HukukiTerimler

Homicide (cinayet), bir insanın başka bir insan tarafından öldürülmesidir ve bu terim hem yasal hem de yasadışı öldürmeleri kapsar. Anahtar farklar: Kast: Homicide, niyet gözetmeksizin her türlü öldürmeyi içerirken, murder (cinayet) için malice aforethought (öldürme veya ağır zarar verme niyeti) gereklidir. Hukuki Durum: Tüm cinayetler homicide (cinayet) olarak kabul edilirken, tüm homicides (cinayetler) murder (cinayet) olarak kabul edilmez; örneğin, kendini savunma veya kaza sonucu ölümler homicide olarak sınıflandırılır ancak murder olarak değil. Ceza: Murder (cinayet) genellikle daha ağır cezalarla sonuçlanır.

Rücu etmek, bir kişinin, hukuken diğerinin yerine geçerek üçüncü kişilere karşı onun haklarını ve sorumluluklarını devralması anlamına gelir. Bu terim, özellikle sigorta hukuku alanında kullanılır. Rücu hakkının kullanılabilmesi için bazı koşulların yerine getirilmesi gerekir.

Tevkil, Arapça kökenli bir kelime olup, hukuki bağlamda bir işin veya görevin başkasına devredilmesi anlamına gelir. Tevkil yetkisi, bir avukatın müvekkili adına aldığı vekalet yetkilerini, belirli şartlar altında başka bir avukata devretme hakkını ifade eder. Tevkil, avukatların yoğun oldukları zamanlarda başka bir şehre gitmekten kaçınarak, vekalet verme yöntemiyle tüm işlemlerini hızlı ve kolay bir şekilde gerçekleştirmelerini sağlar.

Ciranta, bir çekin veya senedin hamiline ya da sahibine ödeme yapacak olan kişidir. Ciranta, aynı zamanda bir finansal araçta ödeme yapacak olan kişi olarak da düşünülebilir. Ciranta, Türk Ticaret Kanunu tarafından düzenlenen ticari belgelerde sıkça kullanılan bir terimdir.

Hukukta "zapt altına almak" ifadesi, bir resmi işlem veya belgeyle kanıtlanması gereken bir durumu kaydetmek veya belgelemek anlamına gelir. Zapttan sorumluluk ise, satış sözleşmelerinde satıcının, malın üçüncü kişiler tarafından hukuki iddialara konu edilmesi durumunda, alıcının bu iddialar nedeniyle zarara uğramaması için sorumluluğunu ifade eder. Zapttan sorumluluğun doğabilmesi için bazı şartlar gereklidir: Geçerli satış sözleşmesi. Satıcıya teslim. Üçüncü kişinin üstün hakkı. Alıcının zapt tehlikesini bilmemesi.

Keşif, hukuk ve askeri alanlarda farklı anlamlar taşır. Hukukta keşif, uyuşmazlık konusu hakkında bilgi sahibi olmak amacıyla, hakim veya mahkeme tarafından olay yerinde ya da mahkemede yapılan incelemedir. Askeriyede keşif, bir bölgede doğal özellikler ve düşman varlığı hakkında bilgi ve askeri istihbarat edinme harekatıdır. "Keşif üçreri" ifadesine dair spesifik bir bilgi bulunamamıştır.

Ahzu kabza sulh ve ibraya, ahzu kabzaya göre daha geniş yetkilerin müvekkil tarafından avukata verilmesi anlamına gelir. Bu yetkiye sahip olan avukat, müvekkili adına tahsilat yapmanın yanı sıra aşağıdaki işlemleri de gerçekleştirebilir: dava açma; dava açılan tarafla uzlaşma; davadan ve temyizden feragat etme; feragati davayı kabul etme ya da reddetme. Eğer vekalet verilen avukatın bu işlemleri gerçekleştirmesi istenmiyorsa, vekaletin yeniden düzenlenmesi için notere başvurulabilir.

Geçerli kabul, bir sözleşmenin hukuki olarak tanındığı ve taraflar arasında bağlayıcı olduğu durumu ifade eder. Geçersiz kabul ise bir sözleşmenin baştan itibaren hukuki bir sonuç doğurmadığı ve yok hükmünde olduğu anlamına gelir. Geçersiz sözleşmeler şu durumlarda ortaya çıkar: Hukuka veya ahlaka aykırılık. Şekil şartlarına uyulmaması. Ehliyetsizlik. İmkânsızlık.

Muaccel ve müeccel hukukta şu anlamlara gelir: Muaccel: Vadesi gelmiş, ödenmesi gereken borç anlamına gelir. Müeccel: Ertelenmiş, ileriye atılmış borç demektir. Örneğin, "Mehri muaccel" nikah sırasında hemen ödenen mehiri, "mehi müeccel" ise boşanma, ölüm veya evlilik sona erdiğinde ödenen mehiri ifade eder.

İcap kelimesi, TDK'ye göre "gerekmek" anlamına gelir. Ayrıca, icap bir sözleşmenin kurulabilmesi için gerekli olan iki irade beyanından ilkidir. Bunun yanı sıra, icap nöbeti, yataklı tedavi kurumlarında uygulanan nöbet türlerinden biridir.

Teşekkül ve teşkil kelimeleri hukukta farklı anlamlara sahiptir: Teşekkül: Bir arsa üzerindeki yapılaşma süreci ve mevcut durumu ifade eder. Parselasyon, yapı izni, imar planları gibi unsurları içerir. Arsanın fiziksel yapısı, mülkiyet hakları ve şehir planlamaları gibi faktörleri kapsar. Teşkil: Genellikle pasif anlamda kullanılır ve bir sürecin bilinçli olarak planlanması anlamına gelir. Örneğin, "Bu söz bir tehdit teşkil eder" cümlesinde olduğu gibi. Özetle, teşekkül mevcut durumu, teşkil ise planlanan veya oluşturulan durumu ifade eder.

Sungat kelimesi hakkında bilgi bulunamadı. Miras, bir kişinin ölümüyle geride bıraktığı malvarlığı, haklar ve borçların toplamıdır. Yasal mirasçılar genellikle çocuklar, eş, anne-baba ve kardeşlerdir. Miras, aynı zamanda kalıtım yoluyla gelen herhangi bir özelliği de ifade edebilir.

Rücu, bir kişinin, hukuken diğerinin yerine geçerek üçüncü kişilere karşı onun haklarını ve sorumluluklarını devralması durumudur. Rücu kelimesi, Türk Dil Kurumu sözlüğünde ise "geri dönme" veya "sözünde dönme" anlamlarına gelir. Rücu hakkı, en çok sigorta şirketleri tarafından kullanılır. Rücu hakkının kullanılabilmesi için bazı koşulların yerine getirilmesi gerekir.

Hukukta "müecceliyet" terimi, bir borcun veya yükümlülüğün yerine getirilmesinin belirli bir süre veya koşula bağlı olarak ertelenmesi anlamına gelir. Türk Borçlar Kanunu'na göre, bir borcun ödenmesi veya yerine getirilmesi belirli bir süreye veya koşula bağlı olduğunda, bu borç müeccel hale gelir. Müecceliyet, genellikle ticari sözleşmeler, kira sözleşmeleri ve satış sözleşmelerinde karşımıza çıkar. Ayrıca, "muacceliyet" kelimesi, bir borcun vadesinin dolması ve borçlunun bu borcu talep edilebilir aşamaya gelmesi durumunu ifade eder.

Talimat ve yönetmelik arasındaki temel farklar şunlardır: Yetki: Yönetmelikler, resmi bir otorite tarafından belirlenen ve yasal olarak zorunlu olan kurallardır. Uygulanabilirlik: Yönetmelikler, bir ülke veya bir kuruluşun tüm üyeleri için geçerlidir ve herkes tarafından uygulanması gerekmektedir. Detay Düzeyi: Yönetmelikler, yasal düzenlemelerin ayrıntılı bir şekilde açıklanmasını sağlar ve genellikle daha kesin ve sıkıdır. Hukuki Güç: Yönetmelikler, hukuki bir dayanağa sahiptir ve yasalar tarafından düzenlenir. Özetle, yönetmelikler yasaların uygulanmasını belirleyen genel kuralları içerirken, talimatlar bu kuralların nasıl uygulanacağını ayrıntılı olarak tarif eder.

Hukukta "tekemmül tarihi" kavramına dair bir bilgi bulunamamıştır. Ancak, hukukta "tekemmül" terimi, bir hukuki ilişkinin tam olarak oluşmuş ve gerektiği şekilde yerine getirilmiş olduğunu ifade eder. Örneğin, bir satış sözleşmesi için, taraflar arasında anlaşma sağlanması, şekil şartlarının yerine getirilmesi, bedel ödemesi yapılması ve mal tesliminin gerçekleştirilmesi gibi tüm şartların tamamlanması durumunda, sözleşme tekmül etmiş kabul edilir. Ayrıca, bir davada "tekemmül" kelimesi, davanın sonuçlandırılması ve kararın verilmesi anlamına gelir. "Tekemmül" kelimesi, farklı hukuk branşlarında farklı anlamlarda da kullanılabilir.

Evet, kiracı ve müstecir aynı anlama gelir. Müstecir, kira sözleşmesinde kiracı olan kişiyi ifade eden hukuki bir terimdir.

Hayır, takyidat ve takyit aynı şey değildir. Takyit, Osmanlıca kökenli bir kelime olup, "kayıtlama" anlamına gelir. Takyidat ise, mülkiyet hakkını kısıtlayan şerhler, beyanlar, irtifak hakları, gayrimenkul mükellefiyeti, vakıf belirtmesi ve rehinlerin genel adıdır.

"Vakıfaylıhı" kelimesinin ne anlama geldiğine dair bilgi bulunamadı. Ancak, "vakıf" kelimesi, bir hizmetin gelecekte de yapılması için belirli şartlarla ve resmi bir yolla ayrılarak bir topluluk veya bir kimse tarafından bırakılan mülk veya para anlamına gelir. Vakıflar, toplumun yararına yönelik çalışmalar sürdüren kuruluşlar olarak da tanımlanabilir. Daha fazla bilgi için aşağıdaki kaynaklar kullanılabilir: milliyet.com.tr; sabah.com.tr; islamveihsan.com; tr.wikipedia.org.

Hukukta "tasarı", yasaların oluşturulma sürecindeki ilk metin anlamına gelir. Tasarı türleri: Yasa tasarısı. Belediye tasarısı. Tasarı hazırlama süreci: 1. Fikir aşaması. 2. Hazırlık aşaması. 3. Oylama ve kabul. Cumhurbaşkanı, kendisine gelen tasarıyı 15 günlük süre içinde ya veto eder ya da kabul eder.