DiniBilgiler

Mestin üzerindeki yırtığın mesh için geçerli olabilmesi için üç parmaktan fazla olmaması gerekir. Şafiî mezhebine göre ise mestin hiç yırtığı olmaması şarttır.

En büyük alim olarak genellikle İmam Gazzali kabul edilir.

Evet, namazda veya oruçta niyet etmek sadece kalben yeterli olabilir. Namazda niyet, kalbe ait bir iş olup, dil ile söylenmesi zorunlu değildir ve namaza engel bir durum yaratmaz. Oruçta ise niyetin dil ile ifade edilmesi mendup (güzel görülen) olarak kabul edilir, ancak kalpten niyet edilmiş olması orucu geçerli kılar.

Azimet, yani bir şeyin kesin olarak yapılması, ruhsat haline, yani kolaylaştırılmış ve geçici bir hükme, şu durumlarda dönüşür: Zaruret, meşakkat ve ihtiyaç gibi arızi durumlar söz konusu olduğunda. Mükellefin gücünün yetmediği durumlar. Bu şekilde, azimet hükmü terk edilerek ruhsatlara başvurulur.

İlme davet, insanları iyiliğe teşvik etmek ve onları doğru yola yönlendirmek anlamına gelir. Bu kavram, aşağıdaki konuları kapsar: İslami ilimler: Kur'an-ı Kerim, hadis ve akide gibi dini bilgilerin öğretilmesi. Tedrici yöntem: İman, tevhit ve şirk konularından başlayarak, daha sonra amel ve sünnetin öğretilmesi. Sabır ve tahammül: Davetçinin, karşılaştığı zorluklar ve eziyete karşı sabırlı olması. Emri bil maruf, nehyi anil münker: İyiliği emretmek ve kötülükten sakındırmak. Bu, her Müslümanın üzerine farz olan bir görevdir.

Tükürük, temiz bir madde olarak kabul edilir ve doğrudan necis değildir.

Ekmel varlık, İslam düşüncesinde Tanrı'nın varlığına dair ontolojik bir argüman olup, şu özelliklere sahiptir: 1. Mükemmellik: Ekmel varlık, en mükemmel, eksiksiz ve tam olan varlıktır. 2. Mutlaklık: Tanrı, zorunlu ve mutlak bir varlıktır. 3. Teklik: Allah'ın zat, sıfat ve fiillerinde bir ve tek olması, eşi, benzeri ve ortağının bulunmaması. 4. Kudret: Allah'ın her şeye gücü yetmesi ve hiçbir varlığa benzememesi. Bu özellikleri ilk olarak İslam düşüncesinde Farabi, Batı felsefesinde ise Descartes sistematik hale getirmiştir.

İşrak ve duhâ vakitleri aynı değildir, ancak birbirleriyle ilişkilidirler. İşrak namazı, güneşin doğuşundan ve yükselmesinden sonra kılınan nafile bir namazdır. Duhâ namazı ise, güneşin doğuşundan yaklaşık 40-50 dakika geçmesinden itibaren öğle vaktine kadar kılınabilen bir namazdır. Dolayısıyla, duhâ namazı işrak namazının bir devamı olarak kabul edilebilir.

Hafize, İslam dini terminolojisinde Kur'an-ı Kerim'in tamamını ezberlemiş kişi anlamına gelir. Dolayısıyla, hafizelerin başlıca işleri şunlardır: 1. Kuran Öğretimi: Hafizeler, camilerde ve Diyanet İşleri Başkanlığına bağlı Kur'an kurslarında doğru Kur'an-ı Kerim okumayı öğretir ve hafızlık yaptırır. 2. Dini Görevler: Hafizeler, dini törenlerde, cenaze namazlarında ve özel ibadetlerde Kur'an okumakla görevlendirilir. 3. İmamlık: Bazı hafizeler, camilerde imamlık yaparak halka dini konularda rehberlik eder.

Riyazetin amacı, tasavvuf geleneğine göre, insan nefsini eğitmek ve Allah sevgisi dışında kalan bütün istekleri yok etmektir. Bu süreçte kişi, dünya zevklerinden kaçınarak ve nefsin arzularına karşı koyarak, manevi bir olgunluğa ulaşmaya çalışır.

Hadisli sözleri aşağıdaki kaynaklardan bulabilirsiniz: 1. Tuğbam.com: Peygamber Efendimiz'in (s.a.v) hadislerinden kısa sözler sunmaktadır. 2. DavetiyeGross: Dini hassasiyetlere uygun, ayet ve hadislerle hazırlanmış davetiye sözleri sunmaktadır. 3. Muhiku.com: Ayetli ve hadisli resimli cuma sözleri paylaşmaktadır. 4. İslamveihsan.com: 40 hadisi şerifin metinlerini içermektedir. 5. Posta.com.tr: İslami ve dini sözler ile hadisler paylaşmaktadır.

Kıyamet gününde insanların, kendi isimleri ve babalarının isimleriyle çağrılacakları hadislerde belirtilmiştir. Bu nedenle, azap gününde de çocuklar anne-baba ismiyle çağrılabilir. Ancak, bu konuda doğrudan bir bilgi bulunmamaktadır. Hadislerde geçen ifadelerin genel anlamı, insanların kıyamet gününde kimlikleriyle tanınacakları ve bu isimlerin güzel olmasının tavsiye edildiğidir.

Mana aleminde genellikle ruhani varlıklar ve melekler yaşar.

Âdem'den önceki insanların nerede yaşadığına dair kesin bir bilgi yoktur, ancak bazı kaynaklar şu görüşleri sunmaktadır: 1. Bediüzzaman'a göre, Kur'an'da geçen "halife" tabiri, insanların hayatına elverişli şartlar oluşmadan önce yeryüzünde idrakli bir mahluğun bulunduğunu ifade eder. 2. Tefsir âlimlerine göre, Âdem'den önce yeryüzünde şuurlu varlıklar olarak sadece melekler yaşamaktaydı.

Zekât konusunda ihtilaf edilen bazı konular şunlardır: 1. Nisap Miktarı: Ticaret mallarının zekâta tabi olması için yıl başında mı, yıl sonunda mı yoksa bütün yıl boyunca mı nisaba ulaşması gerektiği konusunda farklı görüşler vardır. 2. Borçların Zekâta Etkisi: Borçların ticaret mallarının değerini düşürüp düşürmeyeceği ve bu durumda zekâtın gerekip gerekmeyeceği konusunda ihtilaf edilmiştir. 3. Zekâtın Verileceği Yerler: Zekâtın sekiz sınıfa mı yoksa eşit olarak yedi sınıfa mı dağıtılması gerektiği tartışmalıdır. 4. Akrabaya Zekât Verme: Zekâtın usul ve fürûa (anne, baba, dede, torun) verilip verilemeyeceği konusunda farklı yaklaşımlar bulunmaktadır. 5. Zekâtın Geçerliliği İçin Niyet: Zekâtın geçerli olması için niyetin zekât verme anında mı yoksa daha sonra mı yapılması gerektiği konusunda da görüş ayrılıkları vardır.

Vakıa kelimesinin aslı, Kur'an-ı Kerim'in 56. suresi olan "Vakıa Suresi"ne dayanmaktadır. Surenin adı, ilk ayette geçen ve "gerçekleşen olay" anlamına gelen "vâkıa" kelimesinden gelir.

Salim duyular, İslam dinine göre bilgi edinme yollarından biri olup, beş temel duyu organını ifade eder: görme, işitme, koklama, tatma ve dokunma.

"İnsan kendi cüz'i iradesi dünyada milyonda 1 tanesine bile kafi gelemez" ifadesi, insanın sınırlı ve kısmi iradesinin, dünyadaki olayların çok küçük bir kısmını bile kendi başına etkileyemeyeceği anlamına gelebilir. İslam inancına göre, cüz'i irade, insanlara verilen ve kader sınırları çerçevesinde hareket etmelerini sağlayan özgür iradedir.

Kan vermek, dini açıdan bir veba olarak değerlendirilmez. Aksine, kan bağışı yapmak, başka bir insanın hayatını kurtarma imkanı sunduğu için sevap olarak kabul edilebilir.

Basurdan gelen kan, Hanefi mezhebine göre necis sayılır ve abdesti bozar. Şafiî mezhebine göre ise kan necis olmakla birlikte abdesti bozmaz. Maliki mezhebine göre ise hiçbir kanama abdesti bozmaz.