Teori

Alfred Adler'in doğum sırası teorisi, kişinin aile içindeki sırasına göre farklı kişilik özellikleri ve davranış kalıpları geliştirdiğini savunan bir yaklaşımdır. Adler'e göre, bireyin kişiliğinin şekillenmesinde etkili olan beş önemli doğum sırası vardır: 1. En büyük kardeş. 2. İki kardeşten küçüğü. 3. Ortanca kardeş. 4. En küçük kardeş. 5. Tek çocuk. Adler, bu özelliklerin kesin çizgilerle ayrılmadığını ve yaşanılan hayat ile koşullara göre değişebileceğini vurgulamıştır.

Kaza üçgeni ifadesi iki farklı bağlamda kullanılabilir: 1. Araba uyarı üçgeni. 2. Heinrich veya Kuş üçgeni.

Teorik 4 uygulama 0, "teorik dersler ve uygulamalı derslere olan devamsızlığın" anlamına gelir. Teorik dersler: Bu derslerde sadece teorik bilgiler aktarılır, yani genel bilgiler verilir. Uygulamalı dersler: Bu derslerde öğrenilen teorik bilgilerin pratiğe dökülmesi sağlanır. Her bir yarıyıl 15 haftalık derslerden oluştuğuna göre, 15 hafta süren kuramsal (teorik) dersin %30'luk kısmı 4,5 hafta yapar. Teorik 4 uygulama 0 ifadesi, aynı zamanda bir şeyin sadece teorik olarak bilindiği ve pratik uygulamasının olmadığı durumları da ifade edebilir.

Gömülü teorinin temel ilkeleri şunlardır: Veri toplama ve analizin eş zamanlı yapılması. Verilerden analitik kodlar ve kategoriler oluşturma. Sürekli karşılaştırma metodunun kullanılması. Teorik örnekleme. Bağımsız analiz sonrası literatür taraması. Kuramsal duyarlılık. Kategoriler, özellikleri ve kategoriler arasındaki ilişkilerin belirlenmesi. Memo yazımı. Gömülü teori, sosyal araştırmalarda sistematik olarak gözlenen ve analiz edilen verilerden yola çıkarak araştırılan olguyu açıklayacak bir kuramın keşfini amaçlar.

Kognitif model türlerinden bazıları şunlardır: Bilişsel (kognitif) teknoloji. Bilişsel (kognitif) kuram. Kapsamlı kognitif model. Ayrıca, bilişsel modeller, bir bilişsel mimari içinde veya dışında geliştirilebilir, ancak bu iki durum her zaman kolayca ayırt edilemeyebilir.

Thomas Kuhn'un paradigma değişimi kavramı, bilim felsefesini şu şekillerde değiştirmiştir: Bilim anlayışının yeniden tanımlanması. Bilimsel yöntemin sorgulanması. Bilimsel topluluğun yapısının anlaşılması. Eğitim ve araştırma süreçlerinin etkisi. Tarihsel göreliliğin kabulü. Bu yaklaşımlar, bilim felsefesi alanında yeni sorular ve inceleme alanları açarak, bilimsel ilerlemenin ve toplulukların dinamiklerinin daha derinlemesine anlaşılmasını sağlamıştır.

Uluslararası ilişkilerde en iyi teorinin hangisi olduğuna dair kesin bir yanıt vermek mümkün değildir, çünkü bu, kişisel tercihlere ve araştırma konularına bağlıdır. Uluslararası ilişkilerde en yaygın ve popüler teoriler arasında şunlar yer alır: Realizm (Gerçekçilik). Liberalizm (İdealizm). İnşacılık (Konstrüktivizm). Ayrıca, İngiliz Okulu, Marksizm, Eleştirel Teori, post-modernizm ve feminizm gibi yaklaşımlar da uluslararası ilişkilerde tartışılan diğer teoriler arasındadır.

Sabri Ülgener'in istihdam teorisi hakkında bilgi bulunamadı. Ancak, Sabri Ülgener'in bazı görüşleri şu şekildedir: Ülgener, Osmanlı ekonomi sisteminin temel sorununun ticaret ve üretim alanının daralması, uluslararası ticaretin esnaflığa, üretimin ve zanaatçılığın ise toprağa kayması olduğunu savunur. Ülgener'e göre, esnaf zümreleri, şehrin iktisadi hayatına damgasını vuran az sayıdaki tüccardan ziyade, ortaçağın iktisat hayatını ve zihniyetini yansıtan zümrelerdir. Ülgener, fazla değerin başka alanlardan ziyade tekrar üretime sarf edilmesinin önemini vurgular. Ülgener, üst tabakaların sahip olduğu ağalık ve efendilik şuurunun, esnaf zümresinin hayat ve toplum telakkisini iktisadi kaygılardan uzaklaştırdığını belirtir. Ülgener, Osmanlı çözülme döneminin insan tipini, çalışmaya ve üretmeye yönelmiş "Melâmî" tipi ile, çalışmaya yönelmeyip bol harcamaya ve tüketime yönelmiş "Bâtınî" tipi olarak iki ayrı tasavvuf tipi olarak ele alır.

"Times of Despair" ifadesi, farklı bağlamlarda çeşitli anlamlar taşıyabilir. Ekşi Sözlük'teki entry. YouTube videosu. Bibleconclusions.com'daki içerik. The Guardian makalesi. Study Boss sitesindeki makale.

Eş'arî kesb teorisi, insanın fiillerindeki rolünü ve hürriyetini açıklamak amacıyla geliştirilmiş bir doktrindir. Bu teoriye göre: Fiillerin yaratıcısı Allah'tır. Kâsib (kesbeden) insandır. İnsan sorumludur. Eş'arî, bu teoriyle hem Allah'ın mutlak iradesini korumayı hem de insanın sorumluluk taşımasını sağlamayı amaçlar.

Sekülerleşme teorisi, 19. yüzyılda Auguste Comte, Max Weber, Emile Durkheim ve Karl Marx gibi kurucu sosyologlar tarafından ortaya atılmıştır. Auguste Comte, üç hal kanunu teorisi ile sekülerleşmeyi, toplumların önce teolojik, sonra metafizik ve son olarak pozitivist bir aşamaya geçmesi olarak açıklamıştır. Max Weber, sekülerleşmeyi, dinin toplumsal karşılığının azalması ve modern toplumda etkin bir güç olmaktan çıkması olarak tanımlamıştır. Emile Durkheim, sekülerleşmenin, dinin modern toplumda etkisini kaybetmesi ve gündelik yaşamı şekillendiren referansların dini olmaktan çıkması anlamına geldiğini belirtmiştir. Karl Marx, dinin sınıf temelli toplumsal değişimin gerçekleşmesi için terk edilmesi gerektiğini savunmuştur. Bu düşünürler, bilimsel gelişme, rasyonelleşme ve modernleşmenin dinin sosyal hayattaki etkisini azaltacağına inanmışlardır.

Philip Stevick'in "Roman Teorisi" adlı eseri, batılı edebiyat bilimcilerin roman hakkındaki görüşlerini ve teorilerini ele alır. Stevick, romanın yüksek bir zeka ürünü olduğunu, kültür tarihinin zenginliğini ve formalist eleştirinin kazandırdığı bakış açısını birleştirdiğini savunur. Eserde, romanın tanım ve teorisinin yanı sıra teknik özellikleri de incelenir.

Hayır, akor ve nota aynı şey değildir. Nota, bir sesin yüksekliğini ve süresini temsil eden sembollerdir. Özetle, nota müziğin temel yapı taşlarını oluştururken, akorlar bu melodiye derinlik ve zenginlik katarak arka plan sağlar.

Artı-değer teorisi, Karl Marx'a aittir. Bu teori, Marx'ın emek değer teorisi üzerine kurulu olup, işçilerin üretim sürecinde yarattıkları ancak karşılığını ücret olarak almadıkları değeri ifade eder.

Nitelikli İşgücü Teorisi, sanayi mallarındaki dış ticareti, ülkeler arasındaki nitelikli iş gücü farkına dayanarak açıklayan bir teoridir. Teoriye göre: Mesleki veya niteliği yüksek iş gücüyle donatılan ülkeler, nitelikli işgücü yoğun mallarda uzmanlaşıp bu malları ihraç eder. Niteliksiz işgücünün bol bulunduğu ülkeler ise niteliksiz işgücü içeren malların üretiminde uzmanlaşır ve bu malların ihracatını yapar. Bu teori, faktör donatımı teorisi ile benzerlik gösterir.

İstatistik ve uygulamalı istatistik arasındaki temel fark, istatistiklerin genel olarak veri toplama, özetleme ve yorumlama süreçlerini kapsaması, uygulamalı istatistik ise bu yöntemlerin belirli alanlarda (örneğin ekonomi, psikoloji, sağlık bilimleri) kullanılmasını içermesidir. İstatistik: Teorik istatistik ve matematiksel istatistik olarak da bilinir. Yeni istatistiksel yöntemlerin teorik altyapısını geliştirir ve istatistiksel modellerin temellerini atar. Uygulamalı İstatistik: Betimsel istatistik ve çıkarımsal istatistik olarak ikiye ayrılır. Geliştirilen matematiksel temelleri, farklı alanlara uygulayarak problem çözme ve hipotez test etme gibi süreçleri içerir.

Durumsal farkındalığın üç seviyesi şu şekildedir: 1. Çevresel unsurların algılanması. 2. Çevresel unsurların anlamının kavranması. 3. Çevresel faktörler ışığında oluşabilecek durumların saptanması. Bu seviyeler, Dr. Mica Endsley'in durumsal farkındalık modeline dayanmaktadır.

Kapı kontrol teorisi, 1965 yılında Melzack ve Wall tarafından ortaya atılan, ağrı ile ilgisi olmayan sinir akımlarının, beyne ulaşmaya çalışan ağrı akımlarıyla yarıştığını öne süren bir teoridir. Bu teoriye göre: Kapı hücreleri, spinal kordda bulunan substantia gelatinosa'da yer alır ve gelen ağrı duyusunu presinaptik inhibisyon yoluyla engelleyebilir. Kalın çaplı duyu nöronları, kapı hücrelerini uyararak T hücrelerinin iletimini etkiler ve ağrıyı azaltır. Dikkati başka yöne odaklama, ağrıyla alakasız sinir akımlarının sayısını artırır ve ağrı sinyallerinin beyne geçişini zorlaştırır. Kapı kontrol teorisi, bir Amerikan futbol oyuncusunun önemli bir maçta kırık bir bilekle nasıl oynayabildiğini, oyuncunun oyuna olan konsantrasyonu ve duygusal bağının, beyindeki nöral kapıları ağrıyla ilgili olmayan sinyaller vasıtasıyla kapatmasını sağlayarak açıklayabilir.

Müzikte 12 nota kuralı, Batı müziğinde en yaygın olarak kullanılan nota sistemini ifade eder. 12 nota sisteminin bazı özellikleri: Diatonik dizilim: 7 temel nota ve bunların yarım tonluk artışlarından oluşur. Esneklik: Müzisyenlere çeşitli tonalitelerde ve akorlarda çalışma imkanı sağlar. Tarihsel gelişim: Antik Yunan döneminden itibaren kullanılmış, Ortaçağ'da Guido d’Arezzo'nun notalar sistemiyle şekillenmiş ve Rönesans'ta yaygınlaşarak modern müzik anlayışının temelini oluşturmuştur. Enstrümanlar: Piano, gitar, keman gibi enstrümanlarda bu 12 nota kullanılarak müzik yapılır. 12 nota sistemi, müzik teorisinde büyük öneme sahiptir ve öğrencilere müziğin temellerini öğretmek için kullanılır.

Notaların dizilişi, müziğin doğru bir şekilde icra edilmesi ve anlaşılması için önemlidir. Notalar, müziğin dilidir ve aşağıdaki konularda derin bir anlayış sağlar: Tempo ve ritim. Dinamikler. Armoni ve melodi. Enstrümantasyon. Uyum. Notaları öğrenmek, doğru bir yaklaşımla keyifli ve etkili bir süreç haline gelir.