Albert Camus'nün Düşüş romanı, modern insanın kendi bencilliği, çaresizliği ve çelişkilerini anlatır. Romanın ana karakteri Paris’li bir avukat olan Jean-Baptiste Clamence, Amsterdam’da köhne bir barda geçmişini anımsar ve kendisiyle yüzleşirken geçmişteki kesinlikler belirsizliklere, başarılar başarısızlıklara dönüşür. Clamence, bir ceza avukatı olması sebebiyle, hayatını, karakterini ve davranışlarının altında yatan asıl nedenleri sorgulamaya başlar. Ayrıca çevresindeki tüm insanlara, kendine minnettar olan müvekkilleri ve ona hayran olan tüm kadınlara rağmen ne kadar yalnız olduğunu anlar. Kitabın adı olan “Düşüş”ün en önemli tezahürlerinden bir tanesi ise Clamence'in Paris'te evine giderken geçtiği bir köprü üzerinde bir kadının intiharına şahit olmasıdır. Bu, Clamence’in kendine ve çevresine ne kadar yabancılaştığını göstermektedir. Düşüş, aynı zamanda burjuva ahlak anlayışını zekice alaya alan bir romandır. Düşüş, 1956 yılında yayımlanmış olup, Albert Camus'nün Nobel Edebiyat Ödülü'ne layık görülmesinden bir yıl önce kaleme alınmıştır.