ÇocukSağlığı

Bademcik ameliyatı için kesin bir yaş sınırı yoktur. Bademcik ameliyatının yapılabileceği en erken ideal yaş dört olarak önerilmektedir. Bademcik ameliyatı kararı, hastanın yaşına bakılmaksızın, yaşadığı sorunların ciddiyetine ve yaşam kalitesi üzerindeki etkisine göre uzman bir hekim tarafından belirlenir. Bademcik ameliyatı gibi cerrahi işlemler için bir kulak burun boğaz uzmanına danışılması önerilir.

Bebekler doğdukları andan itibaren görme yetisine sahiptirler. Bebeklerin görme gelişim aşamaları şu şekildedir: 0-2 ay: 25-30 cm mesafedeki ışığı, canlı ve siyah-beyaz rengi, parlak ve büyük cisimleri görebilirler. 2-3 ay: Yatay ve dikey eksende hareket eden ışık ve canlı renkli, parlak, büyük cisimleri fark edebilirler. 4-6 ay: Derinliği ve uzaklığı algılamaya başlarlar, küçük objeleri fark etme ve onları takip etme yetenekleri gelişir. 6. aydan sonra: Renkleri daha iyi ayırt etmeye başlarlar ve çevresindeki dünyayı daha net görebilirler.

10 yaşındaki bir çocuğun içmesi gereken su miktarı, cinsiyetine bağlı olarak değişiklik gösterir: Kızlar için: Günde ortalama 7 bardak (1,6 litre) su içilmesi önerilir. Erkekler için: Günde ortalama 8 bardak (1,9 litre) su içilmesi önerilir. Ancak, çocuğun yaşı, kilosu, aktivite düzeyi ve çevresel faktörler gibi çeşitli unsurlar su ihtiyacını etkileyebilir. En doğru miktarı belirlemek için bir doktora danışılması önerilir.

Japonya'da çocuk emzirme, genel olarak uluslararası standartlardaki yöntemlere benzer şekilde yapılır. İşte bazı temel adımlar: 1. Pozisyon Seçimi: Bebek, omuz ve vücudu memeye dönük, burnu meme başı hizasında olacak şekilde tutulmalıdır. 2. Meme Desteği: Parmaklar memenin altında göğsüne dayalı olmalı, başparmak memenin üstünde yer almalıdır. 3. Ağızın Yerleştirilmesi: Bebeğin ağzı geniş açık olmalı ve meme ucunu değil, meme ucunun etrafındaki kahverengi bölgenin çoğunu ağzına almalıdır. 4. Emzirme Sonrası: Emzirme bittikten sonra bebeğin gazı çıkarılmalıdır. 5. Beslenme Sıklığı: Bebekler genellikle günde 8-12 kez emzirilmelidir. Emzirme sürecinde annenin yeterli beslenmesi ve bol su içmesi önemlidir.

Kız Palin ifadesi, iki farklı bağlamda değerlendirilebilir: 1. Sarah Palin: Sarah Louise Heath Palin, Amerikalı bir politikacı, yorumcu ve televizyon kişiliğidir. 2. Palin PCI: Palin PCI, 2-7 yaş arasındaki çocuklar için geliştirilmiş bir kekemelik terapi yöntemidir.

Otizm, genellikle 3 yaş civarında belirtiler göstermeye başlar ve bu nedenle erken çocukluk döneminde fark edilir. Diğer hastalıklarla karıştırılma durumu ise şu şekildedir: - Uyaran eksikliği: Yeterince uyarana maruz kalmayan çocuklarda da otizm benzeri belirtiler görülebilir, ancak bu durum bir hastalık değil, bir sonuç olarak kabul edilir. - Depresyon ve dikkat eksikliği: Bu tür psikiyatrik hastalıklar da otizmle karıştırılabilir. - Konuşma gecikmesi: Bazı çocuklarda konuşma gecikmesi de otizmle karıştırılabilir, ancak öykü ve muayene ile bu durumlar ayırt edilebilir.

Çocukların hiç hastalanmamasının nedeni, bağışıklık sistemlerinin mükemmel çalışmasıdır. Ancak, bu durum nadirdir ve genellikle mümkün değildir. Çocukların nadiren hastalanmasının bazı nedenleri şunlardır: Anne sütü ile beslenme: İlk altı ay boyunca sadece anne sütü ile beslenen ve sonrasında 2-2.5 yaşına kadar emzirilen çocuklar, pek çok hastalıktan korunur. Sağlıklı yaşam tarzı: Dengeli beslenme, yeterli uyku ve düzenli egzersiz, bağışıklık sistemini güçlendirir. Aşılar: Belirli yaşlarda tamamlanması gereken aşılar, çocukları ciddi bulaşıcı hastalıklardan korur. Hijyen: El yıkama alışkanlığı ve kalabalık ortamlardan uzak durma, enfeksiyonların yayılmasını engeller. Eğer çocuk sık sık hastalanıyorsa, bir uzmana danışmak önemlidir.

Şarjlı diş fırçaları çocuklar için zararlı olabilir, eğer doğru kullanılmazsa. Olası zararlar: - Diş minesinde aşınma ve diş hassasiyetine neden olabilir, özellikle aşırı güçlü modda kullanıldığında. - Diş eti çekilmesine ve diş etlerinde yaralanmalara yol açabilir. Güvenli kullanım için öneriler: - Yumuşak kıllı başlıklar tercih edilmelidir. - Fırçalama tekniği doğru şekilde öğretilmelidir: fırça dişetine bakacak şekilde konumlandırılmalı ve her dişte ortalama 5-10 saniye kalınmalıdır. - İlk kullanımlar ebeveyin kontrolünde olmalıdır. Çocuklar için 3 yaş itibari ile şarjlı diş fırçası kullanımı önerilmektedir, ancak her çocuğun bireysel ihtiyaçları ve yetenekleri göz önünde bulundurulmalıdır. En doğru kararı vermek için bir diş hekimine danışmak önemlidir.

İhmal ve istismardan korunma etkinliği şu şekilde yapılabilir: 1. Halkın Bilinçlendirilmesi: Toplumda istismar ve ihmal konusunda farkındalık yaratmak için eğitimler düzenlenmelidir. 2. Ebeveynlik Eğitimleri: Ailelere, çocuklarının gelişim özelliklerine uygun yaklaşımların öğretildiği ebeveynlik kursları düzenlenmelidir. 3. Okullarda Eğitim Programları: Okullarda çocuklara yönelik eğitim programları ile istismar konusunda bilinçlendirme yapılmalıdır. 4. Ev Ziyaretleri: Sosyal hizmet uzmanları tarafından ailelere ev ziyaretleri yapılarak, çocukların yaşadığı çevrenin güvenliği değerlendirilmeli ve somut çözümler üretilmelidir. 5. Yasal Düzenlemeler: İstismar ve ihmal vakalarının bildirilmesi zorunlu hale getirilmeli ve bu konuda yasal yaptırımlar uygulanmalıdır.

El ıslatma, tıbbi terim olarak "enürezis" olarak adlandırılır ve genellikle çocukluk döneminde görülen bir sorundur. Nedenleri üç ana başlıkta toplanabilir: 1. Fizyolojik Nedenler: Çocuğun yatmadan önce fazla sıvı tüketmesi, derin uyku nedeniyle mesanenin dolduğunun farkına varamaması, kabızlık sonucu mesanenin zorlanması gibi durumlar el ıslatmaya yol açabilir. 2. Psikolojik Nedenler: Aile içi sorunlar, yeni kardeş haberi, ebeveyn kaybı, okulsal problemler gibi durumlar çocuğu etkileyerek el ıslatma davranışına neden olabilir. 3. Genetik Nedenler: Ailede daha önce enürezis öyküsü varsa, çocukta da görülme olasılığı artar. Tedavi yöntemleri arasında davranışsal tedaviler, ilaç kullanımı ve üroterapi yer alır. Alt ıslatma sorunu yaşayan çocukların bir uzmana başvurması önerilir.

Gece yatak ıslatma, 5 yaşına kadar normal kabul edilir. Ancak, 5 yaşını geçmiş çocuklarda görülen gece alt ıslatma durumu, tıbbi olarak değerlendirilmelidir.

Çocuk sağlığı izleminde karşılaşılan bazı zorluklar şunlardır: 1. Hasta Yükü ve Zaman Kısıtlamaları: Acil servislere başvuran çocuk hasta sayısının fazla olması ve her bir çocuk için yeterli zamanın ayrılamaması. 2. Eğitim ve Ekipman Eksiklikleri: Ekonomik nedenler, eğitim kaynaklarının yetersizliği ve yerel kurumların katılım azlığı gibi nedenlerle kılavuz uygulamalarına yönelik engellerin bulunması. 3. Spesifik Konulardaki Bilgi Eksiklikleri: Obezite, otizm spektrum bozukluğu, dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu gibi konularda aile hekimlerinin bilgi düzeyinin yetersiz olması. 4. Yasal ve İdari Düzenlemeler: ÇÖZGER yönetmeliğinin uygulanmasında farklı disiplinlerle sınır ihlalleri ve özel gereksinim düzeylerinin net olarak belirlenememesi gibi zorluklar. 5. Aile Katılımı: Çocukların ve ailelerinin sağlık durumunu etkileyebilecek aile içi dinamiklerin ve çevresel faktörlerin yeterince değerlendirilememesi.

Çocuklarda mide asidi (reflü) genellikle 2 yaşına kadar sürer ve bu yaş itibarıyla kendiliğinden düzelir. Ancak, bazı durumlarda reflü devam edebilir ve 12 ila 14 aydan uzun süre devam ederse, bu durum reflü hastalığı olarak değerlendirilir ve tıbbi müdahale gerekebilir.

Çocuklarda şeker hastalığı (diyabet) tedavi edilmezse çeşitli ciddi sağlık sorunları ortaya çıkabilir: 1. Ketoasidoz: İnsülin eksikliği nedeniyle kan şekeri yükselir ve vücut protein ve yağı enerji için yakar, bu da asitlerin ve ketonların kanda birikmesine yol açar. 2. Böbrek, göz ve sinir hasarı: Yüksek kan şekeri, zamanla böbreklere, gözlere ve sinir sistemine zarar verir. 3. Kalp hastalıkları: Diyabet, çocuklarda kalp hastalıklarına yakalanma riskini artırır. 4. Genel halsizlik ve kilo kaybı: Çocuk, enerji eksikliği nedeniyle halsizleşir ve kilo kaybeder. Bu nedenle, çocuklarda şeker hastalığının erken teşhisi ve tedavisi hayati önem taşır.

Kucağa almak, bebeğin ihtiyaç duyduğu her an doğru bir davranıştır. Ancak, bebeği uzun süre kucakta tutmak da doğru değildir.

Bebekler gece ağlaması için çocuk doktoru veya çocuk nöroloji ve çocuk psikiyatri doktoruna başvurulabilir. Ayrıca, durumun psikolojik nedenlere bağlı olabileceği düşünülüyorsa çocuk psikiyatristi veya psikolog da danışılabilecek uzmanlar arasındadır.

Anaokulu hijyen kurallarından bazıları şunlardır: Yüzey temizliği. Tuvalet hijyeni. El temizliği. Yiyecek ve içecek temizliği. Oyuncakların dezenfekte edilmesi. Düzenli havalandırma. Hasta çocukların izolasyonu. Temizlik rutinlerine uyum. Ayrıca, Milli Eğitim Bakanlığı’nın belirlediği yönetmeliklere göre, anaokullarında çocuk sağlığını korumak için çocuk odalarının sıcaklığının 20-28 derece arasında olması, her çocuk için çalışma ve uyku alanında en az 2 metrekare alan ve 6 metreküp hava hacmi sağlanması, her 20 çocuk için bir tuvalet ve lavabo bulunması ve bunların yüksekliğinin çocukların kullanımına uygun olması gibi kriterler de bulunmaktadır.

Prevenar 20 aşısı, Streptococcus pneumoniae bakterisinin 20 türüne karşı koruma sağlayarak aşağıdaki hastalıkların önlenmesine yardımcı olur: Zatürre (pnömoni); Kanda bakteri yayılması (sepsis veya bakteriyemi); Menenjit (beyin zarı iltihabı); Orta kulak iltihabı (akut otitis media), 6 hafta ile 17 yaş arasındaki çocuklarda. Aşı, kas içine enjeksiyon şeklinde uygulanır ve yetişkinler için tek doz, bebekler ve çocuklar için ise dört dozluk bir seri halinde verilir. Aşının yan etkileri arasında enjeksiyon yerinde ağrı, kas ağrısı, yorgunluk, baş ağrısı ve iştah azalması gibi durumlar yer alır. Aşıyı kullanmadan önce bir doktora danışmak gereklidir.

Çocuk Endokrinolojisi Uzmanı Ahmet Uçar, İstanbul Şişli'de bulunan Şişli Hamidiye Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde görev yapmaktadır.

Çocuklarda yürürken sesli nefes almanın birkaç olası nedeni vardır: 1. Solunum Yolu Tıkanıklıkları: Üst solunum yollarındaki tıkanıklıklar, soğuk algınlığı veya alerjiler gibi durumlar sesli nefes almaya yol açabilir. 2. Astım ve KOAH: Bu hastalıklar hava yollarının daralmasına neden olarak sesli nefes almayı tetikleyebilir. 3. Geniz Eti veya Bademcik Büyümesi: Bu durumlar, soluk borusunda darlık yaratarak horlamaya ve dolayısıyla sesli nefes almaya neden olabilir. 4. Kaygı ve Stres: Psikolojik durumlar, özellikle kaygı durumunda, nefes alma biçimini etkileyerek sesli nefes almaya yol açabilir. Eğer bu durum sürekli hale gelirse veya diğer belirtilerle birlikte görülüyorsa, bir sağlık uzmanına danışılması önemlidir.