Biyokimya

Yavuz Şahin'in "Biyokimya Konu Kitabı" 170 sayfadan oluşmaktadır.

Organik bileşikler, temel olarak karbon (C) atomu içeren ve genellikle karbon-hidrojen (C-H) bağları taşıyan bileşiklerdir. Başlıca organik bileşikler şunlardır: 1. Karbonhidratlar: Enerji kaynağı olarak kullanılır, monosakkaritler, disakkaritler ve polisakkaritleri içerir. 2. Lipitler (Yağlar): Enerji depolar, hücre zarının yapısını oluşturur ve hormonların üretimine katılır. 3. Proteinler: Amino asitlerden oluşur, enzim, hormon ve yapısal bileşenler olarak işlev görür. 4. Nükleik Asitler: Genetik bilginin depolanması ve iletilmesinden sorumludur, DNA ve RNA'yı içerir. 5. Vitaminler: Metabolik süreçleri düzenler.

Piruvat kinaz — enerji metabolizmasında önemli rol oynayan bir enzimdir. Başlıca işlevleri: 1. Glikoliz: Piruvat kinaz, glikolizin son aşamasında, fosfoenolpiruvattan (PEP) bir fosfat grubunun adenozin difosfata (ADP) transferini katalize ederek bir molekül piruvat ve bir molekül ATP üretir. 2. Glukoneogenez: Karaciğerin piruvat ve diğer substratlardan glikoz ürettiği biyokimyasal yolda düzenleyici bir enzim olarak görev yapar. 3. pH düzenlemesi: Hücredeki fosfopiruvat veya ADP-D konsantrasyonunun artmasıyla inhibe olarak, enzim aktivitesini ve ATP üretimini düzenler. Piruvat kinaz eksikliği, konjenital nonsferositik hemolitik anemiye yol açabilir.

Biyokimya, genetik ve moleküler biyoloji birbirleriyle ilişkili ancak farklı bilim dallarıdır: 1. Biyokimya: Yaşamın kimyasını inceler ve proteinler, RNA ve DNA gibi biyomoleküllerin yapı ve işlevlerini araştırır. 2. Genetik: Kalıtsal bilgiyi ve genlerin işleyişini inceler; genetik hastalıkların tanısı ve tedavisi gibi konularda çalışır. 3. Moleküler Biyoloji: Biyolojinin moleküler düzeyde incelenmesini sağlar; DNA, RNA ve proteinlerin etkileşimini ve hücresel sistemlerin işleyişini araştırır. Bu alanlar, sağlık, tarım, çevre ve biyoteknoloji gibi birçok alanda önemli ilerlemelere yol açan disiplinlerarası çalışmalar yürütür.

Substrat konsantrasyonu arttıkça, enzim hızı da artar. Ancak, enzim miktarının sabit tutulduğu bir ortamda, substrat miktarı belirli bir değere ulaştığında, enzimler tüm aktif bölgeleriyle substratla doygun hale gelir ve reaksiyon hızı maksimuma ulaşır, daha fazla artış göstermez.

Fetal hemoglobin (HbF), normal hemoglobinden (HbA, HbA2) çok daha yüksek oksijen afinitesine sahiptir. Oksijene afinitesi yüksek olan anormal hemoglobinler arasında, 2,3-DPG'ye bağlanmayı azaltan ve Bohr etkiyi değiştiren mutasyonlar sonucu oluşan türler bulunur. Oksijene afinitesi düşük olan hemoglobinler ise siyanozla seyredebilir. Hemoglobin afinitesi, çeşitli faktörlere bağlı olarak değişebilir: pH artışı. 2,3-BPG azalması. CO2 miktarının azalması. Fetal hemoglobin varlığı.

Laktik asit fermantasyonu ve alkolik fermantasyon arasındaki temel farklar şunlardır: 1. Son Ürünler: Laktik asit fermantasyonu son ürün olarak laktik asit üretirken, alkolik fermantasyon son ürün olarak alkol (etanol) ve karbondioksit üretir. 2. Mikroorganizmalar: Laktik asit fermantasyonunda laktik asit bakterileri (Lactobacillus, Streptococcus gibi) kullanılırken, alkolik fermantasyonda maya (Saccharomyces cerevisiae) kullanılır. 3. Oksijen İhtiyacı: Laktik asit fermantasyonu oksijensiz ortamda gerçekleşirken, alkolik fermantasyon oksijen yokluğunda en iyi şekilde gerçekleşir; ancak oksijen varlığında maya hücreleri alkol yerine asetik asit üretir. 4. Uygulama Alanları: Laktik asit fermantasyonu yoğurt, peynir, turşu gibi gıdaların üretiminde kullanılırken, alkolik fermantasyon bira, şarap ve diğer alkollü içeceklerin üretiminde kullanılır.

Asetaminofen (parasetamol) hepatotoksisitesinde aminotransferazlar (ALT ve AST) yükselir. Ciddi karaciğer toksisitesi, aminotransferaz seviyelerinin 1000 IU/L'nin üzerinde olmasıyla tanımlanır ve genellikle 350 mg/kg'ın üzerinde parasetamol alımında görülür.

İnsülin, biyoteknolojik olarak rekombinant DNA teknolojisi kullanılarak üretilir. Bu süreç şu aşamalardan oluşur: 1. Gen Klonlama: İnsan insülin geninin DNA dizilimi belirlenir ve bu gen laboratuvar ortamında izole edilir. 2. Vektör Seçimi: İzole edilen gen, bakteriyel plazmidler gibi uygun bir vektöre eklenir. 3. Hedef Hücreye Aktarım: Vektör, E. coli gibi hızla çoğalabilen bir bakteriye aktarılır. 4. İfade ve Üretim: Hedef hücre, aktarılmış geni kullanarak insülin üretmeye başlar. 5. Ekstraksiyon ve Saflaştırma: İnsülin, bakteriyel hücrelerin içerisinde sentezlendikten sonra hücrelerden ayrılır ve saflaştırılır. 6. Formülasyon: Saflaştırılmış insülin, enjeksiyon çözeltileri gibi uygun formülasyonlarla hazırlanır.

Plazmada protein bağlanması, bağlanmamış fraksiyonun, bağlı fraksiyondan çıkarılması ile hesaplanır. Bağlanmamış fraksiyon (serbest kesir), şu formülle ifade edilir: Serbest kesir = 1 - [ilaç / (protein x serbest ilaç bağlama bölgeleri)]. Burada: - İlaç: Vücuda alınan toplam ilaç miktarı. - Protein: Plazma proteinlerinin miktarı. - Serbest ilaç bağlama bölgeleri: İlaç moleküllerinin proteine bağlanma noktaları.

Magnezyum, 300'den fazla enzimin çalışmasında rol oynar.

Fermantasyonda fosforilasyon, substrat düzeyinde olarak glikoliz tepkimesi ve krebs döngüsünün ilk basamağında gerçekleşir.

Dimetilaminoetanol (DMAE) ve dimetikon farklı maddelerdir: 1. DMAE (Dimetilaminoetanol): Bir metil grubuna sahip kolin molekülüdür ve antioksidan, bilişsel sağlık ve cilt sıkılaştırıcı olarak kullanılır. 2. Dimetikon: Silikon bazlı bir yumuşatıcıdır ve kozmetik, saç bakımı ve cilt bakım ürünlerinde kullanılır.

Aspartat, vücutta çeşitli işlevlere sahip bir amino asittir: Karaciğer sağlığı: Aspartat aminotransferaz (AST) enzimi, karaciğer sağlığını kontrol etmek için ölçülür; yüksek AST seviyeleri karaciğer hasarını işaret edebilir. Amonyak atılımı: Vücuttan zararlı amonyağın atılmasına yardımcı olur. Nörotransmitter: Beyinde nörotransmitter olarak görev yapar ve dayanıklılığı artırabilir. Hormon düzenlemesi: Testosteron gibi hormonların üretiminde rol oynayabilir. Metabolizma: Glukoneogenezde yer alarak enerji üretimini destekler ve metabolizmayı hızlandırabilir. Aspartat, proteinlerin yapıtaşı olarak da işlev görür. Aspartat takviyeleri, özellikle D-aspartik asit formunda, hormonal destek ve sporcu takviyelerinde araştırılmaktadır. Herhangi bir takviye kullanmadan önce bir sağlık uzmanına danışılması önerilir.

Lucid Biyokimya, bitkisel ve toksik madde içermeyen cilt bakım ürünleri geliştiren yenilikçi bir kozmetik şirketidir. Şirketin yaptığı işler arasında: - Doğa dostu ürünler üretmek. - Özel marka üretimi (private label) hizmeti vermek. - Sürdürülebilir ambalajlar kullanarak çevreye duyarlı bir yaklaşım benimsemek.

6C ifadesi farklı bağlamlarda çeşitli anlamlara gelebilir: Kombi: 6C, kombinin 6. sınıf enerji verimlilik sınıfına sahip olduğunu veya su basınç sorununu ifade edebilir. Otomobil: Alfa Romeo 6C, bir yol, yarış ve spor otomobilidir. Biyokimya: Keratin 6C. Askeri: Stalag VI-C, bir Alman savaş esiri kampı. Diğer: 6C, 6. Cambridge Radyo Kaynakları Araştırması veya Corvette, Chevrolet, araba gibi anlamlara da gelebilir. Ayrıca, kasa fanlarında 4C-6C ifadeleri, Rampage fan modellerinin isimlendirmesi olabilir.

Glutatyon ve lipid peroksit arasındaki ilişki, glutatyonun lipid peroksitlerin detoksifikasyonunda yer almasıdır. Glutatyon, hücrelerde serbest radikallere karşı etkili olan ve üç amino asidin bileşiminden oluşan bir antioksidandır. Glutatyon, glutatyon peroksidaz enzimi aracılığıyla hidrojen peroksit veya lipid peroksitlerle reaksiyona girerek bu moleküllerin vücuttan atılmasını sağlar.

Genetik kodun en küçük yapı taşı nükleotiddir.

Serbest radikalleri temizleyen maddeler ve mekanizmalar şunlardır: 1. Antioksidanlar: C vitamini, E vitamini, beta-karoten, selenyum ve çinko gibi besinler ve takviyeler serbest radikalleri nötralize eder. 2. Enzimatik Sistemler: Süperoksit dismutaz (SOD), katalaz ve glutatyon peroksidaz gibi enzimler serbest radikallerin zararlı etkilerini azaltır. 3. Hücresel Mekanizmalar: Vücudun kendi antioksidan savunma mekanizmaları, serbest radikalleri dengelemeye çalışır. Bu yöntemler, serbest radikallerin neden olduğu oksidatif stresi ve hücresel hasarı önlemeye yardımcı olur.

Glikoz, altı karbonlu (heksoz) yapısı ve hücrelerin enerji üretiminde kullandığı en önemli monosakkarit olması nedeniyle en önemli monosakkarit olarak kabul edilir.