Felsefe

Evet, konformizm ve konformist aynı şeyi ifade eder. Konformizm, çevresinde kabul görmüş hâkim görüşlere ve davranış biçimlerine uyan kişilerin yaşam anlayışını ifade eder. Konformist ise bu yaşam anlayışına sahip olan, yani sorgulamadan kabul eden, itaat eden, boyun eğen ve uyum sağlayan kişiyi tanımlar.

Rölatif ve mutlak kavramları farklı bağlamlarda farklı anlamlar taşır: 1. Rölatif (Göreli): Bir başka şeye göre olan, bir başka şeye bağlı olan anlamına gelir. 2. Mutlak: Sınırsız, sonsuz, değişmez, zorunlu olduğu varsayılan anlamına gelir.

Pozitivist düşüncenin 20. yüzyılın ortalarına doğru etkisini yitirdiği söylenebilir. Ayrıca, 1990'larda pozitivizmin yerini postpozitivizmin aldığı da belirtilmektedir.

Eğitimin amacı toplumu sürekli olarak yeniden düzenlemek ve gerçek demokrasiyi yerleştirmek, yeniden kurmacılık (rekonstrüksiyonizm) felsefesine göre kabul edilir.

Deniz Başıbüyük'ün liderlik felsefesi, "Liderlik Felsefesine Deniz Tuzu" adlı kitabında ele aldığı üzere, liderliğin yenilikçi yaklaşımlar ve vizyoner perspektiflerle şekillenmesi üzerine kuruludur. Başıbüyük, liderlerin ezber bozan, kalıpları yıkan ve yeni yollar açan kişiler olması gerektiğini vurgular.

Sadık Hidayet'in "Kör Baykuş" kitabı, bazı dönemlerde toplumsal ve politik baskılardan dolayı yasaklanmıştır. Yasağın temel nedenleri arasında, eserde işlenen derin psikolojik ve felsefi temaların bazı otoriteler tarafından rahatsız edici bulunması yer almaktadır.

Liberalizm öğrenmek için aşağıdaki kitaplar önerilir: 1. "Siyasal Liberalizm" - John Rawls. 2. "Özgürlük Üzerine" - John Stuart Mill. 3. "İnsan Eylemi: Bir İktisat Teorisi" - Ludwig von Mises. 4. "Özgürlük Yolu" - Friedrich Hayek. 5. "Para ve Özgürlük" - Milton Friedman. Ayrıca, Liberte Yayınları'nın web sitesinde de liberalizmle ilgili çeşitli kitap önerileri bulunmaktadır.

Evet, nihilizm ve hiççilik aynı şeyi ifade eder. Nihilizm, varlık anlamında hiçbir şeye işaret etmeyip var olmama durumunu niteleyen Latince "nihil" (hiç) kavramından gelir.

"Safsatalar" kitabı, Tevfik Uyar tarafından yazılmış ve gündelik hayatta en sık başvurulan 40 hatalı akıl yürütmeyi ele almaktadır. Kitapta anlatılan konular şunlardır: 1. Safsataların Tanıtımı ve Tahlili: Her bir safsata tek tek tanıtılıp tahlil edilmekte, hangi insani zayıflıklarla ilişkili olduğu gösterilmektedir. 2. Stratejiler: Bu safsatalar karşısında başvurulabilecek stratejiler sunulmaktadır. 3. Eleştirel Düşünme: Eleştirel düşünme ve mantık azabı kavramları açıklanmakta, safsatalarla dile getirilmiş fikirlere karşı duyulan rahatsızlığın bu azabın bir türü olduğu belirtilmektedir.

Ahmet Arslan, Antik Yunan felsefesi, İslam felsefesi ve kelâm alanlarında çalışmaktadır. Akademik ilgi alanları arasında Osmanlı kelam düşüncesi ve Ortaçağ İslam felsefesi de bulunmaktadır.

Umberto Eco'nun "Çirkinliğin Tarihi" kitabı, Batı uygarlığında sanat eserleri üzerinden çirkinlik kavramının tarihsel dönüşümünü ele alır. Kitapta anlatılan konular arasında şunlar yer alır: Çirkinliğin tanımlanması: Çirkinlik, genellikle güzelliğin karşıtı olarak görülmüş ve bu nedenle öğretilmiş değerler üzerine kurulu olduğu belirtilmiştir. Çirkinliğin farklı zamanlardaki algısı: Çirkinliğin, insanların konumuna ve formasyonuna göre nasıl algılandığı. Kültürel ve sosyal bağlam: Çirkinliğin, din, edebiyat, felsefe ve popüler kültür gibi alanlardaki yansımaları. Modern dünyadaki çirkinlikler: Şeytan, cadılar, satanizm, sadizm, korku filmleri ve çağdaş sanatta çirkinliğin kullanımı gibi konular.

Antik ve Ortaçağ felsefesinin ortak özellikleri şunlardır: Antikçağ felsefesine dayanma. Dinsel temalar. Teosantrik yapı. Statik yapı. Bu ortak özellikler, Antikçağ felsefesinin Ortaçağ felsefesini nasıl etkilediğini ve her iki dönemin de ortak bir felsefi miras üzerinde nasıl geliştiğini gösterir.

Kemalat kelimesi, "insanın bilgi ve ahlâk güzelliği bakımından olgunluğu" anlamına gelir.

Lars Svendsen'in "Kötülüğün Felsefesi" adlı kitabı, kötülük kavramını tarihsel ve felsefi bir perspektiften ele almaktadır. Kitapta işlenen konular arasında: - Gerçek cinayet ve katliamlar, filmler ve romanlar. - İkinci Dünya Savaşı ve Holocaust gibi büyük kötülük örnekleri. - Kötülüğün faillerin ve mağdurların bakış açısından incelenmesi. Svendsen, kötülüğün ahlaki ve politik bir sorun olduğunu vurgular ve kötülükle mücadele etmenin gerekliliğini savunur.

Ömer Hayyam'ın bilime katkıları şunlardır: 1. Matematik: Cebir ve geometri alanında önemli çalışmalar yapmış, üçüncü derece denklemlerin çözümü ve koniklerin kesişimiyle ilgili teoriler geliştirmiştir. 2. Astronomi: Celali Takvimi'ni geliştirerek, güneş yılına dayalı daha hassas bir takvim oluşturmuştur. 3. Felsefe: Felsefi eserlerinde, Tanrı'nın varlığı ve insanın özgür iradesi gibi konuları ele almış, varoluşçu ve hümanist hareketlerin öncüsü olarak kabul edilmiştir. 4. Edebiyat: Farsça yazdığı rubaileriyle tanınır, bu şiirler felsefi düşüncelerini ve yaşamın anlamını yansıtır.

Theodor W. Adorno'nun savunduğu bazı görüşler şunlardır: Toplum eleştirisi: Adorno, toplumun tek tek bireylerin oluşturduğu ve şekillendirdiği bir ilişki biçimi olduğunu savunur. Pozitivizm eleştirisi: Adorno, pozitivizmi genel bir olağanlık içinde değerlendirir ve bu yaklaşımı eleştirir. Kültür endüstrisi karşıtlığı: Kültür endüstrisinin radyo, sinema, televizyon ve müzik gibi alanları metalaştırdığını savunur. Bireycilik: Adorno, bireyin kendi kaderini tayin edebilmesi ve kendi işini seçme olanağına sahip olması gerektiğini savunur. Eleştirel düşünce: Adorno, düşüncenin eleştirel olması gerektiğini ve bu sayede kapalı düşünce sistemlerinin temellerinin yıkılabileceğini düşünür.

Atmosferi ilk keşfeden kişi olarak tek bir isim vermek mümkün değildir, çünkü atmosferin keşfi, tarih boyunca birçok bilim insanının katkılarıyla şekillenmiştir. Atmosferin varlığından ilk bahseden kişi, M.Ö. 4. yüzyılda yaşamış olan Yunan filozof Aristoteles'tir. Atmosferin fiziksel ve kimyasal olarak anlaşılması ise zamanla gelişmiştir: 17. ve 18. yüzyıllar: Robert Boyle, atmosferin basıncını inceleyerek gaz yasalarını formüle etmiş ve atmosferin fiziksel özelliklerini anlamıştır. 19. yüzyıl: John Dalton, atmosferde bulunan gazların kimyasal yapılarını ortaya koymuştur. 20. yüzyıl: Uydu gözlemleri ve uzaktan algılama teknolojileri, atmosferin bileşimi ve diğer özellikleri hakkında detaylı bilgiler sağlamıştır.

Evreni açıklamaya çalışan filozofların görüşleri, farklı yaklaşımlar ve teorilerle şekillenmiştir: 1. Thales: Evrenin temel maddesinin su olduğunu savunmuştur. 2. Pisagor: Evrenin matematiksel bir düzen olduğuna inanmış, gezegenlerin ve yıldızların mükemmel bir uyum içinde hareket ettiğini öne sürmüştür. 3. Herakleitos: Evrenin sürekli bir akış halinde olduğunu ve her şeyin değiştiğini savunmuştur. 4. Parmenides: Varlığın değişmez ve bölünmez olduğunu, değişimin bir yanılsama olduğunu ileri sürmüştür. 5. Empedokles: Evrenin dört temel elementten (toprak, su, hava, ateş) oluştuğunu ve bu elementlerin sevgi ve nefret ilkeleriyle birleşerek veya ayrılarak değişimleri yarattığını savunmuştur. 6. Demokritos: Evrenin atomlardan oluştuğunu ve bu atomların yok edilemez, boşlukta dolaşan parçacıklar olduğunu öne sürmüştür. Bu filozofların görüşleri, modern bilimin ve felsefenin gelişimine temel oluşturmuştur.

Evrensel ve genel kavramları farklı anlamlar taşır: 1. Evrensel: Tüm insanlığı ve dünyayı ilgilendiren, zaman ve mekan gözetmeksizin her yerde geçerli olan şeyleri ifade eder. 2. Genel: Geniş bir kapsama sahip olan, belirli bir gruba veya duruma özgü olmayan, genel geçerliliğe sahip olan şeyleri ifade eder.

Rönesans döneminde öne çıkan felsefi akımlar şunlardır: 1. Hümanizm: İnsanı merkeze alan, onun varlık yapısı ve ürettiği değerleri önemseyen bir akımdır. 2. Platonizm: Bizans'tan İtalya'ya ulaşan Platon'a ait bilgilere ilgi duyulmasıyla ortaya çıkmıştır. 3. Aristotelesçilik: Padua'da ortaya çıkmış, Aristoteles'in öğretilerine karşı bir tepki olarak gelişmiştir. 4. Atomizm: İlkçağ'ın atomcu görüşünün yeniden canlanmasıyla, doğa konusunda mekanistik bir anlayış geliştirmiştir. 5. Şüphecilik: Antikçağ'ın şüpheci tutumunun geliştirilmesi, insanın kendisini ve değerlerini eleştirmesine olanak sağlamıştır. Ayrıca, Stoacılık ve Epikürosçuluk gibi etik öğretiler de Rönesans felsefesinde etkili olmuştur.