemli mesajlar şunlardır: Düzenin Bağımlılığı: Yukardakilerin orada kalabilmesi için aşağıdakilerin aşağıda kalması gerekir. Dengenin Korunması: Yukarıdakilerin sayısı aşağıdan az olmalıdır, aksi takdirde tahterevalli dengelenmez. Aşağıdakilerin Durumu: Aşağıdakiler sonsuza dek orada kalmalı, yukarı çıkmamalıdır. Şiirde, kapitalizmin akıldışı bir düzen olduğu ve işçi sınıfının ayağa kalkmasının burjuvazinin saltanatını sona erdireceği vurgulanır.

Can Yücel'in "Eğer" şiiri, insanın yaşamındaki çeşitli zorluklara ve durumlara karşı nasıl bir tutum sergilemesi gerektiğini anlatır. Bazı dizeler: "Eğer bir zararım varsa sana, beklemem giderim. Bir dakika ama bir şey söyle, bir selam ver bari. Sükutun ölümden beter bana." Şiirin tamamı, Can Yücel'in resmi sitesinde (canyucel.org) bulunabilir. Ancak, "Eğer" adlı şiirin Can Yücel'e ait olmadığı, internet ortamında yaygın bir iddia olarak yer almaktadır.

"Güz mü geldi rengin soluk, ne tez yaprak döktün ömrüm" dizeleri, Seyfi Doğanay'a ait "Güz mü Geldi Rengin Soluk (Ömrüm)" adlı türkünün sözlerindendir. Türkü, Tunceli'nin Hozat ilçesinden gelmektedir. Türküyü seslendiren sanatçılardan bazıları şunlardır: Emel Taşçıoğlu; Grup Çığ; Oğuz Aksaç; Mustafa Özarslan.

"Körpe Kuzular" şiiri, Ömer Akpınar tarafından yazılmıştır. Ayrıca, "Körpecik Kuzular" adlı bir şiir de Doğan Kan tarafından kaleme alınmıştır.

Bu dizeler, Edip Cansever'in "Sonrası Kalır" kitabında yer alan "İdris'le Konuşma" şiirinden bir bölümdür. Şiirin tamamı şu şekildedir: > "Bakma sen, kuşlar bir uçumluktur ne de olsa Denizler bir fırtınalık görkemli Bizse kendimizi insan olarak Bir tohum gibi dikmişiz sonsuzluğa."

"Seni, anlatabilmek seni, namussuza, halden bilmeze, kahpe yalana" dizeleri, Ahmed Arif tarafından yazılan "Hasretinden Prangalar Eskittim" şiirindendir.

Sivas Turizm Derneği, 23 Aralık 2024 tarihinde "Şiir ve Şehir Sohbetleri" adlı bir program düzenlemiştir. Programda, Sivas’ın köklü geçmişi, kültürel değerleri ve şehre değer katan önemli isimler üzerine sohbetler yapılmış, şiirlerin hikâyeleri anlatılmış ve müzik eşliğinde şarkılar söylenmiştir. Etkinliğe katılan bazı isimler şunlardır: Sivas Vali Yardımcısı İlhami Doğan; Sivas İl Milli Eğitim Müdürü Necati Yener; emekli Prof. Dr. Hüseyin Akkaya; Şair ve Yazar Ahmet Mahir Pekşen; Araştırmacı Yazar ve Şair İbrahim Yasak; SCÜ Turizm Fakültesi’nden Prof. Dr. Erkan Sağlık. Sivas Turizm Derneği Başkanı Hakan Bakar, bu tür etkinlikleri sürdürmeyi planladıklarını belirtmiştir.

Tatil temalı akrostiş şiir yazmak için aşağıdaki adımlar izlenebilir: 1. Anahtar kelime belirleme. 2. Kelimeleri sıralama. 3. Tema belirleme. 4. İçerik ve anlam bütünlüğü sağlama. 5. Yaratıcılık. Örnek bir tatil akrostiş şiiri: Toplanın hadi çabuk. Aldık dinlenme kararı. Tertemiz havaları. İçimize bolca çekmeye. Lütuflara şükretmeye. Alternatif olarak: Yorulduk çalışmaktan. Artık dinlenme zamanı. Zamanın hakkını vermeli. Top oyna istersen. Atla dolaş kırlarda. Tepelerden uçarak. İn istersen paraşütle. Laf yarıştırmadan. İncitmeden hiç kimseyi.

Cahit Sıtkı Tarancı'nın "Memleket İsterim" şiiri dört dörtlükten oluşmaktadır.

Şairler Sokağı'nın neden önemli olduğuna dair bilgi bulunamadı. Ancak, Türkiye'de şair ve yazarların isimlerini taşıyan bazı sokaklar şunlardır: Can Yücel Sokak. Nazım Hikmet Sokak. Cahit Zarifoğlu Sokak. Cemal Süreya Sokak. Şair Nedim Sokak. Ayrıca, İstanbul'da İstiklal Caddesi ve Kadıköy Moda Caddesi gibi edebiyat atmosferinin hissedilebileceği sokaklar da vardır.

De Rerum Natura, Romalı filozof Lucretius tarafından MÖ birinci yüzyılda yazılmış, Epikürcü felsefeyi Roma seyircisine açıklamayı amaçlayan didaktik bir şiirdir. Eserin içeriği şu konuları kapsar: atomizm ilkeleri; zihin ve ruhun doğası; duyu ve düşüncenin açıklanması; dünyanın ve fenomenlerinin gelişimi; çeşitli göksel ve karasal fenomenlerin açıklanması. Şiir, altı kitap halinde düzenlenmiştir. Lucretius, eserde dünyanın işleyişinin ilahi müdahalelerle değil, düzenli ancak amaçsız atom hareketlerinin ve boşlukta etkileşimlerinin bir sonucu olduğunu savunur.

Nazım Hikmet'in "Kerem Gibi" şiirinde savunulan değerler şunlardır: Aşk ve isyan: Aşk, tutkuyla harmanlanmış bir isyana dönüşür ve dış dünyanın zorluklarına karşı bir direniş haline gelir. Özgürlük: Şiirde özgürlük, savunulması ve hayata karşı dik durulması gereken bir değer olarak işlenir. İnsanlık: Evrensel bir insan sevgisi ve insanlık için duyulan umut vurgulanır. Toplumsal çağrı: Bireysel duygu ve düşünceler yerine toplumsallık ön plandadır. Dayanışma: İnsanın içsel gücü ve dayanışması merkeze yerleştirilir.

Kadınlar tarafından sevilen bazı şairler: Nazım Hikmet: Vera Tulyakova için yazdığı "Saman Sarısı" gibi şiirlerle bilinir. Attila İlhan: Olmayan kadınlarını anlattığı şiirlerle kadınların ilgisini çeker. Cemal Süreya: İçten ve tutkulu aşk şiirleriyle bilinir. Orhan Veli Kanık: Nahit Hanım'a olan sevgisini yansıtan şiirleriyle tanınır. Yahya Kemal: Celile Hanım'a olan aşkını "Sessiz Gemi" şiirinde dile getirmiştir. Ayrıca, Gülten Akın, Birhan Keskin ve Didem Madak gibi kadın şairler de kadınlar tarafından sevilmektedir. Kadınlar, duygularını cesurca ifade eden, gerçek ve içten şiirler yazan şairleri tercih eder.

Divan şairlerinin güzelleri övmesinin birkaç nedeni vardır: Aşk ve güzellik anlayışının etkisi. Gelenek ve ortak hafıza. Şairane hayal gücü. İlham kaynağı. Divan şairlerinin kadınlara bakış açısında, kadınlara yönelik bazı olumsuz yaklaşımlar da bulunur.

Bu dizeler, Turgut Uyar'ın "Acıyor" adlı şiirinden bir bölümdür. Şiirin tamamı şu şekildedir: > Mutsuzluktan söz etmek istiyorum Dikey ve yatay mutsuzluktan Mükemmel mutsuzluğundan insansoyunun Sevgim acıyor > Biz giz dolu bir şey yaşadık Onlar da orada yaşadılar Bir dağın çarpıklığını Bir sevinç sanarak > En başta mutsuzluk elbet Kasaba meyhanesi gibi Kahkahası gün ışığına vurup da Öteden beri yansımayan > Yani birinin solgun bir gülden kaptığı frengi Öbürünün bir kadından aldığı verem Bütün işhanlarının tarihçesi Bütün söz vermelerin tarihçesi Sevgim acıyor > Yazık sevgime diyor birisi Güzel gözlü bir çocuğun bile O kadar korunmuş bir yazı yoktu Ne denmelidir bilemiyorum Sevgim acıyor > Gemiler gene gelip gidiyor Dağlar kararıp aydınlanacaklar Ve o kadar > Tavrım bir çok şeyi bulup coşmaktır Sonbahar geldi hüzün Kış geldi kara hüzün Ey en akıllı kişisi dünyanın Bazen yaz ortasında gündüzün Sevgim acıyor > Kimi sevsem Kim beni sevse Eylül toparlandı gitti işte Ekim filan da gider bu gidişle Tarihe gömülen koca koca atlar Tarihe gömülür o kadar.

3 kıtalık şiirler yazan bazı önemli şairler şunlardır: Yavuz Sultan Selim. Fuzuli. Baki. Nef'i. Orhan Veli Kanık. Cemal Süreya. Ayrıca, Özdemir Asaf, Sunay Akın ve Edip Cansever gibi şairler de 3 kıtalık şiirler kaleme almıştır.

Aziz İstanbul şiirinin konusu, Yahya Kemal Beyatlı'nın İstanbul'a olan sevgisi ve bu şehrin tarihi, kültürel dönüşümü ile manevi dokusudur. Şiirde, İstanbul'un Bizans'tan Osmanlı'ya uzanan süreci, özellikle fethin ardından Türk ve İslam kimliği kazanması işlenir. Ayrıca, şiirde İstanbul'un tabii güzelliğinin yanı sıra, Türk milletinin kültür ve medeniyet seviyesi üzerindeki etkisi de vurgulanır.

"Saldım çayıra, Mevla’m kayıra" sözü, Kazak Abdal'a ait "Eşeği Saldım Çayıra" türküsünün bir dizesidir.

"Bıçak Kemikte" şiiri, yoksulluk, işsizlik ve açlık gibi toplumsal sorunları ele alır. Şiirde öne çıkan bazı temalar: İnsanlığın durumu: "Yük vurulmuş dağlar gibi insanlık bu mu?". Sömürü: "Çalıyor sömürünün imdat çanları". Örgütlenme çağrısı: "Yetsin artık bu susku, bıçak kemikte". Şiir, aynı zamanda Aşık İhsani'nin politik sertliği olan şiirlerinin yer aldığı "Bıçak Kemikte" adlı kitabında da yer alır.