Psikoloji

"Konuş Artık!" kitabı, Mirjam Pressler tarafından yazılmış ve Kelime Yayınları tarafından yayımlanmıştır. Kitap, Karin adlı bir kızın hikayesini anlatıyor. Karin, sevdiği öğretmeninin tavsiyesiyle psikoloğa gitmeye başlar ve o güne kadar kaçtığı sorunlarıyla yüzleşme vakti geldiğini anlar: Karin ve Moni, evlilik dışı çocuklardır ve babalarını tanımazlar. Kitap, Karin'in bu süreçte yaşadığı diğer olayları ve sonunda kendine yardım etmeyi öğrenmesini de konu almaktadır.

Simülasyon oyunları, birkaç psikolojik neden yüzünden bağımlılık yapabilir: 1. Geri Bildirim Döngüleri: Oyunlar, oyuncuların ilgisini çekmek için sürekli olarak yeni hedefler ve ödüller sunar, bu da oyuncuların oyunu daha uzun süre oynamasına neden olur. 2. Çok Oyunculu Modlar: Çevrimiçi çok oyunculu oyunlar, oyuncuların yüzlerce saat boyunca oyunu tamamlamalarını sağlar ve sosyal bağlantılar kurarak gerçek dünyadan kaçış imkanı sunar. 3. Sınırsız İçerik: Oyunlar, DLC'ler ve düzenli güncellemelerle sürekli yeni içerikler ekler, bu da oyuncuların oyunu terk etmelerini zorlaştırır. 4. Duygusal Bağlar: Oyunlar, karakterlerin hikayeleri ve müzikleriyle oyunculara duygusal bağlar kurdurur, bu da oyuncuların daha fazla oyun oynamasına yol açar. 5. Kumar Unsurları: Bazı oyunlar, kumar benzeri "Loot Box" gibi unsurlar içerir ve bu da bağımlılık riskini artırır.

Koyu yeşil renk, denge, uyum ve yenilenme duygularını temsil eder.

"Zafere Hücum" (Rush) filmi, 1976 yılında iki Formula 1 pilotu olan Niki Lauda ve James Hunt arasındaki ezeli rekabeti anlatıyor. Film, bu iki karakterin zafer için verdikleri mücadeleyi ve bu süreçte yaşadıkları psikolojik ve fiziksel dayanıklılığı ele alıyor.

Kalabalık fobisi (agorafobi), çeşitli faktörlerin etkileşimiyle ortaya çıkabilir. Bu faktörler arasında: 1. Genetik yatkınlık: Aile geçmişinde anksiyete bozuklukları olan bireylerin kalabalık fobisi geliştirme olasılığı daha yüksektir. 2. Çocukluk deneyimleri: Travmatik olaylar veya olumsuz sosyal deneyimler, bireyin kalabalık ortamlara karşı olumsuz bir tutum geliştirmesine neden olabilir. 3. Sosyal öğrenme: Başkalarının kalabalık ortamlardan kaçınma davranışlarını gözlemlemek, bireyin de bu davranışı öğrenmesine yol açabilir. 4. Biyolojik faktörler: Beyindeki kimyasal dengesizlikler ve nörotransmitterlerdeki anormallikler (örneğin, serotonin ve dopamin) sosyal anksiyeteye katkıda bulunabilir. 5. Kontrol kaybı korkusu: Kişi, dış dünya ortamlarında kendini kontrol edemeyeceğini veya kaçamayacağını düşünerek panik yaşayabilir.

Erkeklerin ağlaması, doğal bir insan duygusu olup çeşitli durumları ifade edebilir: 1. Duygularıyla barışık olmama: Bu tür erkekler, duygularını ifade etmekte zorlanır ve içe dönük olabilirler. 2. Hayal kırıklığı: Hırslı ve mükemmeliyetçi erkekler, istediklerini elde edemediklerinde hayal kırıklığı yaşayabilir ve bu durum onları ağlatabilir. 3. Sevinç: Erkekler, mutluluk veren olaylar karşısında da ağlayabilirler, örneğin çocuklarının doğumu gibi. 4. Travma: Şiddetli acı, kötü koşullar veya yalnızlık gibi durumlarda erkekler, gözyaşları aracılığıyla duygusal bir savunma mekanizması kullanabilirler. Toplumda erkeklerin ağlaması genellikle zayıflık olarak algılandığı için, bazı erkekler duygularının tezahüründen utanabilir ve gözyaşlarını gizleyebilirler.

Empat ve empatik insan terimleri, başkalarının duygularını anlama ve paylaşma yeteneğine sahip olan kişileri ifade eder. Empat, başkalarının duygularını kendimiş gibi deneyimleyebilen, son derece hassas bir bireydir. Empatik insan ise, empati yeteneği gelişmiş olan, aktif dinleme yapan, başkalarının bakış açısını anlamaya çalışan ve duygusal bağ kurabilen kişidir.

Dissosiyatif amnezi — travmatik veya stres yaratıcı bir yaşantı sonucunda önemli kişisel bilgileri hatırlayamama durumudur. Makalelerde bu konu şu şekilde ele alınmaktadır: Belirtiler. Nedenler. Tedavi.

Bir insanın psikolojik olarak iyi olup olmadığını anlamak için şu belirtilere dikkat edilebilir: 1. Öz Kabul: Kişinin kendini olumlu değerlendirmesi, benliğini bilmesi ve kabul etmesi. 2. Başkalarıyla Olumlu İlişkiler: Çevresine karşı empati yapabilmesi, samimi ve sıcak ilişkiler kurabilmesi. 3. Özerklik: Kendi kararlarını alabilme, sosyal baskılara boyun eğmeme ve kendi beklentilerine göre hareket etme. 4. Çevresel Hakimiyet: Çevresini belirleyebilme, kendisine faydalı sosyal çevreler seçebilme. 5. Yaşam Amacı: Sürekli amaçlar belirleme ve bu amaçlara ulaştıkça kendini daha iyi hissetme. 6. Kişisel Gelişim: Yeni deneyimlere ve öğrenmelere açık olma, entelektüel anlamda kendini geliştirme. Ayrıca, sürekli üzüntü, endişe, motivasyon kaybı, uyku düzeninde bozulma gibi belirtiler de psikolojik iyi oluşun olmadığını gösterebilir. Bu durumda bir psikolog veya psikiyatristle görüşmek faydalı olabilir.

Rüyada birden fazla yavru kedi görmek, genellikle yeni başlangıçları, bolluğu ve bereketi temsil eder. Diğer yorumlara göre bu rüya, rüya sahibinin çevresindekileri kırmamak için davranışlarına dikkat etmesi ile ilgili bir mesaj verebilir. Ayrıca, yavru kediler masumiyet ve saflığı da simgeler. Rüya tabirleri bilimsel temellere dayanmaz.

Rehberlik ve Danışma Merkezi (RDM) askerleri, askeriyede çeşitli görevler üstlenirler: 1. Bireysel ve grupla psikolojik danışma: Personele bireysel veya grup halinde psikolojik destek sağlarlar. 2. Koordinasyon: Broşür, bülten, kitapçık gibi eğitici faaliyetlerin koordinasyonunu yaparlar. 3. Sevk ve takip: Psikososyal sorunları olan personelin tıbbi değerlendirme ve takibini yaparlar. 4. Eğitim ve bilgilendirme: Birliğe yeni katılan askerleri RDM hizmetleri hakkında bilgilendirirler. 5. Danışmanlık: Birlik içinde psikolojik ve sosyal yönden sağlıklı ortam oluşturmak için komutana danışmanlık yaparlar. RDM askerleri, silah eğitimi almazlar ve psikolojilerini zorlayacak görevlere gönderilmezler.

Kişisel doyum, bireyin yaşamında tatmin, mutluluk ve memnuniyet hissetmesiyle ilgili bir kavramdır. Bu kavram, genellikle şu alanlarda ortaya çıkar: - Kariyer doyumu: İşinde başarılı olma, işini sevme ve kariyer hedeflerine ulaşma. - İlişki doyumu: Sosyal çevrede, aile ve arkadaş ilişkilerinde yaşanan memnuniyet. - Kişisel gelişim: Yeni beceriler edinme ve kişisel hedeflere ulaşma. - Fiziksel ve zihinsel sağlık: Sağlıklı bir yaşam sürme ve zihinsel sağlığı koruma. - Duygusal doyum: Duygusal deneyimleri kabul etme ve işleme. Kişisel doyum, bireyin kendi içsel ihtiyaçlarını karşılama ve potansiyelini gerçekleştirme düzeyini ifade eder.

Obsesif kelimesi, kalıcı ve tekrarlayıcı düşüncelere sahip kişileri tanımlamak için kullanılır. Obsesif kompulsif bozukluk (OKB) ise, obsesyon adı verilen takıntılı düşünceler ve kompulsiyon adı verilen yineleyici davranışlar ile kendini gösteren bir ruhsal hastalıktır.

Hevesi kalmayan insanın yapması gerekenler şunlar olabilir: 1. Yeni Aktiviteler Denemek: Yeni hobiler edinmek veya ilgi alanları keşfetmek, motivasyonu artırabilir. 2. Sosyal Çevreyi Genişletmek: Yeni insanlarla tanışmak ve sosyal etkinliklere katılmak, yalnızlık hissini azaltabilir. 3. Profesyonel Destek Almak: Eğer hisler uzun süre devam ederse, bir uzmandan psikolojik destek almak faydalı olabilir. 4. Kendinize Zaman Ayırmak: Duygularınızı yazmak, meditasyon yapmak veya açık havaya çıkmak gibi rahatlatıcı aktiviteler yapmak önemlidir. Bu adımlar, kişinin yaşam hevesini yeniden kazanmasına yardımcı olabilir.

"Benliğin Yüzyılı" belgeseli, psikiyatrist Sigmund Freud ve yeğeni Edward Bernays'ın çalışmalarına odaklanarak, iktidar sahiplerinin Freud'un teorilerini kitle demokrasisi çağında toplumu kontrol etmek için nasıl kullandıklarını anlatıyor. Belgeselde ele alınan konular arasında: - Halkla ilişkilerde psikolojik tekniklerin kullanımı: Edward Bernays, ürünleri insanların bilinçsiz arzularıyla ilişkilendirerek tüketim kültürünü dönüştürdü. - Odak gruplarının kullanımı: Tüketicilerin bilinçaltı arzularını ortaya çıkarmak için odak grupları oluşturuldu ve bu, ürünlerin duygusal olarak yankı uyandırmasını sağladı. - Siyasetin psikanalize yönelmesi: Politikacılar, halkın davranışlarını yönetmek ve istikrarı korumak için psikanalitik yöntemleri benimsediler. Sonuç olarak, belgesel, tüketim alışkanlıklarından siyasi ideolojilere kadar birçok alanda Freud'un fikirlerinin 20. yüzyılı nasıl şekillendirdiğini gözler önüne seriyor.

Annenin önemi çeşitli açılardan ele alınabilir: Çocuğun gelişimi: Anne, çocuğun ilk öğretmeni olup, toplumun kültürünün çocuğa yerleşmesini sağlar ve kişiliğinin gelişmesinde ona yardımcı olur. Duygusal bağ: Anne ile çocuk arasındaki duygusal bağ, çocuğun duygusal ve sosyal gelişiminin temelini oluşturur. Özgüven ve aidiyet: Anne sevgisi, çocuğun özgüven ve aidiyet duygusu oluşturmasında önemli bir rol oynar. İlişkiler: Anne ile kurulan ilişki, çocuğun yetişkin hayatında kuracağı ilişkilerin temelini oluşturur. Sağlık: Anne ve çocuk sağlığı, toplum sağlığının önemli bir parçasıdır; sağlıklı çocuklar, sağlıklı anneler olarak doğar ve büyürler.

Psikolojik taciz (mobbing), bir kişinin sürekli olarak bir başkasını rahatsız etme, tehdit etme, aşağılama, hor görme veya ayrımcılık yapma eylemidir. Bu tür davranışlar, kişinin psikolojik ve duygusal sağlığını olumsuz etkileyebilir ve iş performansını düşürebilir. Psikolojik tacizin bazı türleri şunlardır: - Sosyal ilişkilerden yalıtma: Kişinin varlığını yoksayma, eleştirme. - Kendini göstermesine engel olma: Başarısızlıklarını abartma, yaptığı işleri görmezden gelme. - Meslekî duruma ve yaşam kalitesine saldırı: Anlamsız işler verme, maddi külfet oluşturacak zararlara yol açma. Psikolojik tacize maruz kalan kişi, aşağıdaki haklara sahiptir: - İş sözleşmesini feshetme hakkı. - Kıdem tazminatı ve manevi tazminat talep etme hakkı.

Jacques Lacan, psikanaliz alanında çeşitli teoriler geliştirmiştir ve aşağıdaki konuları savunur: 1. Bilinçdışının Yapısı: Lacan, bilinçdışını bir tür söylem olarak, Öteki'nin söylemi olarak tanımlar. 2. Dil ve Psikanaliz: Psikanalizi dilbilimsel bir perspektiften ele alır ve her türlü Jungyen veya romantik anlayışlara karşı çıkar. 3. Ayna Evresi Teorisi: Çocuğun altı-on sekiz ay arasında aynada kendi imgesini görmesi ve bu sayede kendi varlığını fark etmesini açıklar. 4. Öznelik Deneyimi: Öznenin, beden ve dil arasındaki özdeşleşme çabası içinde oluştuğunu savunur. 5. Fallus Kavramı: İçinde yaşadığımız dünyada arzunun işaret ettiği şeyi, yani fallusu, kültürel ve toplumsal bir olgu olarak tanımlar.

Matt Haig, 20'li yaşlarında majör depresyon, ağır anksiyete ve ayrılık kaygısı bozukluğu teşhisleri nedeniyle depresyona girdi. Ayrıca, yazarın hayatındaki büyük bir kriz de depresyonunu tetikledi; bu olay, İbiza'da yaşadığı ve neredeyse kendine zarar vermesine neden olacak kadar kötüleşen bir dönemdi.

EMDR (Göz Hareketleriyle Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme) terapisi, Francine Shapiro tarafından 1980'lerde geliştirilen bir psikoterapi yöntemidir. EMDR nasıl çalışır: 1. Hazırlık ve Bilgi Toplama: Terapist, kişinin yaşam öyküsünü ve travmatik olayları anlamak için geçmiş bilgileri toplar. 2. Hedef Belirleme: Kişi, işlemek istediği belirli anıları ve bu anılarla ilişkilendirilmiş hedefleri belirler. 3. İşlemeye Hazırlık: Terapist, kişiyi işleme sürecine hazırlar ve rahatlatıcı tekniklerle başa çıkma becerilerini güçlendirir. 4. İşleme Aşaması: Kişi, terapistin yönlendirmesiyle belirli bir travmatik anıyı hatırlar ve aynı zamanda belirli göz hareketleri, ses veya dokunma gibi uyarıcılara odaklanır. 5. Geri Bildirim ve Değerlendirme: İşleme sürecinin ardından, terapist ve kişi birlikte anıları ve duygusal tepkileri değerlendirir. 6. Stabilizasyon ve Sonlandırma: İşlenen anılarla ilişkili duygusal tepkilerin daha sağlıklı ve dengeli hale gelmesi için destek sağlanır. EMDR terapisi, genellikle birkaç seansta sonuçlar elde edebileceği gibi, kişinin ihtiyaçlarına bağlı olarak daha uzun bir süreci de içerebilir.