Metafizik

Astral boyut, klasik, Orta Çağ, doğu ve ezoterik felsefeler ile gizem dinleri tarafından öne sürülen, fiziksel dünyayla bir arada var olan fiziksel olmayan bir alan olarak tanımlanır. Bu boyuta atfedilen kesin özellikler farklı kültürler ve düşünce okulları arasında değişiklik gösterse de bazı ortak tanımlayıcı özellikler şunlardır: - Ara boyut: Fiziksel dünya ile daha yüksek alemler veya varoluş planları arasında yer alır. - Enerji ve maddeden oluşma: Daha az yoğun süptil enerji ve maddeden oluşur. - Ruhların ikamet yeri: Göksel varlıkların yanı sıra insanların ve diğer yaşam formlarının fiziksel olmayan yönleri burada bulunur. - Metafiziksel deneyimler: Ruhun veya bilincin rüyalar, beden dışı deneyimler ve ölüme yakın deneyimler sırasında seyahat ettiği yerdir. Astral boyutun varlığı bilimsel olarak kanıtlanmamıştır.

İnsan, kâinatın bir özeti olarak kabul edilir çünkü kâinattaki her şeyin numunesi insanda mevcuttur. Bu görüş, şu hususlara dayanır: - İlahi isimlerin tecellisi: Kâinatta tecelli eden ilahi isimler, insan ruhunda da tecelli eder. - Kâinatın küçültülmüş hali: İnsan, kâinat gibi büyük bir sistemin küçük bir örneği ve küçültülmüş halidir. - Duygu ve hisler: İnsan, kainattaki duygu ve hislerin bir kısmını taşır; hava, güneş, gıda maddeleri gibi unsurlar insana göre düzenlenmiştir. - Yaratılış amacı: Kâinatın yaratılmasından asıl maksat insan olduğundan, kâinat insanın istifadesi ve tefekkürü için tanzim edilmiştir.

Evet, İbn Sina'nın metafizik kitapları vardır. Bazı İbn Sina'nın metafizik eserleri şunlardır: 1. "Metafizik" adlı eser, İbn Sina'nın felsefi ilimleri derlediği ve tenkit süzgecinden geçirdiği külliyatın bir parçasıdır. 2. "İşarat ve'l-Tembihat" adlı eser, mantık, fizik ve metafizik bölümlerini içerir ve 20 bölümden oluşur. 3. "Kitabü'ş-Şifâ" adlı eser, metafizik konularını ele alan ve on bir cilt hacimli bir eserdir.

İlginç felsefi konular arasında şunlar öne çıkmaktadır: 1. Metafizik: Gerçekliğin temel doğasını inceleyen bu alan, varlık, Tanrı, ruhun ölmezliği ve kader gibi konuları ele alır. 2. Zaman Algısı: Eternalizm gibi görüşler, zaman algısını sorgulayarak geçmişi, şimdiyi ve geleceği eşit derecede gerçek kabul eder. 3. İdealizm: Platon'un idealar dünyası ve George Berkeley'in maddi tözün varlığını reddetmesi gibi konular, idealizm çerçevesinde tartışılır. 4. Şüphecilik: René Descartes'ın metodik şüphesi ve septiklerin bilgiye ulaşma yaklaşımları, felsefi şüpheciliğin önemli konularıdır. 5. Etik ve Ahlak Felsefesi: İyi ve kötünün tanımı, evrensel ahlak kuralları ve insanın özgür iradesi gibi konular bu alanda incelenir.

Toprak, hava, su ve ateş — spiritüel dünyada kabul edilen beş elementten dördüdür. Beşinci element ise eter (ya da akaşa) olarak adlandırılır ve diğer dört elementi birleştiren ve onlara yaşam veren ruhsal enerji olarak kabul edilir. Elementlerin özellikleri: - Ateş: Enerji, tutku ve dönüşümü temsil eder. - Su: Duygusal derinlik, sezgi ve adaptasyonu simgeler. - Toprak: İstikrar, dayanıklılık ve pratiklik anlamına gelir. - Hava: Zihinsel berraklık, iletişim ve özgürlüğü temsil eder.

Kitâbü'ş-Şifâ, İbn-i Sina'nın mantık ve nazarî felsefe disiplinlerine dair ünlü eseridir. Eserde ele alınan konular şunlardır: 1. Mantık: Felsefî araştırmanın temelini oluşturur. 2. Fizik: Doğa felsefesi ve matematik ilimleri ile bilimsel boyut kazanır. 3. Metafizik: Eser, metafizikle taçlanır ve peygamberliğin ispatı meselesiyle son bulur. Toplamda 11 ciltten oluşan eser, birçok kez Latinceye çevrilmiş ve ders kitabı olarak okutulmuştur.

"Çocuk ve Allah" şiirinin konusu, Fazıl Hüsnü Dağlarca tarafından 1940 yılında yayımlanan bu eserde, çocukların gözünden Allah, evren ve varoluş temalarını işlemektedir. Şiirlerde, metafizik konular ele alınmış, şairin geçmişe, geleceğe, ölüme ve kâinattaki canlı ve cansızların duruşuna bakışı yer almıştır.

René Guénon, Gelenekselci Ekol'ün temsilcisi olarak, modernizme karşı çıkarak her sahih dinin temelinde yer alan Hakikat'i anlatır. Guénon'un ana konuları şunlardır: 1. Metafizik: Metafizik doktrinleri ve bunların güncel felsefelerden farkını açıklar. 2. Gelenek: Dinlerin özündeki metafizik ilkelerin evrenselliğini ve bu ilkelerin medeniyetlerin temelini oluşturduğunu savunur. 3. Sembolizm: Metafiziğin evrensel ifadesi olan sembollerin, eşyanın tabiatında nasıl yer aldığını inceler. 4. Modern Dünyanın Eleştirisi: Modern Batı medeniyetinin, metafizikten uzaklaşarak nasıl bir bunalıma girdiğini ve bu durumdan çıkış yollarını tartışır.

Immanuel Kant'ın "Prolegomena" eseri, geleneksel metafizik anlayışına karşıdır. Kant'a göre, metafizik ve özellikle Tanrı kavramı, numen alanına dahil olduğu için aklın mevcut ilkeleriyle bilinebilecek bir konu değildir.

Aristoteles, tanrının varlığını hareketin ezeli ve ebedi olması ilkesinden yola çıkarak kanıtlamıştır. Aristoteles'e göre, evrendeki hareketler bir hareket ettirici gerektirir ve bu hareket ettirici, ezeli-ebedi, uzamsız, madde-dışı ve hareketsiz olmalıdır. Ayrıca, Aristoteles'in tanrının doğasına dair görüşleri arasında, onun akletmek, kendini temaşa etmek olduğu ve saf fiil olarak var olduğu yer alır.

"Göklerin nizamı yerin istikametini tayin eder" ifadesi, metafizik açıdan yukarının ahenginin aşağının düzenini belirlediği anlamına gelir. Bu, Kuran'da geçen bazı ayetlerle de desteklenmektedir: - "Şüphesiz göklerin ve yerin yaratılmasında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelmesinde, insanlara fayda veren şeylerle yüklü olarak denizde yüzüp giden gemilerde, Allah'ın varlığını ve birliğini isbatlayan birçok deliller vardır" (Bakara Suresi, 164). - "O, gökleri ve yeri hak (ve hikmet) ile yaratandır. 'Ol!' dediği gün her şey oluverir" (En'am Suresi, 73).

Kant, aklın sınırlarını zorlamanın gerekli olduğunu düşünür çünkü bu, doğru bilgiye ulaşmanın ve metafizik saplantılardan kurtulmanın yoludur. Kant'a göre: - Akıl, kendi sınırlarını bildiğinde aldanmaktan kurtulur ve doğru bilgiye ulaşabilir. - Metafizik alanında akıl, deneyimlerin ötesine geçmeye çalıştığında yanılgılara düşer ve dogmatik hale gelir.

Tsavorit taşı, çeşitli şifa ve büyülü özelliklere sahip olduğuna inanılan bir taştır. Şifa özellikleri: - Yorgunluğu hafifletir, uykusuzluk ve depresyondan kurtulmaya yardımcı olur. - Kan basıncını stabilize eder, metabolizmayı iyileştirir. - Manyetik fırtına dönemlerinde takılması önerilir. Büyülü özellikleri: - Kötü düşüncelerden ve olumsuz enerjiden korur. - Sezgiyi artırır, iç dünyayı uyumlaştırır ve özgüveni yükseltir. - Dostane ve sevgi dolu ilişkilerin kurulmasına katkıda bulunur. Tsavorit taşının bilimsel olarak kanıtlanmış bir tedavi etkisi yoktur; herhangi bir sağlık probleminde öncelikle bir doktora başvurulmalıdır.

Obsidyen, volkanik cam olarak da bilinen, lavın hızla soğumasıyla oluşan doğal bir taş türüdür. Anlamı: - Metafizik ve ruhsal şifa alanında obsidyen, koruyucu bir taş olarak kabul edilir ve negatif enerjiyi yansıttığına inanılır. - Antik kültürlerde obsidyen, kehanet, kehanet ve törensel amaçlarla kullanılmıştır. - Modern kullanımda ise obsidyenin, gerçekleri ortaya çıkarma ve kişisel gelişimi teşvik etme gibi özellikleri olduğu düşünülmektedir.

Nermi Uygur'un "Felsefenin Çağrısı" kitabı, felsefenin temel yapısını ve kuruluşunu ele almaktadır. Beş bölümde incelenen konular şunlardır: 1. "Bir Felsefe Sorusu Nedir?": Felsefe sorusunun ne olduğu ve ne olmadığı tartışılmaktadır. 2. "Felsefede Temellendirme": Felsefi temellendirmenin anlamı ve sınırları incelenmektedir. 3. "Felsefe mi, Metafizik mi?": Felsefe ile metafizik arasındaki ilişki ve ayrımlar ele alınmaktadır. 4. "Bölük Pörçük Felsefe": Felsefe yapmanın parçalı bir eylem olduğu ve bütüncül bir felsefe sisteminin mümkün olmadığı açıklanmaktadır. 5. "Felsefe - Dünü ve Yarını": Felsefenin geçmişi, bugünü ve geleceği üzerine düşünceler sunulmaktadır.

Aristoteles'e göre felsefe, varlık ve gerçeklik kavramlarını merkeze alan bir metafizik olarak tanımlanır. Felsefenin diğer bazı temel görüşleri şunlardır: Bilgi Teorisi: Bilgi, duyular aracılığıyla dünyayı algılamak ve ardından akıl yoluyla bu algılamaları anlamlandırmak suretiyle elde edilir. Ahlak ve Erdem: İnsanın en yüksek amacı mutluluktur (eudaimonia) ve bu mutluluk, erdemli bir yaşam sürmek ve insanın potansiyelini en üst düzeyde gerçekleştirmesine bağlıdır. Politika: İnsanlar doğal olarak bir arada yaşamaya meyillidir ve toplumsal düzeni korumak için devlete ihtiyaç duyarlar. Bilim Felsefesi: Bilimsel bilgi, nedenlerin bilgisidir ve mantık, bütün bilimlerin hizmetinde olan bir bilimdir.

Mat kristal kuvars çeşitli alanlarda kullanılır: 1. Endüstriyel Kullanım: Elektronik endüstrisinde osilatör olarak kullanılır ve yarı iletken üretiminde yüksek saflıkta silisyum yonga plakalar elde edilmesinde önemlidir. 2. Sağlık ve Şifa: Duygusal dengeyi sağlar, beyin fonksiyonlarını uyarır, güç ve canlılık kaybına karşı koruma sağlar, baş ağrısını hafifletir ve sindirim sistemini sağlıklı tutar. 3. Metafiziksel Kullanım: Kuvars, doğanın enerjisini içinden geçirip ileten ve gizli gücün sembolü olarak kabul edilen bir taştır. Kristal kuvarsın faydaları ve kullanım alanları, bilimsel olarak kanıtlanmamış geleneksel inançlara dayanmaktadır.

Herkimer doğal taşı, çeşitli metafiziksel ve şifa amaçlı kullanımlara sahiptir: Ruhsal enerji ve rehberlik: Yüksek titreşimli bir taş olarak, ruhsal enerjinizi geliştirir ve ruhsal aydınlanmaya yardımcı olur. Meditasyon ve farkındalık: Meditasyon sırasında kullanıldığında, astral alemin fiziksel aleme uyumlanmasına ve derin sezgi ile ruhsal bağların kurulmasına katkıda bulunur. Psişik yetenekler: Telepatik yetenekleri artırır ve durugörü ile duruişiti yeteneklerini geliştirir. Fiziksel şifa: Ağrı olan bölgelere yerleştirildiğinde ağrıyı hafifletir, bağışıklık sistemini güçlendirir ve genel sağlık üzerinde olumlu etkiler gösterir. Çevre temizliği: Elektromanyetik kirliliği, radyoaktiviteyi ve jeopatik stresi temizlemek için kullanılır. Doğal taşların tıbbi tedavi yerine geçmediği ve bilimsel olarak kanıtlanmamış olduğu unutulmamalıdır.

Immanuel Kant, antinomiler olarak adlandırdığı çelişkileri, aklın saf düşünce evrenine, duyusal algı evrenine ait kategorileri uygulaması sonucunda ortaya çıkan rasyonel ama çelişkili sonuçları açıklamak için kullanır. Kant'a göre, deneyin olanaklılık koşullarının ötesinde akıl, kesin bilgiye ulaşamaz ve bu nedenle karşıt önermeler aynı ölçüde geçerli olabilir.

Şeylerin var olmasının nedeni farklı felsefi ve bilimsel yaklaşımlara göre değişiklik gösterir: 1. Gottfried Wilhelm Leibniz'e göre: Şeylerin var olmasının sebebi Tanrı'dır. 2. Spinoza'ya göre: Var olmak, evrenin doğasına içkin bir özelliktir. 3. Modern bilim perspektifinden: Kuantum mekaniğine göre, kuantum boşluk durumunda parçacıklar kendiliğinden var olabilir. 4. Genel bir cevap olarak: Bazı filozoflar, "varlık" sorusunu "kaba gerçek" olarak tanımlarlar; yani evrenin var olması, sadece var olduğu için kabul edilir.