Diyabet

İyot eksikliği doğrudan şeker hastalığına (diyabet) neden olmaz, ancak bazı sağlık sorunlarına yol açabilir ki bunlar dolaylı olarak diyabet riskini artırabilir. İyot eksikliği, tiroid hormonlarının üretimini etkileyerek hipotiroidiye yol açabilir. Bu nedenle, dengeli bir beslenme düzeni ve yeterli iyot alımı, genel sağlık ve hormonal denge açısından önemlidir. Şeker hastalığı şüphesi varsa, bir sağlık uzmanına danışmak gereklidir.

Prediyabet (gizli şeker) çeşitli faktörler tarafından tetiklenebilir: 1. Aşırı Kilo ve Karın Yağlanması: Özellikle karın çevresindeki yağlanma, insülinin hücrelerde düzgün çalışmasını engeller. 2. Hareketsiz Yaşam Tarzı: Yeterli fiziksel aktivite eksikliği, insülin direncine neden olur. 3. Genetik Yatkınlık: Ailede tip 2 diyabet öyküsü olan bireyler, insülin direncine genetik olarak daha yatkındır. 4. Yaş: 45 yaşından sonra insülin duyarlılığı azalır ve metabolizma yavaşlar. 5. Sağlıksız Beslenme: Şekerli, işlenmiş ve yağ oranı yüksek gıdalardan zengin bir diyet, kan şekerini kontrol eden mekanizmalara zarar verir. 6. Etnik Köken: Afrikalı Amerikalılar, Hispanik/Latin kökenliler, Amerikan yerlileri ve bazı Asya kökenli bireyler daha fazla risk altındadır. 7. Polikistik Over Sendromu (PCOS): Hormonal dengesizliklerle ilişkili bu durum, kadınlarda insülin direncine yol açabilir. Bu risk faktörlerini anlamak ve yaşam tarzı değişiklikleri yapmak, prediyabetin tip 2 diyabete dönüşmesini önlemede kritik öneme sahiptir.

Bazal insülini aşağıdaki gruplar kullanır: 1. Tip 1 diyabetliler: Pankreaslarının insülin üretememesi nedeniyle günlük ihtiyaçlarını karşılayacak insülini dışarıdan almak zorundadırlar. 2. Tip 2 diyabetliler: Başlangıçta insülin ihtiyacı olmazken, hastalığın ilerlemesi ve insülin üretiminin azalması sonucu insülin tedavisine ihtiyaç duyabilirler. 3. Gebelik diyabeti olan kadınlar: Tıbbi beslenme tedavisi ile glisemi düzeyleri kontrol altına alınamadığında insülin kullanılır. 4. Akut metabolik komplikasyon gelişmiş hastalar: Diyabet koması gibi durumlarda insülin enjeksiyonu gereklidir. 5. Cerrahi girişim, travma veya enfeksiyon gibi özel durumlar yaşayan diyabetliler.

Şarap, bazı hastalıklara karşı koruyucu etkiler gösterebilir: 1. Kardiyovasküler hastalıklar: Kırmızı şarap, kötü kolesterolü azaltıp iyi kolesterolü artırarak kalp krizi riskini azaltabilir. 2. Katarakt: Şarap içenlerin katarakt hastalığına yakalanma olasılığı daha azdır. 3. Tip 2 diyabet: Araştırmalar, şarap tüketiminin şeker hastalığına yakalanma riskini %30 azalttığını ortaya koymuştur. 4. Alzheimer ve Parkinson: Şarap, beyin fonksiyonlarını iyileştirerek bu hastalıkların önlenmesine yardımcı olabilir. Ancak, şarabın aşırı tüketimi sağlık sorunlarına yol açabilir ve her hastalık için kesin bir tedavi yöntemi olarak kabul edilmez.

Glukokinaz eksikliği, glukokinaz genindeki mutasyonlar nedeniyle ortaya çıkar. Sonuçlar: - Tip 2 diyabet: Glukokinaz geninin heterozigot inaktive edici mutasyonları, doğumdan itibaren açlık kan şekerinde ılımlı yükseklik (100-144 mg/dl) ile karakterize edilen bir duruma yol açar. - Hipoglisemi: Fonksiyon mutasyonlarının kazanımı, insülin salınımını tetikleyen eşik glikozu düşürerek hipoglisemiye neden olabilir.

Diyabet tedavisinde insülinin keşfi 1921 yılında Frederick Banting ve Charles Best tarafından gerçekleştirilmiştir.

Kan şekeri yüksek olan kadınların adet görmesi, gizli şeker (prediyabet) veya tip 2 diyabet gibi durumlarla ilişkili olabilir. Belirtiler arasında adet dönemlerinde dalgalanma da yer alabilir. Kesin tanı ve tedavi için bir sağlık uzmanına başvurulması önerilir.

Evet, hiperglisemi tehlikelidir. Tedavi edilmezse ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Hipergliseminin tehlikeli sonuçları arasında: - Diyabetik ketoasidoz: Kanda yeterli insülin olmadığında gelişir ve komaya neden olabilir. - Hiperosmolar hiperglisemik durum: Kan şekeri çok yükselir, ancak insülin düzgün çalışmaz; bu da dehidratasyon ve komaya yol açabilir. - Uzun vadede kalp-damar hastalıkları, sinir hasarı, böbrek yetmezliği ve göz damarlarında hasar gibi komplikasyonlara neden olabilir. Hiperglisemi belirtileri fark edildiğinde bir sağlık uzmanına başvurulması önemlidir.

Retinopatinin en büyük nedeni genellikle diyabet (şeker hastalığı) olarak kabul edilir. Diğer önemli nedenler arasında hipertansiyon, insülin direnci, yağ asidi ve protein metabolizmasının bozulması yer alır.

Evet, kan şekeri düşüklüğü (hipoglisemi) el titremesine neden olabilir. Kan şekeri düştüğünde, sinir sistemi aktivitesini artırarak titremelere yol açabilir.

Novopen insülin kaleminin kullanımı için aşağıdaki adımlar izlenmelidir: 1. Kalemi Hazırlama: Doğru insülin kartuşunun takılı olduğundan emin olun, kalemi düz bir yüzeye yerleştirin ve iğneyi takın. 2. Hava Kabarcığı ve Akış Kontrolü: Kalemi yukarı doğru tutarak birkaç kez vurun ve ardından doz ayar düğmesine basarak hava kabarcıklarını çıkarın. 3. Doz Ayarlama: Doktorun önerdiği insülin dozunu doz ayar düğmesi ile ayarlayın, gösterge penceresindeki rakamlar uygulanan dozu gösterir. 4. Enjeksiyon Yeri Seçimi: İnsülinin enjekte edileceği bölgeyi seçin, genellikle karın, uyluk ve kol bölgeleri tercih edilir. 5. Enjeksiyon: Kalemi cilt yüzeyine dik bir açıyla yerleştirin, düğmeye basarak insülini enjekte edin. 6. İğneyi Çıkarma ve Atma: Enjeksiyon işlemi tamamlandıktan sonra, iğne dikkatlice çıkarılmalı ve uygun bir şekilde atılmalıdır. Not: Diyabet hastalarının insülin kalemlerini kullanırken doktor tavsiyelerine uymaları önemlidir.

HbA1c seviyesinin yüksek olması, son 2-3 aylık dönemde kan şekeri seviyelerinin yüksek seyrettiğini gösterir. Bu durum, aşağıdaki sağlık sorunlarına yol açabilir: Kalp-damar hastalıkları: Yüksek kan şekeri, kardiyovasküler hastalık riskini artırır. Böbrek hasarı: Böbrekler üzerinde olumsuz etkiler yaratabilir. Sinir hasarı: Periferik nöropati gibi sinir sistemi sorunlarına neden olabilir. Görme sorunları: Retinopati gibi göz bozukluklarına yol açabilir. Ayrıca, HbA1c seviyesinin yüksek olması, diyabet komplikasyonlarını önlemek için yaşam tarzı değişikliklerine ihtiyaç duyulduğunu gösteren bir uyarı işareti olarak da kabul edilir. Tedavi için, doktor kontrolünde sağlıklı beslenme, düzenli egzersiz ve ilaç tedavisi gibi önlemler alınmalıdır.

Zg değeri olarak belirtilen bir parametre bulunamamıştır. Ancak, kan şekeri (glukoz) değerleri hakkında genel bilgiler mevcuttur: - Normal açlık kan şekeri değeri, 70-100 mg/dL arasında olmalıdır. - Tokluk kan şekeri (yemeğe başladıktan 2 saat sonra ölçülen) değeri ise 140 mg/dL'ye kadar normal kabul edilir. Kan şekeri değerlerinin kesin yorumu için bir sağlık uzmanına danışılması önerilir.

Şeker hastalığında ağız kuruluğu, kan glukoz seviyesinin yüksek olduğu hiperglisemi durumunda başlayabilir. Ayrıca, diyabet nedeniyle tükürük bezlerinin çalışması da bozulabilir, bu da ağız kuruluğuna neden olabilir. Ağız kuruluğu belirtileri yaşıyorsanız, kesin teşhis ve uygun tedavi için bir doktora başvurmanız önerilir.

Diyabet hastaları, diyabetin komplikasyonları nedeniyle kör olabilirler. Diyabetik retinopatinin nedenleri arasında şunlar bulunur: - Kan şekerinin yüksek olması: Kan şekeri yüksek olduğunda, retina damarlarında hasar meydana gelir ve bu damarlar zayıflar, çatlar. - Göz içi basıncının artması: Bu durum, katarakt oluşumuna ve görme merkezinde ödem oluşmasına yol açabilir. - Yeni damarların oluşması: Hasar görmüş damarların yerine oluşan yeni damarlar kanayarak göz içi kanamalara ve retina dekolmanına neden olabilir. Diyabet hastalarının, görme sorunlarını erken tespit etmek ve önlemek için düzenli olarak göz muayenesinden geçmeleri önemlidir.

Tip 1 diyabet en erken doğumdan hemen sonra başlayabilir, ancak 6 aydan önce başlaması çok nadirdir. Genellikle 4-7 yaş ve 10-14 yaş arasındaki çocuklarda fark edilir.

Diyabet tedavisi ömür boyu sürer, çünkü tip 1 diyabet hastalarının mutlaka insülin tedavisi almaları gereklidir. Tip 2 diyabette ise yaşam tarzı değişiklikleri ve ilaç tedavisi ile kan şekeri kontrolü sağlanabilir, ancak bu durum da genellikle kronik bir tedavi sürecini ifade eder.

Şeker hastalığı, belirli koşullar altında yüzde 90 engelli raporu alabilir. Bunun için hastanın günlük yaşamını tek başına sürdürememesi ve başkasının bakımına muhtaç olması gerekmektedir. Ayrıca, Tip 1 diyabetlilerin iş göremezlik oranının %40 olduğu belirtilmiştir. Bu oran, şeker hastalığının komplikasyon yapmış ve açlık kan şekerinin sürekli olarak yüksek olması durumunda geçerlidir. Engelli raporu almak için kesin değerlendirme, ilgili hastanedeki sağlık kurulu tarafından yapılır.

Şeker hastalarında görülebilecek bazı cilt hastalıkları şunlardır: 1. Diyabetik Dermopati: Bacaklarda kahverengi veya kırmızımsı lekeler şeklinde kendini gösterir, genellikle ağrısızdır. 2. Acanthosis Nigricans: Cilt kıvrımlarında koyulaşma ve kalınlaşma, özellikle boyun, koltuk altı, kasık ve dirsek bölgelerinde. 3. Diyabetik Büller: Ayaklarda ve ellerde oluşan şeffaf veya kırmızı kabarcıklar, enfekte olma riski taşır. 4. Kaşıntılı ve Kuru Cilt: Yüksek kan şekeri seviyeleri nedeniyle ciltte kuruluk ve kaşıntı. 5. Enfeksiyonlar ve Yaraların Geç İyileşmesi: Bağışıklık sisteminin zayıflaması sonucu bakteriyel ve mantar enfeksiyonları. Bu belirtiler, şeker hastalığının erken teşhisi için önemli ipuçları olabilir. Kesin tanı ve tedavi için bir doktora başvurulması önerilir.

Şeker hastalığının kesin tedavisi için iç hastalıkları (dahiliye) bölümüne başvurulmalıdır. Dahiliye uzmanı, hastalığın türünü belirleyip gerekli tedavi planını başlatır ve hastayı gerekli gördüğünde endokrinoloji bölümüne yönlendirir. Endokrinoloji uzmanları, hormon sistemi üzerine uzmanlaşmış doktorlardır ve diyabet gibi hormon kaynaklı hastalıkların tedavisini üstlenirler.