Edebiyat

Tür, farklı alanlarda farklı anlamlara gelen bir terimdir: 1. Biyoloji Terimi: Birbirinin aynı özelliklerini gösteren canlı grubu, ortak atadan gelen ve üreyebilen bireyler topluluğu. 2. Felsefe Terimi: Cinsin altında sıralanan, kendi içinde bir birim olan ve üzerinde cins kavramının bulunduğu mantıksal kavram. 3. Genel Anlamda: Aynı türden olan, çeşitli nesnelerin veya kavramların genel adı. 4. Edebiyat Terimi: Edebiyat eserlerinin konu ve hedef kitlesi açısından sınıflandırılması.

Kafiyenin amacı, şiirde ritim ve melodi oluşturarak şiire estetik bir değer katmaktır. Ayrıca kafiye, anlam bütünlüğüne katkıda bulunur ve dizeler arasında bir uyum sağlar.

Antagonist, kurguda, ana karakteri (protagonist) engellemekle yükümlü kişidir. Antagonist kelimesi aynı zamanda şu anlamlara da gelir: rakip; hasım; rakip karakter; ilacın etkisini tersine çeviren ilaç/madde; dişin karşı çenedeki karşılığı. Felsefi anlamda antagonist, hayatta düşünerek bulunamayacak doğruları ve elde edilemeyecek tecrübeleri kişiye gösteren karşıt kişidir. Yunanca bir terim olan antagonist kelimesi ilk kez Aristoteles tarafından Poetika adlı eserinde kullanılmıştır.

"A Christmas Carol" kitabının yasaklandığına dair bir bilgi bulunmamaktadır. Ancak, 17. yüzyılda İngiltere'de Noel'in kutlanması ve bu bağlamda carol (Noel şarkısı) söylenmesi, Puritanlar tarafından yasaklanmıştır. Öte yandan, "O Holy Night" adlı Noel carolü, başlangıçta kilise otoriteleri tarafından "dini ruhdan yoksun" ve "müzik zevki olmayan" bir eser olarak kabul edilip yasaklanmıştır.

Oblomov romanı, İvan Gonçarov tarafından yazılmış olup, 19. yüzyıl Rus edebiyatında tembellik ve eylemsizliğin sembolü olan bir karakteri anlatır. Romanın ana konusu: İlya İlyiç Oblomov adındaki soylu bir gencin hayatı etrafında döner. Diğer temalar: Romanda, Oblomov'un çevresindeki insanlarla ilişkileri, aşk hayatı ve Rus toplumunun o dönemdeki sosyal, ekonomik ve kültürel yapısı da ele alınır. Eleştirel bakış açısı: Gonçarov, Oblomov karakteri aracılığıyla Rus aristokrasisinin çöküşünü ve bireyin hareketsizliğinin toplumsal gerilemeye nasıl yol açabileceğini eleştirir.

"Sana yüklediğim anlamları senmişsin gibi düşünmek" ifadesi, Deniz Gezmiş'in bir sözünde geçmektedir ve şu anlama gelir: O anlamlarla sadece bende varsın. Ben seviyorsam sen bahanesin. Bu söz, bir kişiye yüklenen anlamların, o kişinin gerçekte olduğu gibi kabul edilmemesi gerektiğini, çünkü bu anlamların kişinin sadece hayal dünyasında var olduğunu ifade eder.

Ateşten Gömlek, Halide Edip Adıvar tarafından 1922 yılında yazılmış, Kurtuluş Savaşı'nı anlatan bir romandır. Romanın temel konuları: Milli Mücadele: Roman, İzmir'in işgali üzerine başlayan milli mücadele hareketlerini ve bu hareketlerin nasıl başarıya ulaştığını anlatır. Aşk: Ayşe, Peyami ve İhsan arasındaki aşk ilişkisi, "ateşten gömlek" metaforu ile anlatılır. Romanın ana fikri, vatan aşkının kişisel duyguların önüne geçmesi gerektiğidir.

Faruk Nafiz Çamlıbel'in en önemli eserlerinden biri "Han Duvarları" adlı şiiridir.

Ülkü Tamer, İkinci Yeni şiir akımının önde gelen temsilcilerinden biridir.

“Şanzelize Düğün Salonu” romanı, Tarık Tufan tarafından yazılmıştır.

Necip Fazıl Kısakürek, "Sakarya Türküsü" şiirini 1949 yılında, Ankara'ya doğru giden bir tren yolculuğunda Sakarya Nehri'ni görmesinin ardından kaleme aldı. Şiirde, Türk toplumunun o dönemdeki durumunu kendi bakış açısından ifade etti.

Necip Fazıl Kısakürek, "Sakarya Türküsü" şiirini 1949 yılında, Ankara'ya doğru giden bir tren yolculuğunda Sakarya Nehri'ni görmesinin ardından kaleme aldı. Şiirde, Türk toplumunun o dönemdeki durumunu kendi bakış açısından ifade etti.

“Bu akşam anladım ki bir insan diğer bir insana bazen hayata bağlandığından çok daha kuvvetli bağlarla sarılabilirmiş” sözü Sabahattin Ali’ye aittir.

"Mai ve Siyah" adlı eser, hayalleri ve gerçeklikleri temsil eden iki renk nedeniyle bu ismi almıştır. - "Mai" (mavi), romandaki hayal ve ümitleri ifade eder. - "Siyah" ise hayatın acı gerçeklerini, hayal kırıklıklarını simgeler.

Ahmed Arif, toplumcu gerçekçilik akımına mensuptur.

Edebi bitiren sohbet, kabaca "edebiyat bitiren sohbet" anlamına gelen Türkçe kökenli bir terimdir. Bu tür sohbetler genellikle aynı edebi eseri okumuş veya edebiyata ortak ilgi duyan bir grup birey arasında yapılır ve edebi eserin temaları, sembolizmi, karakterleri ve konusu gibi unsurların eleştirel bir incelemesini içerir.

Ab-ı hayat, efsanelere göre içen kişiye ölümsüzlük kazandırdığına inanılan bir sudur. Bu suyun kaynağı, dünyadaki bir nehirden aktığına inanılan ve Zülümât (karanlıklar ülkesi) olarak tanımlanan bir yerde gizlidir. Ab-ı hayat, tasavvufta gerçek aşk, edebiyatta ise ince, saf, veciz söz anlamlarında da kullanılmıştır. Ayrıca, "abıhayat içmiş" deyimi, TDK'ya göre yaşı çok ilerlemiş olmasına karşın genç görünen kimse anlamına gelir. Ab-ı hayat, aynı zamanda eğitim, kalkınma ve insani yardım çalışmaları yapan bir hayır kurumunun adı olarak da kullanılmaktadır.

"Aşk" kelimesinin ne zaman ortaya çıktığına dair bir bilgi bulunamamıştır. Ancak, aşkın insanlık tarihi boyunca var olduğu ve farklı kültürlerde farklı şekillerde açıklandığı bilinmektedir. Aşkın tarihsel kökenleri, M.Ö. Mısır, Yunan ve Roma kültürlerinde gözlemlenebilmektedir. Ayrıca, 2009 yılında Elif Şafak tarafından yazılan ve aynı adı taşıyan bir roman bulunmaktadır.

Charles Bukowski'nin alkolik olmasının birkaç nedeni vardır: 1. Çocukluk Travmaları: Bukowski, Prusya kökenli ebeveynlerinin şiddetine maruz kaldı ve bu durum onun içine kapanık ve sessiz bir çocuk olmasına yol açtı. 2. Toplumsal Dışlanmışlık: Gençliğinde drifting yaparak ve menial işlerde çalışarak toplumdan uzaklaştı, bu da alkol bağımlılığını tetikledi. 3. Yazma Tutkusu: Yazarlığa olan tutkusunu keşfettikten sonra, başarılı olamayınca depresyona girdi ve alkole yöneldi. 4. Yaşam Tarzı: Bukowski, hayatı boyunca yalnızlığı ve alkolü bir kaçış yolu olarak kullandı.

BL (Boys’ Love) türü kitaplar, aynı cinsiyetten erkek karakterler arasındaki romantik ve duygusal ilişkileri konu alan eserler olarak tanımlanır. Bu tür, genellikle anime, manga ve romanlar gibi edebi ve görsel medyada popülerdir.