Semptomlar

Magnezyum eksikliği belirtileri şunlardır: 1. Kas krampları ve ağrıları: Özellikle bacak kaslarında. 2. Yorgunluk ve halsizlik: Enerji düşüklüğü ve çabuk bitkin düşme. 3. Sinir sistemi sorunları: Anksiyete, sinirlilik, depresyon, uyku sorunları, konsantrasyon bozukluğu. 4. Kalp ritmi bozuklukları: Çarpıntı hissi, düzensiz kalp atışları. 5. Sindirim sorunları: İştah kaybı, bulantı, kusma, karın ağrısı, kabızlık, ishal. 6. Kemik sağlığı sorunları: Kemik ağrısı ve osteoporoz riskinde artış. Bu belirtiler kişiden kişiye değişebilir ve magnezyum eksikliği teşhisi için kan testi yapılması önerilir.

Sıkışma hissi çeşitli nedenlerden kaynaklanabilir, bunlar kardiyovasküler ve kardiyovasküler olmayan nedenler olarak iki ana grupta toplanır: Kardiyovasküler nedenler: Koroner arter hastalığı. Kalp krizi. Kalp yetmezliği. Ritim bozuklukları. Kardiyovasküler olmayan nedenler: Stres ve anksiyete. Kas-iskelet sistemi problemleri. Reflü ve mide problemleri. Akciğer problemleri. Sıkışma hissi 15 dakikadan uzun sürüyorsa, sol kola, çeneye veya sırta yayılıyorsa, nefes darlığı, mide bulantısı ve baş dönmesi gibi ek belirtiler eşlik ediyorsa, bir sağlık uzmanına başvurulması önemlidir.

Damar tıkanıklığı belirtileri, tıkanıklığın bulunduğu bölgeye göre değişiklik gösterir. İşte bazı yaygın belirtiler: Kalp damar tıkanıklığı: Göğüs ağrısı, nefes darlığı, çarpıntı, yorgunluk ve soğuk terleme. Beyin damar tıkanıklığı: Ani baş dönmesi, denge kaybı, konuşma bozukluğu, kol ve bacaklarda güçsüzlük. Bacak damar tıkanıklığı: Yürürken veya dinlenirken bacaklarda ağrı ve kramp, bacaklarda uyuşma, soğukluk ve morarma, açık yaraların geç iyileşmesi. Toplardamar tıkanıklığı: Bacaklarda şişlik, kızarıklık, ısı artışı ve ağrı, bacak derisinde parlama, kıllarda dökülme. Bu belirtilerden biri veya birkaçı görüldüğünde, vakit kaybetmeden bir doktora başvurulmalıdır.

Böbrek yetmezliğinin ilk belirtisi genellikle yorgunluk ve idrar alışkanlıklarında değişikliktir. Diğer erken belirtiler arasında şunlar yer alır: - iştahsızlık; - uyku düzeninde bozulma; - kas krampları; - kaşıntı; - karın ağrısı; - idrar çıkışında anormallikler. Böbrek yetmezliği belirtileri hafif veya şiddetli olabilir ve kişiden kişiye farklılık gösterebilir. Bu belirtilerle karşılaşırsanız, bir sağlık profesyoneline danışmanız önemlidir.

İnfluenza (grip) belirtileri genellikle aniden başlar ve şunları içerebilir: Yüksek ateş (38-40°C arasında); Şiddetli baş ağrısı; Kas ağrıları; Boğaz ağrısı; Öksürük (başlangıçta kuru, daha sonra balgamlı hale gelebilir); Burun akıntısı veya tıkanıklığı; Yorgunluk ve halsizlik; Titreme; Bazen kusma veya ishal (özellikle çocuklarda). Bu belirtiler görüldüğünde, influenza olma ihtimalinden dolayı vakit kaybetmeden en yakın sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır.

Sıkışma hissi farklı nedenlerden kaynaklanabilir ve iki ana grupta değerlendirilir: kardiyovasküler ve kardiyovasküler olmayan nedenler. Kardiyovasküler nedenler: - Koroner arter hastalığı: Kalbe giden kan akışının azalması göğüs ağrısına ve sıkışma hissine yol açar. - Kalp krizi: Kalp kasına kan akışının tamamen kesilmesi ciddi sıkışma ve ağrıya neden olur. - Kalp yetmezliği: Kalbin yeterince kan pompalayamaması durumunda göğüste baskı ve rahatsızlık hissedilebilir. - Ritim bozuklukları: Kalp atışlarındaki düzensizlikler sıkışma hissine sebep olabilir. Kardiyovasküler olmayan nedenler: - Stres ve anksiyete: Yoğun duygusal stres göğüs kafesinde sıkışma hissi yaratabilir. - Kas-iskelet sistemi problemleri: Kaburga çevresindeki kasların zorlanması veya iltihaplanması kalp sıkışması hissine benzer bir durum yaratabilir. - Reflü ve mide problemleri: Asit reflüsü göğüste yanma ve sıkışma hissine neden olabilir. - Akciğer problemleri: Zatürre, astım veya akciğer embolisi gibi durumlar da göğüste rahatsızlık oluşturabilir. Ayrıca, fazla hava yutmak, bazı yiyecekler ve ilaçlar da gaz sıkışmasına yol açarak benzer semptomlar yaratabilir. Sıkışma hissi yaşanıyorsa, özellikle belirtiler 15 dakikadan uzun sürüyorsa veya nefes darlığı, mide bulantısı gibi ek belirtiler varsa, bir sağlık uzmanına başvurulması önemlidir.

Kardiyolojiye gitmeniz gereken bazı durumlar şunlardır: 1. Göğüs ağrısı veya baskı hissi yaşıyorsanız. 2. Nefes darlığı özellikle efor sırasında ortaya çıkıyorsa. 3. Çarpıntı veya düzensiz kalp atışı fark ediyorsanız. 4. Yüksek tansiyon, şeker hastalığı, yüksek kolesterol gibi risk faktörlerine sahipseniz. 5. Ailede kalp hastalığı öyküsü varsa. Ayrıca, 40 yaşından itibaren her yıl düzenli kardiyoloji muayenesi yaptırmanız önerilir. Kardiyoloji muayenesi için en doğru bilgiyi, bir kardiyoloji uzmanından alabilirsiniz.

Baş ağrıları iki ana grupta sınıflandırılır: birincil ve ikincil baş ağrıları. Birincil baş ağrıları, ağrının başlı başına kendisi olduğu durumlardır ve bu gruba giren bazı türler şunlardır: - Gerilim tipi baş ağrısı: En sık görülen türdür, stres, yorgunluk gibi nedenlerle ortaya çıkar. - Migren: Şiddetli ve periyodik ağrılarla karakterizedir, bulantı ve kusma eşlik edebilir. - Küme tipi baş ağrısı: Göz çevresinde yanma ve saplanma şeklinde ağrı yapar, genellikle bahar aylarında daha yoğundur. İkincil baş ağrıları ise vücuttaki bir sorunun, hastalığın belirtisi olarak ortaya çıkar ve bu gruba giren bazı türler şunlardır: - Hipertansiyon: Yüksek tansiyon baş ağrısına yol açabilir. - Beyin tümörleri: Tümörler baş ağrısına neden olabilir. - Sinüzit: Burun çevresindeki hava kanallarının iltihaplanması sinüzit baş ağrısına yol açar. Baş ağrısı şikayetlerinde kesin tanı ve tedavi için bir doktora başvurulması önerilir.

Evet, lipaz yüksekliği tehlikeli olabilir. Lipaz seviyesinin normalin üzerine çıkması, genellikle akut veya kronik pankreatit gibi pankreas hastalıklarını işaret eder. Yüksek lipaz seviyeleri, şiddetli karın ağrısı, mide bulantısı, iştah kaybı ve ateş gibi belirtilere neden olabilir. Bu nedenle, lipaz yüksekliği tespit edildiğinde bir doktora başvurulması ve gerekli tetkiklerin yapılması önemlidir.

Böbrek yetmezliğinde idrar rengi çeşitli şekillerde değişebilir ve bu durum, hastalığın ileri aşamalarında daha belirgin hale gelir: Koyu sarı veya çay rengi: İdrarın koyu sarı olması, yüksek tuz miktarı ve ürik asit fazlalığı ile ilişkili olabilir. Pembe-kırmızı: İdrarda kan karışması nedeniyle olabilir ve bu durum ciddi bir böbrek sorununu işaret eder. Turuncu: B kompleks vitaminleri veya bazı antibiyotiklerin kullanımından kaynaklanabilir. Yeşil: Özel bir bakterinin neden olduğu üriner enfeksiyonu akla getirir. Kirli görünüm: Bulanık kırmızı-pembemsi idrar, en ciddi böbrek iltihaplarında görülür. Böbrek yetmezliği şüphesi varsa, kesin tanı ve uygun tedavi için bir nefroloji uzmanına başvurulması önerilir.

Şeker hastalığının ilk belirtileri genellikle açlık ve yorgunluk hissidir. Diğer erken belirtiler arasında ise şunlar yer alır: - Sık idrara çıkma ve aşırı susama; - Ağız kuruluğu ve deride kaşıntı; - Görmede bulanıklık; - Yara iyileşmesinin gecikmesi. Bu belirtiler fark edildiğinde bir sağlık profesyoneline danışmak önemlidir.

Hıçkırığın sonunda, diyafram kasının ani kasılması ve ses tellerinin kapanması sonucu oluşan "hık" sesi ortaya çıkar. Kısa süreli hıçkırıklar genellikle birkaç dakika içinde kendiliğinden geçer ve herhangi bir sorun teşkil etmez. Hıçkırığı geçirmek için bazı yöntemler şunlardır: karbondioksit solumak, buzlu su içmek, limon veya sirke tüketmek, dizleri göğse çekerek öne eğilmek gibi.

Uyuz hastalığının belirtileri, daha önce bu hastalığı geçirmemiş bir kişide genellikle 4-8 hafta içinde ortaya çıkar. Daha önce uyuz geçirmiş bir kişide ise belirtiler, akara yeniden maruz kaldıktan sonra 1-4 gün içinde tekrar ortaya çıkabilir.

Ağız kuruluğu, çeşitli hastalıkların habercisi olabilir. Bunlar arasında en sık görülenler şunlardır: 1. Diyabet: Kan şekeri seviyelerinin yüksek olması, vücudun su dengesini etkileyerek ağız kuruluğuna neden olabilir. 2. Sjögren Sendromu: Bağışıklık sisteminin tükürük ve gözyaşı bezlerine saldırması sonucu ortaya çıkan bir otoimmün hastalıktır. 3. Parkinson Hastalığı: Sinir sisteminin belirli bölgelerinde hasara yol açarak tükürük üretimini azaltır. 4. HIV/AIDS: Bağışıklık sistemini zayıflatan bir viral enfeksiyondur ve tükürük bezlerinin fonksiyonunu etkileyebilir. 5. Radyoterapi ve Kemoterapi: Baş ve boyun bölgesine uygulanan tedaviler, tükürük bezlerine zarar vererek ağız kuruluğuna yol açabilir. Ayrıca, dehidrasyon, yaşlanma, tütün ve alkol kullanımı da ağız kuruluğuna neden olabilir. Eğer ağız kuruluğu uzun süre devam ederse veya yaşam kalitesini etkilerse bir doktora başvurmak önemlidir.

Boğaz enfeksiyonunun süresi, enfeksiyonun nedenine ve bireyin genel sağlık durumuna bağlı olarak değişir. Genellikle: - Viral enfeksiyonlar 3 ila 7 gün içinde kendiliğinden geçer. - Bakteriyel enfeksiyonlar ise tedavi edilmediğinde 10 gün veya daha uzun sürebilir. Boğaz enfeksiyonu belirtileri şiddetli veya uzun süreli olduğunda bir sağlık uzmanına başvurulması önerilir.

Sol göz seğirmesi, genellikle uykusuzluk, stres, yorgunluk veya göz kuruluğu gibi nedenlerden kaynaklanan göz kaslarının istemsiz kasılmasıdır. Ancak, nadir durumlarda sol göz seğirmesi, bazı nörolojik veya sağlık sorunlarının belirtisi olabilir.

Apandisit ağrısı, genellikle karnın sağ alt kadranında başlar.

Hemoroidal hastalık belirtileri şunlardır: 1. Rektal Kanama: Dışkılama sırasında parlak kırmızı kan görülmesi. 2. Kaşıntı ve Tahriş: Anal bölgede kaşıntı ve hassasiyet artışı. 3. Anal Bölgede Şişlik veya Kitle: Dış hemoroidlerde belirgin şişlik. 4. Ağrı veya Rahatsızlık: Özellikle dış hemoroidlerde, tuvalet sırasında veya uzun süre oturulduğunda ağrı. 5. Dışkı Kaçırma: Anal sfinkter kaslarının etkilenmesi sonucu dışkı kontrolü zorluğu. 6. Tuvalet Sonrası Tam Boşaltamama Hissi: Anüs bölgesinde dolgunluk hissi. Bu belirtiler varsa, bir uzmana danışmak önemlidir. Doktor, hemoroidin derecesine göre medikal veya cerrahi tedavi önerebilir.

Hemoptize (kan tükürme) durumuna göğüs hastalıkları veya genel cerrahi bölümleri bakar.

Ayaklarda üşüme ve karıncalanma, çeşitli sağlık sorunlarının belirtisi olabilir. Başlıca nedenler şunlardır: 1. Periferik Arter Hastalığı: Arterlerin daralması veya tıkanması sonucu ayaklara yeterli kan akışı sağlanamaz. 2. Diyabetik Nöropati: Yüksek kan şekeri seviyeleri sinirlere zarar vererek ayaklarda üşüme, karıncalanma ve uyuşmaya neden olur. 3. Hipotiroidizm: Tiroid bezinin yetersiz çalışması, vücut sıcaklığının düşmesine ve ayakların üşümesine yol açar. 4. Raynaud Sendromu: Soğuk veya stres gibi tetikleyici faktörlere maruz kaldığında parmakların veya ayakların renk değiştirmesi ve üşümesi ile karakterizedir. 5. Anemi: Kırmızı kan hücrelerinin veya hemoglobin seviyelerinin düşük olması, vücudun oksijen taşıma kapasitesini azaltır ve ayakların üşümesine neden olur. 6. B12 Vitamini Eksikliği: Sinir hasarına yol açarak ayaklarda uyuşma, karıncalanma ve üşüme hissine neden olur. Bu belirtiler devam ederse, bir doktora başvurulması önerilir.