Sürgün

Nazım Hikmet, toplam 13 yıl sürgün yaşamıştır. Bu süre, 1951 yılında Türk vatandaşlığından çıkarılmasıyla başlamış ve 1963 yılında ölümüne kadar devam etmiştir. Sürgün Yılları: - 1951-1955: Sovyetler Birliği'nde sürgün. - 1955-1963: Polonya'da sürgün (ölümüne kadar).

"Düriye'nin Güğümleri Kalaylı" türküsünün hikayesi hakkında kesin bir bilgi bulunmamaktadır. Ancak, türkünün sözleri ve hikayesi hakkında bazı yorumlar mevcuttur: Yorum 1: Türkü, Zonguldak yöresine ait anonim bir halk türküsüdür. Yorum 2: Türküde, Düriye'nin sürekli kaplarını kalaylatması ve bu durumun ona şarkı olarak dönmesi anlatılmaktadır. Yorum 3: Türkü, Düriye karakterinin nesneleştirildiği ve zekasıyla dalga geçildiği bir hikaye olarak değerlendirilmektedir. Ayrıca, "Düriye'nin Güğümleri Kalaylı" türküsü, "Şaban" filminde bir espri olarak da kullanılmıştır.

Ozan Arif, 24 Eylül 1980 tarihinde, 12 Eylül 1980 darbesinden 12 gün sonra, sürgün edilmek üzere Almanya'ya gitmek zorunda kalmıştır. Sürgün hayatı, 5 Kasım 1991 tarihine kadar sürmüş ve bu tarihte Türkiye'ye dönmüştür.

Can Dündar, 2016 yılından beri Almanya'da sürgünde yaşamaktadır. Bunun nedeni, 2015 yılında Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan ve Milli İstihbarat Teşkilatı'nın (MİT) Suriyeli cihatçı gruplara askerî mühimmat gönderdiğini ortaya çıkaran haberi nedeniyle aldığı hapis cezasıdır. Dava temyiz sürecindeyken can güvenliği endişesi ile Almanya'ya gitmiştir.

Mediha Sultan, Osmanlı hanedanının sürgün edilmesi nedeniyle 1924 yılında Fransa'nın Nice şehrine sürgün edilmiştir. Cumhuriyet'in ilanının ardından, 3 Mart 1924 tarihinde çıkarılan kanunla, hanedan üyelerinin Türkiye Cumhuriyeti topraklarını terk etmeleri zorunlu kılınmıştır.

Lanetli Ada olarak anılan iki farklı ada bulunmaktadır: 1. Poveglia Adası: İtalya'da Venedik Lagünü'nde yer alan bu adada, 160 binden fazla kişinin veba salgını sırasında öldüğü tahmin edilmektedir. 2. Şeytan Adası: Fransız Guyanası'nda bulunan bu ada, 19. yüzyılın ortalarından 20. yüzyılın başlarına kadar sürgün cezası için kullanılmış ve bu süre zarfında birçok mahkûmun öldüğü kaydedilmiştir.

Hayat Bilgisi 21. bölümde Afet Güçverir, kardeşi Kerem ile birlikte son sürgün yerleri olan İstanbul Rıdvan Kanat Lisesi'ne gelir.

Cevat Şakir Kabaağaçlı, babasını öldürme iddiasıyla yargılandığı dava sonucunda 15 yıl kürek cezasına çarptırıldığı için sürgün edilmiştir. 1925 yılında yazdığı "Hapishanede İdama Mahkûm Olanlar Bile Bile Asılmaya Nasıl Giderler?" başlıklı hikâyesi, askeri isyana teşvik edici yazı içerdiği gerekçesiyle İstanbul İstiklal Mahkemesi'nde yargılanmasına yol açmış, ancak cezası Bodrum'a kalebent olarak gönderilmek şeklinde değiştirilmiştir. Sürgün edildiği Bodrum'da "Halikarnas Balıkçısı" mahlasını kullanarak eserler yazmış ve bölgenin kültürel simgelerinden biri haline gelmiştir.

İblis, Allah'ın emrine itaat etmediği ve Hz. Âdem'e secde etmediği için cennetten kovulmuştur. Kur'an'da, İblis'in ateşten, Hz. Âdem'in ise çamurdan yaratıldığı ve bu nedenle kendisini Âdem'den daha üstün gördüğü için Allah'a karşı geldiği ifade edilir. İblis'in nereye sürgün edildiğine dair bir bilgi bulunamamıştır.

Damat Mahmud Celaleddin Paşa, II. Abdülhamit'in aleyhindeki çalışmaları ve Jön Türkler ile olan ilişkileri nedeniyle sürgün edilmiştir. Paşa, II. Abdülhamit'i tahttan indirerek yerine V. Murat'ı yeniden hükümdar yapmayı amaçlayan Aziz-Skalyeri Komitesi içinde yer almakla suçlanmıştır. Sürgün hayatı boyunca Paris, Brüksel, Londra ve Mısır gibi çeşitli yerlerde bulunmuştur.

Ziryâb, hocası Musullu İshak tarafından sürgün edilmiştir. İshak, Ziryâb'ın yeteneğini kıskanıyor ve onun yerini alacağından korkuyordu. Ziryâb, hocasının tehdidinden sonra önce Mısır'a, ardından ününün artacağı Kurtuba'ya (Córdoba, İspanya) gitmiştir.

Barla, Said Nursi'nin sürgün yeri olarak seçilmesinin nedeni, Şeyh Said İsyanı'na karışmış olmasıdır. Said Nursi, 1926 yılında Eğirdir'e getirilmiş, 1 Mart 1927 tarihinde ise Barla'ya sürgün olarak gönderilmiştir. Barla, Said Nursi için bir sürgün mekânından daha farklı bir yer olmuş, Risale-i Nur eserlerinin yazılıp çoğaltıldığı bir merkez haline gelmiştir.

Uçun Kuşlar şiiri, ünlü Türk şairi Rıza Tevfik Bölükbaşı tarafından sürgündeyken, vatanına duyduğu derin özlem ve gurbet acısını dile getirmek amacıyla yazılmıştır. Şiirde, kuşların özgürlüğü ile şairin esareti arasında bir bağ kurularak, vatan hasreti ve ayrılık acısı etkili bir şekilde ifade edilmiştir.

Ömer Fevzi Efendi, Millî Mücadele'ye karşı faaliyetleri nedeniyle sürgün edilmiştir. Sürgün edilme sebepleri: Kuvayımilliye'ye karşı örgütlenme: İşgal döneminde, Yüzelliliklerden Aziz Nuri Bey ile birlikte köy köy dolaşarak halkı Kuvayımilliye'ye karşı örgütlemeye çalışması. Yunanlarla iş birliği: Yunan güdümünde Bursa'da kurulması düşünülen “muhtar” devletin çalışmalarında aktif rol alması ve Yunan Kral Konstantin’e tebrik telgrafı çekmesi. Ömer Fevzi Efendi, 1925 yılında hazırlanan "150'likler" listesinde yer alarak sürgüne gönderilmiştir.

Ksenophon, Sparta subayı sıfatıyla, vatandaşı olduğu kendi şehir-devleti Atina’ya karşı savaştığı için Atina’dan sürgün edilmiştir. MÖ 401’de Pers kralı Artakserkses’in kardeşi Kyros, Spartalıların yardımıyla tahtı ele geçirmeye kalkışmış, Ksenophon da Kyros’un düzenlediği seferlere katılmıştır. Ksenophon, geri kalan askerlerin başına geçmiş ve “Onbinlerin Dönüşü” diye bilinen seferin önderi olmuştur. Bu durum, Ksenophon’un yurttaşları tarafından hoş karşılanmamıştır.

150'likler listesi, Türk Kurtuluş Savaşı sonrasında, düşman iş birliği yaptıkları düşünülen ve Türkiye'den sürgün edilen, üst düzey makamlarda yer alan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına verilen genel addır. Bu liste, 23 Nisan 1924 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti Bakanlar Kurulu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin oturumunda saptanmış ve 1 Haziran 1924 tarihli kararla son şeklini almıştır. 150'likler listesi, çoğunlukla şu kişilerden oluşmuştur: padişah VI. Mehmed (Vahdettin)'in maiyeti; bakanlar; Kuvva-i İnzibatiye mensubu askerler; Sevr Antlaşması'nı imzalayan heyet; bürokrat ve subaylar; Çerkes Ethem ve çetesi. 29 Haziran 1938 tarihli 3527 sayılı yasa ile, 150'liklerin yurda girmelerini engelleyen yasa kaldırılsa da, çoğu geri dönmemiştir.

Sürgün cezası, farklı bağlamlarda çeşitli hallerde verilebilir: İslam hukukunda: Yol kesme ve zina gibi hadd suçlarında uygulanır. Tarihsel uygulamalar: Antik Yunanistan'da Ostrakismos ile, Roma İmparatorluğu ve Britanya İmparatorluğu'nda suç veya siyasi ceza olarak kullanılmıştır. Türkiye Cumhuriyeti döneminde: 677 sayılı Tekke ve Zaviyelerin Seddine Dair Kanun kapsamında, özellikle inkılaplara direnen kesimlere yönelik toplumsal denetim aracı olarak kullanılmıştır. Günümüzde sürgün cezası, Türkiye'de ve birçok ülkede yasal olarak uygulanmamaktadır.

Saint-Pierre, "Saint-Pierre et Miquelon" adlı Fransız bölgesine, yerel bir politikacının hain faaliyetlerini araştırdıktan sonra sürgün edilmiştir.

El Cid'in (Rodrigo Díaz de Vivar) sürgün edilmesinin birkaç nedeni vardır: Kral Alfonso'nun kıskançlığı. Sevilla'dan vergi zimmeti. Granada seferi. El Cid, sürgün yıllarında paralı asker olarak farklı hükümdarların hizmetinde savaşmıştır.

Dağ köyüne sürgün edilen kişiler arasında şunlar bulunmaktadır: Molla Sahaf Korkutata. Karaçay-Malkar halkı. Sason isyanına katılan bölge halkı.