Din

"Men sabera zafera" sözü, Hz. Muhammed'e atfedilmektedir. Bu söz, "Kim sabrederse, zafere erer" anlamına gelir.

"Hiç ibret almadık mı?" ifadesi, Câsiye Suresi 23. ayet ve Mü’minûn Suresi 85. ayet gibi Kur'an ayetlerinde geçmektedir. Câsiye Suresi 23. ayet meali: > "Nefsinin kötü arzularını kendine ilâh edinen kimseyi gördün mü? Allah onu bir bilgiye göre saptırmış, kulağını ve kalbini mühürlemiş, gözlerine de perde çekmiştir. Allah’tan sonra artık onu kim doğru yola getirebilir? Hiç düşünüp ibret almaz mısınız?". Mü’minûn Suresi 85. ayet meali: > "Allah'ındır" diyecekler. De ki: "Hiç ibret almıyor musunuz?". Bu ayetlerde, ibret almanın önemi vurgulanmaktadır.

2025 yılında düzenlenen bazı göç sempozyumlarında ele alınan konular şunlardır: I. Uluslararası Katılımlı Göç Sempozyumu (GOC 2025). "Farklı Yönleriyle Göç" Sempozyumu. Ayrıca, "11. Yılında Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu" ile "Göç Yönetiminde Haklara Erişim" gibi konular da ele alınmıştır.

"Büyü" (2004) filmi, kız çocuklarının uğursuzluk getirdiğine inanan bir köy halkının, yediyüz yıl önce tüm kız çocuklarını öldürüp toprağa gömmesini ve bu olaylardan kurtulan tek bir kızın, yaşlı bir büyücünün laneti altında kalmasını anlatıyor. Ayrıca, büyü kavramı, bireylerin bilinçaltındaki talepleri ve çaresizlikleri de yansıtabilir. Büyü, İslam'da açıkça yasaklanmış ve şeytan işi bir eylem olarak tanımlanmıştır. Büyü türleri: Ak büyü: İyi niyetle, bir canlının iyiliği için yapılan büyüdür. Kara büyü: Kötü niyetle, kişisel çıkar sağlamak amacıyla yapılan büyüdür. Kırmızı büyü: Farklı evrenlerden enerji varlıkları ve ritüellerle yapılan büyüdür.

Vicdan ile emanet arasındaki ilişki şu şekilde açıklanabilir: Doğruyu seçme ve güven: Vicdan, insanın doğruyu seçmesine yardımcı olur ve emanet ise güvene dayalıdır. Bireysel ve toplumsal: Vicdan, bireyin iç huzurunu sağlarken, emanet hem bireysel hem de toplumsal düzeyde önemlidir. Kur'an'da birlikte anılma: Kur'an'da emanet ve adalet kavramları birlikte geçer ve bu ilkeler, hem bireysel davranışlarda hem de toplumun yönetiminde önemlidir.

Kur'an'ı ilk toplayan kişi Hz. Ali olarak kabul edilir. Ancak, Kur'an'ın ne zaman toplandığı konusunda farklı görüşler bulunmaktadır. Kur'an'ın bugünkü şekliyle bir araya getirilmesi, üçüncü halife Hz. Osman döneminde gerçekleştirilmiştir.

İhsan, temel olarak iki anlama gelir: 1. Bir şeyi güzel yapmak: Yapılan işi en iyi, en güzel ve en sağlam şekilde yerine getirmek. 2. İyilikte bulunmak: Karşılık beklemeden insanlara ve diğer canlılara faydalı olmak. İhsan, İslam'da iman ve ibadeti tamamlayan bir haslet olarak kabul edilir ve hayatın her alanında (ticaret, tarım, sanayi vb.) Allah'ın gözetimi altında olunduğu bilinciyle hareket etmeyi gerektirir.

Erkeklerin altın takmaması, İslam dininde altın ve ipek gibi eşyaların erkekler için haram, kadınlar için helal kabul edilmesinden kaynaklanmaktadır. Bu konudaki bazı hadisler şu şekildedir: Hz. Ali'nin rivayetine göre, Hz. Muhammed ipek bir kumaşı sol eline, bir parça altını da sağ eline almış ve "Şu iki şey ümmetimin erkeklerine haram, kadınlarına helaldir" buyurmuştur. Abdullah b. Abbas'ın rivayetine göre, Hz. Muhammed bir zatın parmağında altın bir yüzük görmüş, yüzüğü parmağından çıkarıp atmış ve "Sizden birisi ateşten kor alıyor da eline koyuyor" buyurmuştur. Ancak, Diyanet'in açıklamasına göre, hatıra ve evlilik alameti olarak kabul edilen altından yapılmış nişan veya evlilik yüzüklerinin/alyanslarının kullanımı caizdir. Ayrıca, bazı çağdaş âlimler, altın yüzük kullanmanın çoğunluk tarafından haram görülse bile bunun mubah olduğunu söyleyenlerin de olduğunu belirterek, erkeklerin altından imal edilmiş evlilik ve nişan yüzüklerini takmalarını caiz görmüşlerdir.

Cenaze ilanını kimlerin paylaşabileceğine dair bir bilgi bulunamamıştır. Ancak, ölüm ilanı, bir kişinin ölümünü kısa süre geçtikten sonra bildiren ve genellikle kişinin hayatına ilişkin açıklama ile yapılacak cenaze törenine ilişkin bilgi içeren kısa bir haberdir. Büyük şehirlerde ve büyük gazetelerde yalnızca önemli sayılan kişilerin ölüm ilanlarına yer verilir.

"Hiç Mümkün mü?" ifadesi, farklı bağlamlarda çeşitli anlamlar taşıyabilir. Örneğin, Muhsin Bozkurt'un bir yazısında, Allah'ın varlığını ve birliğini, peygamberlerin görevlerini ve insanların yaratılış amacını sorgulayan felsefi bir bakış açısı sunar. Osman Açan'ın "Hiç Mümkün Müdür?" başlıklı denemesi ise, kainattaki düzen ve adaletin, insanın hesap verme zorunluluğunu nasıl gerektirdiğini ele alır. Ayrıca, "Hiç Mümkün mü !?" ifadesi, Prof. Dr. Mehmet Okuyan'ın bir sözünde, cansız varlıkların bile bir amacı olduğu düşünüldüğünde, insanın neden bir yaratılış amacı olmaması gerektiği sorusunu gündeme getirir. YouTube'da "Hiç Mümkün mü?" başlıklı videolar da bulunmaktadır.

Şaban ayının 15. gecesi, Berat Kandili olarak bilinir ve İslam inancına göre önemli bir gecedir. Bu gece, Şaban ayının yarısı olarak kabul edilir ve şu nedenlerle önemlidir: İbadet ve Dua: Hz. Muhammed'in bu geceyi ibadet ve dua ile geçirdiği rivayet edilir. Rahmet ve Bağışlanma: Allah'ın kullarına ve onların fiil ve davranışlarına baktığı, bağışlanmak isteyenleri bağışladığı bir gece olarak kabul edilir. Amellerin Arzulanması: Amellerin ve ibadetlerin âlemlerin Rabbine, kâinatın Yaratıcısına arz edildiği bir gece olarak görülür. Kur'an'ın İnişi: Kur'an'ın bu gecede Levh-i Mahfuz'a indirildiğine inanılır. Berat Kandili, 2025 yılında 13 Şubat Perşembe gününe denk gelmektedir.

"Filyth" kelimesi hakkında bilgi bulunamadı. Ancak, "filth" kelimesinin Türkçe karşılığı "pislik"tir ve bir polis memurunun hikayesini anlatan, 2013 yapımı bir İngiliz komedi-suç-dram filmi için kullanılmaktadır. Daha fazla bilgi için filmin adını veya konusunu daha spesifik olarak belirtmek gerekebilir.

Tevfik Fikret'in oğlu Haluk Fikret, Hıristiyanlığa duyduğu hayranlık ve İskoçya'da bir İskoçya'lı ailenin yaptığı telkinler nedeniyle papaz olmuştur. Haluk, ortaokulu bitirdikten sonra liseyi tamamlamak üzere İskoçya'ya gönderilmiş ve burada bir İskoçya'lı ailenin yanına yerleşmiştir. 1943 yılında iş hayatına veda edip kendini dine adayan Haluk, 1956 yılında rahiplik rütbesine yükselmiştir.

Asla yalan söylememeniz gereken üç şey: 1. Yalan yere yemin etmek. 2. Önemli kararlar için gerekli bilgileri saklamak. 3. Kendi inançlarınızla çelişen ifadeler kullanmak. İslam'da yalan söylemek büyük günahlardan biri olarak kabul edilir, ancak bazı durumlarda yalan söylemeye izin verilir: savaşta düşmanı aldatmak, iki kişinin arasını bulmak veya aile düzenini korumak için.

Zafer Duygu'nun bazı kitapları: İslam ve Hristiyanlık: Hristiyanlara Göre İki Dinin Karşılaşması ve İlk Etkileşimler. İsa, Pavlus, İnciller: Hristiyanlık Neden ve Nasıl Ortaya Çıktı. İnciller Güvenilir Metinler midir?: Metodolojik ve Karşılaştırmalı Analizler. Hristiyanlık ve İmparatorluk: Geç Antikçağ'da Kilise-Devlet İlişkileri ve Kristoloji Paradigmaları. Meryem Oğlu İsa Nasıl Tanrılaştırıldı?. Mesih'in Peşinde: Antik Çağ Hristiyanlığında Mezhepler ve İnanç Akımları. Süryani Tarih Yazıcılığında Geç Antikçağ: Hristiyanlık, İslam, Siyasi Tarih. Nikomedeia ve Hristiyanlık: İlk Beş Yüzyıl. Kristolojiye Giriş.

İsnad, bir sözün, aracılar vasıtasıyla asıl sahibine ulaştırılması anlamına gelir. Merfu hadislerin isnadı muttasıl veya munkatı olabilir. Muttasıl isnad, kesintisiz olarak Hz. Peygamber'e ulaşan isnaddır. Munkatı isnad, sahabe veya başka bir ravinin düştüğü isnaddır.

2. Krallar 24 ve 25'te, Yahuda Kralı Yehoyakim ve ardından Sidkiya'nın hükümdarlıkları ile Babil'in bu hükümdarlıklar üzerindeki etkisi anlatılmaktadır. 2. Krallar 24'te yer alan bazı olaylar: Babil Kralı Nebukadnessar'ın, Yehoyakim'in üç yıl boyun eğdikten sonra başkaldırması üzerine Yahuda'ya saldırısı. RAB'bin buyruğuyla, Manaşşe'nin günahları nedeniyle Yahudalılar'ın huzurdan atılması. Yehoyakim'in ölümünden sonra yerine oğlu Yehoyakin'in geçmesi. 2. Krallar 25'te yer alan bazı olaylar: Sidkiya'nın Babil Kralı'na karşı ayaklanması ve Yeruşalim'in düşüşü. Tapınağın yıkılması ve kutsal eşyaların Babil'e götürülmesi. Halkın sürgünü ve sadece fakirlerin geride bırakılması. Vali Gedalya'nın öldürülmesi ve halkın Mısır'a kaçması.

Hikem-i Atâiyye 26. bölümde, Mahmud Eren Hoca Efendi, Mevlâ Teâlâ katında makbul ibadetlerin yalnızca Allah Teâlâ'nın rızası için yapılan ibadetler olduğunu, Müslümanların elindeki mal veya herhangi dünyevî bir şeyle değil, ancak Allah'ın rızasına uygun şeylerle mutlu olmaları gerektiğini, İslam'da iyi ve sevap olan hiçbir amelin küçük görülmemesinin çok mühim bir mesele olduğunu, ihlası elde etmek için yapılması ve yapılmaması gereken şeyleri anlatmaktadır. Ayrıca, bu bölümde şöhretten uzak durulması gerektiği vurgulanmaktadır.

Seyr-i âfâkî ve seyr-i enfüsî, kişinin kendi iç âleminde ve dış dünyada yaptığı tefekkür ve mânevî yolculuktur. Âfâkî (haricî) tefekkür: Bedenimizi kuşatan hava tabakasından yıldızlara ve ötelerine kadar bütün kâinatın düşünülmesi, tefekkür edilmesidir. Enfüsî (dahili) tefekkür: İnsanın öncelikle kendi varlığı üzerinde kafa yormasıdır.

Yağmur yağdırma gücü, İslam inancına göre Allah'a aittir. Hudeybiye yılında, Peygamber Efendimiz (asm) ve ashabı seferdeyken, gece yağmur yağmış ve Peygamber Efendimiz (asm), bu durumu "Kullarımdan kimisi bana iman etmiş, kimisi de kâfir olarak sabaha çıkmıştır. Her kim, Allah’ın fazl ve rahmetiyle (Allah’ın lütfu ile) üzerimize yağmur yağdı dediyse, o Bana iman etmiş; kim de şöyle şöyle oldu da bize (filan) yıldız sayesinde yağmur yağdı dediyse, işte o da Beni inkâr, yıldızlara iman etmiştir" şeklinde yorumlamıştır. Türk mitolojisinde ise yağmur yağdırma gücü, "yada taşı" olarak bilinen taş aracılığıyla şamanlar tarafından gerçekleştirilebilir.