Biyokimya

Steroid yapılı hormonlar, dört karbon halkası içeren özel bir moleküler yapıya sahip organik bileşiklerdir. İnsan vücudunda doğal olarak bulunan ve birçok biyolojik süreçte yer alan bu hormonlar şunlardır: 1. Testosteron: Erkeklerde cinsiyet özelliklerinin gelişiminde görev alır. 2. Östrojen: Kadınlarda üreme sağlığı ve metabolizmayı düzenler. 3. Kortizol: Stres yönetiminde ve enerji metabolizmasında önemli bir rol oynar. 4. Aldosteron: Elektrolit dengesi ve kan basıncının düzenlenmesinde rol oynar. 5. Progesteron: Gebelik döngüsünde bebeğin rahim ile uyumlanmasında etkilidir.

İntracellular kalsiyum (hücre içi kalsiyum) seviyesi, 100 nanomolar (nM) civarında olmalıdır.

Metil malonil CoA rasemaz (MCEE) — yağ asitlerinin katabolizmasında yer alan bir enzimdir. Bu enzim, dallanmış zincirli amino asitler, tek zincirli yağ asitleri ve diğer metabolitlerin bozunması sırasında D- ve L- metil malonil CoA'nın birbirine dönüşümünü sağlar. Metil malonil CoA rasemaz eksikliği (MCEED) — amino asit metabolizmasında nadir görülen otozomal resesif bir bozukluktur.

Karoten ve karotenoid aynı şeyler değildir. Karotenoidler, hayvanlarda, yüksek bitkilerde, mantarlarda, alglerde ve bakterilerde yaygın olarak bulunan, sarı, turuncu-kırmızı veya kırmızı pigmentler içeren bileşikler için genel bir terimdir. Karoten, karotenoidlerin bir türüdür ve en yaygın karotenoidlerden biridir.

Bilirubin, UDP-glukronil transferaz enzimi ile konjuge edilir.

Yağ asitleri arasındaki bağın adı ester bağıdır.

DNA replikasyonunun katalizörü DNA polimeraz enzimidir.

Monoamin oksidaz (MAO), nörotransmitterlerin yıkımını sağlayan bir enzimdir. MAO'nun görevleri: - Yutulan gıdalardaki monoaminlerin parçalanması. - Monoamin nörotransmitterlerin inaktivasyonu. MAO inhibitörleri (MAOI'ler), MAO'nun etkisini bloke ederek bu nörotransmitterlerin konsantrasyonunu artırır ve depresyon gibi durumların tedavisinde kullanılır.

Glutatyon peroksidazın yüksek olması, genellikle oksidatif stresin artması ve hücrelerin zarar görmesi anlamına gelir. Bu durum, aşağıdaki olumsuz etkilere yol açabilir: Serbest radikallerin ve lipid peroksitlerinin artması, koroner damarlar ve diğer vücut dokuları üzerinde zararlı etkiler yaratır. Bağışıklık sisteminin zayıflaması, enfeksiyonlara ve hastalıklara karşı savunmasız kalma. Kronik yorgunluk, baş ağrısı ve sindirim sorunları gibi sağlık problemlerinin ortaya çıkması. Glutatyon peroksidaz seviyelerinin normal aralıkta tutulması, vücudun antioksidan savunmasının korunması için önemlidir.

Esansiyel amino asitlerin kodlaması üç harfli ve tek harfli kısaltmalar kullanılarak yapılır. Üç harfli kısaltmalar şu şekildedir: - histidin (His); - izolösin (Ile); - lösin (Leu); - lizin (Lys); - metiyonin (Met); - fenilalanin (Phe); - treonin (Thr); - triptofan (Trp); - valin (Val). Tek harfli kısaltmalar ise şöyledir: - H (histidin); - I (izolösin); - L (lösin); - K (lizin); - M (metiyonin); - F (fenilalanin); - T (treonin); - W (triptofan); - V (valin).

Trigliseritlerin erime noktaları birkaç faktöre bağlıdır: 1. Yağ Asitlerinin Cinsi ve Miktarı: Trigliseritlerde bulunan yağ asitlerinin türü ve sayısı erime noktasını etkiler. 2. Çift Bağ Sayısı ve Konumu: Çift bağ sayısı arttıkça ve çift bağların konumu değiştikçe erime noktası düşer. 3. Kristal Yapı: Trigliseritlerin kristalize olurken gösterdikleri polimorfik nitelikler erime noktasını belirler. 4. İzomeri: Yağ asitlerinin moleküldeki yerleşim yerleri ve geometrik izomeri de erime noktasını etkileyen faktörler arasındadır.

Pepsin, mide asidinin (hidroklorik asit, HCl) etkisiyle aktif hale gelir. Mide duvarında bulunan şef hücreler tarafından pepsinojen formunda salgılanan pepsin, bu asit ile tepkime vererek pepsine dönüşür.

Kreatin fosfat ve ATP arasındaki ilişki, kasların enerji metabolizmasında önemli bir rol oynamalarıyla ilgilidir. ATP (adenozin trifosfat), kas kasılması için gerekli olan hemen kullanılabilir enerjiyi sağlar. Bu süreç şu şekilde gerçekleşir: Kreatin fosfattan yüksek enerjili bir fosfat ayrılır ve bu fosfat, ADP (adenozin difosfat) ile birleşerek ATP sentezini gerçekleştirir.

En çok laktik asidi kas hücreleri ve kırmızı kan hücreleri üretir. Bunun yanı sıra laktik asit, deri, beyin ve gastrointestinal sistemde de oluşabilir.

Porfirin ve hemoglobin farklı maddelerdir, ancak birbirleriyle ilişkilidirler. Porfirin, porfirin halka sistemi içeren renkli bir maddedir ve kanın kırmızı rengini veren hemoglobin, miyoglobin, sitokromlar gibi bileşiklerin yapısında yer alır. Hemoglobin ise eritrositlerde bulunan, demir ve porfirin maddesinden oluşan, oksijeni akciğerlerden dokulara taşıyan bir protein molekülüdür.

Enzim ekstresi, bir bitkinin veya meyvenin enzimlerinin karışımı olarak tanımlanır ve genellikle bromelain olarak adlandırılır. Bromelain, Ananas (Ananas Comosus) bitkisinden elde edilen sülfidril içeren proteolitik enzimlere verilen isimdir. Enzim ekstresi, ilaç, gıda ve kozmetik sektörlerinde çeşitli amaçlarla kullanılır.

Hayır, ACE ve ADE aynı değildir. ACE (Anjiyotensin Dönüştürücü Enzim), anjiyotensin I'in anjiyotensin II'ye dönüşümünü engelleyen bir enzimdir. ADE (Anjiyotensin Dönüştürücü Enzim İnhibitörü) ise, ACE'nin etkinliğini bloke eden ilaçlara verilen addır.

Lipid oksidasyonu, yağların yükseltgenmesi sonucu bozulmasıdır. Bu süreç, lipitlerin oksijenle tepkimeye girmesi ve karbon-hidrojen bağlarının kırılması ile gerçekleşir. Lipid oksidasyonu, gıda ürünlerinin raf ömrünü kısaltabilir ve besin değerini düşürebilir.

Primer ve sekonder safra asitleri, sindirim sisteminde yağların emiliminde önemli rol oynayan iki ana safra asidi kategorisidir. Primer safra asitleri: - Karaciğerde kolesterolden sentezlenen birincil safra asitleridir. - İnsan vücudunda en yaygın olarak bulunan primer safra asitleri kolik asit ve kenodeoksikolik asit'tir. Sekonder safra asitleri: - Bağırsaklarda primer safra asitlerinin bakteriyel fermentasyonu sonucunda oluşurlar. - Öne çıkan sekonder safra asitleri litokolik asit ve deoksikolik asit'tir.

Üre ve BUN (Blood Urea Nitrogen) aynı şeyler değildir, ancak birbirleriyle ilişkilidirler. Üre, proteinlerin sindirimi sonucu karaciğerde oluşan ve böbrekler aracılığıyla idrarla atılan bir atık üründür. BUN ise kandaki üre azotunu ölçen bir testin sonucudur ve böbrek fonksiyonlarının değerlendirilmesinde kullanılır.