Metafor

"Tandır tava geldi hamur bitti, işler yola girdi, ömür bitti" ifadesi, hayatın zorluklarıyla baş etmenin ve hedeflere ulaşmanın önemli bir yolunu ifade eder. Bu söz, hayatın döngüsel yapısını ve insanın uğraşılarını anlatır. Ayrıca, bu söz şu şekilde de yorumlanabilir: "Fırın tava geldi, hamur bitti, işler yoluna girdi, ömür bitti". "Demir tava geldi, kömür bitti, akıl başa geldi, ömür bitti". Atasözlerinin anlamları, kültürel yorumlara bağlı olarak değişebilir.

"İnci Taneleri" dizisinde Azem karakterinin çıplak ayakla görünmesi, 15. bölümde yaşanan ve zaman uyumsuzluğu içeren bir sahne nedeniyle dikkat çekmiştir. Dizinin genel hikayesi veya sembolik anlamlarıyla ilgili çıplak ayak kullanımı hakkında ise herhangi bir bilgi bulunmamaktadır.

"Harabelerin Kalbi" ifadesi, Reşat Nuri Güntekin'in "Harabelerin Çiçeği" adlı romanında geçen bir metafor olarak kullanılmaktadır. Roman, üç farklı hikayeyi anlatır: 1. Harabelerin Çiçeği: Geçmişinin izlerini taşıyan ve izole bir yaşam süren Süleyman'ın, kaybettiği aşkının peşinden gitme çabasını konu alır. 2. Eski Ahbap: Geçmişe dayanan arkadaşlıkların zamanla nasıl şekillendiğini ve dostlukla ihanet arasındaki ince çizgiyi gözler önüne serer. 3. Boyunduruk: Aile baskılarının kişinin bireysel özgürlük uğraşını nasıl sekteye uğrattığını ortaya koyar. Bu hikayeler, aşk, yalnızlık ve özgürlük arayışı ekseninde, taşra yaşamının tutucu yanlarını eleştiren bir bakış sunar.

Yaşar Kemal, kurtlar hakkında "Zilli Kurt" adlı bir öyküde, Anadolu'da kurtların bir köye girip ağıllardaki koyunlara saldırdıklarında, köylülerin kurtları öldürmek yerine onlara bir zil takarak açlıkla cezalandırdıklarını anlatmıştır. Yaşar Kemal, bu öyküyü anlatırken kendisinin de gençliğinde "zilli kurt" olduğunu ifade etmiştir. Ayrıca, Yaşar Kemal'in kurtlar için söylediği bir başka söz de, "Bir kurt, bir koyun veya keçi sürüsüne dalar, kurt sadece bir tanesini alır götürür ancak bütün sürüyü parçalar," şeklindedir.

Ömer Hayyam'ın "Cennet-i Ala Meyhane mi, Kerhane mi" adlı şiiri, cennet ve cehennem kavramlarını sorgulamaktadır. Ayrıca, şiirde dini otoriteleri eleştirici bir dil kullanılmakta, ikiyüzlülük ve riyakarlık vurgulanmaktadır. Şiirin tamamına aşağıdaki kaynaklardan ulaşılabilir: kemalcan-net.medium.com; youtube.com; frmtr.com.

Metin Erksan'ın 1968 yapımı "Kuyu" filminde kuyunun olmasının birkaç nedeni vardır: Sembolizm: Kuyu, filmin ana temalarından biri olan mülkiyet ve arzu nesnesi kavramlarını simgeler. Hikaye Gelişimi: Filmde, Osman'ın su içmek için kuyuya inmesi ve Fatma'nın onu taşlarla boğarak öldürmesi, hikayenin doruk noktasını oluşturur. Gerçekçilik: Film, bir gazete haberinden esinlenilerek yazılmıştır ve bu tür olaylar Anadolu'da yaşanmıştır.

Ahmet Haşim'in "Merdiven" şiirinde, yaşam ve ölüm arasındaki yolculuk metaforu işlenir. Şiirde anlatılan bazı unsurlar ve anlamları: Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak. Akşam vakti ve kızıl havalar. Ağlayarak semaya bakmak. Haşim, şiirde anlamın açıkça belirtilmesinden ziyade, okurun ruhu hissetmesini tercih eder.

"Koca kış sabretmişsin, tam çiçek açacakken dolu vurmuş gibi oluyor bazen hayat" ifadesi, hayatta beklenmedik zorluklarla karşılaşılabileceğini ve bu zorlukların umutların boşa çıkmasına neden olabileceğini anlatır. Bu söz, "Şeker Portakalı" kitabında geçmektedir. Metafora göre: "Bir kış sabretmek", uzun süreli bir bekleyişi ve emeği ifade eder. "Çiçek açmak", umutların ve emeklerin karşılığını almak, güzel şeylerin başlangıcı anlamına gelir. "Dolu vurmak", tam çiçek açarken beklenmedik bir engelle karşılaşmayı simgeler. Ancak bu zorluklar karşısında sabır ve direnç göstermek, hayata karşı güçlü durabilmek gerektiği de ima edilir.

"Off-track" ifadesi farklı bağlamlarda farklı anlamlar taşıyabilir. Film: "Off Track" (Soğuk Rekabet), Stockholm'de yaşayan, birbirine zıt karakterlere sahip kardeşler Daniel ve Lisa'nın hikayesini anlatır. Genel kullanım: "Off-track" ifadesi, pistten veya yoldan çıkmış, hatalı, ilgisiz gibi anlamlara gelir. Bahisçilik: "Off-track betting" yarış pisti dışında yapılan bahisleri, "off-track" ise yarış pisti dışında gerçekleştirilen yarışlarla ilgili bahisleri tanımlar.

Sığır baronları metaforu, çeşitli alanlarda etkili olan güçlü ve manipülatif kişileri tanımlamak için kullanılır. Bu metafor, farklı bağlamlarda şu şekilde açıklanabilir: Petrol ve enerji baronları. Dijital dünya baronları. Sağlık ve ilaç baronları. Siyonizm. Kültürel etki. Metafor, bir durumu kıyaslamak, benzetmek veya anlatmak için kullanılan bir söz sanatıdır.

Aynalı filmin hangi filmde kullanıldığına dair bilgi bulunamadı. Ancak, aynaların kullanıldığı bazı filmler şunlardır: Mirrors (1978). Candyman (1989). The Ring, Halloween II, Saw III, Orphan, Omen, Shaun of the Dead, The Unborn, The Grudge, A Nightmare on Elm Street 3, Dark Water. Yüzüklerin Efendisi: Yüzük Kardeşliği.

"İstanbul'un taşı toprağı altın" deyimi, şehrin tarihsel olarak önemli bir ticari, siyasi ve kültürel merkez olmasından kaynaklanmaktadır. Bu deyim, özellikle 1950'li yıllarda, kırsal kesimden İstanbul'a göç eden insanlara şehrin sunduğu imkanları anlatmak için kullanılmıştır. Ayrıca, İstanbul'un "taşı toprağı altın" olarak anılmasının bir diğer nedeni de, birçok medeniyetin gözdesi olması ve bu nedenle şehirdeki yapıların zamanla yeniden inşa edilerek devletin en fazla yatırım yaptığı merkez haline gelmesidir.

Tiyatroların otelde oynanmasının birkaç nedeni olabilir: Benzersiz atmosfer: Otel odaları, hem özel hem de anonim bir alan sunar ve bu, tiyatro için özgün bir atmosfer yaratır. Seyirci ile yakınlık: Otel odasında oynanan tiyatroda, oyuncu ve seyirci arasındaki mesafe azalır, bu da daha samimi bir ortam sağlar. Mekanın etkisi: Otel odasının özellikleri, oyunun senaryosunu ve atmosferini etkileyebilir. Ayrıca, Aykut Bakay'ın "Otelcilik bir tiyatro oyunudur" yazısında, otel çalışanlarının her gün belirli bir senaryo ve rollerle hizmet verdiği, bunun da tiyatroya benzediği ifade edilmektedir.

Metaformik yapılar, oluşum şekillerine göre üç ana gruba ayrılan kayaçlardan biridir. Bazı metaformik kayaç örnekleri: Kum taşı: Kuvarsite dönüşür. Kalker (kireç taşı): Mermere dönüşür. Granit: Gnays taşına dönüşür.

Terapide metafor, soyut bir durumun veya kavramın daha somut ve etkileyici şekilde ifade edilmesidir. Psikoterapide metaforların bazı işlevleri: Danışan ve terapist arasındaki ilişkinin gelişimini destekler. Danışanın duygularını fark etmesine yardımcı olur. Danışanın açmaya zorlandığı örtük konularla ilgili “yüzleşme” ortamı yaratır. Danışanın bir konudaki direncini üzerinde çalışmayı kolaylaştırır. Danışanın kazandığı yeni bakış açılarına dair düşünme sürecini başlatır. Metaforlar, çocukların psikoterapi sürecine ısınması amacıyla da kullanılır. Psikoterapide kullanılan bazı metafor örnekleri: Fabrika metaforu. Futbolcu metaforu. Yolculuk metaforu. Bahçe metaforu. Deniz metaforu.

Göğe merdiven kurmak deyimi, farklı anlamlara gelebilir: Çok uzun boylu. Ermiş, ruhanilerle bağlantısı güçlü kişi. Ayrıca, bu deyim Behçet Aysan'ın bir şiirinde "göğe merdiven kurup, arayacağım yeniden mutlu düşler ülkesini" şeklinde geçer. "Göğe merdiven dayamış" ifadesi ise TDK'ye göre "çok uzun boylu" anlamına gelir.

Pergel metaforu, farklı düşünürler tarafından insanın varoluşunu ve dünyadaki yerini anlatmak için kullanılmıştır. Mevlana'nın pergel metaforu: Sabit ayak, kişinin kimliği, kişiliği, aidiyeti ve inancını temsil eder. Hareketli ayak, dünyaya açılan yüzü, keşfetme arzusunu ve sürekli gelişim ihtiyacını simgeler. Mimar Sinan'ın pergel metaforu: Sabit ayak, ilahî hakikat, değişmez kaideler ve ruhanî âlemi temsil eder. Hareketli ayak, insanın dünyaya dair meşgalelerini ve faaliyetlerini temsil eder. Pergel metaforu, denge ve merkezde kalma kavramlarını vurgular.

"Fecre ne iş yapar?" sorusuna yanıt bulunamadı. Ancak, "fecr" kelimesi ile ilgili bazı bilgiler şu şekildedir: Fecr-i Kâzib ve Fecr-i Sâdık. Fecr Suresi. Fecr Vakti.

"Hotel California" şarkısında, kimse otelin tadını çıkarıp sonra ayrılamaz çünkü burası, bağımlılık veya şöhretler dünyasının acımasız gerçeklerini simgeleyen bir metafordur. Ayrıca, şarkıda geçen "İstediğin an otelden çıkış yapabilirsin ama asla burayı terk edemezsin" dizesi, bir akıl hastanesini veya bağımlılığı ima eden yorumlar da almıştır. Şarkının gerçek anlamı, bireysel yoruma açık olup, farklı şekillerde yorumlanabilir.

Cahit Sıtkı Tarancı'nın şiirlerinde ölüm metaforu çeşitli şekillerde işlenmiştir: Ölüm Korkusu: Tarancı, şiirlerinde ölümden korktuğunu ve bu korkunun zihninde bir saplantıya dönüştüğünü ifade eder. Ölümü Kabullenme: "Sadri Ertem'i Düşünürken" adlı şiirde, sevilen bir kişinin ölümü anlatılırken, yaşama bağlılığın ölümden daha üstün tutulduğu ve bu bağın kişiyi ölümden uzak tutacağına inanıldığı görülür. Ölüm ve Yaşam: "Otuz Beş Yaş" şiirinde, yaşam bir yolculuk olarak metaforize edilmiş ve ölümün bu yolculuğun sonu olduğu ifade edilmiştir. Ölüm ve Yabancılaşma: "Ölüm bir sultanlıktır" metaforunda, ölüm saygı uyandıran ve korku veren bir olgu olarak tasvir edilmiştir. Tarancı'nın şiirlerinde ölüm, genellikle karamsar ve korkutucu hayallerle işlenmiştir.