BorçlarHukuku

Ahmet M. Kılıçoğlu'nun "Borçlar Hukuku Genel Hükümler" kitabı 1183 sayfadır. 2024 Eylül ayında 28. baskısı yapılan kitabın sayfa sayısı, önceki baskılarda da değişmemiştir.

Borçlar hukuku için bazı kitap önerileri: Eren Borçlar Hukuku Şerhi. Borçlar Hukuku Genel Hükümler. Borçlar Hukuku Özel Hükümler (Kısa Ders Kitabı). Borçlar Hukuku El Kitabı. Borçlar Hukuku Genel Hükümler. Borçlar hukuku ile ilgili kitap seçimi, kişinin ihtiyaçlarına ve tercihlerine göre değişiklik gösterebilir.

Borçlar hukukunun özel hükümleri, Türk Borçlar Kanunu'nun ikinci kısmında yer alan ve çeşitli sözleşme tiplerini düzenleyen hükümlerdir. Bazı özel borç ilişkileri ve sözleşmeler: satım sözleşmesi; mal değişim (trampa) sözleşmesi; bağışlama sözleşmesi; kira sözleşmesi; ödünç sözleşmeleri; hizmet sözleşmesi; eser sözleşmesi; yayım sözleşmesi; vekâlet ilişkileri (vekâlet sözleşmesi, kredi mektubu ve emri, simsarlık sözleşmesi, komisyon sözleşmesi); saklama sözleşmeleri; kefalet sözleşmesi; ömür boyu gelir ve ölünceye kadar bakma sözleşmeleri; adi ortaklık sözleşmesi. Ayrıca, kanunda hiç düzenlenmemiş veya kısmen düzenlenmiş, tarafların özgür iradeleriyle ortaya koydukları isimsiz sözleşmeler de borçlar hukukunun özel hükümleri arasında yer alır.

Asli borçlar, borç ilişkisinde elde edilmesi düşünülen temel amacı oluşturan, sözleşmenin esaslı unsurunu belirleyen borçlardır. Asli borçların bazı türleri: Asli edim yükümlülüğü. Yan edim yükümlülüğü. Asli borçlar, iki tarafa borç yükleyen sözleşmelerde karşılıklı yükümlülükleri oluşturur.

Türk Borçlar Kanunu (TBK) madde 124 ve 125 arasındaki temel fark, temerrüde düşen borçluya karşı alacaklının sahip olduğu seçimlik hakların kullanım koşulundadır. TBK madde 124, borçlunun temerrüdü durumunda süre verilmesini gerektirmeyen durumları belirtir. Bu durumlar şunlardır: Borçlunun içinde bulunduğu durumdan veya tutumundan süre verilmesinin etkisiz olacağı anlaşılıyorsa. Borçlunun temerrüdü sonucunda borcun ifası alacaklı için yararsız kalmışsa. Borcun ifasının, belirli bir zamanda veya belirli bir süre içinde gerçekleşmemesi üzerine, ifanın artık kabul edilmeyeceği sözleşmeden anlaşılıyorsa. TBK madde 125 ise, bu durumların varlığı halinde alacaklının sahip olduğu seçimlik hakları düzenler. Bu haklar şunlardır: Borcun ifasını ve gecikme tazminatını talep etme. Borcun ifasından ve gecikme tazminatından vazgeçerek, ifa edilmemeden doğan zararın giderilmesini isteme. Sözleşmeden dönerek, menfi zararının tazminini talep etme. Özetle, madde 124, seçimlik hakların kullanımı için süre verilmesi gerekip gerekmediğini belirlerken, madde 125 bu hakların içeriğini ve kullanım koşullarını belirtir.

Seren & Seren Hukuk Bürosu, geniş bir dava yelpazesinde hizmet vermektedir. Bu davalar arasında: Sözleşmeye aykırılıktan kaynaklanan ticarî davalar. Vergi davaları. Sivil havacılık davaları. Akaryakıt ve inşaat sektörleri ile ilgili davalar. Boşanma ve iş davaları. İcra ve iflas hukuku davaları. Kentsel dönüşüm davaları. Borçlar hukuku davaları. KVKK (Kişisel Verilerin Korunması) davaları. Büro, ağırlıklı olarak sivil havacılık, akaryakıt dağıtım, perakende ticaret, inşaat, medya ve hizmet sektörlerinde faaliyet gösteren şirketlere ve bankalara danışmanlık hizmeti sunmaktadır.

Borçlar hukuku kapsamında beş tür kefalet sözleşmesi bulunmaktadır: 1. Adi Kefalet. 2. Müteselsil Kefalet. 3. Birlikte Kefalet. 4. Kefile Kefalet. 5. Rücua Kefalet.

Borçlar Hukuku Genel Hükümler Cilt 1, genellikle aşağıdaki konuları kapsar: Sözleşmeler (akitler). Sözleşmenin kurulması (in'ikadı). Sözleşmenin geçerliliği için aranan şartlar. Sözleşmenin hükümsüzlüğü. Sözleşme yapma zorunluluğu. Sözleşmenin yorumlanması, tanımlanması ve sözleşmede değişiklik yapılması. Tek taraflı irade beyanı ile borç ilişkisi kurulması. Sebebi gösterilmeden borç tanınması (ikrarı). Temsil. Borçların hükmü, ifası, ifa edilmemesinin sonuçları ve sona ermesi. Bu cilt, genellikle M. Kemal Oğuzman ve Turgut Öz gibi yazarlar tarafından kaleme alınır. Örnek kitaplar arasında, Prof. Dr. Necip Kocayusufpaşaoğlu'nun "Borçlar Hukuku Genel Hükümler Cilt 1" kitabı da bulunur.

Türklerin ilk yazılı hukuk kuralları, Uygur Devleti döneminde ortaya çıkmıştır. Uygurlar, yerleşik hayata geçmeleriyle birlikte ticari faaliyetlerde çıkabilecek sorunları önlemek amacıyla yazılı kurallar koymuşlardır. Ayrıca, Doğu Türkistan’da ele geçirilmiş olan hukuksal belgeler ve “Kutadgu Bilig” adlı eser de Uygur hukukunun incelenmesi bakımından büyük bir değer taşımaktadır. Türklerde yazılı hukuk, daha önceki dönemlerde sözlü (yazısız) olarak gelişen ve “töre” adı verilen kurallar bütününe dayanmaktaydı.

Alacağın temlikinde borçluya karşı dava, temlik alan üçüncü kişiye karşı açılır. Alacağın temliki, alacaklı ile üçüncü kişi arasında, borçlunun rızası aranmadan yapılan ve kazandırıcı bir tasarruf işlemidir. Borçlu, temlik işlemini öğrendiğinde, temlik edene karşı sahip olduğu savunma ve itirazları (defi ve itirazlar) devralan üçüncü kişiye karşı da ileri sürebilir.

TBK 116, Türk Borçlar Kanunu'nun 116. maddesini ifade eder. Ayrıca, yardımcı kişilerin fiilinden doğan sorumluluğun, önceden yapılan bir anlaşmayla tamamen veya kısmen kaldırılabileceği de bu maddede belirtilmiştir. Uzmanlığı gerektiren bir hizmet, meslek veya sanat, ancak kanun veya yetkili makamlar tarafından verilen izinle yürütülebiliyorsa, borçlunun yardımcı kişilerin fiillerinden sorumlu olmayacağına ilişkin anlaşma ise kesin olarak hükümsüzdür.

Prof. Dr. Necip Kocayusufpaşaoğlu, medeni hukuk ve borçlar hukuku alanlarında uzman bir hukukçudur.

Evet, ifa kavramı ödeme kavramından daha geniştir. İfa, borçlanılmış edimin yerine getirilmesi suretiyle borç ilişkisinin sona erdirilmesidir.

Gecikmiş ifa, borçlunun, sözleşme gereği yerine getirmesi gereken edimi zamanında yerine getirmemesi veya geç yerine getirmesi durumudur. Gecikme tazminatı ise, borçlunun gecikmiş ifası nedeniyle alacaklının uğradığı zararın karşılanması için talep edilen tazminattır. Borçlu, temerrüde düşmesinde kusuru olmadığını kanıtlarsa gecikme tazminatı ödemekten kurtulabilir.

Gecikmeden doğan zararın ispatı için aşağıdaki unsurlar gereklidir: Geç ifa (borçlunun temerrüdü). Zarar. İlliyet bağı. Borçlunun kusuru. Alacaklının, munzam (aşkın) zararını ispatlaması durumunda, kusur konusunda ispat yükü borçluya geçer. İspat yükü ile ilgili bazı Yargıtay kararları: Anayasa Mahkemesi'nin 2014/2267 başvuru no’lu 21.12.2017 tarihli kararına göre, enflasyon, döviz kurlarındaki yükselme veya bankaların faiz oranlarındaki artışlar tek başına munzam zararın gerçekleştiğini kanıtlamaz. Yargıtay 19. Hukuk Dairesi'nin 2018/1690 E. 2019/2185 K. sayılı 02.04.2019 tarihli kararına göre, alacaklı, uğradığı zararın temerrüt faizinden fazla olduğunu somut şekilde ispatlamalıdır. Not: Gecikmeden doğan zararların ispatı ve tazmini için bir avukata danışılması önerilir.

Hukukta özel hukuk kapsamına giren bazı konular: Medeni hukuk. Ticaret hukuku. İş hukuku. Miras hukuku. Sözleşmeler ve borçlar hukuku. Uluslararası özel hukuk. Özel hukuk, bireylerin birbirleriyle olan eşit statüdeki ilişkilerini düzenler ve devletin, özel hukuk ilişkilerinde taraf olarak yer alması durumunda da kamu gücünü değil, birey gibi eşit bir taraf olma durumunu söz konusu eder.

Türk Borçlar Kanunu'nun 541. maddesi, alım veya satım komisyonculuğu yapan komisyoncunun, sattığı malın bedeli ve satın aldığı mal üzerinde hapis hakkı olduğunu belirtir. Bu madde, 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 425. maddesini karşılamaktadır.

TBK 283, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun "Mal Değişim Sözleşmesi - Tabi Olduğu Hükümler" başlıklı 283. maddesini ifade eder. Bu maddenin içeriği şu şekildedir: Satış sözleşmesine ilişkin hükümler, mal değişim sözleşmesine de uygulanır. Taraflardan her biri, vermeyi üstlendiği şey bakımından satıcı, kendisine verilmesi üstlenilen şey bakımından alıcı durumundadır. Bu madde, 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 232. maddesini karşılamaktadır.

Borçlar Hukuku Özel Hükümler dersinde kaç soru sorulacağı, sınavın türüne ve kapsamına göre değişiklik göstermektedir: Hukuk Mesleklerine Giriş Sınavı (HMGS)'nda Borçlar Hukuku'ndan 12 soru sorulmaktadır. Adli Yargı ve İdari Yargı sınavlarında ise Borçlar Hukuku'ndan 35 soru sorulmaktadır.

Hukuki hata ve hukuki nitelendirme arasındaki fark şu şekildedir: Hukuki hata, failin işlediği fiilin hukuka aykırı olduğunu bilmemesi veya yanlış bir hukuki değerlendirme yapmasıdır. Hukuki nitelendirme ise, bir fiilin hukuki sonuçlarının veya kapsamının doğru bir şekilde belirlenmesi sürecidir. Bu, hukuki hata ile karıştırılmamalıdır. Özetle, hukuki hata, fiilin hukuki sonuçları hakkında yapılan yanlış bir değerlendirme iken; hukuki nitelendirme, fiilin hukuki anlamının doğru bir şekilde belirlenmesidir.