Din

Jabbor, Arapça bir kelime olup "kudretli, güçlü, uzun boylu" anlamlarına gelir. Jabbor, Allah'ın isimlerinden biridir.

"Ondan geldik, ona döneceğiz" sözü, Müslümanların söylemi olarak kabul edilir. Ayrıca, bu sözün benzeri ifadelerin, Michael Newton'un kitaplarındaki deneklerde de yer aldığı belirtilmiştir. Bunun yanı sıra, Cengiz Saba'nın "O’ndan Geldik O’na Döneceğiz" adlı bir şiiri bulunmaktadır. Bu sözün tam hali, Bakara Suresi 156. ayette geçmektedir: "İnnâ lillâh ve innâ ileyhi râciûn / Şüphesiz biz Allah’a aidiz ve muhakkak ki ona döneceğiz".

Gassal, İslam kültüründe ölen kişilerin dini usullere uygun olarak yıkanarak temizlenmesinden sorumlu olan kişiye denir. Gassalın görevleri şunlardır: - Vefat eden kişiyi İslami usullere uygun olarak yıkamak ve temizlemek; - Cenazeyi kefenleyerek defin için hazırlamak; - Yakınlarının son kez görebilmesi için cenazeyi uygun hale getirmek; - Vücutta oluşmuş yaralanmaları ve diğer izleri temizlemek. Gassallar, genellikle cami, hastane veya mezarlıklarda çalışırlar.

Âlem ve gayb kavramları, dini inançlarda farklı anlamlar taşır ve çeşitli bağlamlarda kullanılır: Âlem: Allah'ın yarattığı tüm evren ve varlıkları ifade eder. Gayb: İnsanların duyu organlarıyla göremediği ve bilemediği, akıl ve beş duyu ile algılanamayan âlemdir. Bu kavramlar, genellikle inanç sistemlerinde ve dini metinlerde yer alır. Kullanım örnekleri: "Âlem-i gayb" ifadesi, "görünmeyen âlem" anlamında kullanılabilir. "Gayb âlemi" ifadesi, "ölüm sonrası hayat" anlamında kullanılabilir.

"Kader kendi çabamıza bağlıdır" ifadesi, İsra Suresi 13. ayetinin bir yorumu olarak ortaya çıkmıştır. Bu ayetin doğru meali şu şekildedir: "Biz, her insanın kuşunu (işlediklerini, yaptıklarını) kendi boynuna doladık, kıyamet gününde onun için açılmış olarak önüne konacak bir kitap çıkarırız". Bu yorum, kişinin yaptıklarından sorumlu olduğunu ve bu sorumluluğun boynuna asılı gibi olduğunu, her insanın amellerinin sonucuyla yüzleşeceğini vurgular.

Göğe yükselmek ifadesi, farklı bağlamlarda çeşitli anlamlar taşıyabilir: Mitolojik ve dini anlatılarda: Kahramanların veya peygamberlerin göğe yükselmesi, genellikle bir yükseliş veya yolculuk olarak tanımlanır. Genel kullanımda: "Göğe yükselmek" ifadesi, bir kişinin yüksek bir pozisyona ulaşması veya bilincin evrimleşmesi gibi anlamlar da taşıyabilir. Mecazi anlamda: "Göğe doğru yükselen ışık sütunu" gibi ifadelerle, yukarı doğru bir hareketi veya yükselişi betimlemek için kullanılabilir.

Ölen bir kedinin yerine yeni bir kedi alındığında ruhunun geri döneceğine dair bir inanç, İslami öğretilerde yer almaz. Bu tür inançlar genellikle kültürel, dini veya kişisel deneyimlere dayanır.

Yedi ok, genellikle Cumhuriyet Halk Partisi (CHP)'nin temel ilkelerini temsil eden Altı Ok sembolüne atıfta bulunur. Bu altı ok, bağımsızlık, millî egemenlik, cumhuriyetçilik, milliyetçilik, laiklik ve halkçılık ilkelerini simgeler. Altı Ok sembolü, CHP'nin kırmızı zemin üzerine beyaz olarak kullanılan bayrağı üzerinde yer alır ve partinin temel değerlerini ifade eder. Yedi ok ifadesi, spesifik bir anlam veya kullanım bağlamı belirtilmediği için genel olarak bu altı ok sembolüne atıfta bulunur. Özetle: - Yedi ok, CHP'nin Altı Ok sembolünü ifade eder. - Altı Ok, CHP'nin temel ilkelerini temsil eder: bağımsızlık, millî egemenlik, cumhuriyetçilik, milliyetçilik, laiklik ve halkçılık.

Şeytan, Tanrı'ya ve dünyadaki düzene karşı duran bir varlıktır. Şeytan'ın bazı görevleri: Küfür, şirk, Allah ve Resulüne isyan ettirme; Büyük günah işleme ve küçük günahlarla meşgul etme; Mübahlarla fazla uğraştırma ve insanı fazileti az olan amellerle oyalama.

Sebe Suresi 12. ayet, Hz. Süleyman'a verilen bazı özel lütufları anlatır: Rüzgar: Süleyman'ın emrine sabah gidişte bir aylık, akşam dönüşte de bir aylık yol alabilecek bir rüzgar verilmiştir. Bakır madeni: Erimiş bakır, bir kaynaktan su gibi akar gibi ona akıtılmıştır. Cinler: Süleyman'ın emrinde, Rabbinin izniyle çalışan cinler vardır. İtaatsizlik cezası: Emredenin buyruğundan sapanlar, yakıcı ateş azabıyla cezalandırılır.

Eski Türkler, kut ve töreyi Tanrı'dan alırlardı. Kut, Türk hükümdarlarına yönetme yetkisi olarak Tanrı tarafından verilirdi. Töre, devletin hukuki temeli olup, hükümdarlar tarafından Tanrı'nın isteği doğrultusunda tesis edilirdi. Bu anlayış, Türk devletlerinde hükümdarın mutlak otorite sahibi olmasını engeller ve toplumsal birliği sağlardı.

Düalizm, çeşitli alanlarda ve inanç sistemlerinde yer alır. İşte bazı örnekler: Felsefe: Zihin-beden düalizmi, zihinsel ve fiziksel olguların radikal bir şekilde farklı türler olduğunu savunur. Din: Hristiyanlık ve Zerdüştlük gibi dinlerde iyi ve kötü, Tanrı ve şeytan gibi bağımsız ve eşit güçler olarak kabul edilir. Çin Felsefesi: Taoizm ve Konfüçyüsçülük'te evren, yin ve yang gibi iki temel karşıt ilkeye ayrılır. Düalizmin belirli bir yerde "yaşaması" gibi bir durum söz konusu değildir; daha çok, bu kavramlar çeşitli inanç ve düşünce sistemlerinde bulunur.

Kıdem sıfatı, Allah'ın varlığının başlangıcı bulunmaması ve başkasına ihtiyaç duymaksızın mevcut olması anlamına gelir. Kıdem kelimesi ayrıca şu anlamlara da gelir: Zamanla ezeli olmak. Varlığında başkasına muhtaç olmamak. Başkasına nispetle daha önce olmak. Kıdem sıfatının zıddı "hudûs (sonradan var olma)" sıfatıdır.

Reenkarne olmak, ruhun veya bilincin, fiziksel bedenin ölümünden sonra farklı bedenlerde yeniden doğması anlamına gelir. Reenkarnasyonun bazı nedenleri: Geçmişteki hataların kefareti. Tekâmül ve gelişim. Misyon tamamlama. Reenkarnasyon inancı, bilimsel olarak kanıtlanmamıştır.

Kıyas (analoji) örnekleri: İslam hukukunda kıyas: "Kur'an'da iki kız kardeşi bir nikâh altında toplamak yasaklanmıştır" ayeti ile "Kadın, halası ve teyzesiyle bir nikâh altında toplanamaz" hadisi arasındaki benzerlik kurularak, biri erkek farz edildiğinde diğeriyle evlenmesi caiz olmayacak derecede mahrem olan iki kadının bir nikâh altında toplanamayacağı sonucuna varılmıştır. Mantıkta kıyas: "Bütün insanlar ölümlüdür. Ben de insanım. Ben de ölümlüyüm" önermelerinden oluşan kıyas, küçük terim (ben) ile büyük terim (ölümlü) arasında, orta terim (insan) aracılığıyla kurulan ilişkiyi gösterir. Günlük hayatta kıyas: "Sigara içmek dinen mahzurludur" hükmü, sigara içmenin vücut direncini azalttığı gözlemine dayanarak, "Vücut direncini zayıflatan her şey dinen mahzurludur. O halde sigara içmek dinen mahzurludur" şeklinde bir kıyas ile gerekçelendirilebilir.

K+S, endüstriyel ve tarımsal uygulamalar için potas ve kaya tuzu tedarikinde uzmanlaşmış bir Alman madencilik şirketidir. Faaliyet alanları: Gübreler. Tuz. Ek hizmetler. K+S, dünya çapında 11.000'den fazla çalışanı olan uluslararası bir şirkettir.

Müminin umutsuz olmamasının bazı nedenleri: İman: İman, müminlere umut ve güven kaynağı olur. Allah'a tevekkül: Acziyetini bilen bir mümin, Allah'a tevekkül ederek eşsiz bir teselli bulur. Peygamber örnekleri: Tarih boyunca birçok peygamber, ağır imtihanlar karşısında umutlarını korumuşlardır. İlahi rahmet: Umut, ilahi bir rahmet olup kişiyi yaşama bağlar ve azim kazandırır. Ölümün anlamı: Mümin için ölüm, yokluk veya umutsuzluk kapısı değil, mekân değiştirmekten ibarettir.

Salı gününe özel yapılabilecek bazı şeyler: Toplantı ve projeler: İş dünyasında Salı, haftanın en verimli günlerinden biri olarak görülür; yeni projeler başlatmak veya önemli kararlar almak için uygundur. Sosyal etkinlikler: Arkadaşlarla bir araya gelmek, sosyal etkinliklere katılmak veya kültürel faaliyetlere yönelmek için tercih edilebilir. Özel yemek günleri: Batı kültürlerinde "Taco Tuesday" gibi özel yemek günleriyle ilişkilendirilir. Motivasyon ve yeni başlangıçlar: Salı, yeni bir başlangıç yapmak ve motivasyon artırmak için fırsat olarak görülebilir. Mizah ve espri: Salı, espri ve mizah konularında sıkça yer alır; "Salı sendromu" gibi ifadelerle anılır. Ayrıca, bazı inanç sistemlerinde Salı, uğursuz bir gün olarak kabul edilir ve çamaşır yıkama veya yola çıkma gibi bazı işlerin yapılmaması önerilir.

Protestanlık ve kapitalizm arasındaki bağlantı, sosyolog Max Weber'in "Protestan Ahlakı ve Kapitalizmin Ruhu" adlı eserinde ele alınmıştır. Weber'e göre, Protestan ahlakı, özellikle Kalvinizm gibi Püriten mezheplerin ahlak anlayışı, kapitalizmin gelişimini teşvik etmiştir. Protestan ahlakının kapitalizmle örtüşen bazı temel ilkeleri: Çok çalışma ve sermaye birikimi. Alçakgönüllülük, tasarruf ve sosyal sorumluluk. Kârın yatırıma dönüştürülmesi. Weber'e göre, kapitalizmin ruhu, Protestan ahlakının ruhudur; onun davranış kuralları ve pratik ahlakıdır.

Luther'in iki krallık doktrini, Tanrı'nın dünyayı yönettiği iki farklı düzen kurduğu düşüncesine dayanır. Bu iki düzen şunlardır: 1. Manevi düzen: Tanrı'nın insanları kurtuluşa erdirdiği, İncil ve kilise aracılığıyla yönetilen krallık. 2. Dünyevi düzen: Tanrı'nın doğal yaşam için sağladığı, yasa ve sivil otorite ile yönetilen krallık. Luther'e göre, bu iki krallık aynı kaynağın ürünü olup, aynı otoritenin yetkisi altındadır. Ancak, her birinin farklı amaçları ve araçları vardır: Manevi krallık: İncil'in vaaz edilmesi ve ayinlerle yönetilir, amacı insanları Hristiyan yapmak ve onları Mesih'te kutsamaktır. Dünyevi krallık: Adalet ve barışı sağlamak için güç ve kılıç kullanımı ile yönetilir. Luther, bu iki alanın birbirine karışmaması gerektiğini savunur; her biri kendi ilahi misyonuna sadık kalmalıdır.