Mahkeme

Kanun yararına bozma dilekçesi, Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü'ne gönderilmek üzere ilgili mahkemenin bulunduğu yer Cumhuriyet Başsavcılığına verilir.

Şikayetçi olmak için dilekçe, suçun işlendiği yerdeki Cumhuriyet Başsavcılığına verilir. Dilekçe ayrıca kolluk görevlilerine, kaymakamlığa, valiliklere veya yurt dışında ise Türkiye'nin elçilik ve konsolosluklarına da teslim edilebilir.

Ecrimisil davasının ne kadar süreceği mahkemenin yoğunluğuna göre değişiklik gösterebilir ve genellikle 2-2,5 yıl arasında sürer (kanun yolu hariç). Ancak, kararın istinaf veya temyiz edilmesi durumunda yargılama süresi uzayabilir.

Yürütmenin durdurulması, belirli hallerde mahkemeye başvurularak talep edilebilir. Bu haller şunlardır: 1. Hukuka Aykırılık: İdari işlemin hukuka aykırı olduğunun tespit edilmesi. 2. Telafisi Güç veya İmkânsız Zarar: İşlemin yürütülmesinin, başvuru sahibine ciddi zararlar verebileceği durumlar. 3. Kamu Yararı: Kamu yararının gözetilmesi gereken haller. Ayrıca, yürütmenin durdurulması istenebilecek bazı spesifik durumlar şunlardır: İmar ve Yapı Ruhsatları: İmar planlarının ve yapı ruhsatlarının iptali gibi işlemlerde. Vergi ve Mali Yükümlülükler: Haksız vergi cezaları ve yanlış vergi tahakkuku gibi durumlarda. Eğitim ve Öğrenci Hakları: Okuldan atılma, disiplin cezaları ve sınav iptalleri gibi işlemlerde. Ticari Faaliyetler: Ticari faaliyetlerin engellenmesi veya işletme lisanslarının iptali gibi durumlarda. Yürütmenin durdurulması talebi, dava açma süresi içinde yapılmalıdır; aksi takdirde başvuru reddedilir.

Esasa ilişkin beyan dilekçesi, dava sürecinde tarafların mahkemeye sunduğu ve davanın ana konusunu oluşturan olay ve delilleri açıkladığı dilekçedir. Bu dilekçede yer alması gereken bazı unsurlar şunlardır: - Beyan edilen mahkemenin adı; - Beyanı yapan kişinin adı, soyadı, TC kimlik numarası gibi kişisel bilgileri; - Açıklayıcı bir şekilde konunun ne olduğu. Esasa ilişkin beyan dilekçesi, tarafların taleplerini, itirazlarını ve savunmalarını net bir şekilde ortaya koymalarına yardımcı olur ve mahkemenin karar verme sürecinde önemli bir kaynak oluşturur.

Mahkemeye ilk girişte yapılanlar, davanın türüne göre değişiklik gösterebilir. Genel olarak ceza davalarında ilk girişte şu adımlar izlenir: 1. Sanık ve müdafiinin tespiti: Mahkeme, duruşmaya gelip gelmediklerini belirler. 2. Sanığın salona alınması: Sanık, duruşma salonuna bağsız olarak alınır. 3. Tanıkların dışarı çıkarılması: Duruşmaya çağrılan tanıklar salondan dışarı çıkarılır. 4. Kimlik tespiti: Mahkemece sanığın açık kimliği saptanır ve kişisel ve ekonomik durumu hakkında bilgi alınır. 5. İddianamenin okunması: Mahkeme başkanı veya hakim tarafından iddianame okunarak, sanığa isnat edilen suç ve deliller anlatılır. 6. Hakların bildirilmesi: Sanığa, hukuki yardım alma hakkı ve susma hakkı gibi hakları bildirilir. 7. Sorgu: Sanığın açıklamada bulunmaya hazır olduğunu bildirmesi durumunda sorgusu yapılır. Hukuk davalarında ise ilk girişte dava dilekçesi sunulur, gerekli belgeler hazırlanır ve tarafların beyanları alınır.

Vekalet ücreti talep dilekçesi, kararı veren mahkemenin bulunduğu yerdeki Cumhuriyet Başsavcılığına verilir.

Mahkemede hakim, çeşitli nedenlerle soru sorar: 1. Tarafların beyanlarını dinlemek: Hakim, tarafların iddialarını ve savunmalarını daha iyi anlamak için sorular yöneltir. 2. Çelişkili ifadeleri ortaya çıkarmak: Farklı tanıkların veya tarafların çelişkili ifadelerini tespit etmek amacıyla sorular sorar. 3. Somut delilleri değerlendirmek: Sunulan delillerin geçerliliğini ve doğruluğunu kontrol etmek için sorular sorar. 4. Anlaşma olup olmadığını belirlemek: Taraflar arasında anlaşma sağlanması için gerekli bilgileri toplamak üzere sorular yöneltir.

Tebligat usulsüz olduğunda dava düşmez, ancak bazı sonuçlar doğurabilir. Tebligat Kanunu'nun 32. maddesine göre, usulsüz tebligat yapılmış olsa bile, muhatap tebliği öğrenmişse tebligat geçerli sayılır ve tebliğ tarihi, muhatabın öğrendiği tarih olarak kabul edilir. Usulsüz tebligat durumunda, ilgili kişi icra mahkemesine şikayette bulunabilir ve bu şikayet için 7 günlük bir süre vardır. Eğer şikayet haklı bulunursa, tebligatın geçersizliği tespit edilir ve buna bağlı işlemler iptal edilebilir.

Hakimin davayı aydınlatma ödevi, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz ya da çelişkili görülen hususlar hakkında taraflara soru sorma, açıklama yaptırma ve delil gösterilmesini isteme yetkisidir. Bu ödev, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 31. maddesinde düzenlenmiştir.

İdari para cezasını iptal ettirmek için aşağıdaki adımları izlemek gerekmektedir: 1. İtiraz Başvurusu: Cezayı veren idari makama yazılı bir itiraz başvurusu yapılmalıdır. 2. Gerekçelerin Sunulması: İtiraz dilekçesinde, cezanın niçin haksız olduğunu destekleyen gerekçeler ve belgeler eklenmelidir. 3. İnceleme ve Karar: İdari makam, itirazı değerlendirerek 30 gün içinde kararını verir. 4. Mahkemeye Başvuru: Eğer idari makamın kararı olumsuzsa, ilgili idare mahkemesine başvurulabilir. Bu süreçte uzman bir avukattan hukuki yardım almak, davanın doğru ve etkili bir şekilde yürütülmesi açısından önemlidir.

Mübaşirler, Türkiye Cumhuriyeti mahkemelerinde görev yaptıkları için Adalet Bakanlığına bağlıdırlar.

Muhdesatın aidiyetini ispat etme yükümlülüğü davacıya aittir. Davacı, muhdesatı kendisinin meydana getirdiğini veya diktiğini çeşitli delillerle mahkemeye sunmak zorundadır.

Ek delil dilekçesi, belirli hallerde mahkemeye sunulabilir: 1. Hukuki yararın varlığı: Delil tespiti talebinde bulunulabilmesi için hukuki yararın olması gereklidir. 2. Delilin hemen tespit edilmemesi halinde zarar ihtimali: Delilin hemen tespit edilmemesi durumunda kaybolma veya ileri sürülmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı ihtimali varsa, ek delil dilekçesi verilebilir. 3. Kusur dışında bir sebep: Delilin süresinde sunulamaması, ilgili tarafın kusuru dışında bir sebebe dayanıyorsa, mahkeme ek delilin sunulmasına izin verebilir (HMK madde 145). 4. Islah yoluyla: Yargılamanın aşamalarına göre, tarafların iddia veya savunmalarını genişletebilmeleri veya değiştirebilmeleri için ek delil sunmaları mümkündür (HMK madde 141).

Sanık beraat ederse, yani suçsuz bulunduğu karar verilirse şu sonuçlar doğar: 1. Cezai Sorumluluk: Sanık, suçlandığı suçtan dolayı cezai sorumluluğa tabi tutulmaz ve hapis veya para cezası gibi bir ceza almaz. 2. Adli Sicil Kaydı: Beraat kararı, adli sicil kaydına işlenmez. 3. Tazminat Davaları: Sanık, yargılama sürecinde yaşadığı maddi ve manevi zararları telafi etmek için tazminat davası açma hakkına sahiptir. 4. Hukuki Yardım Ücreti: Sanık, ekonomik olarak zor durumdaysa ve devlet tarafından atanmış bir avukata sahipse, avukatlık ücreti devlet tarafından karşılanabilir.

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi'nin 2016/18402 esas ve 2018/19597 karar sayılı ilamı, katkı payı alacağı davasıyla ilgilidir. Özetle, dava konusu olay şu şekildedir: - Davacı, davalı adına kayıtlı bir taşınmazın üzerindeki katkı payı alacağının tahsili için dava açmıştır. - Mahkeme, davayı kabul ederek 225.672,50 TL katkı payı alacağının yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar vermiştir. - Davalı vekilinin temyizi üzerine, Yargıtay 8. Hukuk Dairesi dosyayı inceleyerek, taşınmazın dava tarihindeki rayiç değeri üzerinden katkı payı alacağı hesaplanması gerektiğine karar vermiştir.

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB) şartları şunlardır: 1. Ceza Miktarı: Sanığa verilen cezanın 2 yıl veya daha az süreli hapis cezası ya da adli para cezası olması gerekir. 2. Sabıka Kaydı: Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış olması gerekir. 3. Zararın Giderilmesi: Suç nedeniyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi gerekir. 4. Sanığın Tutumu: Mahkemenin, sanığın duruşmadaki tutum ve davranışlarını değerlendirerek yeniden suç işlemeyeceği kanaatine varması gerekir. 5. Sanığın Rızası: Sanığın HAGB kararını kabul etmesi gerekir. 6. Özel Suçlar: Özel kanunlarda belirtilen ve HAGB uygulanamayacak suçlar arasında yer almaması gerekir. Bu şartlar birlikte sağlandığında, mahkeme HAGB kararı verebilir.

Haksız azil nedeniyle vekalet ücreti talep etmek için belirsiz alacak davası açmak şu adımları içerir: 1. Dava Şartı: Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarının tam ve kesin olarak belirlenememesi gereklidir. 2. Ücret Hesaplaması: Haksız azil halinde, vekalet ücreti azil tarihindeki dava değeri üzerinden hesaplanır. 3. Görevli Mahkeme: Davada görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesi'dir. 4. Talep Artırımı: Davacı, yargılama sırasında talep sonucunu artırabilir; bu durumda davanın ıslahı kurumundan bahsedilemez ve artılan talep yönünden zamanaşımı def'i dinlenmez. Yasal dayanak: Avukatlık Kanunu'nun 164/4. maddesi, haksız azil durumunda avukatın tam ücrete hak kazandığını düzenler.

İzinli hakimi anlamak için aşağıdaki yöntemler kullanılabilir: 1. Resmi Mahkeme Web Siteleri: İlgili mahkemenin web sitesinde, mahkeme personeli hakkında bilgiler ve ilanlar yer alabilir. 2. Yargıtay ve Danıştay Web Siteleri: Bu yüksek mahkemelerin web sitelerinde de izinli hakimlerle ilgili duyurular ve bilgiler yayınlanabilir. 3. Adalet Bakanlığı: Adalet Bakanlığı’nın resmi web sitesi üzerinden hakimler ve mahkeme süreçleri ile ilgili bilgilere ulaşılabilir. 4. Duruşma Takvimleri: Bazı mahkemeler, duruşma takvimlerinde o günkü duruşmalara katılacak hakimleri belirtir, izinli hakimler bu takvimlerde yer almaz. 5. Hukuk Büroları ve Avukatlar: Sık sık mahkemelerle iletişim halinde oldukları için avukatlar, izinli hakimler hakkında bilgi sahibi olabilirler. 6. Yerel Barolar: Yerel barolar, üyeleri aracılığıyla mahkemelerdeki gelişmeler hakkında bilgi edinmiş olabilir.

Bilirkişi raporunun çıkma süresi genellikle 30 gün olarak uygulanmaktadır. Ancak, bu süre bilirkişinin talebi üzerine mahkemenin gerekçesini göstererek üç ayı geçmemek üzere uzatılabilir.