Din

Ağızdan gelen kanın tükürüğe karışması, hemoptizi olarak adlandırılır ve çeşitli sağlık sorunlarının belirtisi olabilir. Bazı olası nedenler: Solunum yolu enfeksiyonları: Bronşit, zatürre, tüberküloz. Diş eti hastalıkları ve yaralanmalar. Antikoagülan ilaç kullanımı. Akciğer kanseri veya diğer tümörler. Pulmoner emboli (akciğer arterlerinin pıhtı ile tıkanması). Ciddi belirtiler arasında nefes darlığı, göğüs ağrısı, baş dönmesi ve hızlı kilo kaybı bulunur. Ağızdan kan gelmesi durumunda, doğru teşhis ve tedavi için bir sağlık uzmanına başvurulması önerilir.

Tâlût'un kral olmasının sebebi, Tanrı'nın onu İsrailoğulları'nın hükümdarı olarak seçmesidir. İsrailoğulları, düşmanlarıyla savaşmak üzere bir kral talep edince, peygamberleri, Tâlût'u bu göreve tayin etmiştir. Tâlût'un hükümdarlığının alameti olarak, içerisinde "sekîne" ile Mûsâ ve Hârûn ailelerinden kalan eşyanın bulunduğu Ahit Sandığı'nın geri getirileceği de belirtilmiştir.

"Ölüler İçin Gözyaşı Yok" (No Tears for the Dead), profesyonel bir tetikçi olan Gon'un, masum bir kızı öldürdükten sonra yaşadığı suçluluk ve pişmanlık duygularını konu alır. Gon, patronunun verdiği son bir görevi yerine getirmek için kızın annesi Mo-gyeong'u bulmak üzere Güney Kore'ye döner. Film, Gon'un hedefini ortadan kaldırma emrini takip edip etmemesi arasında bir ölüm kalım kararıyla karşı karşıya kalmasını ve bu süreçte kurtuluşun bedelini göze almasını anlatır.

Sekk ve sahv, tasavvufta kullanılan iki kavramdır. Sekk (sarhoşluk), kuvvetli bir feyzin (vârid) etkisiyle şuur halinin kaybedilmesi anlamına gelir. Sahv (ayılmak), sekk halinden sonra his ve şuur haline dönülmesidir. Sekk ve sahv, seyr-ü sülûk yolundaki müridin tecrübe ettiği iki manevi hali ifade eder. Sekk ve sahv kavramları, mutasavvıfları tasavvufun ilk dönemlerinden itibaren sekk ve sahv ehli şeklinde ikiye ayırmıştır.

Ahtapot, İslam'da farklı mezheplere göre farklı şekillerde değerlendirilir: Hanefi mezhebine göre, ahtapot balık sınıfına girmediği ve pulları olmadığı için helal kabul edilmez. Maliki, Şafii ve Hanbeli mezheplerine göre ise ahtapot dahil tüm deniz ürünleri helaldir. Şii mezhebine göre ise sadece pullu balıklar helal kabul edildiği için ahtapot haram sayılır. Diyanet İşleri Başkanlığı'nın görüşlerine göre ise ahtapot yemek İslam dini açısından haram olarak kabul edilmez. Ahtapotun tüketimi, aynı zamanda sağlık açısından da bazı riskler taşıyabilir; ağır metal birikimi yapabilmesi ve bazı bireylerde alerjik reaksiyonlara yol açabilmesi gibi.

İlahiyat bölümünün amacı, din işlerinde çalışacak uzman personel açığını kapatmak, din öğretilerini kazandırmak ve din kaynaklarının doğru tanıtılmasına katkı sağlamaktır. İlahiyat bölümü mezunları, din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmenliği, imamlık, vaizlik, müftülük gibi görevlerde bulunabilirler. İlahiyat bölümü, genellikle İslamiyet, Hıristiyanlık, Yahudilik gibi dinlerin tarihini, hukukunu, felsefesini ve diğer dini konuları inceler.

Animasyon sahabe hayatları, genellikle İslam'ın altın çağı olan Hz. Muhammed ve ashabının yaşadığı dönemi anlatır. Örneğin, Kırşehir İl Müftülüğü tarafından paylaşılan bir animasyonda, sahabe Abdullah b. Mes'ûd'un hayatı üzerinden inanç, sadakat ve Peygamber Efendimiz'in sahabelerine gösterdiği incelikli yaklaşım işlenir. Siyah Martı animasyon şirketi tarafından hazırlanan bir projede ise Hz. Muhammed'in hayatı üçleme olarak animasyon film şeklinde anlatılmaktadır. Ayrıca, "Hayatüssahabe" adlı yapım 53 bölüm sürerken, "Sahabe Hayatları" adlı 3D animasyon çizgi film serisi 20 bölüm olarak yayınlanmıştır.

Moralite Yayınları'nın kitapları genellikle din ve güzel ahlak temalarını işler. Yayınevinin yayınladığı bazı kitapların konuları şunlardır: Kaderi Ancak Dua Değiştirebilir: Kader kavramı ve duanın önemi. Cennet'e Nasıl Girilir: Ahiret hayatı ve cennete giriş yolları. Evrenin Gizli Boyutları: Evrenin bilinmeyen yönleri. Melekler Aşk Acısı Çeker mi: Meleklerin duygusal durumları. Başarılı Olmanın Sırları: Kişisel gelişim ve başarıya ulaşma yolları. Ayrıca, yayınevinin çocuk ve gençlik için masal ve öykü kitapları da bulunmaktadır.

Bilvanis'te yaşayan bazı kişiler: Fevzettin Erol. Seyyid Fevzettin (Şah-ı Bilvanis) Hz.. Ayrıca, çiftlikte bedava çalışarak manevi feyiz elde etmeyi amaçlayan "sofi" olarak bilinen kişiler de bulunmaktadır.

Hatıl indirmek için ne kullanıldığına dair bir bilgi bulunamadı. Ancak, hatıl yapımında kullanılan bazı malzemeler şunlardır: Ahşap. Tuğla. Betonarme. Çelik. Seçilecek malzeme, yapının özelliklerine, yüküne ve mimari tasarımına bağlı olarak değişir.

Kenanilerin neden yok olduğuna dair farklı görüşler bulunmaktadır. İncil'deki anlatılara göre, Kenaniler, İbranilerin (İsrailoğulları) lideri Yeşu'nun önderliğindeki bir istila sonucu yok edilmişlerdir. Tarihsel kayıtlara göre, Kenaniler, M.Ö. 1250-1200 yıllarında yaşanan "Tunç Çağı Çöküşü" sırasında çeşitli karışıklıklarla karşılaşmış ve bu dönemde bazı kentleri tahrip edilmiştir. Ayrıca, Kenanilerin yok edilmesinde, bölgedeki diğer halklarla olan çatışmalar ve yabancı istilalar da etkili olmuş olabilir. Bu konuda kesin bir yargıya varmak için daha fazla bilgiye ihtiyaç vardır.

Kabala kitabının yazarı olarak kabul edilen bazı isimler şunlardır: Simeon ben Yohai: Kabala'nın temel eserlerinden biri olan Zohar, genellikle Simeon ben Yohai'ye atfedilir, ancak çağdaş araştırmacılar eserin büyük bir bölümünün Moses de Leon tarafından yazıldığına inanmaktadır. Isaac ben Solomon Luria: 16. yüzyılda Kabbala'nın merkezi haline gelen Safed kentinde, mistik sistemini Zohar'a dayandıran Luria, uzun zaman önce ölmüş mistiklerin ruhlarıyla doğrudan manevi söyleşiler yoluyla aldığını iddia ettiği orijinal telkinleri de eserlerine dahil etmiştir. Ayrıca, Kabala kaynakları arasında Sefer ha-Orah (Işık Kitabı) adlı eseri ile Isaac ben Jacob ha-Cohen de bulunmaktadır.

Kaynak geliştirme ve sağlamada fıkhî ve ahlaki süreçler, Muhammed Atıf Yıldırım'ın "Kaynak Geliştirme: Kaynak Sağlamada Fıkhî ve Ahlaki Süreçler" kitabında ele alınmıştır. Bu süreçler üç ana başlık altında toplanabilir: 1. İslami bağışlar: Çeşitleri, kullanım alanları ve kullanım kısıtlamaları. 2. Helal ve haram kazanç: Kaynak sağlamada dikkat edilmesi gereken hususlar ve haram kazanç yollarından kaçınma. 3. Ahlaki ilkeler: Kaynak geliştirirken İslam'ın ortaya koyduğu ahlaki ilkelere dikkat etmenin önemi. Her bir ünitenin sonunda, bölümün anlaşılmasını kolaylaştıran ve okuyucuların kendilerini İslami ilkeler açısından değerlendirmelerine yardımcı olacak sorular yer almaktadır.

"Bir Kızıl Goncaya Benzer Dudağın" şarkısı, Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed'e (s.a.v.) ithafen yazılmıştır. Şarkının güftesi Melek Hiç'e, bestesi ise Amir Ateş'e aittir.

Zerdüştler, İslam'ın Ortadoğu'da yayılmasıyla İran'dan göç etmişlerdir. İslam'ın zaferinden sonra, Zerdüştlük hızla gerileme sürecine girmiş, Zerdüştlere marjinalize edilmiş ve ikinci sınıf vatandaş muamelesi yapılmıştır.

Bişr-i Hafi, Allah'a tövbe ettiği ve günah işlememeye söz verdiği zaman yalınayak olduğu için ayakkabı giymeyi kendine yakıştıramadığı ve bu yüzden "Hâfî" (yalınayak) lakabını aldığı rivayet edilir. Ayrıca, Attâr'ın belirttiğine göre, Bişr-i Hafi, "Allah tarafından döşenmiş bir yerde ayakkabı ile yürümenin edebe uygun olmadığını" düşündüğü için yalınayak gezmeyi tercih etmiştir. Bir başka rivayete göre ise, müşahede halinin kendisine hakim olması sebebiyle ayağına hiçbir şey giymemiştir. Bişr-i Hafi'nin yalınayak gezmesinin bir hikmeti de, Mûsâ Peygamber'in Tûr'a çıktığında Allah'ın ona ayakkabılarını çıkarmasını emretmesi ve bu emrin, Hakk'a mülakatın ve huzurda bulunmanın hem zahiri hem de batini şartlarını göstermesi olarak açıklanmıştır.

Fısk ve fücur kavramları, İslam'da kötü anlamlar taşır ve şu şekilde tanımlanabilir: Fısk: Hak yolundan ayrılma, itaatsizlik ve isyankarlık anlamına gelir. Fücur: Günah, zinâ, günahkârlık ve ahlâkça düşkünlük anlamlarına gelir. Fücur, aynı zamanda bir kişilik özelliği olarak da kullanılır ve ahlaklı işler yapmayan kişiler için kullanılır.

Abit kelimesi, ibadet eden, tapan kul anlamına gelir. Abit, Arapça kökenli bir erkek ismidir.

"Yehova için hala işe yarar mıyım?" sorusuna yanıt olarak, Yehova'nın gözünde değerli ve önemli olunduğu şu şekilde açıklanabilir: Yapabildiklere odaklanmak: Fiziksel kısıtlamalar nedeniyle bazı şeyler yapılamıyorsa, sadakatle başkalarına örnek olmak ve deneyimlerden bahsetmek önemlidir. Bireysel önem: Yehova, her bir hizmetkarı birey olarak önemser ve özverilere değer verir. Tanrı'nın vaatleri: Koşullar ne olursa olsun, herkes Yehova ve başkaları için bir şeyler yapabilir. Ayrıca, Mezmur 92'de belirtildiği gibi, ruhsal olarak dinç kalmak ve imanla hizmet etmeye devam etmek mümkündür.

Namazda kadınların ellerini göğüslerine bağlamalarının sebebi, kadınların tesettür şartını tam olarak yerine getirmeleridir. Namazda kadınların ellerini göğüslerine bağlamaları, namazda elleri bağlamanın sünnet olduğunu kabul eden âlimlerin ittifakına göredir. Ayrıca, kadınların namazda ellerini göğüslerine bağlamalarının sebebi, sağ elin sol elin üzerine konulmasının kadınların tesettürleriyle ahenk teşkil etmesi olarak da açıklanabilir. Namazda kadınların ellerini göğüslerine bağlamalarıyla ilgili bazı bilgiler şu şekildedir: Kadınlar namazda ellerini bağlarken bilekleri kavramazlar. İki el beraberce göğüs üzerine konur. Kadın, namaza dururken, ellerini omuzlarına kadar kaldırır. Sağ el parmaklarını sol bilek üzerine halka yapmaz. Sağ eli, sol el üzerinde olarak göğüs üstüne koyar. Namazda kadınların ellerini göğüslerine bağlamalarıyla ilgili bilgiler, farklı mezheplere ve yorumlara göre değişiklik gösterebilir.